AŞK…
yazılan ve yazıldığı zannedilen..
Hissedilen ve yaşandığı iddia edilen!!
Minel AŞK!
Sen nelere kadirsin..
Aynı hataya, genelde bilmem kaçıncı milyon kez düşmemek için, bu konuda yazmaya, ahkâm kesmeye niyetli değilim.. Sadece, aşk için yazılmış binlerce satırın, şiirin, mektubun ve kazınan duvarların beynime üşüşmesine sebep olan bu fotoğrafa bakıp “aşk” nedir diye düşündüm hepsi bu..
Sonra yine düşündüm. Sadece bu soru sorulsa size ömrünüzün geri kalanı için… ve bir bonus kazanacağınızdan emin olsanız..
Dürüstçe nasıl cevaplarsınız diye!..
SİZİN İÇİN nedir AŞK?
Herkesin bildiğine adı gibi emin olduğu duygunun adı mıdır AŞK?.
Görmeden sevip aşık olduğumuz o yüce yaradana duyulan his midir AŞK?
Bu dünyada yaşasın ya da yolcu edilmiş olsun, bir anne/baba için duyulan hissin özlemin adı mıdır AŞK?.
Hiç bir çiçeğe ve de bitkiye tanrının sürmediği o kokuyu, kucağına verilen bebeğini koklarken içine çeken için, o evlat kokusu mudur AŞK?
Karnında bebesiyle suratına sıkılan gazlara aldırmayan, kafasına yediği demir copla hayatını kaybeden gencecik fidanların ölümüne savunduğu vatan sevgisi midir AŞK?
Hayvanların da susuz kalabileceklerini ölebileceklerini yani onların da bir canlı olduklarını hissedebilmek midir AŞK?
Bilim için ya da ilim için olsun, açlığını ve tüm ihtiyaçlarını unutacak kadar kendisini insanlığa adayabilmek midir AŞK?
İnsanı çarpan, neden- nasıl- niye- ne zaman- kime- sorularını lügatten silen coşkunun adı mıdır AŞK?
Ya da bir bedene duyulan cinsel isteğin adı mıdır AŞK?
Yoksa.. Acınacak duruma düşeceğini bile bile .. insanın engel olamadığı ve de engel olmak istemediği bir çekim gücüyle torunu yaşındakine duyulan his midir AŞK?
Söyleyin… Yazın… Anlatın… DÜRÜSTÇE!
Nedir AŞK?.. Sizce!..

30 yorum:
Epeyce düşündüm de ilk beş maddedeki tanımlar benim için geçerli olabilir. Dürüstçe zorladım kendimi, düşününce;bunların hepsini tatmış olduğumu bilsem de hiç birinin şiddetinin beynimdeki aşk olgusunun mertebesine ulaşmadığını gördüm.
Bu durumda budur demeğe yetkim yok değil mi?
:(
Şapkam olsaydı başımda, çıkartırdım!! dürüstçe yazılan ilk yorumu okuduktan sonra sevgili Nalân!!
Dilerim seni üzmeyen .. (o maddelerin sadece birisine hiç benzememesini dilediğim) tüm aşkları tatmandır..
Unutamayacağın şiddette. :)
Bu da dua mı? beddua mı tartışmaya açık bir dilektir.. o da başka!.
Bu pazar bu zor soru ile karşılaşacağımı bilseydim daha fazla hazırlanırdım, oysaki çalışmadığım yerden soru çıktı deme şansım da yok zira herkes kendine bir kez de olsa bu soruyu sormuştur; nedir aşk? Veya kendine çevirip soruyu öznelleştirip aşık mıyım diye sormuştur.
Seçeneklerin hepsini tek tek okudum bir anda "Hepsi" diye cevap vermek geçti içimden sonra tekrar okudum ve şu sonuca vardım; yazılanların hepsi bir çeşit aşk, bir çeşit duygu, bir çeşit tutku ama son iki seçenek kafamı karıştırdı. "Bir bedene karşı duyulan cinsel istek" kendini temize çıkarmak isteyen güçsüzlerin kaçış yolu ve aşkın adını kirletmeden öte gitmeyen bir tanımlama. Ama son seçenek... İşte bu noktada bilemedim, evet bir delilik hali, evet zamandan mekandan bağımsız içindeki çocuğun sürüklediği yere gitme hali ama yine de aşk kişinin kendini sevmesi en önce, kendini sevme duygusunun bir başka bedende yaşam buldurmaya çalışması. Bu sebeple değil midir ki en olmayacak kişilere karşı hissedilir bu duygu? İnsan aşık olmaya aşık da olabilir, ya da bu duyguyu hissetme ihtiyacıyla üzerine hiç olmayan bir elbiseyi başka birinin üzerine geçirir. Ne zaman ki o elbise dar ya da bol gelmeye başlar, o zaman anlar aslında o mankenin kendi kafasında yarattığı kişi olmadığını...
Sonuçta tek bildiğim; aşkın kalıcı olmadığı, olsaydı adı aşk olmazdı, kalıcı olanlar ise aşkın bir üst mertebesinde sevgiye dönüşen duygular bana göre. Ki gerçek hakikat da bu duygu da gizli. Bir insana aşık olabilir ama o kişiyi sevmeyebilirsiniz ya da tam tersi seversiniz ama aşık olamayabilirsiniz, ikisini bir arada yaşayan insan da yeryüzündeki nadir şanslılardan biridir. Yoksa yanılıyor muyum?
Soruya soruyla cevap vermek, bir anlamda kaçak güreşmektir Nihan hanımcım!!!! :)))) Yoksa yanılıyor muyum diye sorduğun ama aslında hiç merak etmediğini bildiğim soruyu; ne için kim için hangi zaman dilimi için sorduğunu anlayamadım... sorryyy!!! yoksa bu soruyu kendine mi sordun??? :)) Yani, yoksa o sorunun ikinci şıkkı olan "yeryüzündeki nadir şanssızlardan mı" anlamına gelmekte soru??
Anladığım kadarıyla sen bu derste yokmuşsun Nihan... ya başka sınıflarda boş geçen derslerde vakit öldürüyormuşsun.. ya da derste kopye çekerken yakalanıp sınıftan atmış seni hocan!!!
Bana göre AŞK, tarif edilemediği için, AŞK! Neyi tarif etmek istiyorsan ve anlatamıyorsan!!!
Aşk için ne yazılırsa yazılsın, hangi cümleye konulursa konulsun benim için aşk tamam olmayan bir kelimedir. Hep bir harf eksıktır diye düşünüyorum.
Bence aşk yüreklerde ve eksik olan harfini bekliyor tamam olmak için..
sevgimle..
Sevgili Elif, mecaz ifaden cuk oturmuş AŞK'ı tarife..
Yani kelimenin içerdiği anlamın anlatılamaz oluşundaki eksikliğin, yazılışını eksiklikle itham ediş olarak izah edilmesi gibi..
Şıklardan birini seçmem gerekirse cinselliği de içine katarak
''İnsanı çarpan, neden- nasıl- niye- ne zaman- kime- sorularını lügatten silen coşkunun adıdır AŞK''
derim Sevgili Gülsen hocam....
İnsanın hayatında bir kere yaşadığına inandığım, zamanla küllenen ama asla kaybolmayan, seneler sonra bir nedenle hatırlandığında , kalbin saklandığı köşesinden çıkıp yılların geçmesine, sönen ışığına rağmen hala orada olduğunu hissetiren duygudur.
Ve ne hikmetse genelde hep hüsrandır..:((((((
Zorladı beni yorumun Nazlı'm.. ki bu hiç alışık olmadığım bir durum.. yani yorumu okurum ve... hemen cevaplarım. Ama senin yorumunu hemen cevaplayamadım.. Belki çok dürüstçe olduğundan :))) yani herkesin madde dışı bırakacağı cümleyi sen, maddelerin arasına aldığından.. Ve seni tüm yüreğimle haklı bulduğumdan!
Sadece hak veremediğim diyemeyeceğim ama hatalı bulduğum diyeceğim bir cümlen var.. O da, o duyguyu, insanın hayatında bir kere yaşadığına inanması..
Gülsen hocam, öyle bir sınav hazırlamışsınız ki, geçer notu alabilmek için epey bir düşünmek gerek. Ben şimdi yorum yazmaya başladım ama, inanın şu an için ne yazacağımı bilmiyorum. Sonunu nasıl getireceğim hiç bir fikrim yok. Haydi hayırlısı...
Yazınızı ilk okuduğumda içimden "Ortaya Karışık" demek geçti. Fakat bu çok kolaycılığa mı kaçmak olur, hocam bana kızar mı acaba diye tereddüt yaşadım. Sonra konuyu ve içimdeki duygu ve düşünceleri biraz deşelim bakalım diye düşündüm. Deşince de işler karıştı.
AŞK ve SEVGİ; aynı gibi görünen, ama etkileri ve sonuçları öylesine farklı iki duygu ki. Ne güzel tarif etmişsiniz: "İnsanı çarpan, neden- nasıl- niye- ne zaman- kime- sorularını lügatten silen coşkunun adıdır AŞK" Ve aşk kesinlikle cinselliği de içine alır. Aşk ve cinsellik birbirinden ayrılamaz. Oysa yukarıdaki diğer seçeneklerinizin hiç biri cinselliği içermiyor. Demek ki onlar daha sakin, daha kalıcı hale dönüşmüş bir duygu, yani SEVGİ.
AŞK, ateş gibi yakıcı, fırtına gibi insanı savuran, düşünme yeteneğini devreden çıkaracak kadar beyni kaplayan, tutku dolu, inanılmaz bencil bir duygu. Ama bu derece yoğunluk, doğanın yapısı gereği aynı şekilde devam edemiyor. Edemezdi de zaten. Bu duygu yoğunluğuna insan bünyesi uzun süre dayanamazdı.
Böylesi yoğun bir duyguyu yaşayabilmiş olmak da çok önemli bir şans bence. Gün gelip alev alev yanan o ateşin külleneceğini bilerek, yaşarken kıymetini bilmek gerek. Oysa bu duyguyu hiç yaşayamadan hayatı sona erenler de var. Belki de gerçek aşk piyangodan kazanılmış büyük duygusal bir ikramiyedir, kimbilir?
Gülsen hocam, toparlayabildim mi bilmiyorum. Düşündüklerimin hepsini buraya yazmam mümkün değil, yazamadım da zaten. Üstelik sizin gibi az kelimeyle, çok şey anlatabilmeyi de beceremiyorum. Benden bu kadar.
Sevgilerimle...
Çok güzeeeell! Hem güzel hem de fikir belirtildiği zannedilen yaşanmışlığın zekice ve dürüstçe sunulması!!
Çok hoşuma gitti o benzetişin,
"belki de gerçek aşk, piyangodan kazanılmış büyük duygusal bir ikramiyedir"!
Benim düşüncelerime yakın ama tam benzemeyen değişik, ama tepeden bakıldığında, birbirinden kopye çekilmiş duygusu uyandıran yorumlar.. Aralarındaki farkların nüanslarını cımbızla ayıklıyorum!! Evet haklısın Aşk çarpar ve geçer.. O nedenle SEVGİ kalıcıdır zaten. AŞK' ın kalıcı hale dönüşmüş şekli olduğundan.
Bence "aşk" yaşamaktır. Yaşam varsa "aşk" vardır. Saygılar.
Bu yazımı yayınlarken, erkek dostların yorumlarının çoğunlukta olacağını düşünmüştüm.. Hâlâ kadın dostlarımın ne kadar çapulcu bir yüreğe sahip olduklarını anlayamamışım :)))) ..
Ancak seni de alkışlıyorum İLK cesur yürek olduğun için... Ve en önemlisi Hüseyin hocam tek satıra destanlar sığdırdığın için.. :)
Aşk 'Nefes'dir hocam !
Onsuz yaşanmaz, yaşıyor taklidi yapılır!
Onsuz beden, canlı cenazedir..
Aşk dünyaya geliş sebebimizdir.
Aşk ayrıldığımız o güzel bütüne duyulan özlemle, bir olmanın şiddetli arzusudur. Nefes olan aşka, nefisle gidilir!
Aşkı zor ya da imkansız kılan nefisdir. Nefis ki, günah bilinir. Bazen toplum kuralları,etrafın düşüceleri amborga koyar, Aşk nefis paftasıyla kirletilir... Oysa yaşayan bilir ki, gerçek aşk 'nefes'dir! Hz. AŞK gittiği zaman sabah olmasın, geceden geceye geçeyim dersiniz...
ZİRA HİÇBİR IŞIK AŞKIN SOLUĞUNU YÜREĞİNİZE TAŞIYAMAZ, IŞIĞIN ADI AŞK OLMADIKÇA!
Gülsen Hocam vaktiniz olursa destiny' nin bugünkü paylaşımını okumanızı rica ediyor ve hayırlı bayramlar diliyorum:-)
Sevgi ve saygılarımla
AŞK ile kalınız...
Güzel arkadaşım.. Destiny'm.. Bu kadar güzel bir yorumu inan cevaplayamam..
Sayfanda okuduklarımın etkisi silinecek gibi değil.. Teşekkürler.
İmzalı kitabınızı şimdi aldım, böyle incelik görmemiştim doğrusu. Hem imzalayıp gönderiyorsunuz hem de takip ediyorsunuz. Ne diyeyim! Kocaman teşekkürler. Güzel bayramlar... Aşk için söyleyecek fazla sözüm yok ama sözü olanları okuyorum.
SEVGİLİ ALİZAFER, TAKDİRLERİNE DEĞER VERDİĞİM DOSTLARA YOLLANAN KİTABIMA TEŞEKKÜRÜN İÇİN "bir şey değil" DİYORUM...
AŞK İÇİN SÖYLEYECEK SÖZÜ OLMAYANLARA DA "öğrenmenin yaşı yok" DİYORUM.. :)
Aşk nedir sizce?
Çok zor bir sınav bu dostum.
Anlık mıdır acaba,
ya da elde edildiğinde değerini yitirmeyen mi,
yoksa, onunla doğulan mı?
Ailece ve sevdiklerinizle Şeker Bayramı'nızı içtenlikle kutluyorum.
Sevgiler
Belki "yeniden" başlayandır.. unutulan ne varsa.. ya da hiç bilinmeyen.. Aşk'a aşık olmadan.. Evet zor soru kabul!
Kolay olsaydı..belki aşk olmazdı!
Vouuvv etkileyiciydii
Aşk aslında hani deriz ya aman onu direk söyleme "üç harfli" de diye. Aynen öyle..
Bir kere dile düştü mü. geliyor buluyor..
Serde hep kaybedişler olduğundan bizim payımıza hep vedalar kalıyor..
Ben kaybetmeyen bir kişi görmedim sevgili Safransarısı dostum.. O senin "üç harfli" için söyleneni ben ilk defa duyuyorum.. değişik bir söylem öğrettin bana sağol..
Bir de, "aşk, kavuşulduğu an intihar eder" diye söylenir dururdu benim inanmadığım... ama ne oldu nereye gitti "bu" şimdi buradaydı.. nerede?? diye arayıp durduğum!
Ne yazsam diye düşündüm,döndüm bloğumda aşk ile yazdıklarımı okudum.Link vererek yazdığım için kolaya kaçtığımı düşünmeyeceğinizi umuyor,sevgiyle kalın,diyorum,Gülsen hocam...
http://nehire-nehire.blogspot.com/2011/01/maviask-ayrilik-uzerine-bir-karalama.html
Düşündüm ki,şiirsiz olmasın;
http://nehire-nehire.blogspot.com/2010/12/haydi-ask.html
bunların hepsini içerir tabii ki. öncelikle, bu dünyada üzerinde en çok konuşulan yazılan insanlık hali elbette. aslında dünyanın aşk ve para üzerinde döndüğünü de söyleyebiliriz. karşı cins aşkını kast ediyorum burda.
benim de yazmayı en sevdiğim konulardan biri. geçen yıl çok yazmıştım. sonra sildim o yazıları. aşk başlığında tek bir yazı bıraktım. aslında aşk, blogumun başlığında da var.
aşk üzerine kitap yazılır. yazan da çok zaten.
şöyle veya böyle. iyi ki var. çok şeye alet olsa da.
neyse ki var ve paraya karşı dünyayı dengeliyor.
:)
Aşk, tüm zamanların içinden geçer...Ne unutur,ne unutulur.
AMA, BAZEN DEĞİP, BAZEN DE DELİP GEÇER AŞK, O ZAMANLARIN İÇİNDEN SEVGİLİ KREP.VE GENELDE UNUTULDUĞU ZANNEDİLEN HATIRLANDIĞINDA,
DELİP GEÇENİN, DEĞİP GEÇEN OLDUĞU ZANNEDİLİR NEDENSE!!.. :))
GÜZEL BİR YORUM.. DAHA ÖNEMLİSİ GERÇEĞİ İFADE EDİYOR OLMASI!.. GÜLGÜRDÜN BENİ.. İLK BAŞLARDA İFADENİ HEM BEĞENMİŞ HEM DE YADIRGAMIŞTIM SEVGİLİ DEEPTONE AMA SAYFALARINDA GEZİNDİKÇE İFADENİ KENDİME YAKIN BULUYORUM..
Diyebilirim ki blogta yazmaya başladığım günden bugüne kadar, yani neredeyse 8 yıldır.. ara ara... ama hiç değişmeden.. hep aynı ifadeyi kullandım beni kullanmak isteyenlere..
Bunların içinde çok sevdiğim dostlarım da vardı, hiç tanımadığım kişiler de..
Dedim ki:
"HERKES SAYFASINA BEĞENDİĞİ BİR BLOĞUN LİNKİNİ YAZABİLİR.. TAVSİYE DE EDEBİLİR.. BU; TAKDİR VE SAYGI İFADESİDİR..
ANCAK, KENDİ BLOĞUNUN LİNKİNİ GİDİP DE SÖZÜM ONA YORUM YAPTIĞIN YERE YAZARSAN; BU,SAYGISIZLIKTIR!"
Bence aşk İlahi aşktır. Ancak O'nu sevdiğimizde yarattıklarını da sevebiliriz.
O'NA DUYULAN HİSSİN İLAHİ BİR AŞK OLDUĞUNA BEN DE İNANIRIM SEVGİLİ YOLCU.. ANCAK BU, ONUN TÜM YARATTIKLARINI SEVECEĞİM ANLAMI TAŞIMIYOR BENİM İÇİN.. HELE DE YARATTIĞI ONCA DEFOLU KULLARI, YARATTIĞI ONCA GÜZELLİKLERİ KÖKÜNDEN YOK EDERKEN!!
Sadece güzel bakabilmektir Aşk...
Ben işin kolayına kaçtım sanırım!
Saygılar sevgiler...
Kolay dediğine verebileceğim cevap beni zorladı sevgili Tufan.. Belki de zoru görünce kolaya kaçan benim!! :))
Yorum Gönder