23 Mayıs 2015 Cumartesi

Mersiye..

 

Eskiden üç katlı devasâ evlerde  de oturulsa, kışlık ve yazlık bölüm diye ayrılırdı odalar.. ya da benim yaşadığım ev öyle idi..
O nedenle kış mevsiminde evin en büyük salonuna kurulurdu genelde kuzine.. Evin büyükleri, çocukları, ve hatta misafirliğe gelenler hep bu büyük oturma odasına buyur edilirdi.. Bu nedenle ister istemez büyüklerin konuştuğu yarısından çoğunu anlayamasak da tüm konuşmalarını duyardık.. O devrin terbiyesi, annenin tek kaş kaldırması veya gözlerini faltaşı gibi açması şeklinde olduğundan, bu tip veya buna benzer ikazlar görünce susar lâfa karışmaz ama konuşulanların tek kelimesini kaçırmadan dinlerdik..

Hele de kış geceleri.. kuzinenin gürül gürül yandığı, herkesin kendi alemine daldığı kış geceleri.. Zaman zaman kulak kabartmasak da duyardık konuşulanları..  “Bugün nerene düzeceksin mersiyeni” diye sorardı mesela  annem anneanneme gülerek.. Anlamazdık tabii ne sorulduğunu.. Annemin kahkahasına acı bir tebessümle yanıt verse de anneannem, anlamak için de gayret göstermezdik..

O gecelerden birinde de, işte annem anneanneme bu soruyu sorduğunda, anneannemin o acı tebessüm sonrası verdiği cevabı hatırlıyorum acı acı bugünlerde!  '
Çaprazlama terk ediyorlar bedenimi organlar' demişti.. sonra da anneme öğüt vermek ister gibi “bu nedenle mersiye değil de methiye düzmek gerekir hepsine..” diye eklemişti.(ve ben ne çok uğraşmıştım bu iki kelimenin anlamını bilen insanı bulana kadar.)

Şu günlerde ben de, ne methiye, ne de mersiye (bu daha ileride olabilir belki) düzmek içimden gelmese de, çaprazlama terk etmeye başlayan her bir organıma, sağ kulak- sol göz.. sağ omuz - sol diz.. sağ el -sol ayak şeklinde terki diyar ettikçe organlarım, ben onlara sadece sınırsız hürmetlerimi iletiyorum yüksek sesle!!..

Nasıl olsa etrafımda ne kaş/göz ile ikaz edecek biri var ne de kulak kabartıp dinleyecek afacanlar..



18 yorum:

Servet Arslan dedi ki...

O günler eskide kalmadı aslında, hala öyle evler var.

gülsen VAROL dedi ki...

Önce bloğuma hoşgeldin diyeyim Servet.. Yorumunu onaylamadan önce bloğunda dolaştım. İlgi çekici ve dinç bir fikrin sahibi olduğunu gördüm. Bunu görmesem belki yorumuna cevap vermezdim. Bir yanlışı veya bilgi eksikliğinden kaynaklanan bir hatayı düzeltir gibi geldi bana o tek cümlen. Ve yorumunu hatalı değil ama eksik buldum. Çünki, O evlerin hâlâ olması, o günlerin eskide kalmasını değiştirmez.

Güliz Kaya dedi ki...

Aaaahhh ah! Afacan değilim de bilin isterim her nefesinize kulak kabarttığımı..

gülsen VAROL dedi ki...

Bilmez miyin Gül-izim.. her hatıramda ve düşüncemde -İz'in var..

Feridun Erd dedi ki...

mersiye için erken, hatta hiç olmasın.
methiyeyi biz zaten diziyoruz parmaklarınıza, dilinize, düşünüp yazdıklarınıza...

gülsen VAROL dedi ki...

Sevgili Feridun, sen benim asivemavi'msin.. Senin takdirin, benim solan düşüncelerime su yerine geçer her zaman.

Nihansu dedi ki...

Ben gönüllü bir afacanım. Aslında fiziki olarak yanınızda olmasa da çok fazla kişi var yanınızda her daim duygularıyla... Methiyelerle dolu olmalısınız hep.
O sizi terk ettiğini söylediğiniz tüm organlarınıza selam olsun, daha nice güzel günlerimiz var yaşanacak beraber ve eminim bilirsiniz moral ne denli önemlidir. Yazınız çok güzel olsa da bu kez son paragrafı sevmedim.

Asortik Krep dedi ki...

Biz sizi çok seviyoruz, her duygunuzu bu kadar net anlatabilme halinizi de başta :))

gülsen VAROL dedi ki...

Son paragraflara takan Nihan'ım.. Bir öncekinde de aksi fikir beyan etmiştin.. Hiç yoktan son paragraflara geldiğimde beni alacak bir gülme... bitir bitirebilirsen :)))))
Şaka bir yana fiziki olanlardan çok (iki kişi hariç) hayali olanlar daha çok mutlu etmekte beni.. Anladın mı afacanım?

gülsen VAROL dedi ki...

Asortik Krepim bana derin anlamlar fısıldayan o satıhtaki tek satırını nasıl çoğaltıyorum bir bilsen ..

Mehmet Bilgehan Merki dedi ki...

Benzer duygular içerisindeyiz. Bazı şeyler giderek uzaklaşmakta.

gülsen VAROL dedi ki...

Pek çok konularda benzer duyguları taşıyabilenlerin dost meclisi bu sayfalar diye düşünüyorum sevgili Bilgehan.. Ancak, benim yakınlaştığımla, sizlerin uzaklaştığı mesafenin eşit olduğu unutulmamalı.. :)))

UygarRadikal dedi ki...

Umarım daha uzun yıllar aramızda olursunuz.

Yine umarım karamsarlığınızı dağıtacak olumlu gelişmelere sahne olur ülke.

Dostça Kalın

gülsen VAROL dedi ki...

Her iki duana da, daha doğrusu her iki içten yürekten dilediğin isteklerine amin dedim. İnan bana ikinci dileğin benim için daha geçerli Uygar..

Recep Altun dedi ki...

Merhabalar.

"Mersiye" başlıklı anı yazınızı okudum. Kaleminize ve yüreğinize sağlık ve mutluluklar dilerim. Yazınızda anlattığınız aynı şeyleri bizler de yaşadık. Şimdiki günlere bakınca, o günlerin çok güzel günler olduğunu hep söyler dururuz. Bu günün de gelecekte güzel olan tarafları mutlaka olacaktır. Efendim yaş aldıkça artık organlarımız bir bir kaş, göz işareti vermeye başlıyorlar. Bize de onlarla ilgilenerek, bizleri bir adım daha öteye taşımaları için elimizden geleni yapmak kalıyor. Cenab-ı Hakk'tan sağlık, sıhhat ve afiyetler dilerim.

Selam ve dualarımla.

gülsen VAROL dedi ki...

Dileğim gelecek neslin BUGÜNLERİ aramaması Recep bey. Yobaz tayfası tarafından sergilenen her türlü hileyi yalanı şerefsizliği meslek edinmeden, hem dinine hem de eline ve ahlakına sahip çıkmalarını diliyorum.
Bizler Yaşam denen zaman diliminin en güzel mevsiminde geldik dünyaya.. Bunun için şükrediyorum.

ÇOBAN YILDIZI dedi ki...

O evlerden biri de anneannem ve dedeme ait olandı..Misafir odasının kapısı hep kapalı olduğundan gelen misafirlere hizmet etmek , bir de misafire verilmek üzere konmuş ökçeli beyaz atkılı terlikleri ilk ayağa geçirme yarışı için sızdığımızda odanın el değmemiş havasını içime çeker huzur bulurdum..

Zaman geçtikçe o serzenişlerin yer aldığı vücudumuz geçmişte kalan yaşlıları yaddetmemize sebep oluyor :) Mesela her banyo sonrası tutulan boynumda ben babaannemi, yağmur öncesi ağrıyan dizimde de anneannemi anar oldum :))Hepsine, tüm kaybetiklerimize Allahtan rahmet diliyorum...

gülsen VAROL dedi ki...

Gülerek (acı acı) okudum yorumunu çoban yıldızım.. İnsan gençken ne kadar özenir yaşlılığa bu nedenle hep "mış" gibi düşünüp durur..
Babam "herkes misafir bu dünyada " diyerek her akşam gidip baş köşeye oturup gazetesini okurdu.. Böylece gündüzleri kapalı olan misafir salonu geceleri açılmak zorundaydı. Daha sonraları o uzun girişteki holde duran piyanoyu da salona taşıttırmıştı.. Üç odanın ara kapıları açılınca dev asa bir salon olurdu.. Bizler kudurup koştururduk, annem de babama çaktırmadan kristal vazoları kaldırırdı.. :))