10 Şubat 2010 Çarşamba

UNUTAMIYORUM...

Bir varmııış.. bir yokmuş.. Pirelerin ne görevde olduklarını bilemem ama bu anlatacağım olayı yaşadığım yıllarda, pek çoğunuzun beşiğinin tıngır mıngır sallandığını bilirim..

1970' li yıllarda, Anakara - İstanbul karayolu üzerindeki Kızılcahamam'a ulaşabilmek için,  geçilmesi gerekli olan ve "kargasekmez" adı verilen  korkunç viraj ve uçurumların olduğu bir bölge vardı.  İster meslek işi, ister gönül işi ile ilgili olsun,  insanları o  güzergâhta yolculuğa çıkmaktan yıldırmıştı..
    Ama gel gör ki o yıllar imkânlar kısıtlıydı.. pek çok şey için!!.. Öyle kaçamak yapılabilecek mekânlar yoktu meselâ.. Şehrin içinde kim kime dum duma durumları söz konusu bile değildi,  öksürsen evdeki duyardı!! .. O nedenle iş gezisi(!) ne çıkılabilmesi için mutlaka şehir dışına gidilmesi gerekirdi.. E haliyle en yakın yer olarak 80 km. lik bu yol tercih edilirdi otelli motelli falan!! 1.5 saatte gidip dönebilme imkanı olduğundan!!
Kendi tecrübelerimi anlatıyorsam nâmerdim!!!
              Ama yaşadığım öyle bir olay var ki .. onun önemini vurgulayabilmek adına yapıyorum bu girizgâhları bilesiniz!
            Yola genelde akşam gün batımı sırasında çıkılırdı.. Ve tüm araçlar ve de dizi dizi kamyonlar da aynı saatte trafiğe çıktığından ve o yol en ufak bir soğukta veya yağışta buz pisti haline geldiğinden mutlaka kaza olurdu.. Dolayısı ile 1.5 saatte gitmeyi hayâl ettikleri yere 3 satten önce varamazlardı insanlar..


             Çok soğuk hatta kar atıştırmaya başlayan bir akşam, bekârlığa kısa bir süre önce veda eden bir arkadaşım geldi ve beni o akşam bir kutlamanın yapılacağı kızılcahamam'a yemeğe ve bir gece konaklamaya davet etti.. Ah.. ah!... ne sevindim anlatamam. Deli gibi merak ettiğim.. nasıl bir yer olduğunu kulaktan kulağa dinlediğim!!! dinlediğim şekliyle görmemin mümkün olamayacağı .. dönüşte özel bir gece yaşamışım gibi fiyaka satabileceğim.. nasıl sevinmem!. Sonra, bir kere davet bu..  parasız yani!!.. Ve en önemlisi, yeni aldıkları özel bir otomobilleri var içinde kaloriferi olan!!! Üstelik pikabı da var!!    En heyecan verici yanı ise... daveti yapan, Ankara’nın en sayılı holdingi.. Yani içlerinde mutlaka bekâr ve yakışıklı olanların da bulunması kuvvetle muhtemel!! Havalara uçtuğumu söylemeye gerek var mı?..  20 li yaşlara veda etmek üzere olan biri olarak??


            Akşam yola çıkıldığında saat 18.30 civarı idi ve biz neşe içinde güle oynaya kargasekmez denen yere,  yani niye karganın bile sekemediğinin anlaşılacağı yere geldiğimizde yol tıkandı.. Uzayıp giden kesik kesik virajlardan görebildiğimiz kadarıyla çok çok önlerden itibaren tıkanmıştı yol.. Üstelik kar başlamıştı elif melif demeden tipi şeklinde.. Önde oturan yeni evli çift arkadaşlarıma baktım umurlarında değildi dünya.. hafif tertip sevişme moduna bile girmişlerdi utanmadan!!
            Pikaba uzandım ve kutudan seçtiğim o yılın modası olan dillerin pelesengi Avni Anıl'ın "unutamıyorum" adlı şarkısının 33 lük plağını seçip verdim..“unutamıyorum.. gecem yok.. artık gündüzüm yok. tek sen varsın!.. dalgın ıslak gözlerin var..” diyordu plâktaki kadın..
Uyumuşum..

             Sarsıntı desem çok hafif kaçacak biliyorum.. en iyisi çok sert bir sadme demeliyim uykumdan uyanmama ve arabanın içine düşmeme sebep olan o çarpmaya!.. sonra tıpkı ama tıpkı salıncakta sallanır gibi olduğum o aşağı vadiye uçmayı ve o hissettiğim  boşluğu  nasıl tarif edebilirim??.. O zamanlar emniyet kemeri mi yoktu yoksa onlar mı taktırmamıştı bilemem..
         Her ikisinin de içinde olmadığı arabada kendime geldiğimde farların yanık olduğunu ve sıkışan pikapta “güneş seninle doğuyor her gün.. her yerde seni arıyorum.. her şeyde seni arıyorum”..diye hiç ara vermeden çalan şarkıyı duydum.. tek farın gittikçe cılızlaşan huzmesinde görebildiğim tek şey gittikçe bana yaklaşan beyaz bir tabaka idi..
Kar birikiyordu!
             Saatler bu kadar uzun olamaz.. şarkıyı söyleyen sustuğunda anladım ki akü bitti.. ya da dondu.. çünki ben de donmak üzereydim. Sonra birden sıkışıp kıpırdayamadığım yerde avaz avaz bu şarkıyı söylemeye başladım.
"unutamıyorum... unutamıyorum.. bırakma ellerimi.. bırakma unutamıyorum".. Kırılan camlardan yüzüme uçuşan karlara elimi siper ederken.. 
Halbuki  ilk defa dinlemiştim bu şarkıyı şimdi nasıl oluyor da baştan sona kadar hem tüm sözleri ile hem de sesimin en gür haliyle söyleyebiliyordum??. 
               Sonra uzaktan, o beyaz kar duvarın arkalarından içinden geçen o ışığı gördüğümde önce güneş doğuyor zannettim.. Daha bir şevkle daha bir çığırtkan söylemeye başlamıştım ki şarkıyı,  beni bulanların ilk kürek darbesinin sesini duydum.. Ve o an, tam o an saniyesi saniyesine avazım çıktığı kadar ağlamaya başladım...


              Onlar beni öldü zannetmişler.. ben de onları... Onların beni aradıkları o süre zarfında,  onlara ne olduğunu hiç düşünmediğimi hatırladım sonraları.. Beynim şarkı haricinde tüm düşünce ve duygulara kapatmış kapısını
demek ki.
                                              **             **            **
        
           Bu aralar suzidil saz semaisini çalmaya çalışıyorum piyanoda..tabii önce notasını bulmakla başladım işe.. sonra deşifre edip kayda çektim.. ben çaldığım her peşrev veya saz semaisini mutlaka o makamla bestelenmiş bir eski akıllarda kalmış şarkı ile bitiririm .. ve suzidil bittiğinde farkında olmadan bir suzidil şarkıyı mırıldanmaya başladım.. “unutamıyorum !...”   


Niye unutamadığımı daha iyi nasıl anlatabilirim?


Sanki  o gün bana geri bahşedilen  hayatıma karşılık verilen bir cezadır "unutamamak"!

          Sıkılmadan dinleyeceğinizi düşündüğüm hale getirdiğim müziği.. siz en iyisi dinleyin!... 
Yaslanın arkanıza.. her biriniz ayrı ayrı, "güneş seninle doğuyor her gün" diye düşünüp unutamadığınız,  ya da bir yerlerde sizi hiç unutamayacak olan  birisini düşünün bugün..
Pazar günü için prova yapmış olursunuz!!

36 yorum:

Unknown dedi ki...

Sevgili Gülsen;
Hikayeler bu denli gerçek ve hayatın tam içinden olunca ve usta bir kalemin ucundan ya da ustanın klavyeye dokunan parmaklarından dökülünce, bir de fondan o an dinlenen şarkı yankılanınca seninde dediğin gibi insan arkasına yaslanır ve hikayeyi keyfine vara vara okur değil mi?

Hiç de öyle olmadı benim için! Doğruldum toparlandım, dizlerimi yukarıya doğru çektim hızlı okuma tekniğiyle sonuna varıp bir ohhh! çektim.
"unutamıyorum" şarkısı
benim de gönlümün en karanlıkta kalmış köşelerinde o içli melodik karakteriyle yankılandı.Sayende kısa bir zaman yolculuğu yaptım sanki, ellerine sağlık sevgilerimle.

oyumben dedi ki...

Karga sekmezde sekmek istedim.

nihansu dedi ki...

Müziğin hayatımıza kattığı anlam, her notanın her sözün geçmişe dair hatırlatııkları, beyaz karın neden sevilemediğinin bir parça açıklaması, müzik sevgisinin korku anında bile içimizden gitmeyişi, unutamamanın bazen bir cezaya dönüşmesi ve kalemin bu kadar güzel kullanımı, bir yazının bu kadar etkileyici olması...
Hangi biri yok ki bu yazıda? Çalan şarkıyı da dinledim uzunca; şarkının sözleri ile yazıyı öyle güzel bağlamışsınız ki birbirine, bir kez daha hayran kaldım.
Merak ettim sadece neden Pazar gününe bir atıf var?

gülsen VAROL dedi ki...

@ - Zaten istediğim buydu sevgili Sufi.. Zamanda yolculuk... Geride kalan güzellikler üstündeki tozlara kuvvetlice bir "PÜF" demek!!

@ - Seni sınıf başkanı yaptım sevgili Oyumben.. Sınıfımın en zeki en müzip en zor öğrencisini hep sınıf başkanı yaptım yıllarca.. Bir taktikti kendileri!!

@ - Sevgili adı güzel Nihanım.. biliyorsun sen bu konuda özelsin benim için daha pek çok konuda olduğu gibi!! Övgülerin zarafetine kapıldım sabah sabah... yazan mı yorumlayan mı hak etmekte?
"Pazar günü" espirime gelince... Hani ticari piyasadaki durgunluğu canlandırmak adına yapılan anma günleri var ya... hani siz geçlerin sazan yerine konduğu!!!
Ben de "anma" nın alışverişle bir bağlantısı olmadığını vurgulamak ve hatırlatmak istemiştim.. :)

Dalgaları Aşmak dedi ki...

Su gibi okunan, kazanın dehşetine kapılmışken birden kulaklarımda çalmaya başlayan şarkı...

Unutmanın karşıtı hatırlamaktır.Unutmak - hatırlamak - tekrar hatırlamak üzere unutmak.İnsan aklı unutmakla yaralı...Okuduğum bir kitapta şöyle bir cümle vardı, "unutmak vefa özürlü bir eksik bakıştır."

Sevgilerimle...

Newbahar dedi ki...

Dün mailime gelen kişilik testinde sarı rengi seçtim ve karşılığında''asla unutmayacağınız biri'' çıktı karşıma...
Onun üzerine sizin bu unutamadığınız anınız, unutamam şarkısı...
Böylesi tesadüfler bana göre bir anahtar gibi!..
Sevdam değildi sarı renge bağladığım kişi, ailemden de değildi, çevremdekiler ise hiç değil...
Yazar ve şair...
Blogcudan tanıdığım çok özel bir insan...
Sanırım bu parçayı her dinlediğimde her zaman o aklıma gelecek ve asla unutmayacağım.

Bu defa düğümlendim, çözemiyorum kendimi!

nihansu dedi ki...

Pazar günü, 14 Şubat;
Ne kadar gereksiz bir gün, benim için o kadar gereksiz ki, bu pazar gününün 14 Şubat olduğunu bile aklıma getirmemişim. Yoruma cevabı okuyunca anladım. Kesinlikle katılıyorum; anmanın özel günlerle ve ticari kaygı ile yapılamayacağını ya da yapılmaması gerektiğini.
Sevgilerimle...

gülsen VAROL dedi ki...

@ - Zaman zaman vefa özürlülere (tuttum bu lafı) imrensem de ben duygu özürlü olmayı tercih edenlerdenim sevgili dalgaları aşmak.. Ve bu yüzden etrafım hep bu tip özürlülerle(!) dolu... :)


@ - Üzerimden atılan köprülerden mi yürünmekte?? ya da kim üstüne alırsa diye mi köprü yerine geçecek bir yorum bu?? diye uzunca düşündüm sevgili newbahar..
Ama böyle bir basitliğe tevessül etmeyecek kadar gururlu ve duygulu ve kişilik sahibi olduğuna inandığımdan sarı rengin
sana unutturmayacağı kişinin ben olduğuma karar verdim..
Umarım hata yoktur!

Newbahar dedi ki...

Özel:
O kişilik testini bana yollayan sizdiniz biliyorsunuz.
Lütfen üzerinize alının, benim anahtarım sizsiniz.
Hayranlığım öyle böyle değil bilesiniz.
(mail olarak göndermedim yine, kızmayın hemi:)
şimdi silebilirsiniz.

Sedencik dedi ki...

karşılıklı birbirimizi okuyacağımız...
gönülden gönüle bir yol kuracağımız varmış kısmette...
geçmiş gitmiş neyseki sevgili Hasretsenfonileri...
ama...
her kargasekmez galibiyeti sizinki gibi ödül olarak dönmüyor...
kimide ceza olarak dönüyor :)
sevgiyle...

gülsen VAROL dedi ki...

@ - Sende belki senin bile henüz farkına varamadığın o ışığı gördüğüm gün, sana verdiğim notta beni hiç yanıltmadın sen sevgili newbahar.. Ama bunun cevabını senin vermen önemliydi. Sana kızamıyorum biliyorsun.. :)

@ - Bana da ceza olarak dönen bir kısmı var bu galibiyetin Seden'im.. Ama bunun, senin ima ettiğinin yanında son derece hafif kaldığını hissettim..Bir ufak özel izah istiyorum.. mümkünse.

oyumben dedi ki...

Tahtaya konuşulanların ismi yazılırdı. Bi gün sınıf başkanı daha etüd başlamadan tahtaya ismimi yazdı. Ben de nasıl ya daha konuşmadım ki dedim. O da nasıl olsa konuşacaksın demişti. İşin kötü tarafı haklıydı ehi. Ben sınıf başkanı olmaya hazırım. Umarım sınıf da hazırdır. Çok eğleneceğiz. ehi.

Sedencik dedi ki...

sevgili Hasretsenfonileri görünen o ki ...
bu aralar meşhur olacak kargasekmez...
bir rivayete göre zamanında sayın başbakanımızda orda ufak bir kaza geçirmiş...
belliki iz bırakıyor kazalar hepimizde...
ve hayır benim trafik kazalarımın hiçbiri ankarada olmadı :)
sevgiyle...

Amozonik dedi ki...

İkinci seferdir okudum.Etkilendim.Yüreğinize sağlık...Seviyorum yazılarınızı okumayı..Saygı ,sevgi ile...

Ecehan dedi ki...

Unutamamak sana kargasekmez'de verilen bir ceza ise; unutmak neyin sektiği yerlerde verilen bir ödül ola ki?
Özürlüyüm bilirsin, yazıyı okurken aklıma ilk gelen duygu, "eldivenleri, şapkası, mantosu var mıydı ve kaç saat çekti bu eziyeti? ne kadar çok üşüdü kimbilir, geldiğinde ellerini kim ısıttı?"....gibi şeylerdi.Bilesin istedim Koca Yüreklim.

gülsen VAROL dedi ki...

@ - Sınıf bir harika oyum ben.. Ender bulunacak mükemmelrin toplandığı.. Seni de fazla konuşup yaramazlık yapma diye başkan yaptım!!
İlk şikâyette gidersin ona göre!!! :)

@ - Benim yazdıklarım okunduğunda anlaşılan.. seninkiler okundukça anlaşılan.. sevgili akheneton. Tercihime sebeptir.

@ - Oldu mu ya şimdi ecelerimin ecesi?? Resmen bana "akılsız" dedin! "Akıllı seni bulmaz"sa..??

İlk sorduğun sorunun cevabını buraya yazamam!!..

Üşüyüp üşümediğimle ilgili hatırda kalan bir kırıntı yok.. Zira, fokur fokur kaynayan kanların dolaştığı, heyecan denen salaklığın nabız olarak attığı yıllardı.. adına "gençlik" diyorlardı!!
Ceremesi şimdilerde çekilmekte olan!

bilge dedi ki...

anlatınız beni yıllar öncesine götürdü o anları yeniden yaşadım 4 ay hastane 7 kez ameliyat yıllarca yolculuğa çıkmamak için mücadele neyse yendim diyebilirim korkularımı ama hala araba kullanmam unutamıyorum hala pazar gününe gelince piyasadaki ticari durgunluğu canlandıramıyacağım için üzgünüm yüreğinize sağlık sevgi ve dostlukla..

Fıkra Sevenlere dedi ki...

Bir şarkı ne yapılırsa bu kadar bellekte tutulamaz, üstelik adıyla da uyumlu.. Şarkı mı bu olayı yoksa bu olay mı şarkıyı çağrıştırıyor hocam:))
Öndeki genç çiftler biz atlıyoruz demedi mi, dedi de siz şarkının büyüsünde olduğunuzdan duymadınız mı? Meşgul olduğunuz belli ama:))

gülsen VAROL dedi ki...

Kimine kötü anıları kimilerine kötü olayları çağrıştırdı bu anlatı ve müzik sevgili Bilge.. Defterler açılmaya görsün!!
7 ameliyat!! okunması bile korkunç!! sadece hatırlanarak unutulsun gitsin tekrarsız!..

Arzu Sarıyer dedi ki...

Sevgili öğretmenim,anılar acı ya da tatlı olsun güzel şarkılarla akılda kalması çok güzel.Fiziksel acılar tedavi olmuştur.
Selam ve sevgiler.

gülsen VAROL dedi ki...

Masum olma gayreti içinde yazmadım bu yazıyı sevgili ahmetde..
Arka koltukta çift kişi yoktu!!
Ve ben gerçekten uyuduğum için kırılan ön camdan arkadaşlarımın fırladığını göremedim..
Şaka bohçasındaki çivili ithamlar
canımı acıttı hocam..
Bana sadece korkunç bir kazayı hatırlatıyor bu şarkı..
Ama bundan böyle seni hatırlayabilirim!! :)
11 Şubat 2010 13:43

Fıkra Sevenlere dedi ki...

Kazalar isteyerek olmaz tabi hocam amacım sadece takılmaktı.. Uyumakta meşgul olmak değil mi?

isimsiz dedi ki...

Öyle güzel duygu yüklü bir şarkı ve şarkıyla örtüşen çok doğal ve içtenlikle yazılmış bir hikaye ki.. Mutlaka şarkıyı dinlerken benim gibi pek çok okuyucuyu da hatıralara doğru sürüklemiştir.

Yapılan tüm yorumlara ben de içtenlikle katılıyorum...

Yazınızı büyük bir keyifle okudum.

Yüreğinize ve kaleminize sağlık değerli hocam...

Sevgi ve saygılarımla...

gülsen VAROL dedi ki...

@ - hem de ne acılar tedavi oldu arkadaşım..da..ah bu şarkıların gözü kör olsun arzu!!!

gülsen VAROL dedi ki...

Sevgili Esmir şarkılar seni söyler...dememiş beyhude yere bestekarlar..aynı şarkıyı dinleyen bin kişi bin farklı duygu içindedir bu yüzden..
Yazılarımı beğenmeni önemsiyorum. Teşekkürler.

nalan dedi ki...

gene yazıyı okumakta geç kalmışım.
Kargasekmez ....
bilmez miyim ben Geredeliyim,
az mı geçtim ömrümün en uzun geçen gençlik yıllarında kalbim ağzımda gözüm yolda.Sanki sürücü benim.
Hatırladıkça burnumunparmak uçlarımın sızladığı soğuk günleri,yürüyerek gittiğim Örenköy yollarını yadettim.Nedense diğer kısımları es eçti gönlüm.Neler hissettiğinizi falan düşünmek istemedi...Şu kırılgan günlerinde ağlayacağını dayanamayacağını farkettiğinden.
İyi ki bu kadarla atlatmışsınız diyorum ve yanağınızı sıcacık öpüyorum.

Akgül Çubukçu dedi ki...

Siz gerçek bir macerasınız. Hayatınız gerçekten roman. Kısacası "macera romanı". "Albümdekiler"den sonra kendi öykünüze sıra gelecek mi? O kadar güzel anlatıyorsunuz ki, kendimi olayın içinde, yanıbaşınızda buluyorum. Üstelik "Unutamıyorum" beni çok etkileyen, yüreğimi parça parça eden şarkılardan biriydi. Epeydir dinlememiştim. Yürekten teşekkürler.

gülsen VAROL dedi ki...

@ - Yolu gözlenen biri olmanın keyfini sürüyormuşsun gibi geliyor bana sevgili Nalân!!..Özlenmenin tadını unutmamak ne güzel.. Geç olsun ben razıyım güzel meslekdaşım..

@ - Kendisini olayın içinde zannedenler fazlalaşıyor galiba sevgili anjelika.. hatta kendi kurgularını da ekleyip anlatıya katkıda bulunmak istiyorlar!!
Anlatılmaya değer o kadar az, güzel ve enteresan günler var ki,toplasam bir yaprak eder... Onları da "yapraklarım" da anlatıyorum zaten..

düşünce bahçesi dedi ki...

hikaye gibi,
yaşanmışlıklarını kıtaplaştırmanı ve imza gününe gelmeyi çok isterim..
sevgili arkadaşıma sevgilerimle..

oyumben dedi ki...

Nedense yaşanmışlıklar geçmişte intikal edince ne kadar acı olsalar bile hatırlandıklarında geçmişte yaşattıkları kadar acı veremiyor gibi.

gülsen VAROL dedi ki...

@ - Yaşadıklarımda romana benzer pek bir şey yok sevgili ozgan.. Bundan sonraki kitap eğer bitmesi kısmet olursa kurgu denen özgürlüğün eseri olacak..ve şayet bir imza günü olacak ise sen olmazsan olmaz zaten..

@ - Bunun aksi mümkün mü sevgili oyumben? O zaman en başta ben .. kaç kişi yaşamaya devam edebilirdi?

tufan dedi ki...

Ne güzel bir tarif kargasekmez için,heleki benim gibi yüzlerce kere eziyetini çekmiş ve en değerli varlığı "babasını" kargasekmez de kaybetmiş birisi için.

"Unutamıyorum" galiba bu şarkının sizi hayata bağladığı kadar bendede kederli hatıraları olacak.
Belkide hayatın kesişme noktaları bu olsa gerek,kimimiz yaşamın ipine sarılır tımanırız,kimimizin elinden kayar gider hayat.

Şimdi bu şarkıyı her dinlediğimde kederimin ucuna bir mutluluk ekleyeceğim sevgili hocam,hayatlar birbirine "bilmeden" nasılda dokunuyor değilmi..

Hayatın gülen yüzü her daim sizden yana olsun,sağlık,huzur ve mutluluk içinde tüm sevdiklerinizle birlikte...

Saygılar sevgiler.

gülsen VAROL dedi ki...

Bilmeden sizi üzmüşüm.. günlerdir ne yazsam diye düşündüm.. ama bazı durumlarda bilmeden yapılan hatanın telafisi mümkün olmuyor sevgili tufan.. Gerçekten size kendinizi kötü hissettirdiğini düşündüğüm yazıyı silmeyi bile düşündüm.. Bir işe yarayacağına inansaydım.

tufan dedi ki...

Asla böyle düşünmeyin sevgili hocam,nereden bilebiliriz'ki,hayat işte her birimizde ayrı ayrı izler bırakıyor.

Yazıyı silmek,içimizde birikenleri de silebilseydi keşke,ama olmuyor hayat devam ediyor.

Gönlünüzü ferah tutun sevgili hocam,siz gibi mutlu bir sevincim var o yıllardan..

Saygılar sevgiler.

Adsız dedi ki...

Bu şarkı hep seni hatırlatır bana.Hikayesini merak ettim sayfada görünce.Güneş hep sevdiklerinle doğsun diliyorum.
eski ama eskimeyen dosttan

gülsen VAROL dedi ki...

sevgili eski ama eskimeyen dost!!!
Nedense illet olurum "adsız" yazılan her bir şeye.. kişiliksiz bulurum ve kendime yakıştıramam kabul edişi! Ama bu ifade bunu yazanın sevim yalçın olduğunu fısıldar gibi oldu kulağıma.. inan o yüzdendir onay verişim.. Yoksa ben hiç kimseye bir şarkı ile hatırlanacak kadar iz bırakabilen biri olmadım çok şükür!!