"Cehennem Deresinin" ilk bölümünü okuduğumda,Ercan'ın yaşamını çalan hain bombanın patlamasıyla dehşetle irkildim...cehennem deresinin akıntısına kapılmış sürüklenmeye başlamıştım bile...
Gülsenciğim çok duyarlı bir kalem ustası olduğunu bir kez daha belgeledin..Yüreğimizi dağlayan hemen hemen her gün yitirdiğimiz Ercan'ların analarının, babalarının, karnında kucaklarında bebeleri ile kalan can yoldaşlarının acılarını, tıpkı Nihan'ın tepelerde yankılanan çığlıkları gibi yaktıkları ağıtları oya gibi işlediğin kelimelerinle, kanı durdurulamayan güncel olaylardan birinin hazin sonunun hüznünü salıverdin cehennem deresine... Her bitiş yeni bir başlangıcı getirir beraberinde ...bakalım bu akıntı sürecinde hangi yaşam hikayelerine tanık olacağız.
Her bitiş bazen beraberinde hiç bir şey getirmiyor ne yazık ki Leyâl'im.. Bir yazıya başladığımda o kadar kaptırıyorum ki kendimi o konunun içeriğine, bazen toparlanmakta zorlanıyorum.. Henüz sonunu ben de bilmiyorum desem inanır mısın? İltifatların ne kadar güzel ve gülümseten bir güç..:))
Her bölümü okuduktan sonra tekrar başa dönüyor baştan sona tüm bölümleri bir daha okuyorum. Satır aralarındaki hayat derslerini tekrar etmek, yenilerini yakalamak için...
"Hadi anlat bakalım" İşte sihirli cümle. Ve gelecek haftanın anlatılmaya değer, okunmaya çok değer satırlarının işareti. Sanırım şimdi de güneydoğunun cehennem deresine konuk olacağız. Sanırım her yeni karakter ile yeni bir hayatın hikayesinde de perde açılıyor. Ve kendimi en ön sırada bu hikayeyi izlerken, dinleren veya okurken hayal ediyorum.
"Satır aralarındaki dersler"... tespitin hoşuma gitti sevgili Nazlı'm.. Aslında onların pek çoğu benim alamadığım dersler.. Yazması ne kolay! Senin uygulaman en güzeli bence.. Zannederim pek çok okuyanın da tatbik ettiği bir seçim.. önce yeni bölümü okumak sonra tamamına göz atmak..
Erim'in doğumu ayrı bir dünyanın kapılarını aralıyor. Annelik meşguliyeti ve duyguları şimdilik Nihan için yeterli boşluğu doldurmuş gibi gözükse de, ördüğü kalın içsel dünyasının duvarlarının varlığı beni ürkütüyor. Genç, güzel kadının artık geçmişten tamamen kopması, sosyal hayat içindeki yerini bütün varlığıyla doldurmasından yana gönlüm. Kardeşi Emir'in ileri bölümlerde bu konuda masum bir rol üstlenebileceği gibi bir his var içimde.
Akıcı ve yalın anlatımınız... abartılı edebi vurgulardan uzak kalışınız, ayrı bir zenginlik katıyor öyküye sevgili Gülsen hocam.
Sen de öyle misin bilmem sevgili Mehmet.. (aslında bu konuda aynı hisleri paylaştığımıza eminim) Yorumlardan netice çıkartıyorum ben.. onlar benim yol haritam.. bazen yanlış istikamet dediklerim olsa da, genelde kalemine itibar ettiklerimden gelen yorumlar çoğu zaman doğru istikamete yönlendiriyor beni.. Teşekkürlerimle ..
Bazen silahın boşu, dolusundan daha çok işe yarar, bizler sebebini bile bilmediğimiz pek çok şavaşlara sürüklendik, pek çok canlar verdik, acılar çektik bir öncesinden ders almadan..
Ama bir gerçeği hep göz ardı ettik yiten canlara yanarken, geride kalanlar, geride kalanların acısını pek çoğumuz görmedi, duymadı, belkide hiç ilgilenmedi, her birinin ayrı ayrı yürek yangını, ayrı ayrı acısı vardı kendi içinde yaşadığı..
İşte bu yüzden bu hikayeyi özel kılan her cümle, her satır ilgiyle bekleniyor sevgili hocam, yeni Cuma'da görüşmek dileğiyle..
Hep tekrarlarım.. yorumlara bayılıyorum diye.. hem de bunu, iltifattan hoşlandığımı düşünenler olabilir diye hiç endişelenmeden yazar dururum.. İki nedenle: birincisi iltifattan hoşlanmayan bir insan yoktur bilirim... ikincisi beni tanıyan hakkımda böyle düşünmez! Halbuki yapılan her bir yorumda, şu an senin satırlarında da olduğu gibi farklı pencereler açılır önüme ve değişik açılardan aynı manzarayı değişik şekilde seyrederim. Her birinizin birbirinizden bağımsız olarak yaptığınız yorumlarınız bana devam ettiğim bir yolda fener tutar ulaşmak istediğim yere.. teşekkürler sevgili Tufan.
Geç kaldım ama geldim Gülsen hocam. Attım yine kendimi öykünün içine. Bu tanımım doğrudur inanın. Bir kapıyı açıp, o anlattığınız ortama, bir paralel evrene geçiyorum sanki. Okumuyorum, Nihan'ı yakından izliyorum. O'nun yanında, olayların içinde yaşayınca, acıları daha da yakıcı hissediliyor, ben hissediyorum.
Nihan anne oldu. Artık yalnız değil. Yaşama amacı var, oğlu. Annelik, bir kadına önüne çıkacak her zorluğa karşı duracak müthiş bir güç verir. Acılarla zayıf düşmüş olsa bile, gerektiğinde evlâdı için dişi aslan kesilir. Şimdi kardeşi de geldi. Ve öykü devam ediyor.
Nihan'ın duygusal yanı şimdilik güçlü iradesi ile her şeyi yoluna koymuş gibi görünse de!. bakalım, kardeşinin anlatacakları karşısında neler olacak!..
Kimlik tespiti yapılamayacak kadar tanınmaz halde olan şehitlerimizi ve onların yakınlarını düşündüm hikâyeyi okurken Gülsen Hocam… Böyle bir ölüm haberi ile karşılaşınca insanın içine düştüğü durumları!.. Direnç göstermenin, güçlü kalabilmenin içsel baskılarını…
Öylesine acılı günlerden geçiyoruz ki!. O tarifsiz acıları paylaşıyor olsak da asla ana ocağındaki gibi olamaz! Ateş düştüğü yeri kim bilir nasıl yakıyor!.. Hayatın hiçbir garantisi yok!.. Dünya, akordu bozuk enstrüman gibi çalıyor!..
Nihan'ı güzel sürpriz de bekliyor olabilir tersi de!.."daha dur, acele karar verme hemen! çünkü her şey olabilir bu hayatta!" der bir yakınım..bu yüzden temkinliyim hikayenin sonrasına dair olacaklara..
Devamını merakla bekliyor olacağım Gülsen Hocam... Konuşur gibi yazan ve o kalemini ustalıkla konuşturan ellerinize, emeğinize sağlık..
Ben de isterim hikâyemin kahramanının mutlu olmasını.. Aklımı acıtıyorum bazı geceler bunun gerçekleşebilmesi için.. Ama Barbara Cartland vari romanlar yazmak benim uslubuma aykırı nedense sevgili Anjelika'm.. Bak sen nasıl tarif ettin.. ne güzel bir tarif o benim için "Bir kapıyı açıp, o anlattığınız ortama, bir paralel evrene geçiyorum sanki. Okumuyorum, Nihan'ı yakından izliyorum.. " dedin.. Ben bu yaşıma kadar hep biriktirmişim hafızamda insanların karakterlerini.. yalnızlıklarını.. bilgeliklerini.. deliliklerini.. aşklarını.. Mutsuzların mutlu olmasından çok mutsuzluğunun sebeplerini oluşturan ortamları inceledim daima.. Şimdi zaman zaman o eski harabelerdeki kalıntılardan eski eser(!) toplayıp anlatılarıma konu ediyorum..:)) Belki sizlere güzel ve gerçek gelmesinin sebebi budur..
Ah keşke şu an yanımda olsa dediğim ne kadar az insan var bir bilsen Esin.. Ve ben bu sözü senin için ne çok tekrarlıyorum bir de onu bilsen!! :)) Müdiremiz Fatma Varış "fikir üretme" dersleri koymuştu programa.. aman ne gülmüştük.. çocukluk! :)).. O derste ortaya bir fikir atar onun yanlışsa doğru olabilmesi için, eğer doğruysa, kişilere nasıl kabul ettirilebileceğinin münazaralarını yaptırırdı bize.. "Yeter ki doğru ortamda doğru insanı bulun" derdi.. Çala kalem dalıp gitmiş yazarken hikâyeyi.. kendiliğinden oluşurken ana hatlar, aklıma geliyorsun .. Fikir üretmek için!! :))
14 yorum:
"Cehennem Deresinin" ilk bölümünü okuduğumda,Ercan'ın yaşamını çalan hain bombanın patlamasıyla dehşetle irkildim...cehennem deresinin akıntısına kapılmış sürüklenmeye başlamıştım bile...
Gülsenciğim çok duyarlı bir kalem ustası olduğunu bir kez daha belgeledin..Yüreğimizi dağlayan hemen hemen her gün yitirdiğimiz Ercan'ların analarının, babalarının, karnında kucaklarında bebeleri ile kalan can yoldaşlarının acılarını, tıpkı Nihan'ın tepelerde yankılanan çığlıkları gibi yaktıkları ağıtları oya gibi işlediğin kelimelerinle, kanı durdurulamayan güncel olaylardan birinin hazin sonunun hüznünü salıverdin cehennem deresine...
Her bitiş yeni bir başlangıcı getirir beraberinde ...bakalım bu akıntı sürecinde hangi yaşam hikayelerine tanık olacağız.
Yaratıcı gücünün elçisi kaleminin peşindeyim..sevgiler..
LEYAL.....
Her bitiş bazen beraberinde hiç bir şey getirmiyor ne yazık ki Leyâl'im.. Bir yazıya başladığımda o kadar kaptırıyorum ki kendimi o konunun içeriğine, bazen toparlanmakta zorlanıyorum..
Henüz sonunu ben de bilmiyorum desem inanır mısın?
İltifatların ne kadar güzel ve gülümseten bir güç..:))
Gülsen hocam
Her bölümü okuduktan sonra tekrar başa dönüyor baştan sona tüm bölümleri bir daha okuyorum. Satır aralarındaki hayat derslerini tekrar etmek, yenilerini yakalamak için...
Hürmetlerimle
"Hadi anlat bakalım" İşte sihirli cümle. Ve gelecek haftanın anlatılmaya değer, okunmaya çok değer satırlarının işareti. Sanırım şimdi de güneydoğunun cehennem deresine konuk olacağız. Sanırım her yeni karakter ile yeni bir hayatın hikayesinde de perde açılıyor. Ve kendimi en ön sırada bu hikayeyi izlerken, dinleren veya okurken hayal ediyorum.
"Satır aralarındaki dersler"... tespitin hoşuma gitti sevgili Nazlı'm.. Aslında onların pek çoğu benim alamadığım dersler.. Yazması ne kolay!
Senin uygulaman en güzeli bence.. Zannederim pek çok okuyanın da tatbik ettiği bir seçim.. önce yeni bölümü okumak sonra tamamına göz atmak..
Ewwet sevgili Nihansum.. sihri yakalamışsın!!! Ancak, bu kelime, her zaman "sihirli" kelimesinin çağrıştırdığı ortamı sunmayabilir..
Erim'in doğumu ayrı bir dünyanın kapılarını aralıyor. Annelik meşguliyeti ve duyguları şimdilik Nihan için yeterli boşluğu doldurmuş gibi gözükse de, ördüğü kalın içsel dünyasının duvarlarının varlığı beni ürkütüyor. Genç, güzel kadının artık geçmişten tamamen kopması, sosyal hayat içindeki yerini bütün varlığıyla doldurmasından yana gönlüm.
Kardeşi Emir'in ileri bölümlerde bu konuda masum bir rol üstlenebileceği gibi bir his var içimde.
Akıcı ve yalın anlatımınız... abartılı edebi vurgulardan uzak kalışınız, ayrı bir zenginlik katıyor öyküye sevgili Gülsen hocam.
İyi hafta sonu dileklerimle...
Sevgiler
Sen de öyle misin bilmem sevgili Mehmet.. (aslında bu konuda aynı hisleri paylaştığımıza eminim) Yorumlardan netice çıkartıyorum ben.. onlar benim yol haritam.. bazen yanlış istikamet dediklerim olsa da, genelde kalemine itibar ettiklerimden gelen yorumlar çoğu zaman doğru istikamete yönlendiriyor beni.. Teşekkürlerimle ..
Bazen silahın boşu, dolusundan daha çok işe yarar, bizler sebebini bile bilmediğimiz pek çok şavaşlara sürüklendik, pek çok canlar verdik, acılar çektik bir öncesinden ders almadan..
Ama bir gerçeği hep göz ardı ettik yiten canlara yanarken, geride kalanlar, geride kalanların acısını pek çoğumuz görmedi, duymadı, belkide hiç ilgilenmedi, her birinin ayrı ayrı yürek yangını, ayrı ayrı acısı vardı kendi içinde yaşadığı..
İşte bu yüzden bu hikayeyi özel kılan her cümle, her satır ilgiyle bekleniyor sevgili hocam, yeni Cuma'da görüşmek dileğiyle..
Saygılar sevgiler...
Hep tekrarlarım.. yorumlara bayılıyorum diye.. hem de bunu, iltifattan hoşlandığımı düşünenler olabilir diye hiç endişelenmeden yazar dururum.. İki nedenle: birincisi iltifattan hoşlanmayan bir insan yoktur bilirim... ikincisi beni tanıyan hakkımda böyle düşünmez!
Halbuki yapılan her bir yorumda, şu an senin satırlarında da olduğu gibi farklı pencereler açılır önüme ve değişik açılardan aynı manzarayı değişik şekilde seyrederim.
Her birinizin birbirinizden bağımsız olarak yaptığınız yorumlarınız bana devam ettiğim bir yolda fener tutar ulaşmak istediğim yere.. teşekkürler sevgili Tufan.
Geç kaldım ama geldim Gülsen hocam. Attım yine kendimi öykünün içine. Bu tanımım doğrudur inanın. Bir kapıyı açıp, o anlattığınız ortama, bir paralel evrene geçiyorum sanki. Okumuyorum, Nihan'ı yakından izliyorum. O'nun yanında, olayların içinde yaşayınca, acıları daha da yakıcı hissediliyor, ben hissediyorum.
Nihan anne oldu. Artık yalnız değil. Yaşama amacı var, oğlu. Annelik, bir kadına önüne çıkacak her zorluğa karşı duracak müthiş bir güç verir. Acılarla zayıf düşmüş olsa bile, gerektiğinde evlâdı için dişi aslan kesilir. Şimdi kardeşi de geldi. Ve öykü devam ediyor.
"Gidip kardeşinin yanına oturdu.. başını saçlarını okşadı sonra.. "hadi anlat" dedi.".
Artık Nihan'ın hayatında mutluluk da olsun ne olur. Merakla bekliyorum.
Saygı ve sevgilerimle...
Nihan'ın duygusal yanı şimdilik güçlü iradesi ile her şeyi yoluna koymuş gibi görünse de!. bakalım, kardeşinin anlatacakları karşısında neler olacak!..
Kimlik tespiti yapılamayacak kadar tanınmaz halde olan şehitlerimizi ve onların yakınlarını düşündüm hikâyeyi okurken Gülsen Hocam… Böyle bir ölüm haberi ile karşılaşınca insanın içine düştüğü durumları!.. Direnç göstermenin, güçlü kalabilmenin içsel baskılarını…
Öylesine acılı günlerden geçiyoruz ki!. O tarifsiz acıları paylaşıyor olsak da asla ana ocağındaki gibi olamaz! Ateş düştüğü yeri kim bilir nasıl yakıyor!..
Hayatın hiçbir garantisi yok!.. Dünya, akordu bozuk enstrüman gibi çalıyor!..
Nihan'ı güzel sürpriz de bekliyor olabilir tersi de!.."daha dur, acele karar verme hemen! çünkü her şey olabilir bu hayatta!" der bir yakınım..bu yüzden temkinliyim hikayenin sonrasına dair olacaklara..
Devamını merakla bekliyor olacağım Gülsen Hocam... Konuşur gibi yazan ve o kalemini ustalıkla konuşturan ellerinize, emeğinize sağlık..
Sevgi ve saygılarımla...
Ben de isterim hikâyemin kahramanının mutlu olmasını.. Aklımı acıtıyorum bazı geceler bunun gerçekleşebilmesi için.. Ama Barbara Cartland vari romanlar yazmak benim uslubuma aykırı nedense sevgili Anjelika'm.. Bak sen nasıl tarif ettin.. ne güzel bir tarif o benim için "Bir kapıyı açıp, o anlattığınız ortama, bir paralel evrene geçiyorum sanki. Okumuyorum, Nihan'ı yakından izliyorum.. " dedin.. Ben bu yaşıma kadar hep biriktirmişim hafızamda insanların karakterlerini.. yalnızlıklarını.. bilgeliklerini.. deliliklerini.. aşklarını..
Mutsuzların mutlu olmasından çok mutsuzluğunun sebeplerini oluşturan ortamları inceledim daima.. Şimdi zaman zaman o eski harabelerdeki kalıntılardan eski eser(!) toplayıp anlatılarıma konu ediyorum..:)) Belki sizlere güzel ve gerçek gelmesinin sebebi budur..
Ah keşke şu an yanımda olsa dediğim ne kadar az insan var bir bilsen Esin.. Ve ben bu sözü senin için ne çok tekrarlıyorum bir de onu bilsen!! :))
Müdiremiz Fatma Varış "fikir üretme" dersleri koymuştu programa.. aman ne gülmüştük.. çocukluk! :)).. O derste ortaya bir fikir atar onun yanlışsa doğru olabilmesi için, eğer doğruysa, kişilere nasıl kabul ettirilebileceğinin münazaralarını yaptırırdı bize.. "Yeter ki doğru ortamda doğru insanı bulun" derdi..
Çala kalem dalıp gitmiş yazarken hikâyeyi.. kendiliğinden oluşurken ana hatlar, aklıma geliyorsun .. Fikir üretmek için!! :))
Yorum Gönder