18 Aralık 2014 Perşembe

yalnızlığı dayanılmaz kılmak!!..

"Önce kelime vardı  diye başlıyormuş yohanna'ya göre incil.

"Kelimeden önce de yalnızlık vardı. ve kelimeden sonra da var olmaya devam etti yalnızlık.
Kelimenin bittiği yerde başladı;
kelime söylenemeden önce başladı.
Kelimeler yalnızlığı unutturdu ve yalnızlık kelimelerle birlikte yaşadı insanın içinde. Kelimeler yalnızlığı anlattı ve yalnızlığın içinde kayboldu.
Yalnız, kelimeler acıyı dindirdi ve kelimeler insanın aklına geldikçe, yalnızlık büyüdü dayanılmaz oldu."
diye devam ediyormuş...

Demek ki ben, yohannaya göre, daha başlamadan yalnızlık....., yalnızmışım!.


Halbuki kelimelerim kadar dostum var diye düşünürdüm.. Anlatamadıklarımı da anlayan... Söyleyemediklerimi bile dinleyebilen!..
Boşmuş demek ki hayâller.. umutlarımın hep bölük pörçük ipler gibi düğümlü olması bu yüzdenmiş..

Ben kelimelerime bel bağlamıştım oysa.. Söyleyemediklerimi anlattığını ilettiğini zannettiğim öyle olmasını umduğum kelimelerime.. Bin yıl öncesini ve bin yıl sonrasını bile anlatabiliyorum onlarla sanmıştım..

Milâttan öncelerimle milâttan sonralarımı gizli gizli ifşa ederken;  beynimle yüreğimin kavgasını aktarabildiğine inanmıştım o harflerden oluşan birleşimlerin..

Şimdi neylesem? Dümeni kırık bir gemideyim artık..
Artık, rotayı değiştirmem de mümkün değil..

Nasıl oluyor da kelimelerimle beraber içimde yaşayan ve büyüyen yalnızlık, o kelimeler bittiğinde tükendiğinde “yalnızlık” olabiliyor?. O zaman ben, o kelimeler tükenince mi yalnızım?  yoksa ben tükettiğim için mi harflerimi yalnızlığa mahkûm ettim?

Yoksa şu anda da yalnızlığımı mı anlatıyor bu kelimeler? 
Bu yüzden mi her bir kelime aklıma her gelişte, onları iletmeyip, yalnızlığımı büyütüp dayanılmaz kılmaktayım?


O zaman sussun bu kalem!    


6 yorum:

Asortik Krep dedi ki...

Susmasın, siz sadece yazıyorsunuz ama bilmeden bize hayat aşılıyorsunuz,sadece bize güç verdiği için bile susmamalı...

nihansu dedi ki...

Bu ikinci yorumum sanırım ilki ulaşmadı. Burası bir dünya, duygulara açılan bir pencere, hissettiklerimizi bize anlatan, düşünmediklerimizi bize düşündürten kocaman bir dünya hem de... Ben kendime de size de bu dünyadan bakıyorum. Yalnız değilsiniz demiştim ilk yorumda, ben buradayım hep buradaydım belki sadece sesim çıkmadı bir süre...

Susmayan nice duygu dolu günlere...

ÇOBAN YILDIZI dedi ki...

SAKIN SUSMASIN; SAKIN !!! IÇIMDEKI SESSIZLIGIN , SİZSİZLİĞIN CIĞLIGINA DAYANAMAM..

bilge dedi ki...

Olmadı Sevgili Gülsen hocam olmadı siz hiççççççç yalnız değilsiniz görmesenizde duymasanızda sizi her zaman sevgiyle anan bizler varız...

not: Kitabınızı nihayet getirtebildim...merakla okuyorum..

Akgül Çubukçu dedi ki...

Gülsen hocam, sizin kelimelerinizin kimseye ihtiyacı yok ki, bence yani... Yazmak sizin için bir üretim, bir iç dökme, bir duygu aktarımı aracı değil mi? Evet, ben de ihmal ettim son zamanlarda sizi, özür diliyorum... Durmadan bir şeylere yetişmeye çalışıyorum, her hafta sonu karşıma yeni programlar çıkarılıyor, o arada pek çok şeyi de atlamış oluyorum... Sizin bu şekilde bir yazı yazmanızda benim de payım olduğunu düşündüm, çok üzüldüm... :(

Makbule Abalı dedi ki...

"Yalnızlığı dayanılmaz kılmak" istenir mi, bilinçli mi uygulanır, kelimeler bir şekilde anlamını yitirirse yalnızlık da sürer mi" diye düşündüm yazınızı okuyunca.
Aslında insan yazılarınıza alışınca "kuş uçmaz kervan geçmez" yerlerden bile gelip defalarca okuyor. "Yalnızlığı dayanılır kılmak" yeteneğine ve sezilerine sahip duyarlı kişilerin kayda aldığı her şey, zamanı ve yeri geldiğinde kurtarıcı bir sakin liman gibidir diye düşünüyorum.
Hepimiz için "yalnızlığı dayanılır kılmaya devam edin lütfen..."