Bugün 1/mayıs.. Kimine göre bahar, kimilerine göre işçi, bazıları için kominist bayramı!.. Ne gerek var isimlendirmeye halbuki.. deliye her gün bayram!!
Ne güzel olurdu diye düşündüğüm ve herşeyin gerçeğe dönüşeceği yer diye hayâl ettiğim ölügölde kimseler yok!.. suya attığım yemler suda halkalar yaptı sadece.. balıklar da gitmiş.. evler boş ve viran.. Etrafımda dolaşanlar var ama, ben kim olduklarını seçemiyorum.. Hani nerelerdesiniz ??
Bir el dokundu gibi sanki omuzuma!! Kavuşmasız tüm gidenlerin sesleri uğultu şeklinde birbirine karışıyor.. sonra netleşen bir ses diyor ki, "ben varken yazmayanlar gittikten sonra yazmış ne fayda!.." sonra devam ediyor... "hepsini.. biriktirdiklerini sakladıklarını.. söylemediklerini.. zamanın dolmadan yaz. Onlar artık ne sadece sana, ne de iletemediğine ait.. O yazıp biriktirdiklerin bir yaşam manifestosu... O yazdıkların artık herkese ait!" Gitgide kafayı mı üşütüyorum ne??.. Şeytan diyor ki, dinle gaipten gelen sesi ve hemen yarın yayınla yaz/ma/dıklarının hepsini!..."..
A-aaa o da ne demek?? şeytanın ne işi var burada?? "çocuk", "ben demedim onları " dedi hemen!! Kim dedi o zaman?
Kimin dediği mi, ne söylediği mi önemli??
Söylediğinin önemli olduğunu kabul etsem.... meselâ şöyle başlayabilirim yazmaya.. hmmm... yok olmaz öyle başlayamam!! Realitenin dengesini bozmamam gerekir. Elimde nalıncı keseri olmamalı.. Aslında hâlâ hata nerede/kimde sorusuna cevap aramaktayım.. belki hâlâ cevabı bulamadığım için başladığımı bitirmekte zorlanıyorum... Peki.. nedenli ya da nedensiz hata yapan, kendisini suçlu hissederken, buna sebep olanda hiç mi suç yok? yani sütten çıkma ak kepçe mi ? ay pardon kaşık olacaktı!..
Offf.. çekil git başımdan şeytan!! beni azdırma... hadi!
***
Bekliyorum... bir sabır taşı misali! istiyorum ki, ..... ama mümkün değil istediğim şeyi burada yazamam. hayır kötü bir şey değil.. ayıp hiç değil.. hatta utanılası/sakıncalı bir durum da yok!! Sadece yazarsam eğer, romanın sonunu söylemiş olurum .. o nedenle sessizce bekliyorum.. SES versin dağlar... diye! Bir oyun olduğu düşünülerek başlanan ama bir faciaya dönüşen olayların anlatıldığı yazımı bir gün yayınlamaya kararlıyım..
Sancılarımın sebebi o!.. Son derece sıradan bir roman gibi.. tek özelliği öncekine benzemesi.. gerçek olması!
Ölügölün kıyısında elimdeki taşları fırlatabildiğim kadar uzağa atarken kendimi şeytan taşlayan bir mümin gibi hissediyorum.. Gidenin ardından yazılanlar geçiyor gözlerimin önünden satır satır.. isim.. isim!! .. Ve,
Bana,
Ben öldükten sonra yazma..
Okuyamam,
Üzülürsün.!.
demek geçiyor içimden, saklı iskelede otururken ..
Sonra .. gidenler için ağlıyorum.. ağlıyorum...
Öylece akıp gidiyor su,
yumuşak dokunuşlarla
zamanı önüne katıp,
iz bırakmadan
sessiz..
Gözdeki yaşta asılı kalıyor
gözün gülüşü..
ve sonra güneşe gölge
Gözdeki yaşta asılı kalıyor
gözün gülüşü..
ve sonra güneşe gölge
suya kir oluyor aşk,
lekesiz!..

16 yorum:
Peki...
Hüngür hüngür ağlıyor olmakla birlikte, aslında aynını düşünüyorum.
Keşke'ler diz boyunu aştı.
Son hazırlıklarımı yapmalıyım, öyle bir yazmalıyım ki; yazdığım en muhteşemi olmalı...
Seni seviyorum.
Yazdıklarınız size, yayınladıklarınız bize ait!
Bazen çatı katından bu ölü gòle taşındığınızı düşünüyorum. Ne vakit gelsem burdasınız.
Burası sakin! Sakin diyorum yadıklarınızın fırtına misali anlamlarını, şeytanın dırdırını, içinizde aslında bu ara gözlerinizden yagan yaşları düsünmeden.
Buranın adı "ölü göl" gelipte dirilenlerin mekanı.
Sevgili ECELERİMİN ECESİ ve Sevgili NEWBAHARIM..GÜL-İZİM..
Bilirsiniz bazı yazıların yorumları sadece okuyana ait olur. Yani yazanın, okuyanın yorumuna cevap vermesi yazının dengesini bozar..
Bu da öyle bir yazı idi benim için.. Ama dengesi bozuk bir durumda olduğumdan mı nedir, ikinizle birlikte yanyana sarmaşdolaş hem ağlayıp hem gülerek toprağa oturup sohbet ettiğimizi hayâl ettim..
Keşkeleri ölügöle atıp dirildiğimizi!!
İkinizi de çok sevdiğimi unutmayın sakın.
Canım öğretmenim ;dünden beri kaç kez geldim,okudum ,sarıldım ağladım.Tek kelime yazamadım.Gidenlerin ardından ağlamak soylu bir eylem,yoklularına alışmak olanaksız.Güzel anılarla ruhta yaşatmak ölümlü gidenler için ölümsüzlüktür.Ben yaşarken türlü yalanlarla bizden gidenlere de çok ağlarım kendime haksızlık etsem de,aptal yerine koysam da...Benim doğamda sevmek var,severim koşulsuz...Sevgiler Sevgili öğretmenim sizi çok seviyorum.
Zamanında yazılmayan ya da söylenmeyenler sonrasında Keşke'lere sebep... Keşke böyle olmasa, zamanı ıskalamadan dile getirilse duygular.Sonrasında "Ahh" diye başlayan cümleler kurulmasa...
Ölügöl'de huzur buldum yine, siz anlatın yeter ki, sonu ya da başı olmuş ne önemi var? Ben dinlemeye hazırım.
Sevgilerimle...
"KARAR" lar ya tatbik edilmek ya bozulmak ya da öğretilmek için vardır...
Artık kararlarımı bozmanın beni hiç de rahatsız etmediğinin farkına vardım.. SAYENİZDE!!!!
Yani, ha üç kişi ha onüç kişi.. sarmaş dolaş ağlaya güle konuşuyoruz diye düşünmemde ne kötülük olabilir???
Arzum.. Nihanım.. :)))) ???
Ahhh sevgili hocam seni gerçekten kıskanıyorum,müthiş yazılarını muhteşem şiir ini.gel görki kökleri kesilmiş bir ağaç gibiyim hayata tutunmakta zorluk çekiyorum.tıpkı kökleri kesilmiş bir başka ağaç gibi,
yıkılırken birbirimize yaslanmışız aslında bizi ayakta tutan bir şey yok.!orda kal sevgili hocam ölü gölü anlat bizim gibi ölü ağaçlara.seni seviyoruz muhteşem gölünüde.
demek ki beni anlıyorsun usta.. Çünki "usta" olan sensin.. Hepimizin bir yerinden, bir farklı şekilde hayata tutunmaya çalıştığımız bir gerçek..
İlaçlardan medet umanlar.. kredilerde çare arayanlar.. bir sesleniş bekleyenler.. Bugün balkonumdaki çiçekleri değiştirirken, hiç durmadan ve solmadan açan bir saksı çiçeğimin köklerinin olmadığını farkettim.. suyunu unutmazsan yaşatabiliyorsun köksüz olanı da ustacım.. :))
Senin ne demek istediğimi anladığına eminim.. Biliyor musun bu yazıma cevap veren, verebilen bir erkek yorumcuya şapka çıkartabilirim diye düşünmüştüm yayınlarken..
Yorumları cevapsız kalmalı diye düşündüğüm bu yazıma cevap verdiren tüm dostlara selâm olsun!!
Usta'dan sonra yorum yapmak abesle iştigal olacağından ve daha önce ne yazacağımı kestirip yorum yapamadığımdan..izninizle susma hakkımı kullanıyorum sevgili
Hocam. Saygılarımla
Herkes kendi çapında "usta" sevgili Mehmet.. Ve ben, hepinizin ayrı ayrı duygularına, ve hatta susma haklarına, saygılıyım..
Gülsen hocam, nasıl bir yazı/anlatım ustasısınız ki siz, böyle yazdıklarınızı okurken gözyaşlarına boğuyorsunuz bizi. Şu anda yazdıklarımı zor görüyorum ekranda, bir su perdesinin arkasından bakıyormuşum gibi. Yorum yapacak halim bile kalmadı, sadece okuduğum anki durumumu bilin istedim. Ben gideyim de biraz kendi başıma ağlayayım. :(( Çünkü bu gözyaşlarının duracağı yok...
Sizi seviyorum.
Yazdıklarımı okuyan olmadığı zaman değil, okuduklarını anlamayan olduğu zaman üzülürüm..
Seni üzmediğimi biliyorum sevgili Anjelika.. sadece hüznü paylaşımdır yaşadığın. hislere tercüman olanla birlikte!!
Ölügölde güzel bir sofra, masa özenle kurulmuş yemekler hazır, biraz acımsı! ama tadında..
Şimdi herkes bu sofradan payına düşeni almalı, kaşık kaşık almalı!.
Benim kaşığıma düşene bakın!.
Bana,
Ben öldükten sonra yazma..
Okuyamam,
Üzülürsün.!.
Saygılar sevgiler...
O "acı" tatlı niyetine idi sevgili Tufan.. yemekten sonra herkese!!
Yorumlarının, yazdıklarıma renk kattığını düşünüyorum. teşekkürler.
Gülsen Hocam, bu duygu yüklü yazınızı daha yayınladığınız gün okumuş ama hüzün saran ruhumda gözyaşlarıma engel olamadığım içim yorumlayamamıştım..Ah hayat !..yaşatıyor her duyguyu bizlere!..
Unulutulmuyor hiç bir şey!.Saece; Zaman küllendiriyor, dağıtıyor ve hayata tutunmaya davet ediyor insanı!..gülen bir çocuğun yüzünde, penceremize konan bir serçe de ve bazen de kendi haline bırakılmış olan hatta kökleri bile yoktur zannettiğimiz, azıcık toprakta bile can bulan ve açmaya çalışan saksımızdaki bir menekşede!..
Ben bugün, 'Ölü göldeki şeytanları!' kovmak istedim..Şeytan azapta gerek misali; Onlar 'başımıza düşen bu taşlar da neyin nesidir?!nereden geldi?' deyip duruyorlardır belki de!kafaları karışmış bir halde!..
Ve güneşin gülen yüzüne yüzümü döndüm!..
kırmızı gelincikler umut verdiler ve gelinciklerin altındaki harika manzaranın içine girince gördüğüm birbirinden güzel görsel fotolarla "by kuytu"'da dakikalarca gezindim...Hayat her karesinde başka başka gizler ve güzellikleri içinde barındırıyordu kendisini, 'hayat bazen tatlıdır! sevenler kanatlıdır!' yeniden anımsadım!..
teşekkür ederim bu derin ve duygu yüklü yazınız ve ayrıca tebrik ederim (by kuytu)yu, objektife yansıyan görüntüleri için..
(by kuytu)http)://www.flickr.com/photos/kuytu/7114905919/
Sevgiler, saygılar ve iyi haftasonları dilerim...
Önce zarif jestin için teşekkürler ederim sevgili Esin.. Oğlum gerçekten çok yönlü yetenek açısından.. dayısına benzemiş.. Cumartesi günü de ODTÜ de konserleri var.. İnsanın kendisine yetmemesi güzel.. O zaman kişi kendisinde keşfe çıkıyor..
Ölügöle gelince .. orası her zaman sığınıp dostları yâdedeceğim bir hayâli mekân..
Dileğime yazılanları okudukça keşke artık yazmasalar dedim içimden.. insanın sadece kendisini tatmin edebilmekten öte gitmeyen yazılanlar.. gidenin ardından destan yazsa kalan, neye yarar?
Güneşin gülen yüzü hep güzel yüzünü aydınlatsın sarışınım..
Yorum Gönder