Derinlere dalmış düşünen anneye,ne düşündüğünü sorar oğlu..
-ben artık yaşlanıyorum galiba oğlum!!...
-ooww.. çok zekisin anne..
-terbiyesiz!
(gülüşmeler...)
- bir şey sorabilir miyim anacım?
- SOR!
- nasıl anladın bunu?
- neyi?
- ... neyse boşveer..
- sorsana çocuk!..
- anacım yani nasıl şeyettin..
o dediğini diye sormak istemiştim !!..
- yaşlandığımı mı?
- hah onu!
- yani..sevmediklerimi beğenir oldum da ondan..
sevdiklerim de hoşuma gitmemeye başladı..
- yoksa ben de mi????
- çok zekisin!
(hafifçe) gülüşmeler..
- örneğin?
- .. örneğin !!. yaa ne sakil bir kelime bu oğlum..
"meselâ" desene ..
- anladım!.. haklısın anne!..
- bana baaaak!!!!
(bu sefer kuvvetli ) gülüşmeler..
- hadi anne .. cevapla.. meselâğ!!!... :)
- peki.. bak gülmek yok ama tamam mı?
- tamam!!
- ben saz sevmezdim.. bilirsin..
hele saz çalıp söyleyenleri hiç..
- eeEEee?
- şimdi, az önce biri bir türkü söyledi ..
o söyledi ben ağladım...
- ilâhi anne.. sen, kapı gıcırdasa ağlıyorsun
bugünlerde..
- terbiyesiz!
(çıt yok!)
- eee kim ağlattı seni,
söyle, onu pişman edeyim.. :) :)
- Neşet Ertaş!!
- a-Aaa ...!!! ne dedi üstad.. anacım?
-"gönlüm hep seni arıyor neredesin SEN?"

21 yorum:
Son günlerde gördüğüm en güzel diyaloglar bunlar :))
o beğendiğin likörü kaldırıyorum beğenişin şerefine.. :))
Gönül bu mide değilki hazmı olsun güzel arkadaşım, hazmedemez:(
arar durur, bekler durur, anar durur, sorar durur.
ve hepsi cevapsız kalır .. neden biliyor musun sevgili yaşamın kıyısında? çünki onca aranışı üstüne alan olmaz.. ondan!.
Sıradan, sıradışı ama o kadar sıcak bir diyalog... Bazen anlatmak istediklerimizi duyulan bir şarkı sözü özetler bize. Ve işte o zaman fazla söze de gerek kalmaz. An durur ve bizler o şarkıya bırakırız tüm duygularımızı.
Bir de yine sayfalar dolusu yerine bir minicik dizeler bütünü özetler; KUYTULAR'daki son şiiriniz gibi... Aylar sonra yeniden...Yazılamayanı yazmaya çalışmak bile cesaret ister. Ben o cesareti sizde o kadar çok görüyorum ki...
Yaşamın sıradanlığını önemseyen her insan kendi sıradışılığını çıkarır ortaya. Elbette içine biraz felsefe, biraz edebiyat, biraz, mizah ve biraz da tecrübe katarak.
İnanıyorum ki burada edebiyat, felsefe, mizah ve tecrübe hiç eksik olmayacak.
Düşünüyorum da sevgili Nihansu'm, gelip giden ömrün her evresinde, fazla söze gerek kalmayan objeler buluruz içimizi dökmek,..
ve içimizi dikmek için!!
Kuytuları ziyaretin için de teşekkürler.. Ben de o cesareti kendimde ne kadar çok görüyorum (ki-'siz olarak) bir bilsen.. :))
Güven... sevgili Güven.. zor bulunacak okunacak ve en önemlisi hak edilecek bir yorum bu.. teşekkürler dağların efendisi!!
Ne kadar doğal, ne kadar içten, ne kadar etkileyici, düşündürücü, içime işleyen bir diyalog bu... Paylaştığınız için çok teşekkürler!
Neşet Ertaş'a gelince; yaralı gönüllere, sözleriyle ilaç gibi türküler yakan bir usta. Yıllar öncesinde ağlayarak dinlediğim bir türküsüydü bu. O eski anılarımı hatırladım. :((
"Sinemde gizli yaramı kimse bilmiyor,
Hiç bir tabip yarama merhem olmuyor,
Boynu bükük bir garibim yüzüm gülmüyor,
Gönlüm hep seni arıyor neredesın sen, neredesın sen? "
Aynı bedende, aynı ruhta, farklı acılar farklı zamanlarda nasıl da yeşerip kök salıyor.. yara yara acıta acıta gönlü sevgili Anjelika..
Ne enteresandır ki, "neredesin sen" diye sorulup aranan, bazıları için hep değişik, bazıları içinse hep aynı oluyor..
Bu güzel ve sıcak sohbetinize ben de bir Neşet Ertaş paragrafı açayım Gülsen Hocam:)
Yaşar Kemal Neşet Ertaş için; “Bozkırın tezenesi” der!” Daha çok dinleyin daha çok seveceksiniz. O’nun bozlakları da Yaşar Kemal’in Çukurova’yı anlattığı romanlarındaki gibi Orta Anadolu’yu anlatır. Bir aşk romanı gibi, bir sevda yükü çeker “bu dünyada iki servetim var, biri anam biri yârim” diyerekten de bizleri ihya eder.
Sevgi ve saygılarımla..
Şimdi yazacaklarımı okuyacak olan herkesin "AA-A-aaaa" diyeceğinden eminim.. ancak ben fikrimi başkalarının beğenip beğenmemesini düşünerek söylemediğimden yine de yazacağım..
Sevgili Esinim ben Yaşar Kemal!i hiç ama hiç sevmem.. hem bunun yaşlılıkla veya gençlille de bir ilgisi yok.. 13 yıl yaşadığım ve çalıştığım Adana /Mersin ve yöresinde, onu tanıyanların anlattıkları gerçekleri dinledim.. Kendisini gördüm!! Tüm romanlarını Ölen eşi yahudi asıllı Tilda'nın yazdığını öğrendim.. tipsiz ve tipsiz olduğu kadar da Atatürk ilkelerinin düşmanı bir adamdır. Son Osmanlı hanedanı kişinin mezarı başında Cumhuriyet aleyhine söyledikleri unutulmamalı..
Bir dokundun bin ahhh işittin Esin'im.. ama benim tarzım bu! Yani yorum sadece yazılan yazı ile ilgili olmamalı.. fikir üretilen bir kürsü haline gelmeli .
"yorum" budur zaten..
Gülsen Hocam,
Yaşar Kemal’le ilgili sizin söylediklerinize katılıyorum ancak O’nun Büyük Usta Neşet Ertaş için söylediği ‘Bozkırın Tezenesi’ sözü genelde kabul görmüş ve Usta’yı tanımlamada çok kullanılmaktadır. Benim de bunun dışında Yaşar Kemal’e özel bir anlam yüklediğim anlaşılmasın, O’nun ne olup ne olmadığını günümüzde artık herkes çok daha iyi görüyor… biz türkülerimizi ve bu türküleri yaratan Neşet Ertaş gibi, Ruhi Su, Aşık Veysel, Mahsuni gibi bu toprağın seslerini seviyoruz ve dinliyoruz…
Sevgi ve saygılarımla…
TEŞEKKÜR EDERİM ESİN..
Aynı fikri paylaşıyor olmamızdan çok fikirlerin üretilmesi fikrini bizzat desteklediğin için.. İnan bana cevabını bekliyordum.. Bu nedenle senin duruşuna her zaman hayranım..
Yaşar Kemal'in bitlenmiş Doğu ve Güney Doğu halkı ile birlikte yaşayarak çıkardığı eserler, bugün masa başında kurguyla yazan birçok nobel ödüllü sanatçının yapıtlarından çok daha özel ve anlamlıdır, bence...
Sizin fikirlerinize saygı duyuyorum Hocam, ancak yiğidin hakkını vermek gerek derim.
Sevgi ve dostluklarımla iyi hafta sonları dilerim.
Haklısın sevgili Mehmet.. yiğidin hakkını vermek gerek..de, hangi yiğit? Atatürk'e ulu orta ileri geri konuşan mı, cumhuriyet için, başımızın belası diyen mi??
Sen bildiğim tanıdığım kadarıyla Milliyetçi bir adamsın.. yiğidi iyi tanırsın!!
Bitlenmiş insanlar arasında yaşamak kişiyi bitli yapar yiğit yapmaz..
Ben de senin fikirlerine saygılıyım Sevgili Mehmet Osman.. o nedenle sayfamda oluşmasını istediğim, yorumlarla fikir üretme kürsüsünde seni hep görmek, yazdıklarını okumak isterim.
Siz de haklısınız hocam, ancak içinde sanat bulunan bütün
yapıtlara, ideolojik açıdan aynı uzaklıkta durulması gerektiğini düşünür ve inanırım.
Kesinlikle benden daha iyi bilirsiniz ki, yaşayan ve yaşadıklarını duyumsayan sanatçının ürettikleri çok daha etkileyicidir. Mesela Sezen Aksu ile Ayten Alpman beste ve şarkılarına aynı mesafeden bakarak, beğeni duyguları ile dinlemek gibi...
Milliyetçilik derseniz, faşist olan
değil, sosyalist bir sosyal milliyetçilik olgusu Hocam.
İyi geceler dilerim.
Sıcak, samimi.. Hem düşündüren, hem gülümseten.. Ve son olarak hüzünlendiren diyaloğunuza ortak olduğum için memnunum.. Sanki ordaymışcasına gözünüzde canlandırdığınız an'lar olur ya hani.. Öyle hissettim bir an, okurken yazdıklarınızı :-)
''Ağlamadan çalamaz hiçbir saz..'' diyor Deniz Seki bir şarkısında.. Çok doğru bulduğum bir söz bu.. Neşet Ertaş sazı da sözü de ağlatan bir usta.. Göz nasıl dayansın? demek geldi içimden, son satırlarınızı okurken..
Her türkü bir hayat aslında.. Hissettiğimiz sürece anlamlılar.. Ancak o zaman dokunabilirler yüreğimize..
Ve şimdi bunları yazarken de piyano çalışınız geldi aklıma.. Çok sevdiğim ''Şarkılar Seni Söyler''i çalmıştınız bize, huzur veren gülümsemeniz ile.. :)
Buarada yorumlarınızı yeni gördüm, bir süredir bakamıyordum bloğuma.. Yoksa ben unutur muyum sizi hiç? Çok özel bir yeriniz var bende..
Sevgim ve tebessümümle.. :-)
Gönlümün aradıkları arasında sen de varsın benim zarif Simlâ'm.. Blogcudan aklımda kalan güzel esintiler içindesin.. eksikliğini hissettiğim çok az kişiden birisin..
Yazmayı ihmal etme sakın.. kalem küserse zor barışır insanla..
Adını nasıl uygun görürsünüz bilmem ama sanırım sözlerinizde gerçeklik payı var, meselâ çocukken yapmaktan zevk aldığım her şeyi, şimdi mahallenin çocukları yapınca sinir oluyorum!
Bugün eleştirdiğim bir çok şeyi zamanın da en çok yapan bendim, evet, bunun bir adı varsa dediğinizden olmalı sevgili hocam..
(Kaç yapayım derken, göz çıkarmak diyorlar benim yaptığıma, ama ne yapayım!)
Saygılar sevgiler...
Bu kadar net ve doğru bir gerçeği nasıl olup da tek satırla göz önüne serebildin sevgili Tufan.. İşte bu.. "çocukken yapmaktan zevk aldıklarımızı, şimdi başka çocuklar yapınca sinir olmak!!.."
Çan eğrisi diyorlar bir başka deyişle!! :)))
Yorum Gönder