7 Aralık 2012 Cuma

... (17. Bölüm )

Gülsen Varol
*****

Cehennem Deresi.. (bölüm XVII)

 
 
./..

18 yorum:

NzlGl dedi ki...

Sevgili Gülsen hocam

affınıza sığınarak ,
satırları geri alsak ve Aysel'in kızlara babalarının konuşmaya başladığını söylediği bölümü silsek olmaz mı??

Esin Bozdemir dedi ki...

Mucizeler, birbiri ardı sıra gelen sürpriz gelişmeler..hele bir de olayların içinde Erhan Bey ve Aysel arasında yepyeni bir aşk yeşil ışık yakar gibi!.olunca..Okuduğum her bölümde merakım; 'acaba ilerleyen bölümlerde daha başka neler olacak!..'telaşında! oluyor. Heyecanımı bastırabilmek için -yorum yapmadan önce- yazdığınız birkaç bölümü biriktirip bir kez daha okuyorum...

Heyecanı ve tansiyonu yüksek tutan kurgulama tekniğiniz, etkileyici ve güçlü anlatımınız ile 'Cehennem Deresi' bizleri sürükleyici bir şekilde okutmaya devam ediyor!.Emek veren kaleminize ve yüreğinize sağlık. Teşekkür ederim Gülsen Hocam.

Sevgi ve Saygılarımla...

gülsen VAROL dedi ki...

Çok güldüm sabah sabah Nazlı'm.. Ve sonra düşündüm.. ne iyi olurdu geri sarabilmek ve beğenilmeyen bölümleri silebilmek..
Amma.. ve fakat.. nereden bilebiliriz ki bazı silmek istenen yerler zaten yaşanmayacak!! Yeter ki, "keşke yaşansaydı" denmesin!

gülsen VAROL dedi ki...

Senin sayfana da yazdım (o ne muhteşem bir sunumdur!!)yorumumda sevgili Esin, ben gerçekten yorumlayanın sesini duyuyorum. Tabii gerçekten yüzyüze konuşmuşsam eğer.. Yani yazmıyor da konuşuyor sanki.. ve o zaman.. seslenme fasılası uzayınca da özlüyorum!.. meraklanıyorum!..
Delilik parayla değil :))
Beni şevklendiren yorumun için teşekkürler..

hikayelerdirgeriyekalan dedi ki...

Yine,yeniden aynı heyecanla okuduğum hani tıpkı"arkası yarın"da olduğu gibi..gerçekten emek verdiğiniz bu değerli paylaşım için yürekten teşekkür ediyorum..Mutlu bir hafta sonu dileği ile Sevgiyle esen kalın Saygılar

Akgül Çubukçu dedi ki...

Yoo, hayıır, olamaz, kızlarıyla geri dönemez. İnsan nerede mutluluğu bulduysa orada yaşamalı. Yani Erhan bey öyle yapmalı. Aysel hanımla, gelini ve torunuyla, mutsuz, umutsuz geçen onca zamanın acısını silmeli. Belki belli mi olur, bir süre sonra asıl eksik de tamamlanır, kimbilir? Bekleyeceğiz ve göreceğiz. Hayat bazen inanılmaz tesadüfler ve tatlı sürprizlerle ödüllendiriyor insanı.

Çok ama çok heyecanlı, insanı mutlu eden, sıcacık duygularla örülü bir bölümdü. Çok, çok teşekkürler Gülsen hocam. Aklınıza, ellerinize, yüreğinize sağlık.
Sevgilerimle.

gülsen VAROL dedi ki...

Teşekkürler
sevgili Hikâyelerdirgeriyekalan..
İçimden sana "Hikâyem" demek geliyor nedense.. :)) evet arkası yarın.. ya da devamı var.. gibi!
Bir süre daha..
Senin güzel ve doyurucu sayfanın müdavimi oldum ama duygularımı iletemediğim için üzülüyorum.

gülsen VAROL dedi ki...

Ne güzel olurdu kimbilir sevgili Anjelika???
Yani "..se" ve "..sa" lar gerçek olsaydı!..
Ama o zaman geriye ne kalırdı?

nihansu dedi ki...

Yok yok dönmeyecek Muhtar Dede memleketine, değil mi? Bir söz vardır ya hani önemli olan; insanın doğduğu yer değil doyduğu yerdir diye... bunu değiştirip doğduğu yer değil, insanı mutlu eden yerdir yaşamaya değer olan desek? Muhtar'ın memleketi ona hüzünden başka ne hatırlatıyor? Oysa bu yeni yaşadığı yerde, varlığından yeni haberdar olduğu torunu ve içinde artık filizlenmesine engel olamadığı o yüce duygusu varken...
Bu arada en çok Nihan'ın sessizliğine ve ne düşündüğüne takılıyor aklım, bunca şoke edici gelişmeden sonra acaba içindeki onun o yüce duygusu ne durumda?
O kadar çok soru işareti var ki Mamy'im kafamda, tek tesellim zamanla bu soru işaretlerinin, noktaya dönüşeceğini bilmek. Yoksa... noktalar yerine virgüller mi olacak?
Sadece beklemek kalıyor geriye yine... Bir kez daha kaleminize ve gönlünüze sağlık...

gülsen VAROL dedi ki...

Mutlu ediyor beni yapılan yorumlar Nihanım.. mutlu etmenin ötesinde yazdıklarımın etkisini görmek de dürtücü bir güç oluşturmakta. Neredeyse hep aynı mealde yazılanlar.. Kurguladığınız güzellikler dilerim sizlerle olur..20. bölümden sonra yani I. bölüm bitip (./..) işareti ortadan kalkınca, işte o zaman yapacağınız yorumların tümünü birleştirip kitabım hakkında bir karara varacağım..
Basılmalı mı, küflenmeli mi????

nalan dedi ki...

Hehh heeee işler neşeli bir hâl almaya başladı hocam,keyifli günler bekliyor bizi diyelim.
Ben de sana keyif duycağın bir haber vereyim. Hoş belki de farketmişsindir. Bu gün bir blogda Şahap Ağabeyin yeniden yazdığını farkettim. Ona yazmak,hatta bizi neden habersiz bıraktın diye sormadan önce sana müjde edeyim dedim. Bu arada da aklıma geldi bana dr.izin verince arayacağım seni demiştin.Ben hâlâ aramanı bekliyor o yüzden aramıyorum diye hatırlatayım dedim:)
Seni seviyorum:)

gülsen VAROL dedi ki...

Dileğim, dileğinin herkes için geçerli olması sevgili Nalân..
Onu, yani "haykırış"ı nasıl farketmem??? sizlerden önce yorumladım yazdıklarını ve cevapları ile göğsüm kabardı..
Ne zaman senin yorumlarını okusam yüzüme bir tebessüm yayılıyor. İlgi, kimin hoşuna gitmez??
En iyisi ben sana o doktorun telefonunu vereyim!!! :)))

Mehmet Osman Çağlar dedi ki...

Cehennem Deresi'nin yeni bölümünü okumaya başlayınca, geçmiş bölümler beynimin koridor kıvrımlarından kolaylıkla ama büyük bir zevkle geçerek ustaca 'flashback!' yaşatması ve bunun ancak sizin deneyimli usta kaleminizden çıkan hünerli yazım beceriniz, ve elbette zengin yaşanmışlık deneyiminizin damıtılarak sunulması üzerine
teşekkür etmekten başka ne yapabiliriz Sevgili Gülsen Hocam.

Aysel ve Erhan aşkının olumlanabileceği yeni duru mavi sulara yeni umutlar vaad ederek yelken açmasının yaratacağı güzel efektif ve zevk verici olgular; yine Emir ve Erim'in küçük pınarcıklar olarak ana nehre katılarak mutluluk denizine hızla yol almaları, öyküyü lezzetli kıldığı kadar, bizi de bir hafta boyunca boyut değiştiren ve fakat,heyecan ve olabilirliği düşündüren kurgular içine itelemekte.

Size şimdiden, gönlünüzce olağanüstü güzel bir hafta sonu dilerim.

Sevgi ve Saygılarımla...

gülsen VAROL dedi ki...

Bu kalitedeki yorumları okuduğumda inan mahcup oluyorum sevgili Mehmet.. Her ne kadar yersiz tevazuun insana hep kaybettirdiğini tecrübelerimle öğrenmiş olsam da..
Teşekkürler güzel düşüncelerin ve dileklerin için..

Çınar dedi ki...


Ahh! gitmesin Muhtar Dede lütfenn. En iyisi bir bahane uydursun engellesin kızlarının gelişini. Herşey o kadar güzel gidiyor ki, bu mutluluk tablosuna gölge düşmesin. Hem, sanki Emir'i görmek onları pek sevindirmeyecekmiş gibi geldi bana..?

Bu yazdıklarım heyecanımı dışa vuruşum yalnızca. Bu mutlu bölümden ben de payıma düşeni alıp mutlu oldum.

Yani yine çok heyecanlandım demek istiyorum :))

Çook güzeldi. Merak ve sabırsızlıkla bekliyor olacağım gelecek bölümü.

Kaleminize yüreğinize sağlık.

Sevgiler

gülsen VAROL dedi ki...

Sağol Çınar.. anladım.. :))
Ama hiç birisi beni dinlemiyor artık.. Az önce son bölümün bir önceki paragrafını yazarken ve kendimle ve hatta tüm kahramanlarla kavga ederken geldi yorumun.. Artık hepsi bildiğini okumakla meşgul.. bana sadece söylediklerini yazmak düşüyor..

tufan dedi ki...

Bu şoklar Erhan beye bir gençlik aşısı oluyor adeta, ancak ileride yaşayacağını tahmin ettiğim en büyük şokun travmasına nasıl dayanacak yüreği onun merakı içindeyim..

İnsan zaman zaman hikayenin içine dahil ediyor kendisini, ve Suriyede yaşayan asıl kahramana güzel roller biçiyor kendince, umut işte!.

Teşekkürler ediyorum sevgili hocam, işiniz hiçte kolay değil..

Saygılar sevgiler...

gülsen VAROL dedi ki...

iŞİN KOLAYI VAR ASLINDA.. BİR ÇİFTE DÜĞÜNLE SONLANDIRMAK ROMANI.. HEM KOLAY HEM MEMNUN EDİCİ BİR SON !!
ÇOK DEĞERLİ EDEBİYAT HOCALARIM OLDU TUFAN.. ONLARIN ÖĞÜTLERİNİ DERSTEN DAHA ÇOK KAZIMIŞIM BEYNİME.."bir gün bir kitap yazarsanız kişiler ve olaylar arasında öyle bir köprü oluşturun ki okuyan konular arasında dans edebilsin" DEMİŞTİ ..
ŞİMDİ BEN DE ACİZANE, SADECE NETİCENİN GÜZELLİĞİ İLE BEĞENİLMEK YERİNE, HERKESİN "ben olsam ne yapardım?" SORUSUNA DOĞRU CEVAPLARI BULMAYA ÇALIŞIYORUM..
BENİ ANLAYACAĞINA EMİNİM..

8 Aralık 2012 23:05