Yıllardır kelime oyunları ile süslediğim, evirip çevirip tek bir kelimeye, taşımakta zorlandığı onlarca anlam yüklediğim sözcüklerim..
Her kalıba soktuğum, çok ender insanın bilmece çözer gibi zekâsı ve duyguları ile cümle aralarına sıkıştırdığım gerçeği bulup çıkardığı o yüklü cümlelerim..
Asla evirip çevirip süslemeye çalışmadığım, aklımdan geçer gibi, içimden geliş haliyle.. yüreğin odalarında gizlediğim kişilerle konuşur gibi, ama her okuyana hitap edilip anlatıldığı zannedilen sır yüklü kelimelerim..
Yavaş yavaş terk ediyorlar beni.. isimler! İntikam alır gibi.
Hatırlatmaya zorladıkça da beynimi, sanki inadına kapatıyor hafıza denen gayya kuyusu kapılarını..
Belki de çok uzun zamandır tek başına yaşamamın sebebidir diye düşündüm önceleri.. Kendimi avutma çarem değildi bu, çaresizliğimdi belki böyle düşünmeme sebep..
Sonra yazdıkça.. yazmaya devam ettikçe ve en önemlisi yazarken kelimelerimi bulmakta HİÇ zorlanmadıkça , beni terk eden isimlere - kelimelere de kafamı takmamaya başladım..
Ancak, bir şey anlatmam gerektiğinde, ister telefonda olsun bu konuşma ister karşılıklı.. ki anlatım şeklimin akıcı olduğunu ve beni hiç zorlamadığını bildiğimden, tam konuşmamın ortasında zınk diye durup söylemek istediğim ismi, kişi veya neyin adı olursa olsun hatırlamakta zorlanınca, hatta hiç hatırlayamayınca, yalnızlığımı daha çok sever oldum!.
Kendi kendime konuştuğum zamanlar, genelde kurgulamış olduğum bir konuyu anlatıyor olduğumdan ve hemen kaleme aldığımdan, “şimdi şu an olduğu gibi” kısa duraklamalarım olsa da, o unuttuğumu zannettiğim ismi hatırlamamda zorluk çıkartmıyor nedense kafamın tasındaki buruşuk!!.
Ama, seyrettiğim bir filmin adı… gezdiğim ve özel bulduğum bir şehrin veya mekânın adı.. tavsiye etmek istediğim bir ilacın ya da çok ender olsa da beğendiğim bir dizinin adı.. Ve.. önemsediğim bazı arkadaşların isimleri takıldığı an zihnimin eşiklerine, oradan geçmesi artık pek mümkün olmuyor..
Ancak bunlara, yani o eşiklere takılmaya, yakın bir geçmişte kullandığım bir ilacın .. sevdiğim yıllarca kullandığım bir parfümün, giysimin ve eşyalarımın alındığı mağazanın.. çok mükemmel pişirdiğim yemek tariflerimin ve gittiğim pek çok şehirlerin isimleri de eklenmeye başlayınca… kabullenmekte zorlansam da, sonuna yaklaştığımı zannettiğim 6.yı (!) bitirmek pek mümkün olmayacak gibi!!
Hani "kafamın tası attı" diye bir tabir vardır.. benim tasın başına sık gelir bu.. hele de bugünlerde!! O tas attığında içindeki buruşuk sıranın kendisine geldiğini anlamakta gecikmiyor ve tası geçiriveriyor yine yeniden yerine.. Şimdilik!!
Adı, tıpta her ne olursa olsun unutkanlığın,
ister eğreti dursun teşhis o bedende,
isterse cuk otursun yaşam lügatine..
Zor zenaat şu yaşlılık!..

16 yorum:
Sizin hafızanıza hayranım.. Size hayranım 💓
O buruşuk bana neler çektiriyor bir bilseniz! Farkındayım geliyor insanın başına gelmesini istemediği ne varsa!
Gül-izim, "AZ ve ÖZ" olsun istedim bu yaşıma kadar.. Sevdiklarim, beğendiklerim, tercihlerim, kullandığım eşyalarıma kadar her şey az ve öz!.. Sen de, bu sanal alemde benim ilk ÖZlerimdensin.. teşekkür ederim.
Duyguları yazmaktaki ustalığınızı takdir ediyoruz.
O duyguları yazmaktaki içtenlik, sunumu ustalıkmış gibi gösteriyor sevgili Alizafer hocam.. Takdirin baş üstüne. :))
Zor zenaat şu yaşlılık!.. Ne hoş,bir o kadar da kulağa sevimli gelen bu tabiriniz..doğamız gereği yaş alıyoruz amma velakin " i h t i y a r " lamıyoruz:) bu gerçek heleki sizin açınızdan, zira bu yoğun yaşanmışlıkların olumlu olumsuz tüm zarafeti ile biz okurlara usanmadan iletmeniz..ve bizler de heyecanla yeni paylaşımınızı beklerken.
Yine, yeniden o sihirli kaleminizden bizlere aktardığınız bu harika paylaşımınız için çok teşekkür ediyorum..Kalın Sağlıcakla en derin Sevgilerimle
Saygılar
Güzel hikâyem.. teşekkür ederim.. Gururun okşanması ne güzel şey!! Ama eğer bu okşayış kıymet bilenden ve o kıymete kat be kat sahip olandan gelirse.. değmen keyfime!! :)))
Çok sevgili Gülsen Öğretmenim,
Diğer bütün yazılarınız gibi ustalıkla, özenle kaleme alınmış bu yazınızı da zevkle okudum. Satırlar arasında gezinirken düşünüp tekrar başa dönmek, cümleleri yeniden-yeniden okuyup yeni anlamlar yüklemek, yeni bir hayat felsefesi oluşturmak, insan beyninde yeni diyarlara yolculuk yapmak... Ben sizin yazılarınızda bunun tadını alıyorum.
"Zor zenaat şu yaşlılık!..." demişsiniz. Ben "Zor zenaat insan olmak" diye ekleyebilir miyim?
"İnsanın olduğu yerde hiçbir şeye şaşırmıyorum" diyordu bir düşünür.Hayat sürprizlerle dolu. Yıllar önce- yıllar sonra... Nelerle karşılaşıyoruz. Hastalıklar, kazalar, iyi-kötü olaylar, hayatımıza giren farklı insanlar... Hayatımızın içindeki küçük mutluluklar bazen nasıl da iyi geliyor. Oysa daha büyük mutluluklar uzaklarda olabiliyor o anda. "Varsın olsun" demeyi deniyorum." Bugün dünden daha iyi şeyler var" demek rahatlatıyor beni.Polyanna gibi değil, gerçeklerin ışığında düşünüyorum.
İnanın bazen unutmak da iyi oluyor. Öyle olumsuz, öyle can sıkıcı olaylar var ki hepsini hatırlamak zihnimizi nasıl da yorardı. Alzheimer toplantılarında hep söylenen bir gerçek var; "Unuttuğunuzu hatırlamıyorsanız, kabullenmiyorsanız işte o zaman bir sorun var" deniyor.
Yazılarınızdaki içtenlik, ustalık eminim daha çok kişiye yol gösterecek, çok kişinin beyin jimnastiği yapmasını sağlayacak.
Toplumda türlü vesilelerle "kafasının tası atan" öyle çok insan var ki sizin "buruşuk" değil, "altın" tasınıza daha çok ihtiyacımız olacak.
Kilometrelerce uzaktan ama kendimi çok yakınınızda hissederek yürekten sevgilerimle...
Bazı yazılanları okurken, yazanın ses tonunu duyarım.. Senin de, ne zaman yorumlarını okusam, sanki sesinden dinliyorum yazdıklarını Makbule'm.. o içten, kısık, nazlı ama kendinden emin olan sesinden..
Yazdıklarım da zaten bir şikâyet değil.. bir kabullenişin aciz dışa vuruşu ve sunuluşu.. Ve bunu "Geriye Kalan" romanının yazarı olarak en iyi sen bilirsin.
Ben de seni zaman zaman yanımda yanıbaşımda hissediyorum ..
Size maşallah çekmek lazım Gülsen hanım.o buruşukta ne hazineler gizli. bu hazinelerin azını da olsa bizimle paylaşıyorsunuz ya.yaşlılık denmez buna.kelimeleri ne güzel hizaya getirmişsiniz diz çökmüşler önünüzde. sizi hep sağlıklı görelim.selam ve sevgiler
Ne güzel ifade etmişsin "kelimeleri hizaya getirmek" diyerek Zelişim.. Zaten benim korkum da bunca yıl hükmettiğim o kelimelerin O buruşuğun emri ile beni terketmeleri.. Güzel dileklerine sonsuz teşekkürler.
Valla hiiçç kusura bakmayın Mamim öyle buruşuk falan yok, hatta bu yazdıklarınızın sizin yaşınızla uzaktan yakından ilgisi yok, başta ben hiç inanmam buna. O arada sırada hatırlamadıklarımız var ya emin olun hatırlanmaya değmeyecek şeylerdir de hafızanız zaten kaydetmemiştir onu. Yoksa bir yengeç olarak mümkün mü? Ha bir de şu yaşlılık konusu var ki asla sizinle yan yana gelemez o kelime.
Siz ne derseniz deyin ne yazarsanız yazın benim lügatımda da mamim eşittir hafıza ve gençlik, canlılık, kahkaha...
Hahhh hah haaa .. Bir bilsen aklıma gelen nelere nelere güldüm orkidem.. Yani, demem o ki.... yorumunun sonundaki cümlen doğru! eh başını da defet gitsin!! sen aslında defet yerine ne dediğimi anlamışsındır ama, kimseye deme.. aramızda bak ona göre!!! :))))))) Sizler gibi moral hocalarım olduğu müddetçe o buruşuğun daha çok çekeceği var elimden!!
Gülsen hocam, hepimiz bilmiyor muyuz Allah aşkına? Sizin ruhunuz nice gençlerden daha genç, daha ilerici, daha aydınlık. O buruşuk filan, hiç tutunamaz oralarda. Belki bir ayıklama operasyonuna gerek olmuştur, fazlalıklar temizleniyordur. Hani gereksiz şeyler birikmiştir ya, asıl önemli olanların önünü / üstünü kapatmışlardır, onları defetmeniz (!) gerekiyordur. Gerçekten hayatımızda her konuda bizi yoran fazlalıklardan kurtulmamız gerekiyor ki canlanalım, hareket edelim, enerji dolaşımına yer açılsın... Kesin sizde de öyle oluyordur. Yazmaya devaammm!
Tam 6 saattir ceryanın gelmesini bekliyorum Akgül.Fıkradaki "hadi leynn" dediğini hatırlıyorum ister istemez elektriğin!!.:)) Yoksa bu kadar insan ruhunu okşayan ve moral düzelten bir yorumun cevabını böyle geciktirmem mümkün değil.. Dilerim sizlerin , sevdiklerimin ve beni sevdiklerinden emin olduklarımın düşünceleri/dilekleri gibi gelişir gidişat!!
Siz ve sizin gibi bizlerde önemseyen ince düşünen bananeci olmadığımızdan doldurduk her şeyi beynimize..Beyin fazlalıkları atarken kurunun yanında yaş misali uçuveriyorlar bazen bir isim bir olay siz yazmaya devam edin sevgili Gülsen hocam yaş alın ama sakın yaşlanmaktan bahsetmeyin sevgilerimi yolladım
Teşekkür ederim Bilge'm.. Zekanı konuşturduğun bu güzel yorumun için..
Yorum Gönder