Geçen gün oğlum, “anne sana kızdığım tüm konularda, sonradan bakıyorum hepsinde haklısın.. Ama yine de sana benzemediğim için çok memnunum” dedi..
Bir an gülümseme ile hüzünlenmenin arafında kaldım!.. (hâlâ ne zaman hatırlasam, yarısı mutlu yarısı mutsuz yüzümü birbirlerini seyrederken buluyorum).Takdir/taltif miydi şimdi bu, yoksa yerme miydi pek anlayamadım.. Sonra, bir doktor muayenehanesinde geçen bir olayın hâlâ etkisinde olduğunu anladım..
O gün, ellerimiz rontgen… tahlil sonuçları… ilaçlar… ve bilumum bulunması/ bulunmaması gerekenlerle dolu olarak doktorun odasına girişimizle başladı olay..
Onca yaptırılan ve emekli sandığına kaç milyara mal olduğunu bilemediğim ama bizim hastane döner sermayesine oldukça hatrı sayılır bir rakamla yardım ettiğimizi biraz acı bir şekilde öğrendiğim sonuçların hiç birisine bakmadı doktorcum! .. Sadece MR’ı inceledi … ağzını sol tarafa çarpıtıp “cıyyk” diye bir ses çıkartarak, “sizin beyin biraz sulanmış hocanım .. alırız o suyu endişelenmeyin, bu yaşlarda normaldir” dedi..
Sonra yaptığını düşündüğü espriye (yeminle) tıpkı anırır gibi bir sesle uzun uzun güldü..
Büyük bir içtenlikle ve oğlumu şaşırtarak “çok haklısınız doktor bey” dedim..
Sonra devam ettim .. “Bilmem bilir misiniz, akıl beyinde bulunur.. fazlası basınç yapınca taşıyor demek ki! .. Sizlerde de, su kaçırma şeklinde başlıyor arıza sizin yaşlarda .. Demek ki, kiminin beyni, kiminin prostatı su koyveriyor bu yaşlarda doktorcum” dedim..
“cum” un soundunu biraz değiştirerek!!
Oğlum az daha düşüp bayılacaktı.. Zaten utanınca, heyecanlanınca yüzü kızaran ender insanlardandır, pancar gibi bir suratla yığıldı kaldı..
Ama sonradan beni haklı bulduğunu söyledi..
Olsun!
54 yorum:
Öğretmenim, çok yaşayın siz emi.
Kahkahalarım duvarlarda çınladı ki onlar pek nadir şahit olur bu duruma!
Olması gereken yerde olan, yaş baş,"sulanma" dinlemeyen aklınıza sağlık :))
bi kardeşlerini bi meslektaşlarını seçemiyorsun işte..
delikanlı güzel gözlemlemiş..
ben de savaşçı anne kızıyım..
onun yanında çok mahçup olurdum..
şimdi.. arada gözlerim çakmak çakmak oluyor..
yanımda ergenlerden biri varsa..
aman ha derse..
git ve hallet o zaman diyorum..
elimi bulama benim..
güzel olsun haftanız..
atalet
Nesli tükenen bir örnek olduğumdam hiç süphem yok sevgili Sevgi..
O nedenle yeni nesillerin (oğlum istemese de!! :)) örnek alması için kuyruğu dik tutmaktayım..
Yaşıyorsa önünde eğilip, karşı kıyıdaysa diz çöküp selamlıyorum o savaşcı anneyi!!! Ne acıdır ki savaş çubuklarını teslim edecek bir nesil yoktur peşlerinden gelen... yanlarında büyüyen... Mutlaka bir nesil atlar bu genler nedense!!! aradaki araya mı kaynar, dengeyi mi sağlar bilemem!!
Ama bildiğim o mahcup yüzü kızaranların, ve o aman ha diyenlerin yetiştirecekleri elinde savaş çubuğu ile doğar sevgili atalet..
Misss gibi cevap vermişsin, süpper!
bendeki de deli cesareti.. işlemi o yaptı!!! ...))))))
Siz harika bir insansınız Hocam vallahi! Sabah sabah nasıl güldürdünüz beni!Ohhh ağzınıza sağlık...keşke her insan sizin gibi olabilse! ama böyle yerinde yanıtlar verebilmek de her insanın harcı değil ki!..devir sessiz kalınmayacak kadar dürtüklüyor insanı!hak edene hak ettiğini vermek gerekiyor mahcubiyet duymadan!onlar olsunlar mahcup ve düşünsünler!başka türlü farkında olmuyorlar yaptıkları çirkinlikleri..
genetik uzantılarla ilgili çok doğru tespitleriniz var...büyük bir olasılıkla sizden bu özelliği almayan oğlunuzun aksine torununuz size benzeyecektir!..
hem güldüren hem de düşündüren bu güzel yazı için teşekkürler hocam..
sevgilerimle
Gülenler adına mutluyum sevgili Esin.. Senin tesbit de doğru.. Oğlum kızını her dinlediğinde avucunu yanağına dayayıp, "anne bu sana benzedi yaa" diyerek memnuniyetini(!) belli etmekte..
ohhh ne kadar da güzel olmuş!!!
kıvrak zekanızı tebrik ederim :))
kocaman sevgilerimle!
Öyle espriye böyle cevap! :) Ya şu hazır-cevaplığın yüzde biri bende olsa keşke! Süpersiniz Mamimm
yazınızı okuyunca yaşasın yalnız değilmişim bu konularda diye düşündüm doktorlarla ilgili anılarım çok fazla oğlumun bir sözü geldi aklıma ''anne bir gün seni izmir il sınırlarındaki hiç bir hastane kabul etmeyecek''her gittiğimde kesinlikle hatalarını densiz davranışlarını yüzlerine vuruyorum hayatın garip bir tecelliside çevremde o kadar çok doktor arkadaşım varki..arada onlarda paylarını alıyorlar pat diye söylüyorum söyleyeceklerimi..sevgiler..
Hem çok güldüm hem içimden "ağzınıza sağlık dedim" hem de gıpta ettim. İçinden gelenleri zekice bir çırpıda söyleyiveren insanlara gıpta ederim çünki. Doktorun yerinde olmak istemezdim.
Sen ne harika bir kadınsın ya HU!
Bu ne ince ironidir?
Benim de söylemek isteyip de söyleyemediğim şeyleri benim söylemek istediğim insanlara, benim yerime sen söylermisin canım? Hazır-cevaplık: insandaki en imrendiğim özelliklerden biridir zira.Ancak ben olsaydım sadece: "kişi kendini anlatır" derdim susardım, döner giderdim başka doktora.Bana neden böyle söyledi diye günlerce düşünürdüm.Seni seviyOOOoorum kadın.
Allam,Doktorun jest ve mimiklerini o kadar güzel tarif etmişsiniz ki hocam,inanın kahkahayı bastım.
Aman kendinize dikkat ediniz.
Sizden daha pek çok konu da ilham alacağa benzeriz.
Türkçenin incelikleri noktalamalar,eh ne de olsa beyninizin daha çok çalıştırılması için eğitim almış neslin insanısınız.
Gerçi yaş gibi ayrıntılar bana sayılardan ibaret gelir ama.Tecrübe ve esaslı bir eğitim de bambaşka bişi.
Yazınızı çok sevdim.
:)
Doktora verilen cevaba bayıldım. İnsanların hastaığını nasıl olur da espri konusu yaparlar hiç anlamam zaten. Güya sizi rahatlatmaya çalışmış ama hiç olmamış iyi yapmışsınız. Oğlunuz sizinle gurur duymalı bence.
Hazır cevap olduğum için mi bilemem pek çok hazır olan şeylerden mahrum kaldım ama sevgili knock knock..
Hak verişine sevindim sevgili mimarım bilgem..
yerinde olmak istemeyeceğini bildiğim ve dada çok tahmin ettiğim pek çok insan var sevgili nihansu'm. Böyle ara ara mizah konusu yapıp yazsam diyorum!!!
Sipariş almaya başladım sevgili dileğim Sufi'm... Ama sonra pişman olmak yok!!
Hazırcevaplıkta biraz da cadılık gizlidir ama senin gibi mayasına hanımefendilik konmuş kişiler işte öyle mır mır içinden konuşur!!
"bişi" bizim oralarda tandırda pişirilen veya kızgın yağda kızartılan mayalı hamurdur sevgili Canan!! :))))) Seni seviyorum bu çok net.. hatta oluşmasına hiç gayret etmediğim halde.. Kafa yapın benim düşündüğüm mimariye(!) uygun belki ondandır!.. Senin de beni içten sevip beğendiğine eminim..(VAY BE!)
Amma... ve fakat... lâkin.. benimle sohbetinde "bişi mişi" gibi şeyleri "allaa" havale edip öyle çık karşıma.. ok?
Önemli olan her annenin evladıyla gurur duyması sevgili Şirvan.. Tabii ki anneler de bu duyguyu çocuklarının gözlerinde görmek sözlerinde suymak isterler..
bugün tarisziz yorgunlukla döndüm eve, öyle ki ne yiyecem derdinden ve tembelliğinden halihazıda açım. seni okudum bir kahkaha attım, karnım doymadı pirzola ile ama yorgunluğum gitti hazırcevabın ile :)))
"EVREN" sonunda beni keşfetti!!! Ben insanın gönlünü doyuruyorum .. Bedenini(!) değil!!! :)))))
Kahkahalarını duyar gibiyim evrenim..
Taşı gediğine koymak diye buna derim ben:))
Siz gerçekten bir ömürsünüz sevgili hocam,ben bu güzel hazır cevaplarınıza şahit olmak mutluluğuna erişenlerdenim,ne mutlu bana.
Her yanımız etekli delikanlılarla dolmuş iken,size,sizin gibilere ne çok ihtiyacı var bu Dünyanın,yüreğinden geleni dilinde eğip bükmeden,doğruluğuna inandığı her şeyi savunup söyleyebilen cesur yüreklere ne çok ihtiyacı var.
Sağlıklar mutluluklar dilerim,her şey gönlünüzün istediğince olsun.
Saygılar sevgiler.
Her şey zamanında söylenmeli,sonradan anlam kaybına uğrar diye düşünüyorum.Bazı şeyler ise hiç söylenmemeli doktorunuzun
söyledikleri gibi.
Harikaa:))
Ben de ilk atandığım yıllarda sağlık raporu almak için gitmiştim doktorun yanına.
"Ne öğretmenisin??"diye sorduğunda gülümseyerek 'sınıf öğretmeniyim'dedim.Yüzüme bakarak"sadece sizin mi sınıfınız var?"dedi ve yanındaki hemşireye bakıp gülüştüler.
Espri yaptı kendince...
Ha bir kere de parmağımdaki çatlak için gitmiştim,sen de sağ elini kullanmazsın dedi bana:))
Annemle birbirimize bakıp oradan hızla uzaklaştık...
Bu arada yüz kızarması yüzünden hayatımda hiç kopya çekemedim ben.Annem beni iyi tanıyor:)
Her ne kadar sonrasında sıkıntısını çekmek varsa da varsın olsun! Bir densize den(k)ini bildirmek kadar eğlenceli bir şey bilmiyorum.
Harikasınız:))
aH!!! BENDE DAHA NE TAŞLAR VAR NEWBAHARIM DA GEDİK UZAKTA!!
Size ne diyeceğimi bilemedim sevgili Gülsen Hocam. Çok yaşayın ve mizah üzerine bir deneme diyemeyeceğim, gerçek bir yaşam romanı yazın.
Selam ve saygılarımla.
(Mizah gücünüzün hayranı olduğumu da bilmenizi rica ederim:)
TABİR MUHTEŞEM SEVGİLİ TUFAN..
ETEK GİYMİŞ ERKEKLER HA!!! VAY BE!!
TAHMİN EDERİM PEK ÇOĞUNUN BADEMLERİ DE VARDIR!
Ah... ne kadar haklısın Hüseyin ustam ya.. Ya zamanında söylenmeli ya temelli susmalı.. da, şeytan dürtmese!!!
Yüz kızarması ... çocuklar için bir dezavantajdır bilirim oğlumdan.. Ancak, nice yüzü kızaranlar da bilirim o utancı taşımaya mahkum olan sevgili ezgim.
Aslında pek eğlenceli olmuyor be lodoscum.. onlar adına da üzülüyorum çoğu zaman ben.. bir densize had bildirmek bazen onun seviyesine inmek de olabiliyor çünki..
Ağzına, zekana sağlık arkadaşım.
Sanırım gerekeni yaparken daha dikkatli davranmıştır. Biliyorsun insanoğlu iğneyi batıranı daha çok tanıyor günümüzde.
İyi ve sağlıklı haftalar
Güldürdün beni sevgili Jivago.. Mizah duygusu herkeste gelişmiştir.. ancak, önemli olan DOZ udur ve sunuştur diye düşünürüm.. Eğer sen takdir ediyorsan, o zaman onlar da yerindedir demektir!!. teşekkürler..
O iğneyi içerde unutursa diye çok korktum ama sevgili yaşamındakıyısında :))
NAZAN'Im.. kıvrak bedenlerin kıvrak zekaları her konuda her daim 1-0 yendiği gerçeğini benim kadar bilen azdır!!
doğa,
her taş için bir gedik yaratmıştır
/
yada,
her firavun için bir musa diyelim öğretmenim :))
doğanın dengesini bozdular Asi...nerde o eski gedikler????
Gülsen öğretmenim, yazınızı gülerek ve keyifle okudum. Beyninize, aklınıza, yüreğinize ve ellerinize sağlık. Evlatlar annelerinin benzeri olmuyor, belki de iyi bir şey bu. Doğa işini biliyor diye düşünmek istiyorum. Birbirinin aynı davranış kalıplarına sahip insanların peşpeşe gelmesi sıkıcı olabilirdi belki, kimbilir?
Oysa doğa dengesini kurmuş ve bir sonraki kuşağa aktarmış benzerliği. Ben de anneme benzemem, tavır olarak davranış olarak, düşünce olarak. Sanırım ben de anneanneme benziyorum ve ben de anneme benzemediğime memnunum. Neyse, bu konuyu fazla karıştırmasam iyi olacak. :))
Doktora verdiğiniz cevap için öpmek istedim sizi. Harikasınız! Bu gerçekten cesaret gerektiren bir şey. Çünki siz onun ellerindesiniz, ama iyi ki hipokrat yemini var (doktorlar yıllar sonra, verdikleri bu yemini hatırlıyorlarsa tabi).
Ben böyle durumlarda, dilimin ucuna gelenleri hep yutmak zorunda hissettim kendimi, hep öfkelerimi içime atmak zorunda kaldım. Tek birşeyler bozulmasın, yolunda gitsin, sorun çıkmasın diye. Ya da o anda o öfkeyle asıl doğru cevabı bulamayışımdan da oldu. Hazırcevaplık bambaşka bir yetenek. Daha sonra keşke en azından şunu söyleseydim diye için için kendimi yediğim çok olmuştur. Ama o içime attıklarım da keskin sirke misali zarar verdi bana.
Sonuç olarak, ben size hayranım! :)
Hayranların çok olsun canım!! :)))
Aslında mini bir paradoks, ters bir denklem anlattığın..
Yani içinde kalınca mı söylenemeyenler sirkeye dönüşüyor, yoksa söylendiği zamanki hali mi küpüne zararlı keskin sirke oluyor???
Neyse... kim beğenirse baş tacım... beğenmeyenler de umurumda değil!!! Ben bu huyumdan dolayı kendimden memnunum sevgili anjelikam. Bunun dışında da zaten bej para etmem!! :)))
Son cümlenizi yazmadığınızı, ben de okumadığımı farzediyorum sevgili öğretmenim. Siz hayat boyu öğretmensiniz ve daha sizden alacağımız çok dersler var. Vermeyi isterseniz elbette.. :))
Saygı ve sevgilerimle.
büyük bir tebessümle okudum cevabınızı kendi annemin de aynı durumda benzer bir ifade kullanacağına içten içe emin olarak :)))
bu arada dilerim iyisinizdir...
tebessümünün her okuduğun yazım için geçerli olmasını diliyorum sevgili beenmaya... veee HOŞGELDİN diyorum..
Sana Hasretimin senfonisi diyor ya Evren ben de yeni bir isim bulmalıyım diye düşündüm ve buldum: "tavrına hayran olunacak kadın"
Bana hanımefendilik yakıştırmanı 18 yaşlarımda olsaydım memnuniyetle kabul ederdim.Ama şimdi;Ben de senin gibi babayiğit, kabadayı, sözünü sakınmayan, vurdu mu deviren biri olmak istiyorum öğretmenim.Ne yapmalıyım?Sen en iyisi mi okul aç.Seni seviyorum, mırr mırr olmak istemeyen tontini.
AH!!!!! zil takıp mı oynasam??? yoksa hafiften bale taklidi mi yapsam???? Türü içersinde "tavrına hayran olunacak" son kadın ancak ben olabilirim sevgili Sufim.. Ve sen, gerçekten hayranlığı hak eden insan nasıl bunu düşünür??? Şimdi kabul günlerindeki zamanı bol kafaları boş bazı kadınların yaptığı gibi yersiz övgü tezahüratlarında bulunmuş gibi olmayayım ama hayatım boyunca gerçekten "HANIMEFENDİ" bir kadın olmak istemişimdir.. Soyumdaki benim haricinde herkes gibi!! Bir tek konuda faydasını gördüm... soyumda herkes ülser oldu benim midede tık yok!!!
Herkese huy ve mizaç olarak bir yakışan elbise vardır dileğim,
benimki de bana yakışsa da yakışmasa da!!!! ::))))
Atatürk'ün ölmeden önceki son sözleri aklıma geldi:
"Beni Türk hekimlerine emanet edin!."
Bu sefer tersi oldu maalesef!! Umutlananların umudu suya düştü üzgünüm..
Hiç birbirimizi görmedik. Ama yine de düşüncelerinizden oluşan bir sevgi var ruhunuzdan ruhuma işleyen. Ben de görünmeyen boyutta hep sevgilerimi gönderdim size. Öyle farklı bir karakteriniz var ki; sizi tam anlamıyla tanıyamadığımı farkettim. Gelecek yazılarda farklı yönlerinizi de öğreneceğim/öğreneceğiz!
Yazıyı daha önce okudum. Şimdi yorum yazayım dedim. "Siz Bitanesiniz!"
Ben de ilk defa çok zor karar vererek yazmaya başladım yorumumu sevgili antipatik (olmadığını düşündüğüm)yazar.. Oysa, klavyeye bir tık yapmam yeter genelde gerisinin gelmesine. Ama Sen, farklısın ! İlk günden itibaren.. Sana, seni tanıma çabaları ile belli belirsiz sorular sorduğum anlardan beri..
O görünmeyen boyuttaki sevgilerini hep hissettim.. seni, olduğunu ya da olmasını düşündüğüm kişinin yerine koymak gibi çok ciddi bir BÜYÜK HATA işlememek adına çok mücadele ettim.. etmekteyim!.
Farklı yönlerin/m/i-zi öğrenmeyi bekliyorum.. sabırsızlıkla!
Sevgili Gülsenim,
Kapıdaki kiliti görünce nasıl yorumlayacağıma bir türlü karar verememiştim .'"aşkolsun Gülsen...niye yüreğine , kalemine kilit vurdun...kolay kolay pes etmezsin sen...seni seven dostlarını böyle sessizce bırakamazsın.....seni bukadar yaralayan kim ?", diye seslendim sana ama duymadın..
Bir gün ...iki gün ...üç gün...yok ....kapı bana ben kapıya baktım durdum....Sonra "herhalde tatile çıktın" diye düşündüm..
Bir gün bir baktım ki kilit açılmış...nasıl sevinçliyim bilemezsin..."Ana oğul muhabbetini" okuyorum....doktoru perişan edişini kahkahalarla okuyorum....yazının sonuna doğru işin ciddiyetini kavrıyorum.. ağzımdan inilti gibi bir ses çıkıyor..."Aaa Gülsenciğim sen hastalanmışsın meğer ..!"
İnan nasıl üzüldüm anlatamam güzel arkadaşım ne oldu sana ? Şimdi nasılsın ?
...sesin mahzun ,biraz yorgun geldi....Sen ne zorlukların acıların üstesinden geldin ...bunu da atlattın inşallah...Lütfen kapına bir daha kilit vurma ...içim çok acıdı....tekrar geçmiş olsun....
Benim beni anlayan dostum.. Leyal'im ne iyi bir dostsun sen..
anlatırım sana uzun uzun olmaması gerekenleri..
Ama iyiyim şimdi.. ne badireler atlattı bu acıya kaşarlı beden.. be ne ki???
Lafı gediğine oturtma konusunda ki ustalığın tartışılmaz benim birtanem..yıllar önce ben küçücük bir çocukken de böyleydin ve ben sana, hazırcevaplılığına ve tabiki zekana hayrandım hala da hayranım seni seviyorummmmmmmmmm...
Ayris
Yorum Gönder