9 Haziran 2012 Cumartesi

ADALARRR!!!..


GÜZEL BİR GÜN YAŞAMAK VE BUNU SİZLERLE PAYLAŞMAK İSTEDİM
  vee...
 
VER ELİNİ ADALAR .. DEDİM!


BÜYÜKADA..ilk durak

İskelenin bakımsızlığı ile rıhtımın ihtişamı
korkunç bir tezat teşkil etmekte..

Noelde milletin akın akın gelip önünde uzun kuyruklar oluşturduğu
mumlar yakıp adaklar dilediği AYAYORGİ kilisesi..
Faytonların çıkamadığı bu dik yokuşu yürüyerek çıkarken,
 bedeniniz, yola 45 derecelik bir eğimle ancak çıkabiliyorsunuz.


5 yıldızlı otele dönüştürüleceği söylenen Rum Yetimhanesi..

Aşırı kalabalık ve aklın alamayacağı kadar kozmopolit bir yerleşim alanı.. Günübirlik gelişin bile (bir defaya mahsus olması haricinde) insana huzur vermesinin mümkün olmadığını düşündüğüm bir göstermelik ada!!

***

Sonraki durak  HEYBELİ ADA..

Hiçbir uyarı levhası veya ses olmadığı halde, insanı temiz olmaya ve temiz kalmaya davet eden bir görüntü.. Böyle vakur görüntülerle karşılıyor gidenleri Heybeliada..
1723 yılında kurulan DENİZ LİSESİ 



Heybeliada'nın asırlık iskelesi..
"neler gördün kimbilir" dedim usulca..
"sırlarım pas tuttu" dedi!!

Rıhtımdaki kalabalıkta bile saygılı bir bekleyiş dikkat çekiyor..
Hiç kimsenin yere en ufak bir çöp atmadığına şahit oldum..
Evler hem görüntü hem temizlik olarak muhteşem..
sadece bu görüntü yürek burkuyor..


köpekler sahibine, kediler evlerine sadıktır bilirsiniz..
sahibinin dönmesini ve
"evi"nin kapısını açmasını bekleyen kedilerle dolu Heybeliada..
Ben hiç bir yerde bu kadar sözden anlayan
ve insana yanaşmayan kedi görmedim..


Sevgililer gününde yer bulunmazmış...
"neden?"  diye sormadım..
İnsanların hayâl güçlerine saygılı olduğumdan.. :)


ve... ve..
son durak BURGAZ ADA!!!!

yol arkadaşlarım!! beni hiç yalnız bırakmadılar :)


İlk defa görüyorum Burgaz adasını..
Önyargılı bir insan hiç olmadım..
daima sezgilerimi, gördüklerimle harmanlayıp bir karara vardım..
Buraya gelirken de sıradan ve son derece sade
basit bir ada göreceğimi düşündüm..
Buraya beni sevk eden tek isim "Sait Faik ABASIYANIK" idi..



ve iskeleden geçip adaya adım attığım an gördüm onu..

 Sana koşuyorum bir vapurun içinden
Ölmemek, delirmemek için.
Yaşamak,
bütün adetlerden uzak
yaşamak için.
Yağmurlu güvertedeki türküm
Sana yaklaşmaya vesiledir..

Senden sonra ancak anlaşılır
İnsanoğluna öğretilen yalanlar.
Senden sonra anlaşılır ancak
boşluğu herşeyin.
Seninle beraberdir dolu kadehler
ve Şaraplar seninle aziz!

Senden bahis açılmadıkça susmak isteyişim
Senden bahis açılmasına vesiledir.

S.F.Abasıyanık


Adalarda motorlu taşıt yasak biliyorsunuz..
Yani isterseniz Mercedes'in kralı olun
arabanızı adaya getiremiyorsunuz..
Burada Faytoncuların borusu ötüyor.. :))  
o zaman atladık sıradaki faytona uzun tur istedik..

Burası da Ayayorgi kilisesi ve manastırı imiş..
Ne kadar bakımlı diyecek oldum,
konuşmak için fırsat kollayan faytoncu başladı anlatmaya..
İyi de oldu..
Bu suretle ada halkının %80 nini azınlıkların oluşturduğunu,
sessizliğin, temizliğin, her konudaki bakımın,
ve de asayişin sağlanmasında
onların katkısı olduğunu öğrendik.. 
O zaman yemek yediğimiz o sade tertemiz
rıhtım kenarındaki restorantta ve
eczanesinden manavına,  pastaneden balıkçısına kadar
her yerde neden klâsik müzik yayını yapıldığını anladık.. 
manastırdan bir görüntü. 
Burgaz'dan komşu adaların görüntüsü..
yerli turistlerin manto kazak vesair giydikleri gün,
henüz açılmamış pilajlarda
güneşin ve tertemiz denizin tadını çıkartan ada halkını seyrettik..
Karşımda devamlı yüksek sesle dua okuyan kadına
hafif(!) tertip görününce sustu!
Burası da eski Rum yetimhanesi imiş..
Ve burası da 5 yıldızlı Otel yapılacakmış ..
tapusunu mapunu halletmiş bizimkiler!!!
Demek ki hiç Türk yetim yok!
Sokak çocuklarının kurtuluşu için mekan var
ama o mekânı YUVA yapacak (akıl değil) YÜREK yok..
ve milyonda bir olacak (faytoncunun dediğine göre)
bir olayla karşılaşıyoruz.. YANGIN!!
Meğerse adalarda sadece itfaiye ve cankurtaran olurmuş..
 Amma velakin sokaklar fayton için bile dar..
 itfaiye bir de çan çan çan çanını çala çala gelince yokuştan yukarı... 
olan oldu!!!  atlar şaha kalktı... gemini alan azdı gitti.. tehlikeli bir andı.. ciyak ciyak bağıran kadını dövesim geldi..




Bu da yanımızdan geçen,
içindeki müşterileri baygın bir başka fayton...
Ben o an bu asırlık tahta evin
  kale gibi taştan yapılan bahçe kapısının duvarlarını
 ilginç bulup görüntülüyordum..
Eminim faytondaki iki kişilik yer kaplayan da
beni dövmek istemiştir içinden.. :)) ruhsuz.. dedi bana! 

Benim derdim Sait Faik Abasıyanık'ın evini görmek..
Müze haline getirilen..
Hani bir ara (göz diken mi göz koyan mı bilemem)
birileri  tarafından sorun haline getirilen..


işte burası...


ama kapalı maalesef.. Tadilât varmış!!!
devam etmeme gerek olduğunu hiç sanmıyorum..



ve artık dönme zamanı..



gemi burnundaki cama yansıyan Burgaz adasını
bir de böyle görüntülemek istedim sizler için..



BOSTANCI....


ESEN KALIN .. SEVGİLERİMLE.  




mini not:
Her yazdıklarına hayran olduğum, doyurucu gerçek bilgileri,
bir fotoğraf sanatçısı olarak çektikleri fotoğraflarla bizlere aktaran
 sevgili ESİN (İzler ve yansımalar) ve sevgili GÜVEN (Güvenin yeri ) 
 tarafından hoş görülmeyi umuyorum. :)




24 yorum:

nihansu dedi ki...

Nedense adalar denilince akıllara ilk Büyükada gelir. Dolayısıyla ben de içlerinde sadece Büyükada'yı görebildim. Fakat bu yazıdan, bu anlatımdan ve bu fotoğraflardan sonra ilk fırsatta diğerlerine de gideceğime emin olabilirsiniz. Gerçekten okurken içim açıldı, sanki deniz kokusunu aldım. Güne sayenizde böyle başlamak ne güzel...

gülsen VAROL dedi ki...

Denizin seyri bile benim karamsarlığımı çoğu zaman alıp götürür.. Dünden bu yana kendimi hep gülümserken yakalıyorum :)) Bir dahaki gelişinde, anılara adaları da ekleriz Nihan'ım ne güzel olur..

Güven Serin dedi ki...

Hoş oldum hoşluğun içinde... Her gezi insanı gezgin ruhu ile ayrı bir keşif gibidir;bilinen görülen yerleri keşfetmek, bilinmeyenden daha zordur...
Teşekkür ediyorum.

gülsen VAROL dedi ki...

Bu güzel yorumun sadece face de kalmasına gönlüm razı olmadı.. Taşımak da kolay oldu!!
birşey değil sevgili Güven :))

Esin Bozdemir dedi ki...

Gülsen Hocam,
Sanki iç seslerimi yakalamışsınız..özellikle Burgaz Adasını tıpkı sizin sebebiniz gibi, Sait Faik ABASIYANIK'ın müze evini restorasyondan sonra yeniden görebilmeyi çok istiyordum..Hala tadilatın bitmemiş olması ilginç!(önceki viran halini ama o viranlık içinde Usta yazarın ayak izlerini hissettiğim o atmosferi hiç unutmuyorum!..)

Sayenizde objektif bir bakışla ve önemli ayrıntılarla adalara gitmiş gibi oldum..İçten anlatımınızla adeta martıların sesini, denizin kokusunu, dalgaları, içimde hissettim..

Emek vererek hazırladığınız, fotoğraflar ve bilgiler için ayrıca değerli düşünceleriniz için teşekkür ederim Hocam..Ben fotoğraf çekmeyi çok seven amatör bir fotoğrafçıyım sadece:)

İyi pazarlar dilerim.
Sevgi ve saygılarımla..

gülsen VAROL dedi ki...

Senin sunuların belgesel niteliği taşıyan çok önemli, ve gerçekten ders gibi öğretisi olan yazılar sevgili Esin.. Ayrıca çektiğin fotoğraflar da bir o kadar muhteşem.. tıpkı oğlumun "gören gözü" gibi..
Tadilat yapılmış yapılmasına üstadın köşkünde ama açık değil.. İçinde oturulduğunu söyledi bir madam.. Ne korkunç günlere kaldık yarabbim..

Sırtımda hissettiğim teşvik edici
el için de teşekkürler.. :))

Mehmet Osman Çağlar dedi ki...

Bu güzel adaların görselliği eşliğinde size güzel bir pazar günü dilerim sevgili Gülsen Hocam.

Çoğunu iyi bilmeme rağmen, bir kez daha dolaşıp, denizin kokusunu, martıların viyaklama seslerini duyumsar gibi oldum...bunu sağladığınız için teşekkür ederim.

(Bazı adalarda motorlu taşıt ve motosikletle dolaşmak mümkündür, bu saptamayı izninizle yapmış olayım.)

Sevgi ve dostlukla...

gülsen VAROL dedi ki...

Bu saptamayı da bana ada sakinlerinden bir eczacı anlattı sevgili Mehmet.. Sağlamasını yapmış değilim.. eminim senin bildiğin daha doğrusudur..
Sana da güzel bir pazar dilerim..

Sevim Yalçın dedi ki...

Eline gonlune saglik sevgili dost.Yeniden gezdim adalari sayende....Ozlem giderdim.


19 dakika önce

gülsen VAROL dedi ki...

Darısı senin özlemini gidermeye sevgili dost..

tufan dedi ki...

Sizin gözünüzden izlemek ve sizin gönlünüzden dinlemek keyifliydi sevgili hocam..

Rakı balık kokusunu aldım bile sahildeki meyhaneden, zamanı geldi mi ne?

Saygılar sevgiler...

gülsen VAROL dedi ki...

"rakı/balık".. hiç bir fikrim olmayan ikili!! sevgili Tufan... adaların zamanını kastettiysen, EVET!! :))

Ecehan dedi ki...

Bu adalara daha doğrusu hiçbir adaya gitmedim ben. Ama hep merak ettim ve dahi bir yanım da hep korktu adalardan.
Faytonda yanında olduğumu hissettiğim, üstelik çok benzer bir fikirle haşır neşir iken ben dün;...
Evet, faytonda yanındaydım. Tadilatı duyunca sallanan suratımı okşadın,...
Şimdi sen hariç diğer okuyanlar "ne diyo bu allaşkına yaw!" diyecek ;-)
Anladın sen, Kocayüreklim.
Senin gözlerinde, dünyanın bütün adalarının birleşipte veremeyeceği huzuru buldum ben, gerisi teferruat.

gülsen VAROL dedi ki...

Çok farklı zaman dilimleri içinde çok çok farklı nedenlerle ararız birbirimizi.. ben bilirim ki sen, beni düşünmektesin... ya da sen bilirsin aynısını..
Gelirsen, ki geleceğini biliyorum, beraber kolkola gezeriz tüm adaları.. SÖZ! eceleriminecesi..

Evren dedi ki...

nerelerden nerelere, anılardan anılara bir yolculuk yaptırdın bana da... kim bilir ne kıskanmıştır seni ada, sen kokunu oralarda bıraktıktan sonra... iyi ki geziyorsun, saçlarına rüzgar dolsun. ;)

gülsen VAROL dedi ki...

ah benim başı dik mağrur Evren'im.. sanki elimi uzatsam dokunacakmışım gibi gelir sana, ne zaman yorumunu okusam.. Eskiler, (hâlâ bu deyimi kullanmam komik kaçsa da :)) .. "beşik arkası gurbetliği" derler birbirlerine çok yakın olup da görüşemedikleri için.. O geliyor aklıma nedense.. ümidimi yitirmedim yine de belki bir gün seninle de ada.. moda... kimbilir!!!

Akgül Çubukçu dedi ki...

Adalar İstanbul'un ilçesidir ama sanki bir o kadar da uzak ve farklı bir dünyadır. Nedense bana öyle gelir hep. Bu kadar burnumuzun dibinde ve yakın olmasına rağmen, çok az gittiğimiz yerlerdendir. Ama her gittiğimde de bambaşka bir aleme ayak atmışım gibi hissederim.

Fotoğraflarınız gezinizin bizler açısından en güzel yönü. Oraları sizin gözünüzden görmek açısından önemli benim için. Çok güzel bir gezi olmuş. Paylaştğınız için teşekkür ediyorum. Bu tür paylaşımlarınızı gördükçe, hem kendime kızıyorum, hem de utanıyorum doğrusu. Gidip gördüğüm, gezdiğim her yeri fotoğrafladığım halde, son zamanlarda paylaşım açısından sınıfta kaldım. :(

Şimdilik bütün fotoğraflar bilgisayarda depolanmakta. Bakalım ne zaman fırsat bulacağım onlara el atmaya?

Teşekkürler tekrar emekleriniz için.

gülsen VAROL dedi ki...

sınıfta kalsan iyi.. yakında belge alıp okuldan atılma ihtimalin var!!! :)) Anjelikam sen bu işin, yani fotoğraflayıp anlatmanın öncüsü iken, kaldırıp bu yeteneği rafa vaz geçmen affedilir gibi değil gerçekten..
Ancak inandığım bir şey var.. bir gün bir iç ses çağıracak seni.. biliyorum!!

didem dedi ki...

Gulsen hocam merhaba,
Adalara eskiden ne cok giderdim. Dediginiz gibi Heybeliada ne kadar temiz degil mi? Ada deyince ilk aklima faytonlarin (!) kesif kokusudur O koku ada ile butunlesmistir. Yokus da oyle.
Denizin kokusu buraya kadar geldi!
Harika bir gezi icin tesekkurler.

gülsen VAROL dedi ki...

Gezilerin en güzelini sen yaptırıyorsun sevgili Didem.. görmediğimiz görmemizin de mümkün olmadığı yerleri güzel anlatımınla evlerimize masa başlarımıza gönderiyorsun..
Sana geçmişten bir yaprak sunduğum için mutluyum ve ektiğim tohumlar yeşerdiğinde daha da mutlu olacağım.. ilk çıkanın adını da Didem koyacağım ve resmini sana yollayacağım.. :))

Asortik Krep dedi ki...

Süperdi,en çok yorumları ve şiiri sevdim :))

gülsen VAROL dedi ki...

Üstad, hayran olduğu aşık olduğu yaşamına anlam kattığına inandığı Burgaz Ada için yazmış bu şiiri...
Herkes, yüreğinde veya beyninin gizli kıvrımında saklı farklı farklı "adalar" ına ithaf edebilir diye düşündüm.. O derece yani!!

Akgül Çubukçu dedi ki...

Ah Gülsen hocam ah! Beni ne iç sesler çağırıyor ama bir yere, bir konuya konsantre olmaya fırsat bulamıyorum ki. Kafamın içinde sıraya koymaya çalıştığım, üzerime yapışmış kalmış bir sürü sorumluluk/yapmam gereken işlerin düşünceleri... Yapılması gereken birşeyleri atlamamaya, unutmamaya çalışmak. Her taraftan çekiliyorum sanki. Belki size abartıyorum gibi gelebilir ama benim gerçek durumum bu. Yine de çok şükür diyorum. Sevgilerimle...

gülsen VAROL dedi ki...

İnsanların (İnsan - Eşek - Maymun) dönemleri ile anlatılan mitolojik hikâyeyi bilirsin .. Sen şimdi artık Eşşek döneminin en civcivli en yorucu dönemindesin sevgili Anjelika.. Anneler babalar yaşlandı.... bakımı sana ait... koca dersen eh... hafiften andropoz durumları ile çekilmez olmaya başladı... kızlar/ oğlanlar büyüdü... lise bitti üniversite... dur daha.. sevgililer ve eş seçimleri var sırada... senin menapozu saymama gerek bile yok!!!! Eh!! hal böyle olunca, benim gibi maymun devrinde olmanın dayanılmaz rahatlığını ve bağımsızlığını anlatmama gerek kalmıyor :)))
Sen yine de bu günlerinin keyfini doya doya çıkartmaya bak.. geberene kadar yorulsan da!!!! :)