25 Ocak 2013 Cuma

"BEYNİMDEKİ VİDA" ..

"25/ 26.ocak .. yazıyor beynimdeki takvimde!. yılın ne önemi var."

Sizlerde de var mıdır 'tarih' takıntısı bilemem.. Beynimin bir takvimden , hatta bir ajandadan hiç farkı yok.. Sanki kafatasımın duvarına çakılmış, yapıştırılmış, kazınmış gibi, önemsediğim tarihleri unutamıyorum.
Bu, sadece yaşantımdaki olayların tarihleri değil üstelik.. Tüm aile fertlerinin ve yüreğimde yer eden dostların yaş günleri.. evlilik yılları..

Ama bir de öyle yıllar var ki... sanki 'yok' gibi!


Ve sanki benim inadıma, ‘Ne çabuk geçti bir yıl’ diyor herkes sözleşmiş gibi.. Oysa, geçti zannettiğim halde  geçmek bilmeyen bir yıldı yaşadığım... geçmemekte direnen günlerle geceler birleşip bir bütün oluşturunca 24 saatin ne olduğunu anladığım bir yıl!.

'yok' kabul etsem ne fayda! 

Zaman zaman saatlerce piyano başında oturup, sadece düşündüğüm oldu yine bugünki gibi.. Fasılasız yağan yağmurun ardında kalan siluetlere benzettim aklıma üşüşenleri ve uzun uzun, buğulu camın öbür tarafında kalanları seyrettim!.. Chopin çalmanın ve dinlemenin o dayanılmaz hüznü içinde.. Hayâl gücümün yarattığı bir sahnede, yaşanmışları ve yaşanmış zannettiklerimi harmanlayıp seyre daldım..


Bedenimin ve ruhumun iki hekimi var!.. Biri, piyano başında tuşlara dokunduğum an.. diğeri, hatırladıklarımı kâğıdımla paylaştığım an. Üzüldüklerim aklıma geldiğinde, bazen üzüldüğüm insanlar için ağlarım, bazen de onlar için üzüldüğüme!.
Bugün de bana sormadan, ben çağırmadan, kimi mahcup, kimi arsız, kimi silik.. geçip giderken tuşlardan, beynimdeki vidaları oynattılar yerinden...

Canımı yaktılar!.


Bilirsiniz, kişi kendisine yakıştıramadığı ve hak etmediğini düşündüğü bir olay yaşamışsa, bir vida konmuş demektir beyninin kıvrımlarına, her hatırlayışında aklını yırtan!!.

Oysa çoğu zaman o hata veya hak edilmediği düşünülen olaylar, geç fark edilse de, insanın doğru zannettiği insanı, yanlış yere koymasından kaynaklanmakta.. Ve bu hata, evlilikte.. dostlukta.. ortaklıkta.. arkadaşlıkta ve tüm ilişkilerde geçerli üstelik.. ve kişiyi, sınırı olmayan bir yalnızlığa mahkûm etmekte.. Ancak, bazılarına paradoks gibi gelecek olsa da, o insanın yanlış yere konduğu için bulunamadığı süre değil yalnızlık bana göre.. Çünki insanın başkasına ihtiyacı olmadığı zaman değil, kendisine başkalarının ihtiyacı olmadığı zaman yalnızdır insan..

Hani bazı anlar vardır kişiyi kişiliğinin dışına taşırır .. içindeki uyuyan gizi uyandırıp, (bu yılan da olabilir bir çocuk da) belki de gerçek kişiliğini sergiletir insana. Hani yaşamışsınız, ya da en azından şahit olmuşsunuzdur bilirsiniz, sevilen bir varlığa zarar vereceğini zannettiği cisimlere, mekânlara, kişilere, hatta kendisine karşı bile, seven insanın hiç tereddütsüz verdiği tepkiyi.. İç güdüdür bunun adı, koruma içgüdüsü!.. ve nasıl zavallı yapar insanı bu dürüstlük..

Zaman içinde, mantığın, düşüncelere hakim olması neticesinde, bu düşüncelerin birer yenik savcı gibi iddialarından vaz geçeceklerini bilmeden!

İşte, kıyametin minicik sembolik bir benzeri olan bu durumlarda, insanlar, gördükleri bir hayâli gerçek zannedebilir.. Duygu yoğunluğu, kişiyi o gerçek zannettiği hayâli bulmaya bile yönlendirebilir.. ki, genelde doğru zannedilen yanlış kişinin ortaya çıktığı anlardır bu!

Ne kadar dağıttım konuyu... aslında "konu" var mıydı? yoksa oluşmasına mı çalışıyordum? Hani, nice okunan ezberlenen sonra unutulan şiirler ya da şarkılar vardır ya; her yeni hatırlanışta anlamı farklı gelir insana!.. işte öyle!.

Suç vidanın!

Sadece şu an dinlediğiniz Chopin farklı.O, onu dinlediğinizde neyi yaşatmışsa, her dinlendiğinde veya çalındığında,  onu hatırlatır..( İnsan'a!.. )

Çünki, beyindeki vidanın, tornavidasıdır Chopin.



 


34 yorum:

Antipatik Yazar dedi ki...

Her neye canınızı sıktıysanız, hangi tarihler bir çivi gibi çakılmışa aklınıza ve üzen ne olmuşsa en derinden bırakın dursunlar. Onlar hiç bir zaman rahat bırakmazlar. İnsanı mutlu eden sevdiklerinin veya sevildiğini bildiklerinin yanında oluşu değil midir zaten?

Sevgi dolu akşamlarınız olsun :)

gülsen VAROL dedi ki...

Güzel bir ifade! İnsanın çok rahat ve çok dürüstçe karşısındakine söylediğini keşke insanlar önce kendisine söyleyebilse.. Belki etkili olur ne dersin Antipatik Yazar? :)

ali zafer sapci dedi ki...

Bu güne dek okuduğum en iyi CHOPIN yazısıydı.
Bu alıntı da beni çok etkilemişti:

BİR MÜZİK DEHASININ DOĞUŞU
Bir devre imzasını atmış besteci ve virtüöz Franz Liszt muhteşem bir konser verir. Her parçadan sonra salon alkışlarla inler ve üçüncü parçadan sonra ara verilir.
En acımasız müzik eleştirmenleri bile ağız birliği halinde övgüler yağdırırlar. İkinci bölüm için tüm dinleyiciler merak ve heyecanla yerlerini alır.
Salonun ışıkları önce kararır, derken perde açılır ve karanlıkta muhteşem bir resital başlar. Üstelik hiç bilinmedik bir eserle. Herkes büyülenmiş derecede hayran, tutkulu ve neredeyse tutsak...
Parça biter, ortalık alkıştan yıkılır. Bravo, bravo sesleri ve George Sand - dönemin ve müzik aleminin en gözde kadını - sahneye gelir. Elindeki iki büyük şamdanı piyanonun üstüne koyar. Tüm diğer ışıklar da yanar. Herkes şaşkınlık içinde bakakalır. Çünkü piyanoda Franz Liszt değil hiç tanınmamış FREDERİC CHOPİN vardır.
Chopin, sanat yaşamına işte böylesine bir görkemle başlar..
**

nihansu dedi ki...

Ayrı ayrı konu başlıkları oluşturarak bir yorum yapsam sanırım içimdekileri ancak ifade edebilirim. Öylesine farklı duyguyu bir arada düşündürttü ki yazınız nereden başlayacağımı bilemedim.

Önceliği o beynimizdeki vidalara vermek istedim. İster hak edelim ister etmeyelim -ki bunun kararını kimse veremez- beyne koyulmuş o her bir vida aslında insanın kendi içinde yarattığından ibaret. Vida kelimesinin simgelediği, ifade etmek istediği ne çok anlam var. Ve zaman yavaşça silse de etkilerini, bir yerlerde hep burkmaya devam ediyor. Sadece Ocak 25/26'ya özgü değil bu burkulmalar, başka ayların başka 26'ları da sebep bu burkulmaya, biliyorum... Zamanla azaldığını sandığımız, etkisini yitirdiğini düşündüğümüz onca şey bir takvim yaprağının gözümüze çarpan sayfasında yeniden hatırlatılıyor bize. Hele ki sizin gibi, benim gibi tarih takıntısı olan insanlara... Kimisi yaşadığını hatırlar, kimileri de sadece yaşadığını değil, o yaşanmışlığın içindeki her detayı hatırlar, tarihlerle özdeşleştirir, vidaları bir anlamda cilalamış olur yeniden.

Ve sonra başlar sorgulamalar, kimdi, neydi sebep, hata kimdeydi, ne yapılmalıydı, ne yapılmamalıydı? Sonu yok bu soruların ancak tek bildiğim, sizin adınıza, varsa bir hatanın sizde olmadığıdır.Sizin hata yapacağınızı nedense hiç düşünemiyorum Mamy'im... Belki sizin hata zannettiğiniz davranışı yapmanıza sebep olunmuştur diye düşünüyorum; ondan... Genelde, bir hatanın oluşmasına sebep olan kişi, sütten çıkma ak kaşıklar kervanına karışabilmek için, o "vidayı" can simidi olarak kullanır.



gülsen VAROL dedi ki...

Chopin'e ait alıntıyı yıllar yıllar önce bir film olarak seyretmiştim sevgili Alizafer.. List- Mendhelson ve Chopin'in dostluğu .. George Sand ile yaşadığı ve pek çok bestelerinin oluşmasına sebep o ilahi aşk!!

"bugüne dek okuduğum en iyi Chopin yazısı idi" cümlesi, önce benim yazım için yazıldı zannetmiştim.. aç tavuk misali!!! :))

gülsen VAROL dedi ki...

Başlıbaşına bir post yazısı olarak okudum yazdıklarını Nihanım.. Farklı duyguları yansıtabilmiş satırlarımı anlayan gözlere sunduğum için hem memnunum hem de içim rahat..
Anlaşılmış olmanın huzuru içinde, yorumunu defalarca okudum.. eminim bu, okuyan herkes için geçerli..

Sevim YALÇIN dedi ki...

Profildeki resminle(aklımdaki,gönlümdeki GULSEN'le)konusuyorum ve son yazını bitirdikten sonra benim beynimdeki vidalarla uğrasır buldum kendimi,,bakalım ne kadar süremi alacak?.... Amaaan dedim sonunda işim mi kalmadı??? Sizlere verdiğim zamanlarım ziyan olmadı mıydı?? Yeter! .....

gülsen VAROL dedi ki...

Çok haklısın Sevim.. çoook!.. Ara ara da olsa senden gelen haberleri ve yorumları çoğaltıp, ben de senin özlemini gidermeye çalışıyorum asırlık dostum..

Esin Bozdemir dedi ki...

Bazı tarihler ve anlar!!! Öylesine derin izler bırakıyor ki an ve an!.. beyne kazılmış vida gibi oracık da öylece duruyor!.. yok saymak istenilse de hiç bir şekilde akıldan çıkmıyor!.. aralarda ufacık raptiye kadar dokunan ve dokunduğu anda canı acıtan kıldan ince çiviler de oluyor!..ama o beyne kazılan vidaların yanında ince çivilerin ne izi kalıyor ne de acısı!..gelip geçiyor!.. Sorgulamalar tufanında beyin, tuhaf bir girdabın içinde savrulurken, belki haklı belki de haksız! kimi gerekli kimi gereksiz ne çok şeyleri taşır!.. ve genelde en çok, sevenler, sevilenler incinirler! Seven, sevdiğini düşünür, incitmek istemez asla!.. yürekten seven, sevdiğini ve sevildiğini bilen!.. paye vermez dile!.. dil söyler!.. konuşur!.. bazen öyle, bazen böyle!! belirsiz an’lar gibi!. Ve boşlukta küçücük bir nokta gibi, bazen pusulasızdır bazı kelimeler!. Yanılabilir!..yanıltabilir!.. dilde ki değil! Yürektekilerdir aslolan!.. bilen, hisseden, anlayan -gerçeğin hangisi olduğunu- bilir!.. Kul bilmez ise de “Allah” bilir!

Asıl yürekten söküp kopartıp attığımız, atmak istediğimiz o vidalardır bizi dellendiren!.. küflenip çürüyeceğine ve kendi kendisini yok edeceğine!! inadına parlatıp durmak!.. O tarihlere, rakamlara ve an’lara yeniden detay detay geri dönmek dokunur insana!.. insanın kendisine yaptığı bu eziyetin, ne izahı vardır ne ederi , ne de tarifi!.. ‘bir ben var! benden içeru deyu deyu!!’ ancak bunu yaşayan bilir!..
Herkesin vardır böylesine beynine çakılıp kalan vidaları mutlaka!.. –olmayanlara, olmadığını söyleyenlere! hem şaşırır, hem de gıpta ederim!- ne iyidir gamsız olabilmek bu dünyada!!! dünya her geçen gün değişerek dönmekte ve her insan küçücük bir nokta bu yerkürede ve aynı zamanda koca biii dünya! hissedenin, bilenin, anlayanın gözünde ve yüreğinde!... duygularımız uçuşuyor kozmik bir sonsuzlukta, sınırsız ve özgürce!..

Ve Usta Sanatçılar! O ince dokunuşlarıyla bambaşka boyutlar katıyor yaşadığımız dünyaya! Chopin sıradışı bir sanatçı! insan ruhundaki dalgalanmaları ancak böylesine bir deha kusursuz bir şekilde bestelerine yansıtabilir!..

Chopin'in farkı bu olsa gerek, bak neler hissettirdi bana da!. :)ayyy fazlaca uzattım galibaaa:)tüm vidalara kışşş!! diyerek, size,sevgiyle sarıldım Gülsen Hocam..

Chopin örneğiniz çok etkileyici ve çok anlamlıydı.. Benim ise dileklerim hep güzelliklerden, iyiliklerden yana!.. Güzel, pastoral renkler serpilsin üzerinize ve üzerlerimize !.. Sanatın gizemli tınıları sarsın gezegenimizi alabildiğince!..

Güzel bir haftasonu dilerim Gülsen Hocam...Sevgilerimle...

tufan dedi ki...

Şu an beynimdeki vidaların farkına varmanın şaşkınlığı yaşıyorum, meğerse ne çok şey sabitlemişim bulunması zor kıvrımlara..

Bu mükemmel yazınızı okudukça sorgulanacak ne çok şey olduğunu farkediyor insan, ne çok siluetler geçiyor göz önünden acı sırasına göre dizilmiş her ne kadar unutmak istenilsede..

Ancak ben burada takıldım kaldım, "İnsanın başkasına ihtiyacı olmadığı zaman değil, kendisine başkalarının ihtiyacı olmadığı zaman yalnızdır insan.." Ve yıllarca kendimi nasıl kandırdığımı anladım..

Sevgili hocam, size çok teşekkür ediyorum, bir kez daha hayatı sorgulattığınız için..

Saygılar sevgiler..


gülsen VAROL dedi ki...

Her zaman derim ya Esin, bu sayfalarda en çok "yorumlar" bölümünü seviyorum diye.. Nasıl muhteşem bir fikir üretilen alan farkındasın eminim.. Zira şu an hayranlıkla okuduğum yazdıkların da üretilen muazzam fikirler yumağı.
Herkesin kendi vidalarını hatırlaması, kendisini sorgulaması ya da affettiklerinin buna değip değmediğini hatırlaması...
Güzel olan, bu duygu yumağı içinde herkesin el ele gönül gönül gönüle olabilmesi.. Teşekkürlerimle..

gülsen VAROL dedi ki...

Benim güzel yürekli dostum Tufan.. Bundan 20 yıl önce artık kimseye ihtiyacım kalmadığı ve de olmadığı için yalnız olduğumu düşünürken, zaman içinde bana ihtiyaç duyanların azalması ile çığ gibi büyüyen o sessizliğin gürültüsüne dayanamayınca anladım bu gerçeği.
Senin de kabul etmene sevindim..

Arzu Sarıyer dedi ki...

Merhaba Sevgili Öğretmenim ,geldim birkaç kez okudum tekrar tekrar...Acıtan vidalar bende de ne çokmuş meyer ,adlandıramıyormuşum.Teşekkürler ediyorum.CHOPIN hayranlığınıza bir kez daha hayran oldum ,çok beğendim çok...Selam ve sevgiler.

ali zafer sapci dedi ki...

"bugüne dek okuduğum en iyi Chopin yazısı idi" cümlesi sizinki içindi.
Anlatamamışım, kafamdakini düzgünce ifade edemiyorum bazen!

gülsen VAROL dedi ki...

Sebep her ne olursa olsun sevgili Arzu, Chopin ya da bir bağlamanın yanık tınısı.. inan farketmiyor vidalar için !!

gülsen VAROL dedi ki...

Demek ki, teyidini istemiş gönlüm sevgili Alizafer.. Sizin kadar az ve öz anlatabilen ve seçici olan insan çok az olduğundan.. İzahınıza sonsuz teşekkürler..

aysema dedi ki...

Kimi, neyi, nasıl öveceğimi bilemedim inan... Kaleminin ucundan dökülen yürek titretişini mi, müziğin ruhumuzda yarattığı dinginliği mi, birbirinden değerli yorumcuların yazdıklarını mı? Güzel bir imece vardı bugünkü sayfanda, payıma düşeni aldım gidiyorum. Sevgilerimi bırakıyorum tüm insan yüreklere...

gülsen VAROL dedi ki...

Güzel meslekdaşım.. Aysema'm övgü dolu sözlerine herkes adına teşekkür ediyorum..
O imece, neredeyse benim yorum sayfalarımın hepsinde var..
O nedenle ben gül- sen' im!! :))
Seni, beni çok etkileyen o güzel profil resminle tanıdım yıllar önce..ve, poz değil, bu gerçek mutluluk dedim içimden.. sonra daim olmasını ve nazar değmemesini istedim tanrıdan.. Şimdi her gördüğümde tekrarlıyorum..

NzlGl dedi ki...

10 gündür yazı yazmanızı bekliyorum Sevgili Gülsen hocam.
Yazıyı görünce sevinçle okumaya başladım ama sevincim tabir-i caizse kursağımda kaldı:((((

'hayat' denen şey acımasız. Ama sizin canınızın acıması benim de içimi burktu:(

Hani hep yazarım ya yazdıklarınızı en az iki üç kere okurum diye. Bu yazıyı ikinci kere okumaya fırsatım olmadı çünki kendimi kafamdaki vidaları sayarken buldum. Ama bir türlü hesaplayamadım. o kadar çok varki belki de sık sık çektiğim baş ağrılarımın sebebi bu onlarca vidadır...
Biliyorum onları söküp atmayı başarabilsem bile izleri kalacak.

gülsen VAROL dedi ki...

Nazlım insan hiç görmediği tanımadığı bir kişiyi sevebilir.. Yazılarından profilinden... tıpkı seni yürekten sevişim gibi.. Ama, insan o tanımadığı kişinin sesini duyar mı?? Ben senin, adın gibi nazlı sesini de duyuyorum yorumlarını okurken. :)))

Varsın kalsın izleri o vidaların.. Şöyle düşünüyorum zaman zaman... ya hiç iz bırakan olmasaydı???

Akgül Çubukçu dedi ki...

Gülsen hocam; Yine muhteşem bir analize imza atmışsınız. Öyle bir şey ki, kendiniz için yaptığınız ruhsal çözümlemeler, yazınızı okuyanları darmadağın ediyor. Nasıl bir etkileşim, nasıl bir ustalık bu?

İfadeleriniz ve Chopin birleştiğinde, bir neşter misali eski yaraların deşildiğini hissettim. İnsan yaşadıklarını, hissettiklerini ama tanımlayamayı beceremediklerini usta bir kalemden okuyunca şöyle bir "Vay be!" nidasıyla karşılayıp, "benim yaşadığım da buymuş demek" şeklinde sarsılıyor.

Ben öyle oldum. Yorumları da okuyunca, herkesin farklı ifadelerle, kendi sarsıntılarını anlattıklarını gördüm. Bu kadar çeşitli, ifade ve duygu zenginliği taşıyan yorumlardan sonra artık ben ne yazabilirim ki diye düşünüp, duraksadım doğrusu.

Yine de düşündüm. Farkındalık yaratıyorsunuz, sorgulatıyorsunuz. Yazılarınızla, yapılan yorumlar ve verdiğiniz cevaplarla adeta bir grup terapisindeyiz. Geçmişten kalan kabuk bağlamış yaralar ya da sizin müthiş tanımınızla "beynimizdeki vidalar" ortaya çıkıyor. Unuttuğumuz ya da ne olduğunu bu doğrulukta tanımlayamadığımız ruhsal hasarları iyileştirmenin ilk adımı bu durum. Anlayabilmek, farkedebilmek...

Hissettiklerim, düşündüklerim bunlar. Yeterince anlatabilmişimdir umarım. Ama yorumumun ana fikri şu ki: Gerçekten müthişsiniz!

Sevgilerimle...

gülsen VAROL dedi ki...

Evet anjelikam teşhis muhteşem.. Bu bir grup terapisi.. Benim olmasını istediğim de bu zaten.. Mutluluğun çılgınlıklarını, acıların vidalarını, ayrılıkların enkazlarını paylaşabilmek.. Okuyanların, kendi itirafa kapalı kapılarını aralatabilmek.. Yorum yapsın ya da yapmasın.. okuyan herkes için geçerli.. Ben sadece yorum birakan 11 arkadaşın değil, okuyan 1076 kişinin de bu terapiye iştirak ettiğine eminim..

Asortik Krep dedi ki...

Bu bloğa geldiğimde duyduğum müzik mi daha etkileyici yoksa okuduğum sözler mi karar veremiyorum.Benim gönül sesimin titreyişi nedense sizin kelimelerinizde can buluyor.Sizi okuyunca sizinle hüzünleniyor,kızıyor,isyan ediyor ya da seviniyorum.Bu kadar yoğun hayatı hissettirdiğiniz için ... ve her duyduğum güzel müzikte aklıma sizi getirdiği için hayata teşekkür ediyorum.Bildiğim bir şey varsa siz o vidaları çıkarabilecek ender insanlardansınız, tabiki zor olabilir ama yaratılabilecek en güzel cümleleri sanki sadece siz yazabilirmişsiniz gibi geliyor bana..Ön yargıysa bu sizin için müthiş ön yargılarım var :))

O kadar dikkatli yorum yazıyorum ki size o kadar güçlü ve bir o kadar narin buluyorum ki sizi.. Sizi kırabilecek davranışlarda bulunmasın istiyorum insanlar, dokunmasın yüreğinize diye, içimden dua ediyorum.

Uzun yazdım bu sefer, sırf sizi mutlu etmek için değil, sizi biraz olsun anlayabildiğimi düşündüğüm için.Sadece bunu bilmenizi istedim.Sevgilerimle ...

gülsen VAROL dedi ki...

Zamanlaman nasıl harika anlatamam..
Bir süre anlatabilmek için kelimeler aradım.. yoktu! Yani şu an için.. Çünki, hâlâ bugünki olayların etkisinden kurtarmaya çalışmaktayım kendimi..
Az önce geldim hastaneden.. Anlatılması uzun ve gereksiz!! üstelik konuşma yasağı konmuşken.. Sanki yanımda konuşacak kimse varmış gibi!!!

Evet, sen kısa yazarsın ama oku oku bitmez benim için.. O nedenle söyledim zamanlaman harika diye.. hiç bitmesin istedim.. Beni, layık olup olmadığım konusunda çelişkiye düştüğüm yazdıkların için değil, hani yasak arzu doğurur ya canım deli gibi konuşmak istiyor ondan iyi mi?? :))
Benim Asil kadınım asortik krepim.. Benim hiç sevmediğim burcu bana sevdirenim.. Biliyor musun, bana ilk defa beni narin bulduğunu söyleyensin.. Yakışsa da yakışmasa da giydim kisvemi!..
Beni anlayabildiğine eminim.. çünki ben de seni anlıyorum.. ruhunu okuyorum km. lerce uzaktan.. İğne atsan yere düşmez o kalabalıklar içinde bile tek başına olan o kadını seyredişim bu yüzden.. Ve seni, senin bile şaşıracağın ölçüde seviyorum güzel krepim..

hikayelerdirgeriyekalan dedi ki...

Merhaba,iyi ya da kötü yaşanılanlar biz insanlara mahsus..önemli olan çok fazla irdelememek takıntı hale getirmemek gerçekten sürekli düşünüldüğünde sağlığımızı bile etkileyebiliyorlar..ben,böyle durumlarda bile tebessüm edebiliyorum kendi kendime diyorum ki "bu da gelir-bu da geçer" gerçektende neler geçmedi ki..
Mutlu bir hafta sonu sizinle olsun:)
En derin sevgilerimle sağlıklar diliyorum..Saygılar

gülsen VAROL dedi ki...

Çok yakın bir gelecekte,senin blog adın gibi, hikâyelerden geriye kalan olarak anılacağımı biliyorum.
Bir dostumun da dediği gibi "yaman çalacak o çalmayası saat, yaman!" diye düşüneceğiz, Tarancı'ya bir kere daha hak vererek..

Mehmet Osman Çağlar dedi ki...

Hangimizin kafasında sevgiyle söküp çıkarabileceğimiz o çiviler yok ki hocam...

Çok güzel bir hafta dileklerimle...

gülsen VAROL dedi ki...

Sevgiyle söküp çıkartmak??
Tenakuz gibi geldi bana sevgili Mehmet hoş gör..

Leyâl ÖZKAN dedi ki...

Gülsenciğim, seninle yeniden iletişim kurmak çok güzel... çok geçmiş olsun. 'Beynimdeki Vida' edebi değeri, duygu yoğunluğu tartışılmaz, okuyanı gerek psikolojik gerek felsefi açıdan derinden etkileyen,kendisini, yaşamı sorgulamaya, düşünmeye sevk eden muteşem bir kompozisyon..
Dostların yorumları son derece güzel, son derece gerçek.. Ben yazının başlığını okuduğumda daha yazının içeriğini bilmeden,
beynimdeki vidaların titreştiğini hissettim.. Sana hayranlığım bir defa daha artarken, acı veren vidaların paslanması için yürekten hepsini lanetledim. Bir dostun yorumuna yazdığın ilk cümle beni çok rahatsız etti, değinmeden içim rahat etmeyecek, umarım yanlış yorumlamışımdır, diyorsunki,'Çok yakın bir gelecekte, senin adın gibi, hikayelerden geriye kalan olarak anılacağımı biliyorum.' Lütfen vidaların mayın tarlasına dönüştürdüğü beynime yeri olmayan bir vidanın yerleşmesine izin verme. Sana içten duygularımı, Nazım'ın izniyle ( vereceğinden eminim, aramız oldukca iyidir.) bir şiirinin son dizelerinde değişiklik yaparak iletmek istiyorum....

Yumuşak
kurşuni
kıvrılışlarıyla
beynime giren vidayı
çürük bir diş çeker gibi söktüm !
epeyce ter döktüm !
Bu sonuncuydu....
bir daha olmasın....

En kısa zamanda tam sağlığına kavuşman dileğiyle.....sevgiler...

Leyal.....


gülsen VAROL dedi ki...

Bu muhteşem yoruma (her zamanki gibi) cevap verebilmek için kendime zaman hakkı verdim!! Aklımı toparlayabilmek ve toparlamakta zorlandığım duygularımı dile getirebilmek için. Ve sonunda bunun, bu şartlar altında pek mümkün olamayacağına karar verdim Leyâl'im..
Seni rahatsız eden (asla üzmemeli zira buradaki obje hayatın tam gerçeği)yorumumdaki ifadem, herkes için geçerli dostum.. Sadece "yakın bir gelecek" veya
"uzak bir gelecek" gibi espri yapılabilecek bir zaman dilimi farkı var arada!!

Banuca dedi ki...

........... :((
Anlıyorum da.. Anlatamıyorum...

gülsen VAROL dedi ki...

Önce halsizliğimden cevaplayamadığımı zannettim ama sonra baktım ki kafam karışık! Yani ben de anlatamıyorum :)) Olsun varsın biz konuşmadan da anlaşırız seninle sevgili Banu..

Simla dedi ki...


Yazdıklarınızı okurken beynimde ki vidaların farkına vardım.. Üzülmedim dersem yalan olur.. Ama erteledim sanırım hepsini birer birer..

Ve şu cümleniz de asılı kaldım;

''kendisine başkalarının ihtiyacı olmadığı zaman yalnızdır insan..''

Çok değer verdiğim insanların birkaçının bana ihtiyaç duymadıkları bir zaman diliminde olduğumdan mıdır bilmem ama çok dokundu bu söz bana..

Birde, özledim sizi.

Sevgimle..

gülsen VAROL dedi ki...

Ne çok isterdim çığlığımı duymanı Simlâ..Bana nasıl bir sevinç yağmuru oluşturdun anlatamam.. Ben seni özlediğimi biliyordum ama dozunu fark edememişim.. Defalarca geldim bloğuna.. zaman zaman yazdım .. Benim sana ihtiyacım var desem????