Bu, benim hiç unutmadığım ve vazgeçmediğim bir takılmamdır kendime!.. beni gülümseten, kendime olan kızgınlıklarımı unutturan, kendimle barışık kalmamı sağlayan bir oyun gibi..
Hele de, hoşnutsuz bir suratla kalkmışsam eğer, bir yerlerim ağrı şeklinde isyanlarda ise, o göz kırpış beni kendime güldürür..
Bunun gibi değişik ve oldukça sık uyguladığım buluşlarımdan biri de ıslık çalmaktır.. Tüm şarkıları ve melodileri en ufak bir hata olmaksızın ıslıkla çalabilirim.. Tıbbın bile son derece ciddi tanıtımlarla ispatladığı bir gerçektir ıslıkla şarkı söylemenin beyin hasarlarını yok ettiği, kök hücre çoğalmasına yardımcı olduğu.. ve bu, şarkı söylerken kekemeliğin yok olması gibi, benim de aşkı eşk’e çevirmeye niyetlendiğim anları yok eder siler!..
.. bir kitabımdaki, “tutkum oldun,/ ilâhım oldun,/ kanıma tuz ../ yüreğime aşk../ gözüme eşk oldun ..” diye başladığım bir şiirim geldi şimdi aklıma.. Yıllar öce bir edebiyat profesörü, kitapta baskı hatası olduğunu söylemiş ve “sırıtıyor göze batıyor hata yapmışsın gibi” .. demişti… ne hatası olduğunu sorduğumda da, eşk’in yanlış basıldığını bile fark etmediğimi söylemişti biraz küstahça !.. Size o an dilimin ucuna kadar gelenleri yutmakta zorlanışımı nasıl anlatsam??… Sadece, “evet bir hata olduğu kesin hocam bakalım kim önce fark edecek?” demiş ve salondaki duvar aynasında kendime göz kırpıp yanından ayrılmıştım.. :)
Hey gidi eşk!! Seni, anlamını bilmeyen bir edebiyat profuna bir -e- ilâvesi ile sunmak gerekirdi!.. Hatırladığım şeye bakın!! :)
Yani demek istiyorum ki, sabah kalktığınızda, hiç kimsenin suratını görmek istemediğinizde, nemrut ve de lânet bir enerji yaydığınızda, içinizden evdeki yaşamı paylaştıklarınızı bir güzel benzetmek(!) geldiğinde!! banyoya girdiğiniz an, dişinizi fırçalamadan yüzünüzü yıkamadan traşa başlamadan önce, o suratsıza aynadan göz kırpın.. :)) Eğer o an içinizden gelmediyse, bu işlemler bittikten sonra "naaber?" diye sorun kırpan gözünüzle kendinize.. Bunu denediğiniz an hücrelerinizin gevşediğini fark edecek ve kafanızı hafifçe sallayıp içinizden, 'ilâhi hocam!..' diyeceksiniz eminim.. Sonra bir de bakmışsınız ıslık çalmaya başlamışsınız!! Sebebini soranlara da anlatın. Size göstermeden deneyeceklerinden emin olabilirsiniz..
Eğer cevaplamanız gerekecek bir soru soran yoksa yanınızda çevrenizde, o zaman bir daha göz kırpın "boşver takma kafanı" der gibi.. Çünki ben, düşüncelerimi… içimden geçenleri, kızgınlıklarımı, kırgınlıklrımı, affettiklerimi, sevdiğimi, unutamadığımı, hayran olduğumu, yaptıklarımdan utandıklarımı, yapmadığım için pişman olduklarımı, yaptığım için kendimle gurur duyduklarımı sadece kendime anlatıyorum..
Zaman zaman, ıslıkla en sevdiğim bir melodiyi çalarken, çaldığım piyanoyu bir dinleyen olmasını… özlendiğim için aranmayı.. kapımın çalmasını… açtığımda tüm bunları paylaşmaya değecek bir gölge bulmayı istiyorum..
Ve o zaman aynada kendime göz kırpıyorum..
aynadaki anlıyor daha neleri söyleyemediğimi!.

16 yorum:
Aynalarla konuşmayı sizden öğrendim ben. Aynanın karşısında içimdekileri kendime yeniden anlatışımı, bunu bir terapiye dönüştürmeyi de...
Bilmediğiniz bir şey yazamayacağım malesef; sizin yaşamla böyle dalga geçmenize, her olumsuzluğu bile kahkaha ile anlatılabilecek şekilde sunmanıza hayranım.
Aynaların yalan söylemediği çok doğru, insan en çok kendine, kendiyle iken dürüst olabiliyor, tüm gözlerden uzak, kendisiyle başbaşa... Ve en doğal, en içten hali ile...
Bense aynalara hep gülümseyerek bakmanızı ve aynadaki size hep güzel şeyler anlatmanızı diliyorum sadece.
yakalanması gereken nüans, yaşamla dalga geçebilmek!! idi...Tatbik edişine sevindim sevgili Orkidem..mi desem??? yoksa 005mi??en iyisi NİHANSU'm diyeyim; dilerim sen sadece geçici tortusuz dertlerinle dalga geçersin her ayna önünden geçerken!!
Ben de çocukluğumdan beri aynada kendime dil çıkarırım .Suratımı buruşturur dil çıkarırım.sonra da gülerim kendime.
Neden böyle yaptığımı hiç düşünmemiştim.
Kendimle dalga geçtiğimi biliyorum da nedenini bulamadım şimdi. Biraz daha düşüneyim en iyisi.
Benim de her yerde ayna var evimde,bir de saat utanmasam banyoya da saat koyacağım . Bak şimdi bunu da düşünmem lazım.
Oysa aklım yine karış karış havalarda olmayı tercih ederek beni terketti epeydir:))
aslında bulamadığını söylediğin cevap satırlarının arasında sevgili Nalân..
Benim itiraf kürsümdür aynalar, içimi ona döker,sırlarımı ona açarım, zaman zaman yüzüne tükürdüğümde olmuştur, orta yerinden parçalara böldüğümde..
Evet onun içinden yalan geçmiyor, aldatmada yok lugatında,ne görürse ne duyarsa onu çarpıyor suratınıza, bu bir çoğumuza hoş gelmesede aynaların gerçeği böyle..
Şimdi bende yarın sabah aynaya "naaber" diyeceğim,eğer bana "sana ne" demez ise barıştık demektir..
Saygılar sevgiler...
"sana ne" derse eğer ki, çoğu zaman der !!!! o zaman küsme sakın "canın isterse" de... böylece topu ona atmış olursun sevgili Tufan :)))
Gittim aynaya göz kırptım, ıslık çalmak istedim, uğraştım uğraştım bir türlü beceremedim, boşver dercesini umuz silktim, "huuff" diye çıkan sesle yetinip, bu kadarı da yeter dedim ve başladım yazmaya:)
Demek ki bir ben değil mişim aynalarla sohbete doyamayan, gelip geçip aynaya anlatan dedini sevincini umutlarını sıkıntılarını. Kimi zaman güler poz veririm ayna karşısında, kimi zaman da "bööö" der dil çıkarır, aynadaki suretime kusarım öfkemi. Kavga da ederim bazen aynadakiyle, yerine başkalarını koyup.
Her sabah aynadaki bize gülümseyerek güne başlamak harika bir fikir.
Hep gülsün aynadaki size, siz de O'na.
YERİNE BAŞKALARINI KOYMA AYNADAKİNİN, SEVGİLİ ÇINAR...
İNAN Kİ, ÖFKENİ KUSMANA SEBEP OLAN, O AYNADAKİNİN TIRNAĞI BİLE OLAMAZ!!!
:))))
aynen ay-nen öyle yapıyorum..
başka suratlarda, ifadeler arayacağıma, kendi suratımı zenginleştirip başkalarına sunuyorum :))
tabii kocaman bir bonus, gülümsemem yeterli oluyor onlara :)
çokk sevgiler...
gülümsemeler neşe hiç eksilmesin bizlerden..
HOŞGELDİNNNNN.... SEVGİLİ BİRDUTMASALI... :)))
Güzel, içten, çok şey bilen ama aldırmayan, çok derin duygular yüklü ama satıhtaymış gibi gülüşüne hayran olmamak mümkün mü??? Günümün en değerli bonusu oldu.. :)
Arada bir oluyor, blog beni artık kabul etmiyor sanırım:)bu, bu yazınıza ikinci yorumum.
Bu yazınızda çok şey vardı kendimden...o yüzden yazmak zor geldi biraz. Ben (en aynasızından) kendimle konuşur, kendime kızar kendime gülerim. Kendimi sever, şefkatle sakınırım kendimden. Şarkılar söyler, aklıma gelene kahkahayla gülerim (evet hocam, tabii ki bir deliyim :). Islık da çalabilirim:) ama çoktandır çaldığım yok. Sabah tekrar başlamayı çok isterim:)
Hocam bir ara "eşk"i...aşk'la eşk'i anlatsanız...?
SENİ KABUL ETMEMEK NE MÜMKÜN SEVGİLİ LODOSCUM.. SADECE SANA OLAN KIRGINLIĞINI BÖYLE İFADE EDİYORDUR BLOG!!. HANİ, ONU TERK ETTİN, SEVDİKLERİNİ O EŞSİZ ANLATIMINA HASRET BIRAKTIN DİYE..
Zararsız deliler sadece kendilerine zarar verir derdi annem.. Belki o nedenle bu kadar AZZZZ birliktelikte bu kadar DERİNNN bir dostluk oluştu :))
Gönüllere AŞK yerleştiğinde, gözlerden EŞK eksik olmaz sevgili Lodoscum.. Akması durduğunda bir de bakar ki Aşk zaten bitip tükenmiş!!!
Bunu anlatmaya ifade gücümün yeteceğini hiç zannetmiyorum..
Aynalara çok keyifsiz bakıyorum son günlerde Gülsen öğretmenim. Daha doğrusu ruhumdaki bezginliği, yorgunluğu, mutsuzluğu yansıtıyorlar bana şu son 3 aydır, o yüzden dargınım onlara. Yalan söylemiyorlar evet, iyi mi kötü mü diye düşündüm. Arada bir insana moral verecek küçük yalanlara da mı ihtiyaç var nedir?
Size bir kez daha hayran oldum. Aynaya böylesine güzel duygularla bakabilip, ruhunuzdaki müziği ıslığa dökebilmeniz muhteşem. Ben o kadar sessizim ki, içimde bile müzik bulamıyorum.
Eşk'e gelince; Vaktiyle hepsi gözlerimden akacağına, gizlenebilmek uğruna içime akmıştı. O gün bu gündür ağlama özürlüyümdür ben.
Harika yazınız, sıcacık üslubunuz ve kendinizden kattığınız herşey için çok teşekkürler.
Saygı ve sevgilerimi bırakıyorum.
ifadesi düzgün ve güzel arkadaşım... sevgili Anjelika'm.. Sen sadece gülüşünü değil herkeste pek bulunmayan yeteneklerini de gizlemişsin derinlerinde.. Etrafında takdir edemeyen demeyeyim de takdirin nasıl yapılacağını bilmeyen insanların olmasından mıdır bilemem... :)))
Evet arada sırada değil her zaman küçük yalanlara sığınmalı insan yaşama küsmemek için..
Farsça gözyaşı demektir eşk. Eşşek ise bir hayvan olmakla birlikte genelde hakedene denir.
BU YÜZDEN İKİ "E" Sİ OLAN İÇİN HARCANMAMALI TEK "E" Lİ OLAN DİYE DÜŞÜNÜYORUM!!! :)
NE DERSİN OĞLUM??
Yorum Gönder