Bugün yaptığım, yaz
temizliği desem DEĞİL… e kış temizliği de olamayacağına göre akla zarar bir
temizlik diye düşünmek en iyisi..
Eminim pek çoklarınıza da olur bu.. Benim defalarca tekrarlayan manyaklıklarımdan en zararsızı!!
Eminim pek çoklarınıza da olur bu.. Benim defalarca tekrarlayan manyaklıklarımdan en zararsızı!!
Bugün de, bilgisayar masamı ve kitaplığımı temizlemek geldi
içimden.. Temizlemek dersem de siz inanmayın.. her bir şeyleri çıkartmak.. masa
üstüne, yerlere, oraya buraya koymak .. (bazılarını fırlatmak).. ve bunları
yaparken, o başıboş serazat uçuşan hatıraların içinde kaybolmak!..
İnanın önceleri bu kadar etkilenmiyordum.. Ama (her ne kadar
sık sık gündeme getirmek istemesem de) yokuştan iniş başlayalı artık okuduklarımdan,
eski kitaplardan ve en çok da sakladıklarımdan etkilenmeye başladım..
Bugün ne oldu biliyor musunuz?? Bilgisayar masamın yan büyük
dolabını boşalttığımda arka taraflarda muhteşem bir deri kapaklı defter
buldum..
Ayyy deftere bayıldım!! Tam, artık bulamıyorum diye düşündüğüm kalitede.. Hemen oturdum koltuğuma ve defteri açtım..!! .. ?? ..
Ayyy deftere bayıldım!! Tam, artık bulamıyorum diye düşündüğüm kalitede.. Hemen oturdum koltuğuma ve defteri açtım..!! .. ?? ..
Bilmem inanacak mısınız yazacaklarıma?.. aslında pek de
üstünde durduğum bir cevap değil bu soru.. Çünki varakaları görünce sizler de
benim kadar şaşıracak ve inanacaksınız..
Bundan kısa bir süre önce de, yine dolap çekmece
yerleştirmelerimin birinde neredeyse 20 yıl önce rahmetli Ecevit’in mektubunu
bulmuş ve yayınlamıştım, Elazığ valisinin teşekkür mektubu ile. Okuyanlar eminim
hatırlamıştır.
Ama bu çok farklı.. Defteri açtığımda... 1977 yılına ait kısa kısa yazdığım anılarımı buldum. Ve de, aşağıda sizlere okumanız için yayınladığım şiirleri..
BU, 1970 yılına ait bir hatıra.. Beni ben yapan.. bana ömür bahşeden mesleğimi ve öğrencilerim ile aramda olan o inanılmaz bağı hatırlatan bir belge..
BU, 1970 yılına ait bir hatıra.. Beni ben yapan.. bana ömür bahşeden mesleğimi ve öğrencilerim ile aramda olan o inanılmaz bağı hatırlatan bir belge..
Kısacası.. Bugün, 1970 yılının anneler gününde, Ankara Aydınlık evler ve Mehmet Akif ortaokulunda girdiğim sınıfların birinden çoşku
içinde çıktığım ve öğretmenler odasında bana verilen o kağıtlarda yazanları
okuduğumda benimle ağlaşan meslektaşlarımı hatırladığım iki defter yaprağı buldum..
Ve… o yapraklarda yazılanları (şiirleri) sizlerle
paylaşmazsam içimde ukde kalacağını anladım..
Bir mucize olsa diye geçirdim aklımdan .. Bu silinmeyen derin duyguları bana yazanlar, SEBATİ DURMUŞ ve EROL ŞAHİN bu yazdıklarımı okusa... hatırlasa... ve bana yine iki satır yazsa..

Bir mucize olsa diye geçirdim aklımdan .. Bu silinmeyen derin duyguları bana yazanlar, SEBATİ DURMUŞ ve EROL ŞAHİN bu yazdıklarımı okusa... hatırlasa... ve bana yine iki satır yazsa..

14 yorum:
Çok isterdim sizin öğrenciniz olabilmeyi...
Muhteşem... Eski anılar, saklananlar, eski defterler ve sımsıcak duygular... Ne mutlu size, sizin öğrenciniz olabilenlere...
Sen zaten benim öğrencimsin Nihan'ım.. Bir düşün!! seninle paylaştıklarımız.. seninle kısmen beraber ama ayrı şehirlerde olsak da birlikte yaşadıklarımız.. anlattıklarım.. anlattıklarına verdiğim cevaplar!!!
Bunların hepsi ders idi aslında.. Sadece "sınıf" ta değildik.. İnanıyorum, hatta adım kadar eminim ki sen de sınıfı olmayan bir öğretmen olacaksın..
İyi ki o dolabın arkasına bakmışsınız ve ajandanızı bulmuşsunuz. İçinden çıkan bu iki mektup ne güzel bir sürpriz yaşatmış size. Çok duygulandım çok!.Her iki öğrencinizin bir şekilde bu mektupları web ortamında görüp sizi bulmasını çok isterim. Ben de sevgili Nihan gibi düşünüyorum. Ne mutlu sizin öğrenciniz olabilenlere!. Ve 'öğretmenlik' mesleğinin ne denli kutsal bir meslek olduğuna, bir kez daha tanıklık ediyoruz. Sizin adınıza çok sevindim Gülsen Hoca'm.
Senin satırlarını okurken, gerek o muhteşem blog sayfanda, gerekse yorumlarda, hafif kısık ve ahenkli sesini duyar gibi oluyorum Esin'im.. Zaman zaman özlediklerim geliyor aklıma ve koşa koşa gelen sarışınımı görünce, acaba o da beni özler mi diye düşünüyorum.. "İz bırakmış" olmak, ve bu izi senin gibi hak ederek bırakmak gerçekten çok muhteşem bir yetenek.. Sen beni tanıdın, hem duygusal anlamda hem de görerek. Bu nedenle benim kişilere hissetmediğim duyguları yakıştırmayacağımı bilirsin. Eksikliği hissedilmek her dosta nasip olmaz. Bunu sen iyi bilirsin. Her birinizi diyemem ama senin gibi iz bırakan dostlarımı tıpkı sınıfımdaki öğrencilerim gibi kabul ettiğimi de bilirsin. :))
Ama bu çoook güzel Gülsen Hocam. Sizi boşuna sevmemişiz, öğrencilerinizin kalbinden gelen satırlar her şeyi anlatıyor:)
Şiirleri okuyunca çocukların yüreklerini dokunmak, hayatlarında anlam yaratabilmek gerçekten gerçekten seni ve mesleğini kutsal kılan öge imiş daha iyi anladım. herkese nasip olmayacak bu duygu yükü paylaşımının kıymetini bilip 40 yıl saklamak da bence bir o kadar bu mısraları hakedişini ispatlıyor..İmge için saklyalaım..İmgelemek için...
SEZERİM... Belki şimdi daha netleşmiştir sizlere olan duygularım.. Çünki ben burada yorum yapan her bir kişiyi evlat ve öğrenci gibi bastım bağrıma..
Anlaşılmak ne güzel!! :)))
Takdir etmeyi bilmek ve bunu abartıya kaçmadan sunabilmek de takdir edilmeyi hak eder güzel Handem.. Ne mutlu bana ki A dan Z ye kendi duygu ve davranışlarımla benzerlik bulduğum bir gelinim oldu.. Ve o güzellik ailemize İMGE' mizi sundu. İmgelemek fikrine da ayrıca hayran oldum bilesin :))))
Gülsen hocam, günümüzün köhnemiş dünyasını geçmişten gelen mısralarla aydınlatmanız ne güzel olmuş. Kendi adıma bu duygulardan nasiplendiğimi ifade etmek isterim. Mısralarda bir annenin yerini okulda hissettirmeniz ve anne sevgisinin öğretmen sevgisiyle okşalanması öğrencilerinizin sizinle bağ kurdukça okullarına ve derslerine odaklanmaları anne sevgilerini unutmaları sağlamak kolay bir sanat değildir. Siz bunları okulda ve sınıf ortamında öğrencileriniz üzerinde ne güzel yaşamış ve yaşatmışsınız. Gülsen hocam, her paylaşımınız da o sıcaklığı burada da hissettirdiğiniz söylemek istiyorum. Her öğrendiğim bilgi sizinle farklı bilgilere öğrenmeme sağladığı için teşekkür ederim. Sağlıklı ve mutlu kalmanız dileğim ile...
Saygılarımla.
Merhaba güzel insan.. Oğlum.. sevgili Abdullah Tığ mehaba!!.. Yazdıklarımından, senin gibi duygunun doruğunda yaşayan bir insanın nasiplenmesi ne bulunmaz bir övünç. Beni anladığını, pek çok gizli yaşanan derin duyguları konuşmadan paylaştığımızı biliyorum.. hissediyorum!. Sanki sessiz... derinden.. ama muzip bir öğrencim gibisin hayal sınıfımda.. Ne mutlu bana. Gerçekten ne mutlu bana!
Öyle etkilenmişlerki onlara ilham kaynağı olmuşsunuz..Sizin gibi değerli bir insanı yazılarınızla da olsa tanığım için ne mutlu bana..çok kıymetli,en önemlisi ulvi bir görevde olmanız ve yetiştirdiğiniz değerler adına en içten Sevgilerimle..Saygılar
Ne mutlu bana .. İnan Hikayem, bu aldığım yorumların hepsi gerçekten duygu yüklü satırlar ve bana en güzel bayram hediyesi.. Sanki her biriniz sınıfımda bana ışık saçıyorsunuz. :))))
Öğretmenlik hakkında çok sevdiğim bir söz var Gülsen hocam; "Öğretmen bir mum gibidir, kendisi tükenirken etrafını aydınlatır". Bu sözün, eğitim neferliğini sadece kazanç sağlayan bir iş sahibi olma amacıyla değil de, yüreğindeki öğretme ateşinin dürtüsüyle seçmiş, öğrencilerini gerçekten kendinden bir şeyler vererek eğitmiş öğretmenler için söylendiğini düşünmüşümdür hep. Ben böyle (belki fazlasıyla idealist) düşünürüm ama gerçek böyle midir bilemem tabi ki. Değerlendirebilmek için mesleğin içinde olmak gerekir. Fakat öğrenciler için böylesi öğretmenler farklıdır. Tıpkı o zamanlar bu içten duygularını sizin için satırlara döken öğrencileriniz gibi. Ne kadar doğal, onlara kızmış, bağırmış olsanız bile, ne kadar sevgi ve saygı dolu satırlar. Çok etkileyici. Bir öğretmen için gerçek bir ödül olduğunu düşünüyorum.
Oysa günümüzdeki eğitim sistemi rayından çıkmış tren gibi, her siyasi dönemde farklı yönlere savrulup gidiyor. Tabi o arada öğretmenlerle öğrenciler arasında olması gereken saygı ve sevgiye dayalı iletişim, bu günlerde her alanda olduğu gibi yozlaşmış durumda. O dönemdeki öğretmenler olarak (yani bu son döneme göre) her açıdan çok daha şanslıymışsınız sanırım. Hele de sizin gibi gözünü budaktan, sözünü dudaktan esirgemeyen, doğrucu Davut bir öğretmenin günümüzdeki eğitim sistemi içindeki varlığını düşünmek o kadar ürkütücü ki. Yani "Salla başını, al maaşını" anlayışında olmayan bütün dürüst insanların durumu çok zor bu zamanda. Hay Allah, nereden nereye geldim. Öğrenciniz hedef saptırdı. Aman, neyse Gülsen hocam, umarım bir şekilde eski öğrencileriniz sizi bulurlar da siz de çok mutlu olursunuz... Sağlıklı günler dileklerimle.
Anlamları çok yönlü olan, klişe olmayan, abartıya kaçmayan ve düzgün ifadeli yani imlâ hatasız yorumları ÇOK seviyorum ben!! Tekrar tekrar okuyorum şimdi olduğu gibi.. Al sana bir öğretmen yorumu işte!!! :)))
Evet çok haklısın.. Bu dönemde öğretmenlik yapıyor olsaydım eğer şu an İÇERİDE (!)olabilirdim.. Çünki günümüz velileri gibi zart okula zurt sınıfa dalıp çocuğunu niyeee azarladığının hesabını cırtlak bir sesle bağırarak soran velileri ya, yaka paça veya sille tokat okuldan kovuyor olurdum. Aslında bu da hoş bir şey değil tabii övünülecek bir şey hiç değil ama ne olduğunu bilmek de iyi bir haslet bence..
Temennine can-ı gönülden AMİN diyerek kabul ettim.. Çok isterdim okuyan herkesin bu öğrenci isimlerini ve okulun adını sayfalarında yayınlayıp sayfama yönlendirmelerini.
Yorum Gönder