Angkorwat tapınağı ve
Mahabharata destanı..
Sanskritçe´de "maha" büyük ve herşeyin toplamı anlamına gelir; "bharata" ise komünyel bir isimdir veya bir bilgeliğin tanımıdır. Daha öte metafizik yorumlarda sözcüğün "insan" anlamında olduğu da söylenir; bu bağlamda "İnsanlığın Öyküsü" yazılmıştır.
Yüzlerce metre uzunluğunda duvara resmedilerek yazılan
Dünyanın en eski destanı;
Onbin Yıl önceki Nükleer Savaş
Kamboçya
Günümüzdeki en ilginç ve inanılmaz Mahabharata olayı; Jean Claude Carriere, Marie H. Estienne, Peter Brook ve arkadaşlarının 16 yıl çabaladıktan sonra 1985´de ilk kez Avignon´da sahneye koydukları "Mahabharata" adlı oyundur, oyun 9 saat sürüyor, bazen üç gecede, bazen bütün bir gün veya bütün bir gecede oynanıp bitiriliyor. Aynı ekip, yorulmaksızın çalışarak, inanılmaz bir performans sonucunda oyunu, bir film ve bir de tv dizisi haline getirmeyi başardı. Ama biz Türkiye´de bunları göremedik; aklı evvel film ithalatcılarımızla, tv yöneticilerimiz hayatlarında duymadıkları evrensel bir kültürü elbette ki algılayamadılar.
Kısacası atomik bir patlamanın tüm etkileri ve özellikle de insanları öldüren radyoaktif etki Mahabharata´da çok belirgindir; Mohenjo-Daro´daki Rishi kentini geçen yaz kazan arkeologlar, caddelerde yatan iskeletler buldular, bazılarının yumrukları sıkılıydı sanki bir anda ölmüşlerdi, en azından bir kıyametin yaşandığı kesindi. Ve iskeletlerde tesbit edilen radyoaktivite, en azından Hiroshima ve Nagasaki düzeyindeydi.
"Birkaç on yıl evvel batılılar tarafından Güney Hindistan´daki bir tapınakta bulunan antik Sanskrit metinlere göre, Vimanalar uçan tüm araçların en üst noktasıydılar. İtalyan bilimci Dr. Roberto Pinotti 12 Ekim 1988´de Bangalore´da yapılan Dünya Uzay Konferansı´nda yaptığı konuşmada, Hindu antik metinlerinde tanrılarla, kahramanlar arasında yapılan bir savaşın anlatıldığını belirtti.
Bir köpük gibi tüm binayı ve etrafında bulunan her şeyi kökleriyle örten bu ağaçlar orman haline gelerek bu medeniyetin ve şehrin örtülmesine ve gözlerden uzak kalmasına sebep olmuştur. Arkeologlar tarafından orman civarında bulunan bir taşın insan eli ile taşınabileceği tesbit edilmiş ancak yapılan araştırmalardan yine bir sonuç alınamayınca "nasa" yetkililerinden o mıntıkanın uzaydan taranması istenmiştir.. Böylece orada asırlardır gizli kalan medeniyete ve destanına ulaşmak mümkün olmuştur.

Günümüzdeki en ilginç ve inanılmaz Mahabharata olayı; Jean Claude Carriere, Marie H. Estienne, Peter Brook ve arkadaşlarının 16 yıl çabaladıktan sonra 1985´de ilk kez Avignon´da sahneye koydukları "Mahabharata" adlı oyundur, oyun 9 saat sürüyor, bazen üç gecede, bazen bütün bir gün veya bütün bir gecede oynanıp bitiriliyor. Aynı ekip, yorulmaksızın çalışarak, inanılmaz bir performans sonucunda oyunu, bir film ve bir de tv dizisi haline getirmeyi başardı. Ama biz Türkiye´de bunları göremedik; aklı evvel film ithalatcılarımızla, tv yöneticilerimiz hayatlarında duymadıkları evrensel bir kültürü elbette ki algılayamadılar.
Dünyalılarla uzaylılar mı savaştı?
Kısacası atomik bir patlamanın tüm etkileri ve özellikle de insanları öldüren radyoaktif etki Mahabharata´da çok belirgindir; Mohenjo-Daro´daki Rishi kentini geçen yaz kazan arkeologlar, caddelerde yatan iskeletler buldular, bazılarının yumrukları sıkılıydı sanki bir anda ölmüşlerdi, en azından bir kıyametin yaşandığı kesindi. Ve iskeletlerde tesbit edilen radyoaktivite, en azından Hiroshima ve Nagasaki düzeyindeydi.
"Birkaç on yıl evvel batılılar tarafından Güney Hindistan´daki bir tapınakta bulunan antik Sanskrit metinlere göre, Vimanalar uçan tüm araçların en üst noktasıydılar. İtalyan bilimci Dr. Roberto Pinotti 12 Ekim 1988´de Bangalore´da yapılan Dünya Uzay Konferansı´nda yaptığı konuşmada, Hindu antik metinlerinde tanrılarla, kahramanlar arasında yapılan bir savaşın anlatıldığını belirtti.
Bir köpük gibi tüm binayı ve etrafında bulunan her şeyi kökleriyle örten bu ağaçlar orman haline gelerek bu medeniyetin ve şehrin örtülmesine ve gözlerden uzak kalmasına sebep olmuştur. Arkeologlar tarafından orman civarında bulunan bir taşın insan eli ile taşınabileceği tesbit edilmiş ancak yapılan araştırmalardan yine bir sonuç alınamayınca "nasa" yetkililerinden o mıntıkanın uzaydan taranması istenmiştir.. Böylece orada asırlardır gizli kalan medeniyete ve destanına ulaşmak mümkün olmuştur.
çok ilginç bir geçmişi gözlerinizin önüne sermeye çalıştım.. İnanıyorum ki bilemediklerimi merak edenler, "google" dan eksiklerimi tamamlayacaklardır.

11 yorum:
Esrarengiz ve doğa üstü şeyleri seviyorum. Paylaştığınız için teşekkür ederim. Sevgiler...
Fotoğraflardaki ağaç kökleri bana çok enteresan geldi doğrusu.ağaca dönüşmüş insan görünümü veriyor.Henri Michaux'un
"Bu öyküyü kuru bir çubuğa anlatsaydın yapraklanır ve köklenirdi."dediği bu destan şimdiki "avatar" yani.paylaşımın için teşekkürler can dost sevgilerimle.
ne güzel başladı sabah :)
Anlatımınız, resimlemeniz çok güzel!
Kopyalayabilseydim arşivim için alacaktım. Emeğiniz için teşekkürler.
Ne kadar da gizemli... Bu farklı paylaşımınızı okurken ve fotoğraflara bakarken keşke imkanım olsaydı da bu ilginç geçmişe sahip yerleri yerinde görebilseydim diye düşündüm. Hiç bilmediğim bir tarihti, bu sebeple ilgiyle okudum. En çok da ağaçların görünümleri ilgimi çekti. Her biri sanki birşeyler anlatmaya çalışır gibi farklı şekildeler.
Ne dersiniz hani bir yön tayin etmeden yolculuğa çıkacaktık ya burayı da dahil etsek mi? :))
Olağanüstü, büyülü yerler. Bambaşka bir alem. Doğanın muhteşem eserleri. Ağaçları inanılmaz seviyorum zaten, bu fotoğraflardaki ağaç köklerinin sıradışı görüntülerine kapılıp gittim. Oraları gezebilmeyi çok isterdim. Paylaşımınız için çok teşekkürler Gülsen öğretmenim...
Fotoğraflar harika ağaçlar çok ilginçti gerçekten.
Bu güzel paylaşım için teşekkürler
Sevgiler
Yine çok enteresan, bilmediğimiz konuları aydınlatıcı bir post sevgili Gülsen Hocam. Çok eskilerde okuduğum, "Tanrıların Arabaları" nı anımsadım. Paylaşımınz için teşekkürler.
Sevgi ve saygılarımla..
Inanilmaz! Agac kokleri korku filmlerindeki gibi yurumus, hareket etmisler sanki.
Cok ilginc bir yazi.
destanlarıda ilgi çekici...
''karma'' inançlarıda...
farklı zamanlar ,farklı çağlar
halinde yaşadığımız bu gezegende...
sonuçta her vernalin sonu gelmiş...
korkarım bu vernalin sonuda nükleer'den olacaktır...
ağaçlar için söylemeden geçemeyeceğim bir olayı hatırladım...
şu topraktan iki kalın kök halinde çıkanlar vardır...
1000 yıl önce filan çocukken
onların başaşağı gömülmüş insanlar olduğunu söylemiştim...
ne yaptıysa bizimkiler değiştirememişti bunu:))
ne zaman öyle bir ağaç görsem hala
aklıma gelir...
sevgi ve sağlıkla...
İnsan yine hayretle okur mu? Okuyormus...
Yorum Gönder