Saatlerce baktığım olur bazen bir fotoğrafa.. ve her seferinde farklı hikâyelerini okurum gölgelerinde.. Bir manzara veya bir natürmort da güzeldir ve insan gözünü uzun süre meşgul edebilir ama ben zihnimi meşgul eden fotoğrafları seyreylemeyi seviyorum..
Her birine ne serenatlar söyler yüreğim, keşke anlatabilsem.. Bugün sizlerle dilsiz zannedilen ancak her baktığımda benimle konuşan fotoğrafların bazılarını paylaşmak istiyorum..
Ve bana anlattıklarını yazmak, okudukları şiirlerden , söyledikleri şarkılardan ufak bir buket yapıp sunmak istiyorum sizlere.. Belki sizler de kendi buketlerinizi bırakırsınız fotoğrafların önüne...
**
“gel otur ayakta durma.. daha çürümedim henüz.. korkma çökmem!
Ne karlar dondu üzerimde de yüreğimdeki harı söndüremedi.. İşte böyle beklerim beni buraya bırakanı!.. sayısını unuttuğum yıllar boyunca, çakılmış(!) gibi yerimden kımıldamadan!!..”
***
“ İyi seyret beni.. Geri dönüşler zordur!.. Bıraktığın hiçbir şeyi yerinde bulamazsın.. Bulduğunu zannettiklerin de bıraktıkların değildir zaten.. Benden söylemesi!! Onun için sen en iyisi U dönüşü yap.. kandır herkesi.. hatta kendini.. başladığın yere döndüğünü söyle.. Kaçtığını.. korktuğunu.. ve hiç geri dönmediğini anlamasınlar..
İrtifa farkını ve alçaklara doğru indiğini, beni seyrettiğinde gördüğün zaman, zaten istesen de artık geri dönemezsin...”
***
“(hişşşt..duydun mu seni kopartan sana yalancı dedi… “sevmiyor” demeseydin keşke.. )** ( Doğruyu söyledim ama.. Aptalı kimse sevmez.. papatyaya soranda akıl olur mu? Halbuki alsa yanına sevdiğini gelip yanıbaşımıza uzansalar.. şu manzarayı seyre dalsalar.. ben en güzel parfümümü sıksam üzerlerine ve bana sorduğu soruyu ona sorsa..)”
***
Niye çıkmazsın hâlâ karşıma?? “
***
Adım adım .. basa basa üstüme çıkıp gittiler… ben çıkış yoluyum!! Gölge yapan dallarımı kırdılar.. paslandım yosun tuttum.. eskidim! Bana hiç bakan olmadı.. beni basamak yaptılar sadece istikametlerine!! Sonunda ilk basamak ayrıldı .. koptu çöktü..
Bilmezler ki merdivenlerde ilk basamaktır diğerlerini tutan!!
***

Biz patlayınca insanlar neden mutlu oluyor anlayan var mı içinizde??
***
İyi ki, ikimizi birden kaybetti!!
***
Bunca insan benim kendilerini kurtaracağımı umuyor..
Zelzelede ilk gidecek olan benim haberleri yok!!
***
Aman Allahım!!!
ayaklarımın altından kayıyor zemin!!!
***
Alnı öpülesi annenin resmidir!
***
"böyle hazır .. böyle aptalca!..
müjdeleri karşılamak için ..
..
Bir heykel zannediyorum bazen kendimi! "
***

49 yorum:
biz patlayınca niye sevinir insanlar..
ben de bunu düşündüm işte şimdi...
sonra belki de dedim bazen bazıları biz kaçtık diye seviniyodurlar..
sonunda patlayacak olsak da..
bi süre.. kaçak yaşayabileceğiz diye..
=)
sevindim işte..
atalet..
pese.. şu u dönüş.. geri dönüş..
pek uzun yazabilirim de..
sayfa işgalinden sakıncalı olabilirim sonra.. =)
güzel olsun keyifli olsun akşamınız efen'im..
Keşke yazsaydın sayfalar dolusu.. Yazacakların, Taç yaprakları olurdu sayfamın sevgili atalet..
lal-ü ebkem kaldım.
Sevgili arkadaşım; fotoğrafların çoğunluğunda hazır olda dururum. Neden olduğunu artık anladım.O anda siz kelime sihirbazlarının ne düşüneceğinizi düşünüyormuşum.Azizim fotolar dillenmiş dilbaz olmuşlar.Bizede dinlemek kalır. Sevgiler üzerinize gelin......
Sen...
Dilsiz???
İnanmam mümkün değil sevgili Sevgi..
Senin şu fondaki tuğla ayaklı koltuk konuşuyor benimle uzun zamandır.. ama anlattıklarını buraya yazamam..
Seninle de konuştuklarına eminim sevgili annemineli.. Eminim!
Sizin gözlerinizin baktığı fotoğralara bakmak...
Böyle düşününce heyecanlandım. Ne hoş...
Siz yüzlercesine baksanız, yüzlercesiyle konuşsanız ve yüzlercesini yazsanız...
Ne bakmaya ne okumaya doyum olmayacak biliyorum.
1:Eğilip bükülmeden ustanın ellerinde yontulup kesilmeden ey ağaç dostlarım gölgeniz dışında insanoğluna ne yararınız var? İnsana hizmet edecek üstünüzde dinlendirecek bir hale gelmeniz için çooook makam atlamanız, çile çekmeniz gerek.
2:Büyüyünce ben de 4 yapraklı yonca olacağım.
3:Bu dağın tepesini yurt edineli beri insanoğlunun zulmünden kurtulduk çok şükür.Oysa biz saçlara süs çayıra ve dağlara renk olurduk. Bilemediler kadrimizi buralara çıkıp saklandık.Ne o? "seviyor, sevmiyor çıkk cık cık!" "Hoş artık bilen kalmadı bu falı"
Benden bu kadar Gülsen''im..Kaçıp kurtulan balonlara ise özendim doğrusu, kucak dolusu sevgilerimle can dostum.
Mükemmel fotoğraflar hikaye dolu,herkese yetecek kadar var.
Eline sağlık sevgili hasret senfonileri.
Fotoğraflar beni çok etkiler Gülsen hocam. Bir fotoğrafa bakarken çok farklı duygulara kapılırım. Bazıları derin bir hüzün, bazıları merak, bazıları sevinç, bazıları yürek kıpırtıları yaratır bende. Çok iyi bir fotoğrafa bakarken de imrenirim, keşke ben de böylesini çekebilsem diye.
Ama hiç konuşmayı düşünmemiştim. Ne benim onlarla, ne de onların benimle konuştuğunu hiç düşünmedim. Biz sözsüz bir duygu alışverişinde bulunuyoruz demek ki. Sanırım bu benim hep içime kapalı karakterimden kaynaklanıyor. Konuşmanın ihtiyaç olduğu kadarıyla yetiniyorum sanki. Ben kendi kendimle bile konuşmuyorum. Ama bakalım bu ne zamana kadar sürecek? İyi bir şey mi, kötü mü, ya da büyük bir eksiklik mi bilemiyorum.. :))
Sevgili Sufi.. Bunu bize padagoji hocamız yaptırırdı..
Görme özürlüydü..
Bizi müzeye veya resim sergisine götürür ve fotoğrafları anlattırırdı..
Önce "ne gördüğünüzü söyleyin" derdi.. Sonra, size neler anlatıyor" diye sorardı Mithat Enç...
Ne muhteşem bir eğitim almışız her konuda meğerse..
Konuşan fotoğraflara bayıldım, her biri diğerinden güzel ama asıl güzellik sizin yazdıklarınız. Fotoğrafları böylesine konuşturmak itiraf etmeliyim ki hiç aklıma gelmemişti. İzninizle ben de bir kelime ya da bir cümle ile bendeki çağrışımlarını paylaşmak istiyorum yani fotoğraflarınızın bana söylediklerini;
1-Yalnızlık
2-Her geriye dönüş aslında bir kaybediştir.
3-Huzur
4-Sessizlik
5-Zorluk
6-Mutluluk
7-Dostluk
8-Büyüklük
9-Çocuk dünyası
10-Tek gerçek sevgi
11-Heyecan
Sen kendi kendinle konuşmaya o masum ve bakir şiirlerini yazdığında başlamışsın sevgili Anjelikam.. Ama öyle sanıyorum ki, başka konuşanlar daha baskın çıkıp susturmuş seni..
Teşekkürler sevgili Hüseyin usta..paylaşmana sevindim.
Sevgili orkidem..kızım..Nihan'ım..
Hiç fotoğraf olmadan da, gözlerimi yumduğumda şekillenen nice görüntüler var ki, benimle konuştuklarını anlatsam ciltlere sığmayan roman olur..
Sınıflandırman orijinaldi..
16 Eylül 2010 23:25
Bende atalet adlı arkadaş gibi balonlarda takıldım bir süre. Patlamasalar keşke, süzülseler gökyüzü süsü gibi rengarenk, ne çok insanı mutlu eder rengarenk balonlarla dolu, kasvet vermeyen bir gökyüzü.
Fotoğraflar!!!
Çok haklısın hepsi birer hikayedir, hele senin ağzından konuşurlarsa tadı işte böyle dolu dolu olur.
Sevgilerimle...
Öyle serazat uçup gitmeleri ne hoş bir özgürlük tatmini!! Belkide o anki ruh halime bağlı benimle konuştuklarını düşündüğüm anlattıkları .. Çünki hiç birisi aynı şeyi anlatmıyor bir başka sefer seyredişimde sevgili yaşamın kıyısında..
Sizin yazı ve betimlemeleriniz, her zaman resimler kadar net, hatta fotoğrafların kaçırdıklarının fazlasını içinde barındırıyor sevgili Gülsen Hocam. Sizinle konuşan fotoğrafları, kim bilir hangi duygu tufanı içinde yakalayıp, bir buket yapıp bizimle paylaşıyorsunuz ve ne iyi yapıyorsunuz.
Fazla uzatmadan U dönüşlü yol için şunu söylemek geçti içimden: Ben, yokuş-yokuş aşağı yollarda yürüdüm. Bazen patikalar, bazen sapaklar çıktı...Yolları şaşırıdığım da oldu, şaşırmadığım da, ancak biliyordum; her gidişin bir U dönüşü vardı, ilk gün gibi beni sana kavuşturacak..
Saygı ve sevgilerimle..
Aynı duygu tufanlarını ayrı an'lar-ayrı kişiler ve ayrı olaylar için yaşasak da, hissediş AYNI sevgili Jivago.. Bence paylaşım denilen bu.
Teşekkürlerimle..
Fotoğraflar güzel ama asıl güzellik sizin anlatımınızda.....Belki başka ifadelerde kullanılabilir ama benim için en güzeli bu şeklidir Gülsen hanım
Tabiiki papatyalara takılıp kaldim. Yazıya da bayıldım.....
sevgilerimle
Müthiş bir teşhis Gülsen hocam. "Ruh doktoru" gibisiniz. (Eski tabirle) Ya da insan sarrafı mı desem? En hassas, en ince noktayı bulup, "cuk" oturtuyorsunuz yerine. Çarpıldım. Puzzle ustası olduğunuz kesin.. Hayranlığımı anlatmak çok uzun sürer, kısa keseyim. Saygı ve sevgilerimle...
benim ifade edemediğim/etmediğim şeyleri anlatıyordur belki de size o beton ayaklı "yarım" koltuk. kim bilir.
Çok hoş bir yazı olmuş. Epey de emek verilmiş belli ki...
bir eksiklik var diye düşünerek piyano eşlik etsin istedim papatyalara sevgili nazlı..
Hücresindeki demir parmaklı pencereden bakan iki kişiye sormuşlar ne görüyorsunuz diye..
Biri, "demir parmaklık" demiş.. Diğeri, " yıldızlarla dolu bir gökyüzü" demiş..
Ben seninle baktığımız yerden aynı şeyleri gördüğümüze inanıyorum sevgili newbahar..
Sevgili güzel Şirvan hoşgeldin.. adetim üzre hemen ziyaret edip seni tanımaya çalıştım "gökten üç elma düştü" ye gelip..
Emeğin paylaşılmasının, emek verileni değer kıldığına inanırım ben.
Fotoğraflara ne güzel bakmışsınız ve ne güzel dillendirmişsiniz Sevgili Gülsen Hocam...
son zamanlarda sıkça gel-git yaptığım "malum sağlık konuları", yol yorgunluğumun üzerine çok iyi geldi betimlemeleriniz...
ben en çok dağın tepesinde açan beyaz papatyaları ve fısıldadıklarınızı sevdim:)
saygı ve sevgilerimle...
Aslında yıllardır benimle konuşanları yayınlayamadım..
Ben de O dağın tepesinde olup sanki kadife perde gibi dağdan sarkan çimen kaplı toprağa uzanmak isterdim sevgili Esin'im.
fotoğraflardaki anlama ...
yeni anlamlar ve derinlik katan soru soran ve sorduran...
bu kadar güzel cümlelerden sonra birşey yazmak zor aslında...
7. fotoğraf bana da iyi ki dedirtti:)
ama o en soldaki kuyruk kaybedenin kendininide kaybetmesinden endişeli gibi :)
yüreğinize sağlık...
sevgiyle...
Günümüzde iki kaz versen birini geri getiremeyeceklere millet emanet edildiği için, bizi "sürü" gibi görmekteler sevgili Seden.. Ve,
Her sürüde bir SOL/SAĞ kuyruk vardır!!! :)
Hocam!
Davetinizi görünce ne kadar sevindim bilemezsiniz. O güzel manzaralı balkonda oturmak sizinle sohbet etmek, tanışıp elinizi sıktığımda pozitif enerjinizden bir nebze olsun almak ne çok isterdim!
Ne yazık ki; iki hafta boyunca fethiyedeyim. Bu yüzden öyle üzüldüm ki anlatamam.
Birgün olurda yine böyle hoş vakitler düzenlerseniz (mesala ikinci kitabınız için imza günü) hemen yanınızda olmak için elimden geleni yapacağım. O mutlu gününüzde güler yüzünüzden mutluluğu adlandıracağım...
Sevgiler!
Ah! buarada;
Hepsinde silik bir şekilde hayal, ümit ve sevgi var! Görebilene...
Babam gençlik zamanlarında fotoğraf çeker ve o siyah beyaz fotoğrafları kendince renklendirirdi.Yani photoshop olayını evimize ilk o getirdi:)
Şimdiki kadar kolay değildi hiçbir şey.Bulutun istediği yere gelmesini saatlerce beklerdi.Çektiği resimlerin hikayesini anlatırdı bana.Göremediklerimi fark etmemi sağlardı.
Resim,üzerine hikayeler yazıldığında anlamlıydı onun için...
Düşünüyorum,bu resimler ancak bu kadar güzel yorumlanabilirdi...
Hikayesini yazmak için görmek de gerekmiyor değil mi öğretmenim?Gören gözler kör olabiliyorsa...
sadece çok az bir kısmını yayımladım sevgili antipatik(olmadığını düşündüğüm)yazar.. Aslında öyle özel.. öyle mahrem.. konuşanlar var ki, cesaret edemedim yazmaya..
Görebileni de her zaman anlayabilen olmaz diye korkumdan!! :))
Muhteşem bir babanın kızına selam olsun!!!
Seni zaten görmeden sevmiştim sevgili Ezgi ama seni görüp,tanıyıp anlatanları da dinledikten sonra, hele hele böyle sanatkar ruhlu, görmeyi başarabilen bir babanın kızı olduğunu öğrendikten sonra daha çok seviyorum..
Fotoğraf sonsuzluğa açılan bir kapı mı? Yoksa ruhumuzun içine kapatıldığı bir zindan mı?
İlkel insan toplulukları görüntülerini hapseden bir işlemin ruhlarını da yakalayacağına inandıkları için fotoğraflarının çekilmesini istemezlermiş.
Oysa günümüzde fotoğrafların anı ölümsüzleştireceği ve o anki ruh halini sonsuzluğa taşıyacağı düşünülüyor.
Aslında her iki düşünce de ürkütücü.
Sonuçta insanın ölümlü olduğu gerçeğini değiştiremiyor hiç bir şey...Fakat belki de bu gerçeğin kendisidir hayatı yaşanılır kılan.
ben o derste yoktum!!
Özgürlüğe uçtuğunu zanneden şaşkın balonlar ve kurşuni bulutların altında bükülen yol..ben ikisini kendime seçmiştim..
Sonra alnından öpülen anne, buğulanmış kır yolu, hatta altından kayan kumlardan panikleyen kız çocuğu...Onların da söyleyecekleri varmış. Baktıkça derinleşen sözleri, derine indirdi gözleri...
Ve inanın çok iyi geldi bu bana:)
evet o yol... U dönüşünün asla geri dönüş olmadığını anlatan, kara bulutların bile sanki geçit vermediği o yol!!..
Ve alnı öpülesi bir annesi olduğunu bu yaşta anlayabilen torunumun, ayaklarının altından kayan zemini çok küçük yaşta fark etmesi!!!
Devam etsem mi dersin anlatılanları anlatmaya.. sevgili Lodoscum??
Ben de dersi dinlemek yerine pencereden dışarı bakıyordum. :)
ben de sizin profil fotoğrafınıza her baktığımda, kulaklarımda piyano tuşları hareketleniyor, bir melodi başlıyor ki sormayın.klasik bir müzik oluyor bu bazen de eski bir taş plak çalıyor.
aslında gizli bir takipteydim ne zamandır, ellerim bağlıydı yazamadım. şimdi herşeyden ve neredeyse herkesten uzak (mahrum diyelim)bir diyardayım. neyi arıyorum bilmiyorum. kendi üzerime bir yürüyüş mü düzenledim? bir miting olsa kendime dair haberim olurdu:)özlemişim sizi. sevgilerimi gönderiyor sık sık görüşmek dileğini ekliyorum.
Zaman zaman söylerim insanın yazılım ifadesi parmak izidir diye..
"ADSIZ" dostum.. kaliteli bir yorumu, dertleşme hamuru ile yoğurup tanıdık bir esinti ile geldin sayfama..
Dilerim, bu cevapladığım yorum, özlediğim suskun bir kalemedir!. Yoksa başka türlü adsız yorumlar onaylanmaz bu sayfada..
Benim canım hocam, üstteki mesajın sahibinin, bende size de ait olan bir mesaj var.
Hadi anlat bana... anlat hepimize herkese sevgili felsefecim.. anlat nerelerdeydin??..
Yarım kalanları tamamla artık..
TANIDIM SENİ.. BANA HELAL OLSUN!
Fotoğrafları karşıma alarak, onlara mektuplar yazmayı seviyorum.Farklı yaşamların içinde dalamasak da, hayalet olarak fotoğraflarda geziniyoruz. Bazen de, dediğiniz gibi sohbet ediyoruz.
Ziyaretiniz beni sevindirdi.Teşekkür ederim.
Hoş kalın...
Hoşgeldin Mavisihir.. Sayfanı okumayanın, duygu dağarcığındaki esiklikleri dolduramayacağını düşünüyorum..
Çok teşekkür ederim, umarım herkes sizin gibi düşünür okuyunca.
Acemice sesimi duyurmaya çalışıyorum işte. :)
Güzel akşamlar diliyorum.
çoklu yazmak lazım gelir buna...
/kızma ama öğretmenim/ birde sigara yakarak...
...
geleceğim, mutlaka,
şimdi az-biraz izin, kapılar açılmışken bir kaç yere daha selam vereyim,
borcum borç...))
Aynı bu cümleyi blogcudaki bir yazım için de yazmıştın yıllar önce .. gidiş o gidiş!!! bekle allah bekle ki... asi dönüp gelecek!!! :))
Ayrıca hani bıraktın diye müşterek sevinçler yaşadığımız o zıkkıma tekrar başladığını duymak ne kadar üzücü..
Yorum Gönder