Bazen oturduğum yerden duvarlarla konuştuğumu biri görse benim için ne düşünür acaba diye geçer aklımdan.. Allahtan evimin içini görebilecek seviyede bir ev yok civarda .. aynı düşünce, içimi görebilmesi mümkün olmayanlar için de geçer aklımdan!..
Bugün, zaman zaman saatlerce baktığım, konuştuğum , seyreylediğim duvarlarımın anlattıklarını paylaşmak istedim sizlerle ..
Duvarlar için ne yazılar ne şiirler yazılmış bugüne kadar.. Han duvarlarından... cam duvarlara kadar! Araya örülen duvarlardan,
yıkılan utanç duvarlarına kadar!!
Evime hiç gelmemiş bir kişi için,
"Evimin bir duvarında gölgen kalmış
ve yüreğimin tüm duvarlarında sevgin.." desem de..
yıkılan utanç duvarlarına kadar!!
Evime hiç gelmemiş bir kişi için,
"Evimin bir duvarında gölgen kalmış
ve yüreğimin tüm duvarlarında sevgin.." desem de..
Ya da alenen,
"Aramıza ördüğün duvarlara
kapılar çizdim
açıp, gelirsin diye..
Kapılar duvarda kaldı,
sen,
duvarların ötesinde.." diye, anlayamayacağı sitemler etmiş olsam da, burada, anlatmaya henüz başlamadığım duvarlar farklı.. Yani mecaz yok.. duygu yok..
Bildiğimiz taş - beton duvar!!
Ancak yine de, benim duvarlarım daha farklı göreceksiniz!.. Salonum hariç, odalarımın duvarlarının hepsi neredeyse tamamen fotoğraflarla dolu..
"Albümdekiler" i okuyanlar, o albümlerin yırtılışını ve içindekilerin nefes alışını hatırlar belki..
Kim bilir... o nedenle mi acaba ben kendimi hiç yalnız hissetmiyorum?
Kim bilir... o nedenle mi acaba ben kendimi hiç yalnız hissetmiyorum?
Hatta, tek başıma olduğumu bile düşünmeden geçiyor günlerim?..
SOY AĞACIMIZ
Bırakın 7 göbeği.. 3 göbek öncesini bile bilen ne kadar azdır.. Oysa zaman zaman yazılarımda dile getirişim bu yüzden, insanlar, yaş ilerledikçe köklerine eğilir.. Büyük dedenin nerede doğduğunu merak eder meselâ.. ya da babaannenin adı neydi acaba' ya takılır!..
Belki benim çocukluğumda fazla magazin kitap hikâye dergi ve sair olmadığından, "can baba" "çocuk haftası" "Nasrettin Hoca" dergilerine ve hürriyet ile cumhuriyet gazetelerine bağımlı olduğumuzdan.. Belki de o nedenle anneannemin ve diğer aile büyüklerimizin anlattığı masalımsı (ki bizim için gerçekten masaldı onlar) geçmişlerini can kulağı ile dinleyişimiz ve hiç unutmayışımız ondan..
Bırakın 7 göbeği.. 3 göbek öncesini bile bilen ne kadar azdır.. Oysa zaman zaman yazılarımda dile getirişim bu yüzden, insanlar, yaş ilerledikçe köklerine eğilir.. Büyük dedenin nerede doğduğunu merak eder meselâ.. ya da babaannenin adı neydi acaba' ya takılır!..
Belki benim çocukluğumda fazla magazin kitap hikâye dergi ve sair olmadığından, "can baba" "çocuk haftası" "Nasrettin Hoca" dergilerine ve hürriyet ile cumhuriyet gazetelerine bağımlı olduğumuzdan.. Belki de o nedenle anneannemin ve diğer aile büyüklerimizin anlattığı masalımsı (ki bizim için gerçekten masaldı onlar) geçmişlerini can kulağı ile dinleyişimiz ve hiç unutmayışımız ondan..
ANNEM ve BABAM
Annem hayatı boyunca dudağına ruj bile sürmeyen, "makyaj" nedir bilmeyen bir hanımefendi ve muhteşem bir piyanist idi.. 17 yaşında, kendisinden 13 yaş büyük bir beyefendi ile evlenmiş olmasının etkisi diye düşünürdüm makyaj yapmayışını.. Çok sonraları... makyajdan saç boyasına kadar, boyanmanın hiç bir çeşidini sevmeyen ve yapmayan biri olarak, bunda sözü geçenin, efendiler(!) değil, "gen" ler olduğunu anladım. :))
Babam ise, 1930 yılında, gömleği-kravatı, cebinden hiç eksik etmediği dolmakalemi, mendili ve saati ile örnek bir ADAM.
DEDELERİM...
Ne yazık ki her ikisini de tanıyamadım.. Ama dinlediğim masallarda(!) onlarla ilgili geçmişi su gibi ezberime aldığımdan, tanıyormuşum, Molla bey ve Hıfzı Ali bey ile çok sohbetlerimiz oldu zannedişim ondan!! Hatta, Hıfzı beyin aşık olduğu ve ömrünün son saniyesine kadar sevdiği hanım sultanı Sıdıka' yı (anneannem) sevişini, "Albümdekiler" adını verdiğim romana konu yapışım da ondan!!
Molla bey ile anlatılan çok az şey dinledim.. Onları ne kadar çoğaltırsam çoğaltayım, çok zengin olduğunun ve lokmasına varana kadar olmayanlarla paylaştığının ötesinde pek bir şey bilmiyorum.
Dedem Hıfzı Ali ve onun
"hanım sultan' ı Anneannem
Udî Sıdıka Özdenses
Dedem Molla bey
SONRA... BİZ..
ağabeyim ablam ve ben
DÖRT İKEN BEŞ OLUŞUMUZUN,
SENEYE BENİM DE ÖNÜME BİR UFAKLIĞIN EKLENECEĞİNİ BİLMEDEN VERDİĞİMİZ
SENEYE BENİM DE ÖNÜME BİR UFAKLIĞIN EKLENECEĞİNİ BİLMEDEN VERDİĞİMİZ
BU MASUM POZLARA DALIP..
NE GÜZEL TESELLİ BULURUM DERTLERİME ..
NE GÜZEL TESELLİ BULURUM DERTLERİME ..
VE ... DUVARLARIM..
ODALARIMIN
dilsiz bilinen duvarlar!!...
Nereye başımı çevirsem...
hangi odama girsem...
hangi dolabın ya da konsolun
hangi odama girsem...
hangi dolabın ya da konsolun
üstüne bakacak olsam..
küçük kitaplığımın üstünde, kenarında, içinde..
Beni hiç yalnız bırakmayanlar var..
Yıllardır, anlattığım onca sırlarımı saklayan!
1930 yılında çekilen bu fotoğrafa,
baba diyarı ARDANUÇ'a bakıp,
baba diyarı ARDANUÇ'a bakıp,
hiç görmediğim diyarları o devirde şehirlerin bile zor sahip olduğu mimariye sahip olan bu güzel, temiz,
cehennem deresinin tepesinde kurulmuş
"nahiye'ye" bakıp hayaller kurarım..
Sonra gözüm, alttaki soyağacımızın fotoğraflarına
dışarıdan iliştirdiğim resme takılır!..
cehennem deresinin tepesinde kurulmuş
"nahiye'ye" bakıp hayaller kurarım..
Sonra gözüm, alttaki soyağacımızın fotoğraflarına
dışarıdan iliştirdiğim resme takılır!..
BU SOYAĞACIMIZIN RESMİNİ..
SARIŞINIMIN GÜN BE GÜN BÜYÜYÜŞÜNÜ,
DİĞERİNDE,
AĞABEYİM VEDAT VAROL'UN
AĞABEYİM VEDAT VAROL'UN
SANKİ YANIMDAYMIŞ GİBİ
ÇAKIL TAŞLARI İLE TABLO YAPIŞINI,
KALEMİNİN ARKA UCUNU ISIRA ISIRA
GÖZLERİ UZAKLARA DALMIŞ
RÜBAİLER YAZMASINI ..
SONRA..
OĞLUMUN DOĞDUĞU AN' ı,
OĞLUMUN DOĞDUĞU AN' ı,
KUCAĞIMA VERİLDİĞİNDE İÇİME İŞLEYEN ve
HİÇ SOĞUMAYAN O SICAKLIĞI DUYDUĞUM GÜNÜ..
VE YIL , YIL ..
VE YIL , YIL ..
BÜYÜYÜŞÜNÜ SEYREDERİM
duvarlarımda!!..
KORİDORUN AYNASINA YENİ TAKILANLARI!
SANDIĞIN ÜSTÜNDE YANIBAŞIMDAKİLERİ..
ÇALIŞMA ODAMDA,
NEREDEYSE ÖMRÜMÜ SEYREDEREK
VE TÜM SIRLARIMI PAYLAŞARAK
GEÇİRDİKLERİMİ,
NEREDEYSE ÖMRÜMÜ SEYREDEREK
VE TÜM SIRLARIMI PAYLAŞARAK
GEÇİRDİKLERİMİ,
DUVARLAR DOLUNCA,
DUVAR BOYUNDAKİ AYNALARIMIN
İMDADIMA YETİŞTİĞİ ODALARI..
Soyağacı fotoğraf çerçevesine dışarıdan iliştirilmiş,
gözümün takıldığı resmin arkasına
"yaş 35!! gençliğe veda"
diye yazdığım resmime bakıp,
sonra bir de aynaya bakıp!!!
neyse konumuz bu değil!
DUVAR BOYUNDAKİ AYNALARIMIN
İMDADIMA YETİŞTİĞİ ODALARI..
gözümün takıldığı resmin arkasına
"yaş 35!! gençliğe veda"
diye yazdığım resmime bakıp,
sonra bir de aynaya bakıp!!!
neyse konumuz bu değil!
BENİM İÇİN ÇOK DEĞERLİ OLAN,
NALAN' ın (kaat'ı sanat-ı) HEDİYESİNİ...
BENİM İLK VE SON YAĞLIBOYA TABLOMU...
ATATÜRK İÇİN YAZDIĞIM ŞİİRİME
"KÜLTÜR BAKANLIĞINCA" VERİLEN ÖDÜLÜ!!!..
SEYREDER DURURUM...
NALAN' ın (kaat'ı sanat-ı) HEDİYESİNİ...
BENİM İLK VE SON YAĞLIBOYA TABLOMU...
ATATÜRK İÇİN YAZDIĞIM ŞİİRİME
"KÜLTÜR BAKANLIĞINCA" VERİLEN ÖDÜLÜ!!!..
SEYREDER DURURUM...
********

46 yorum:
Böylece sizi daha iyi tanıdık ve sevdik. Ayrıca derinliğinizin nereden geldiğini de öğrendik.
Gülsen hocam; daha önce de yazmıştım sanırım, ben sizin bu geçmişinize ait paylaşımlarınıza bayılıyorum. O kadar güzel yazıyorsunuz ki, okurken su gibi akıp gidiyor. Belki biraz da benim için mümkün olmadığından olsa gerek diye düşünüyorum.
İnsan ve duygu yönünden çok zengin bir hayatınız olmuş. Ve şunu da söylemeliyim, şu anda evinizde yalnız yaşadığınızı belirtmenize rağmen, siz yalnızlığı hiç sevmiyorsunuz (bence). Evinizin her yeri, duvarlarınız o kadar aile üyeleriyle dolu ki, yalnız kalmanız mümkün değil. Evinizde ailenizle birlikte yaşadığınız çok belli. Evinize geldiğim zamandan beri daha da artmış sanırım fotoğraflar. Sarışınınızın gelecek yıllardaki başarılarını ve mürüvvetini kutladığınız anlar da o duvarda yer alır inşallah..
Sonuç olarak "albümdekiler"i de bir kez daha anmış olduk. Onları günümüzde de siz yaşatıyorsunuz. Ne kadar mutlulardır kimbilir?
Sağlıkla, ve mutlulukla kalınız. Sevgilerimle.
Ne kadar kalabalıksınız!
Her duvardan binlerce ses çıkıyor. Ve hiç susmayacaklar gibi. Sizde susmayın. Dinleyen o kadar çok ki!
İnsanın hayatını her gün , her baktığında yeniden hatırlaması , anılara dönmesi güzel bir duygu Gülsen hocam.
Hatırlamak istemediklerini 'hala' yok edememesi de asil bir ruh taşımasından olsa gerek.
sevgilerimle
Kalabalık ailelerde büyüyen insanlar, geçmişi kalabalık olduğundan yalnızlığa alışık olamıyor ne yazık ki Anjelika' m.. Ancak, Bu anma şekli ile gidenleri rahatsız mı ediyorum mutlu mu?? sorusu zaman zaman beynimde cirit atmakta..
Kabul!.. insanın anılarını daima hatırlaması "güzel bir duygu".. Ancak, hatırlanmaması gerekenleri yok edememenin "asil bir duygu" olması ile yakından uzaktan bir ilgisi yok Nazlı'm..
Ona lügatte "salaklık" denmekte!:)
Estağfurullah hocam...
Ben hala aynı şeyi savunuyorum.
Bu hatırlanmaması gerekenleri bile yok etmemek, insana saygı, kendine saygıdır.
Ve ne yazık ki bu saygı bende yok:( !!!!onun için bu kadar ısrar edişim.
Oysa ben, yorumunu okuduğumda,
"tecrübenin konuşması" diye düşünmüştüm.. Bir gün.. unuttuğunu zannettiklerini hatırladığında, hiç unutmayacağına emin olduğum beni de hatırlayacaksın.. :)
Bir fotoğraf sadece o fotoğraftakileri anımsatmakla kalsa gene iyi, hemen ardından o dönemle ya da o kişilerle ilgili bütün anılar bir anda hücuma geçiyorlar ya....
TECRÜBELERİN KONUŞUYOR BANU.. BİLİYORUM SENİN DE BU KONULARDA NE KADAR HASSAS OLDUĞUNU..
BEN DE ZATEN BU ÇOK SESLİLİĞİ SEVİYORUM NEWBAHAR.. HER KAFADAN BİR SESİN ÇIKMASINI.. KABUL EDENLERİN SEVİNÇ ÇIĞLIKLARINI.. ETMEYENLERİN HOMURTUSUNU DUYABİLMEK!!!
"DELİLİĞİ TARİF EDEBİLEN, GERÇEK DELİDİR" DİYE OKUMUŞTUM BİR YERDE.. EN İYİSİ SUSMAK!!!
"Duvarların dili olsa da konuşsa" denir çoğu zaman ama bu söz, sizin duvarlarınız için geçerli değil. Sizin duvarlarınız konuşuyor, her biri, bir yaşanmışlığı, bir sanat eserini, bir duyguyu/duyguları anlatıyor, dile geliyor kısaca... Özellikle köklerinize böylesine sahip çıkışınız, yaşanmış en güzel ve özel an'ları yansıtan fotoğraflarınız, sizin ve ailenizin inanılmaz sanat eserleri bir araya gelince de seyrine doyum olmuyor.
Evinize ilk gekdiğimde kafamı nereye çevireceğimi şaşırmıştım, kitabınızda okuduklarım evin duvarlarında yaşam bulmuştu sanki. Aslında hep şöyle düşünürüm; bir ev o evde yaşayanı temsil eder, o evde yaşayanın duygu dünyasının da bir göstergesidir. Sizin duygu dünyanızın zenginliği ve sizin özel oluşunuz düşünüldüğünde evinizin ve duvarlarınızın da böyle olması şaşrıtmıyor hiç beni.
Her birine keyifle tekrar tekrar baktım; sayfanızın kapak resmi çarptı ilk önce sonra o çok eski yılların anılarının kokusunu aldım, beş çocuk, aile fotoğrafları derken yeni nesiller... Ve arada paylaştığınız şiiriniz ve sonrası; hatanın seyredildiği fotoğraflar...
Duvarlarınız sizin gibi çok özel ve o duvarları çok seviyorum, yine gelsem yine saatlerce başında kalabilirim her birinin ve elbette kendimi ve oğlumu da görmek, sizin dünyanızın bir parçası olabilmek işte bunun tarifi yok.
Konuşan duvarlarınızı ve sizi çok seviyorum.
SEVGİLİ ALİZAFER, SEN BENİM AZ VE ÖZ KONUŞAN DOSTUMSUN.. SATIRLARINI ÇOĞALTMAYI SEVİYORUM BU YÜZDEN.. VE ANLADIM Kİ SEN "ALBÜMDEKİLER" ROMANIMI OKUMAMIŞSIN??? MAİL ADRESİME YA DA YAYINLANMAMAK KAYDI KONARAK YORUM GİBİ, EV ADRESİNİ YAZARSAN SANA İLETEBİLİRİM..
TABİİ İF YOU WANT!! :) :)
Dikkati keskin olanı severim Nihan.. hatta bunu tanıdıklarım üzerinde zaman zaman minik testlerimle ölçerim.. "fark etmedi bile" diyerek gülüp geçtiklerim olduğu gibi, "fark etmedi yazık!" diye hayıflandıklarım da olur.. Ama bunların hiç birisi senin için geçerli olmadı.. O nedenle o keskin gözlemci ruhuna, detayların arasındaki "öz" ü buluşuna hep hayran oldum..
Güzelliklere güzellik katabilen insanlar olursa insanın yaşamında, duygu dünyasının zengin, duvarlarının da geveze olacağından eminim!
Ne güzel bir dünyanız var.
geçmişe yolculuk, fotoğraflar, oradan süzülen yaşanmışlıklar,anılar ve bizi biz yapan gerçeklikler..
orada gezinmek ne güzeldi..
O güzel hayat ağacımda iz sürdüğünü görmek ne güzel Maviizim.. Hele de senin yapraklarındaki derinliği gördükten sonra!!
"Albümdekiler" i yeniden okudum bu duvardakileri bakarken Sevgili öğretmenim.Bir bölümünü gördüğüm hatta dokunduğum halde bircoğunu gözden mi kaçırmışım diye keşkelerim var...Sevgiler...
Tanışmanın... buluşmanın... anlatmanın dinlemenin ve daha sınıflandıramadığım pek çok coşkunun içinde, gözden kaçan ne çok şey olur Arzum bir bilsen!..
Belki de düzenlemek için, mola verilen bir zamana rastlamışsındır.
Bir başka baharda.. geldiğinde..telâfisi mümkün!! :))
Her yıl babamın ölüm yıldönümüde babamın ve sülalemizin mezarlarını ziyaret ediyoruz annem ve kardeşlerimle. Abimin torunu da var. Onun açısından bakarsak 5 kuşak gerisini bilebiliyoruz.
Çocukken 50 yaş insanlar o kadar yaşlı gelirdi ki; şimdi o yıllara geldim ve kendimi oldukça genç hissediyorum.
İyi Bayramlar.
Yazını önce hafif sonra kuvvetli bir gülüşle okudum sevgili Uygar.. Çok haklısın.. Bizim de (ve tahminim herkesin) mahallemizdeki tüm TEYZE ve AMCALAR hatta neneler ve dedeler 50-55 yaş arasında idiler.. Bu durumda benim kendimi zombi gibi mi hissetmem gerekiyor acaba diye güldüm..
Sana da iyi bayramlar güzel insan.
Merhaba,geçmişten esintiler ne hoş:)ama son satırlar hüzünlendirdi..benim de geçmişte kalan bir anımı hatırlattı,fotoğrafın arkası yazılan şu satırlar" baktıkça değil,hatırladıkça bakman dileğiyle"
Sevgiyle esen kalın..Mutlu Bayramlar Saygılarımla
HİKâYEM... İNAN Kİ İKİSİ DE AYNI .. ZAMAN ZAMAN YER DEĞİŞTİRİR SADECE, HEPSİ O. HA BAKTIKÇA HATIRLAMIŞSIN.. HA DA HATIRLAYINCA BAKMIŞSIN MAZİDE KALAN GÖLGELERE!!
SANA DA MUTLU BİR BAYRAM DİLİYORUM.. YANINDA SEVDİKLERİNLE.
Tek kelimeyle muhteşem bir çalışma olmuş değerli öğretmenim.
Teşekkür ederim Hüseyin hocam.. Ancak yazdıklarımın "çalışma" olarak kabul edilmesi beni üzer.. "muhteşem" bile olsa.. :) :)
Çünki bana göre çalışma, bir vazifenin, biraz mecburiyetin ve de çokça bazı beklentilerin oluşturduğu bir işlemdir.
Ben buna "paylaşım" demeyi tercih ediyorum.. Tabii sizler de kabul ederseniz..
Tüm günlerinizin " BAYRAMLARDAN GÜZEL" geçmesini dilerim.
duygulanarak hissederek okudum. ayna fotoları, fotoların birikmesi, sondaki minik harfli not, özellikle de sandık ve o konsol. demek cidden içinde uyuyordunuz kardeşler ha.
bu yazı ve fotolarla nerdeyse bütün bir ömrü hissettirmişsiniz.
:)
Okurken,ve tek tek incelerken resimleri;ALBÜMDEKİLER'i yerlerine oturttum.
Yine ramazandı okuduğumda ve nasıl yoğun duygularla okuduğumu tekrar hatırladım.
Duvarlarını hatırladım,beni evinde ağırladığın o güzel günü,hiç susmadan şakıdığımız o günü.
Duvarlarını yakından görmekle mutluyum. Ama seni yakından tanımanın mutluluğu yanında ...
Duvarlarını ilk buluşmanın sarhoşluğuyla:))çok iyi incelemediğim biliyorum ama sevgili Nihan'ın deyişiyle
"sizin dünyanızın bir parçası olabilmek işte bunun tarifi yok."
Sevgi ve coşkuyla kucaklandınız efeeem,mutluluk fotoğraflarınızın an be an artması dileğiyle.
Aklımda kalış şekilleri ile tüm ziyaretime gelenler beynimde benim dünyamın bir parçası oldular.. Duvarlarımdaki dünyamın bir parçası olmalarını ise, o mutluluğun (kendilerince)tarifini bulamayanlar becerdi sevgili Nalân.. Seni merak etmiştim Ramazan efendiyi unutup!!!
Aç kalıp Hak ettiğiniz bayramınız kutlu olsun diyorum.. :)))
Hoş geldin deeptone .. sayfanı gezdim..çok çok güzel.. ve hemen oğluma tavsiye etim.. onun benden gizli açtığı bir blog olarak düşündüm.. o derece yani!! :))
Evett o konsolun çekmecesini çekip yatak olarak uyutulurmuşuz bebekken... sonra çocuklarımızı uyuttuk anne evine gidince.. şimdilerde, ben torunumu yatırdım bebekken.. O büyüyünce ne yapar bilemem!! :))
gözlerimmi doldu desem içimmi ürperdi desem ne desem bilemedim :) çok güzel bir blog olmuş.yüreğinize sağlık.
tişkür ederim. ben de yazılarınızı hatta yorumlarınızı da okudum.
:)
demek torununuzu uyuttunuz.
çok tatlı bir gelenek olmuş.
hayatın sürdüğünün, geçmişle geleceğin bir köprüsü. aynı zamanda geçmişe saygı. çok sevdim.
:)
hiç unutmayacağım bir hayat kesiti bu.
:)
SAĞOL SEVGİLİ MERİKA..DEMEK Kİ SATIRLARIM ARASINI DA OKUMUŞSUN.. ORALARDA ALENİ YAZILANLARIN HARİCİNDEKİ DUYGULARI DA OKUDUĞUN İÇİN MUTLU OLDUM..
SEN NİCK NAME'İN GİBİ "DERİN" DUYGULAR YÜKLÜSÜN SEVGİLİ DEEPTONE.. BENİ GERÇEKTEN DUYGULANDIRDI BU HASSAS YAKLAŞIMIN..
hele gençlik fotografınıza bayıldım.şu bahsi geçen 35 olan çok asil ve hoş görünüyorsunuz.hep hüzünlendirir beni zamanın geçmiş hali.sevgiler
Hafız Ali gözlerimi yaşartan dede, Ardanuç ve Cehennem deresi, Albümlere karıştığımda sayfa sayfa bazen oralarda gezindiğimi hissetmiştim..
Evet, hep merak ederim albümler kendiliğinden mi dizilir diye, yoksa biz mi sıraya dizeriz hayata verdikleri şekillere göre, hep bir soru olarak kalacak sanırım..
Duvarlara asılan her bir resim aslında bir kapıdır bence, kilidi yok, tokmağı zili yok, yeter ki sen içeri girmeyi iste..
Saygılar sevgiler...
Kitabıma İLK yorumu yapansın sevgili Tufan.. Hiç unutamam.. Oğlumla okurken birbirimizden gizlemiştik yaşları!
Şimdi de ne güzel ne kadar değişik ve doğru bir tanımlama yapmışsın her bir resmin bir kapı oluşu ile ilgili.. Haklısın yeter ki içeri girmeyi iste!
Her zaman yorumlarınla yazımdaki duygularıma çok içten tercüman oldun Tufan.. Teşekkür ederim.
Üç yıl geçmiş güzel duvarlarınızı burada göreli Sevgili Öğretmenim ,yeniden soluk soluğa dolaştım yine...Muhteşem anılarınızla sağlıklı ve mutlu anlar diliyorum.
Ben o konuşan duvarları çok özledim, çok...
Duygusallıkta rekor kırıyorsun Arzum.. Yine efkarın ağır bastığı bir gece!!... Gidenleri özlediğim.. belki artık çağrı(!) beklediğim için, benden gün be gün uzaklaşanlara ben yaklaştığımı hissettiğim için ve DUVARLARDAN başka benimle konuşan olmadığı için..
konuşan duvarlar işteeeee :)
Duvarlarla konuşa konuşa bir duvardan farkı kalmayanı da özledin mi Orkidem?
Ah deeptone bugün bloğunda cirit attım kelimenin tam anlamı ile.. İçimden beni neden unuttun diye sordum.. demek duydun :))))
hoş tesadüf olmuş. albümdekiler adlı kitabı okumuştum yaa diğer kitabı da sipariş ettim okuycam. ne unutmasıııı :)
Kitabıma ulaşamazsan bana ulaşabilirsin .. adresini vermen yeterli. Çünki Senin okumanı önemsiyorum deeptone.
Konuşan duvarlarınızı seyrederken ben de derin izler bırakan 'Albümdekiler' romanınızı
yeniden okumuş gibi oldum Gülsen Hoca'm. Aile fertlerinizin asil duruşları, çocukluk fotoğraflarınız... ve günümüze uzanan diğer fotoğraflarınız her biri çok güzel. Siyah beyaz fotoğraflara bakarken 'ah hayat!' dedim içimden... ve aranızdan ayrılan, içlerinde ağabeyiniz Vedat Varol'un da yer aldığı değerli büyükleri bir kez daha saygıyla andım. Her birinin ruhları şâd olsun..
Sevdiklerinizle birlikte, sağlıkla, huzurla dolu ve duvarlarınıza yenilerini ekleyeceğiniz güzel anılarla yüklü, nice nice yıllar dilerim. Sevgi ve Saygılarımla...
Esin'im sen, beni tanımadan önce ailemle tanışmış oldun ağabeyim Vedat Varol'un rubaileriyle dolu "ve günahlar var ya.." kitabını tanıtarak .. O nedenle yüreğimdeki yerin çok farklı.. tabii ki yalnızca bunun için değil.. Bu, sadece bir öncelik.. yoksa sen, dolu dolu değerleriyle kalbimde ve aklımda yer eden benim güzel sarışınımsın..
Yorum Gönder