15 Haziran 2014 Pazar

acı çekmeyi bilmek bir sanattır..


Eğer,  “Ağlaya ağlaya sonunda unuttum seni.. şimdi hepsini gülerek hatırlıyorum..” diye bir yazı okursanız, bilin ki onu yazan, o yazıyı yazarken ağlıyordur..

Çünki acı çekmeyi bilmek bir sanattır.. Kişi, acısını moleküllerine ayırıp, her birini, bedenindeki her bir hücreye tek tek zerk ederse sindirebilir o acının özünü.. Önce tanışır, sonra inkâr eder; ama sonucunda kabullenip saygı duyar… ve, saklar o acısını, yüreği mantarlaşmış olanlardan.. Küçümsenmemesi için, yanlış yorumlara kapı açmaması için.. her dinleyenin kendi acısıyla kıyaslama oranındaki “düşük”lüğü görmemek için!!..

Çünki, acıya yapılabilecek en büyük saygısızlık, o acının derinliğinin, satıh olmasına sebep olacak kişilere anlatılmasıdır.. Hislerle köprüsü olmayan yürek taşıyanlara anlatılan her bir acı, sadece meraklı kulaklara “haber” olduğundan, sahibine dargın durur derinlerde!

Bu nedenle, “anlat ferahlarsın” diyenlerle, acıların paylaştıkça azalacağını söyleyenlere hiç inanmadım. Siz de inanmayın!.

Bu yüzden artık acılarımla dargın değilim.. İster kavuşmasız ayrılıkların sebep olduğu onulması mümkün olmayan acılar olsun, isterse -aşk- denen daima tek tarafın çekmeye mahkum olduğu acı olsun, her biri yüreğimle barışık, ilk günki gibi canlı yaşıyor derinlerimde.. Zaman zaman taşan tek damla, bir şiire dönüşebiliyor.. hepsi o kadar!..

Çünki, acıya en yakışan elbisedir şiir!..

Çünki şiir, acıyı en saygın en derin en gerçek haliyle anlatır .. ve şiir gibi sunulduğunda o iki satırlık acı, o iki satırla romanları anlatır..

Çünki o duygulardaki acı, şekil renk derinlik zaman mekân değiştire değiştire herkesin duygularını anlatır!

Şimdi,
yalnızlığın çoğaldığı yerde hasret var,
kalabalığın ortasında yalnızlık!
Umutlarımızı,
pişmanlıklara sarıp çöpe attık
YETER ARTIK!




 

20 yorum:

Asortik Krep dedi ki...

Acı çekmek bu kadar mı güzel anlatılır..? :)

Zeugma dedi ki...

İnsanların acı (ya da ağrı) eşikleri vardır, bu eşik kadınlarda doğurganlık ve anne olma özellikleri nedeniyle daha yüksektir diye biliyordum. Bana göre acı eşiği her kadında da aynı değildir ve duygusal insanlar acılarını çok daha yoğun yaşarlar.

Ancak siz acı çekmeyi betimlerken kelimelere öyle bir dökmüşsünüz ki, olayın gerçekten de bir sanat olduğuna inandım, önünüzde şapka çıkardım...
Yüreğinize ve şairane kaleminize sağlık.
Sevgiyle...

gülsen VAROL dedi ki...

Bir duyguyu anlayabilmek ve bir yazının nabzını dinleyebilmek için o içeriğe aşina olmak gerektiğine inanırım Asortik krepim.. ve bu duygumda hiç yanılmam..

gülsen VAROL dedi ki...

Ödeştik sevgili Zeugma.. zira ne zaman sayfalarında dolaşsam ben de okuduklarıma şapka çıkartma gereği duyarım..

Asuman Yelen dedi ki...

Bir önceki yazınızla ilgili olarak yeterli donanıma ve fikre sahip olmadığımı düşünüp yorum yapmamıştım.
Bu konuya ise tepeden tırnağa aşina ve hakimim.
Acılarla barışık olmak. Onları paylaşmak isteyip de paylaşamamak.
O derinliği yüzeye çekmek isteyenlerle bir arada olmak yerine yalnız kalmayı tercih etmek. VE şiire sığınmak.
Ezbere biliyorum bilmesine de...
Bu kadar güzel ifade edebilirmiydim? Asla.

Acılarınıza sağlık...

Not:Schuman' ın rüyası çocukluğumdan bu yana beni en duygulandıran ezgilerden biridir.

NzlGl dedi ki...

Sevgili Gülsen Hocam
sizden öğrendiklerimi kulağıma küpe yapmaktan vazgeçip kalbime
'nokta'olarak koyuyorum.

gülsen VAROL dedi ki...

Sevgili Asu.. benim hiç eskimeyecek yeni dostum.. İnsanların yıkılmayacak dostluklarında, yaşadıkları aynı acıların dili önemli yer tutar. Benim yazdığım kitaba dönüşen şiirlerimin pek çoğu da, aşkı değil, dönmemek üzere gidene duyulan özlemi dile getirir. Hepimizin bildiği ve sevdiği,
"İçime çöktü ayrılık Şurası göz göze geldiğimiz yer.. Buralara sık sık gelişim ondan.." Yahya Benekay'ın yazdığı bir şiir ve Saadettin Öktenay'ın bestesi.. Ve.. bu da bir aşk şiiri değil genç yaşta ölen bir evlat için yazılmış/bestelenmiş..

gülsen VAROL dedi ki...

Vazgeçme Nazlı'm.. sakın! Çünki, kulakta küpe olacaklar ile, yüreğe konacak noktaların sebebi birbirlerinden çok farklıdır. :)

Makbule Abalı dedi ki...

Bilirsiniz; "Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?" diye sorduğunda Nazım Hikmet, ressam Abidin Dino resimle değil, bir şiirle cevap vermiş;Birkaç dizesi...
İşte o zaman Nazım,
Yapardım mutluluğun resmini
Buna ne tuval yeterdi,
Ne boya...

Bazı duyguları aktarmak zordur.
Acıyı yazıyla donatıp, şiirle en yakışan kılığa bürümüş, damlaların da akmasını sağlamışsınız.
Bunu başarabilen, acıyı, hüznü de mutluluğa coşkuya dönüştürür diye
düşünüyorum. Ve inanın ben sizi yalnızlığın ortasındaki "köklü bir çınar" gibi hayal ediyorum...

gülsen VAROL dedi ki...

Her insan duygularını aktarmakta mahirdir sevgili Makbule.. ama herkes sunulan acı/mutlu duyguları anlayabilme kapasitesine sahip değildir.
Bugüne kadar beni gerek aile bireylerim gerekse arkadaşlarım hatta yüreğimde yer verdiklerim, beni nasıl hayal ettiklerini ve beni, neye benzettiklerini anlattılar, söylediler..
Hiç biri.. "köklü bir çınar" a benzetilmek kadar beni mutlu etmedi. Teşekkür ederim.

nihansu dedi ki...

Herkes kendince yaşıyor acısını,.. Ama sanki bana göre herkesle paylaşılmayan, dile getirilmeyen acılar daha acı gibi... Ya da daha derinden hissediliyor. En azından ben böyle yaşıyorum, içimde konuşuyorum, kendimle yüzleşiyorum, sorguluyorum, içimde beni üzen zamanla kanıksanmış hale geliyor. Geçmeyen acılar değil bahsettiğim, herkes gibi yaşadığım üzüntüler diyelim. Haklısınız şiir yazabilseydim eğer tüm bu duygularımı anlamlı dizelerle ifade edebilirdim, bunca yoruma gerek kalmaksızın...
Acılar bile sizin kaleminizde daha güzel Mamim...

hikayelerdirgeriyekalan dedi ki...

"Çünki, acıya en yakışan elbisedir şiir!..

Çünki şiir, acıyı en saygın en derin en gerçek haliyle anlatır"

O kadar zarifsinizki "acıyı" bile bu denli anlatımınız duygularımın tercümanı olan satırlarınızla alıntı yapmamak elde değildi,bu anlamda yüreğinize kaleminize sağlıkla çok teşekkür ediyorun..En derin Sevgilerimle Saygılar

gülsen VAROL dedi ki...

Çok haklısın Nihan herkes kendince yaşıyor acısını!!.. Yalnız, bana göre en büyük hata, "acı" ile "üzüntüyü" karıştırmak olur. Çünki 'acı' yı yaşarsın, 'üzüntü' yü sorgularsın.. "değer miydi şu dangalak için bunca üzüntüye" diye.. Ya da "değer miydi şu patron bozuntusuna verdiğim bunca emek" diye..

gülsen VAROL dedi ki...

Zarafet, kelimelerle duyguları derin ifade etmek olduğu kadar, aynı zamanda da o duyguları anlayabilmektir hikâyem.

ilhan dedi ki...

Tabii ki insanlar acılarını sonuna kadar yaşamalı. Başkalarıyla paylaştığınız zaman sadece bunu yaşamayı erteliyorsunuz yani bir şey farketmiyor. Ama acılarınız çoğalırsa o zaman da içinizde birike birike hasar oluşturuyor bu da bir gerçek. Dediğiniz gibi acı çekmeyi bilmek bir sanat galiba hak veriyorum. Bu arada müsadenizle izleyiciniz oldum.

gülsen VAROL dedi ki...

İzne gerek olur mu hiç sevgili İlhan Üçer.. Hoş geldin sayfama sefalar getirdin. Yeni bir yüz ve ses duymak ne güzel.. Az önce bloğunuzda dolaştım zevkli tertemiz ve herkesin ilgisini çekebilecek (hele de balık seviyor ise) sunumlar..

Mehmet Osman Çağlar dedi ki...

"Acı çekmeyi bilmek bir sanattır," demişsiniz, sonuna kadar katılıyorum sevgili dostum. Hele ki acılardan beslenip, sizin gibi yazıya dökebilmek... işte budur sanatçılık. Acıyı ve duyguları hayatla dengeleyerek yapabilen ender kişilerdensiniz... iyi ki varsınız.

Sağlıklı güzel bir hafta dilerim.

gülsen VAROL dedi ki...

"acı" kelime olarak, ifade ettiği anlamla, o kadar değişik farklılık gösteren ve o kadar geniş alanı kapsayan bir kelime ki; bunu hem anlayabilmek hem de anlayanı değerlendirebilmek için bir sanatçı ruha sahip olmak gerekiyor sevgili Mehmet. Teşekkür ederim dostum.

BENDEN SELAM OLSUN dedi ki...

Gülsen Hanım
Acıyı anlatan kelimeleriniz bir tabloyu süsleyen kök boyalar gibi şaheser. Yine muhteşem cümlelerle derdinize sahiplenivermissiniz.

gülsen VAROL dedi ki...

Yazdıklarım hakkında güzel düşünceleriniz için teşekkür ederim Hasan bey.