
Siz kıskanç mısınız bilemem. Ya da kıskanır mısınız yörenizdekileri olur olmaz şeyler için? Ben, bu duyguyu hiç tatmadım bu yaşıma kadar. İnsanca bir duygu olduğundan hiç şüphem yok ama bende bu duyguya hiç yer olmadı nedense!. Aslında istedim hissetmeyi, hatta kendimi zorladım bile, ancak nasıl oluştuğunu bilemediğimden beceremedim. Zaman zaman konu açıldıkça, ya da aklıma takıldıkça düşünürüm.. nasıl bir duygudur kıskanmak?
-Ağlatır mı?
-Acıtır mı?
-Öldürmek mi istersin?
-Terk mi edersin kıskandığını hemen?
-Ya da dizlerine mi kapanırsın “gitme” diye??
-Aldırmaz gibi görünüp kendi kendini mi yer
bitirirsin?
-Ya da itiraf edip kurtulur musun?
Sahi itiraf edilebilir mi kıskançlık?
Yoksa gizlenmesi gereken bir ayıp mıdır?
İnsanı öldürür mü, canından bezdirir mi, insanlıktan çıkartır mı?
İNSAN NİYE KISKANIR???
Sevdiğini mi kıskanır? Kendisini kıskananı mı sever?
Ben ki, “sevgi” denen o geniş o uçsuz bucaksız sınırsız duyguyu yüreğimde azaltmadan taşırken, nasıl oluyor da “kıskanmak” denen o duyguyu tanımıyorum?..
O zaman:
- ya sevmesini bilmiyorum,
- ya sevdiğimi zannettiklerimi sevmiyorum,
- ya da, güven duygusu sevgi denen hisle harmanlanınca kıskanma denen tırmalayıcı virüs yerleşemiyor yüreğe!
Yine de kendimde bir eksiklik olup olmadığını bulmak için çok uğraştım.. Bu duygunun yani kıskançlığın, bir hastalık olduğunu söyleyeni de gördüm, aşağılık kompleksi olarak adlandıran otoriteleri de dinledim.. Hatta güven duygusu ile yakından uzaktan bir ilişkisinin olmadığını da öğrendim bu arada.. "Neye benzer?" diye sorduğumda, "yarasa'ya demişti, aklına ve tecrübesine güvendiğim bir kişi..
Ve içimde hafif bir eziklikle “kıskanacak kadar sevemediğime mi üzülsem; yoksa hiç kimsenin bu aciz duyguyu içimde uyandırmadığına mı sevinsem?” diye düşünüp kararsız kalmıştım..
***
Sonra .. aradan geçen onca uzun bir zamandan sonra!!!.. bir görünmez kaza ile, hayâl dünyamdaki hiç eskimeyen o eski, rum kilisesinden bozma evde bir gezintiye çıktığımda.. birden, bu duyguyu tanımış ama isimlendirememiş olduğumu hatırladım!. hatta seyrettim..
Babama küserdim en çok, küçükken! .. eve geldiğinde bi koşu gidip terliklerini önüne koyduğumda, saçlarımı karıştırmaz ya da sırtıma pat-pat vurmazsa, beni sevmiyor diye düşündüğümü, hele hele ablama “nasıl geçti dersler?” diye sorduğunda üzülüp ağladığımı!..
Daha sonraki yıllarda, bazı öğretmenlerimin, bir önceki derslerinde bulunmayan öğrencilerine ilgi gösterip sebebini sorduğunda; ve sırf denemek için o öğretmenimin dersi olduğu gün okula gitmediğimin sonrasında, bana soru sorulmadığı için üzüntüden hasta olduğumu!!!
Tarih dersinden 10 alamadığım zaman, 10 alan kızın ne kadar çirkin olduğunu düşündüğümü hatırladım!!!… :)
Demek ki ben sadece adını bilmiyormuşum o duygunun!!
Yani demek ki ben, sadece “kıskanmak” denince akla ilk gelen adres olan, karşı cinsin sevgisini/sevgisizliğini kıskanmamışım!.. Eğer aksi olsaydı, yani karşı cinse yönelseydi mecburmuş gibi bu duygum, netice olarak ben, ya kahrımdan mezarda, ya da sinirime mağlûp olup hapiste olurdum..
O zaman şanslı mı sayılmam gerekir, hayatı paşlaştığım bir insanı sevmenin şart olmadığı bir beraberlikte, (ki adına evlilik deniyordu) tercih edilen olmadığım halde, bu yarasa yı yöremde hiç görmediğim için?.
Ya da şanssız mıyım, tanımını bilmeden, bir dostun-sevgilinin-arkadaşın-meslekdaşın-annenin-babanın-kardeşin- ya da evladın ilgisini paylaşamamanın adının "kıskanmak" olduğunu yeni öğrendiğim için?
36 yorum:
kıskançlık mı denir bilmem benim duygularıma, ama ben sıklıkla imrenirim başarılı insanlara. dönüp kendime kızarım sen de başarabilirdin yeterince isteseydin derim. imrendiğim şeyler tuhaf gelebilir bazılarına, mesela lezzeti yerinde bir pastayı kusursuza yakın yapabilen insanlara, biriktirdiği 3 kuruş parasıyla, sırtına çantasını atıp diyar diyar gezenlere imrenirim. ama kıskanmak, hani içinde hasetlik olan duyguyu yaşadığımı pek sanmıyorum. sevdiğim adamı ise hiç kıskanmadım, o adama defalarca kırıldım. belki de o yüzden şimdi çatlak bir kadınım :))
iyi olsun pazarın...
Evet dediginiz gibi kiskanclik cesit cesit. Illaki kadin erkek arasinda degil.
Kiskanmak derken ona olmasin bana olsun gibi degil de ben daha cok imrenirim herhalde.
Bir de ilgi severim, bulundugum yerde ilginin bende olmasini isterim mesela. Yarin bir yarisim var, beni sollayanlari kiskanacagim ve kizacagim kesin, onu soyluyorum simdiden!
İşte bu! seni sollayanlara karşı duyulan histir "kıskanmak" sevgili Didem.. Gerçek anlamdaki yarışlarda da, mecaz olarak anlatılmaya çalışılan yarışlarda da..
"hasetlik" kötü bir duygu bana göre.. kıskanmanın tevili mümkün ama haset olanı tanrı bile sevemez diye düşünüyorum sevgili Evren.. Sen, çatlak olmanın sebeplerini daha bir derinden incele istersen!!!:))
Şaşırabilirsin!
Kıskanç mıyım?
Kıskanır mıyım?
Kıskandığımı tekmeler miyim, öldürüp gömer miyim bilmiyorum güzel kadın ama sevdiklerimi kıskandığımı biliyorum.
Bu kıskançlık koruma amaçlı olup başkalarından sakınma mı yoksa paylaşmayı bilmemek mi bilmiyorum.
Bir başkasına ait başarıyı, güzelliği kıskanmam, aksine " Allah daha çok versin, daim etsin" derim de istemez gözlerle bakıp hasetlik yapmam.
Hissettiğim yoğun sevgiyi paylaşamıyorum, bencillik yapıyorum belki de.
Seni çok sevdim;ilgini, yazılarını, en önemlisi seni;SEN olduğun için.
Seni sevdiğim için kıskanacak mıyım?
kıskanmaya başlamışım bile:))))))))
Az ya da çok, kime ya da neye karşı olursa olsun herkeste bu duygunun varlığına inanıyorum. Kendi adıma ise sanırım en çok başkalarının başarılarını kıskanıyorum sanırım. Mesela sizi de kıskanabilirim, sizin kadar güzel yazamadığım için :) Yeter ki bu kıskançlık, beraberinde takdir etme, örnek alma gibi duyguları da getirsin ve hasetliğin sınırlarına ulaşmasın. Herşeyde olduğu gibi bunda da doz çok önemli. Azı yarar çoğu zarar diye düşünüyorum.
Mutlu pazar'lar...
Ne kadar objektif olur insan kendisinde hasıl olanları anlatırken bilemiyorum ama yine de insan kendisini bilir!diye düşünüyorum:)
İdealist olan, ortada görülmediği ve bilinmediği halde aslında çok sıradışı ve özgün olan insanlara hep gıpta ile bakmışımdır kıskanmak diyemem buna!. Çok başarılı ve gözde olabilmek uğruna aşırı ihtirasla harmanlanan ve o başarıya sahip olabilmek için hırçın ve hiç bir şeyi gözü görmeyen yapıdaki insanları bazen anlamakta güçlük çekiyorum!..Bu insanları da kıskanmam.!..
Şartlarını zorlayarak idealleri uğruna mücadele veren insanlara ve tescillenmiş başarılı insanlara olan hayranlığım çok başkadır. En basit görülen şeyleri bile büyük bir özenle yaparak ortaya bambaşka şeyler çıkarabilen, farklı görebilen insanları bir de hep taktir etmişimdir!..örnek almaya çalışmışımdır.
içimde hainlik, hasetlik, fesatlık duyguları barındırmam!..bu tür insanlardan da mümkün mertebe uzak kalmaya çalışırım!başkalarındaki güzellikler ve başarılar beni hele ki bu insanlar yakın çevremde iseler beni daha da çok mutlu eder.
Sanırım ben, benim çok değer verdiğim ve sevdiğim canları (tartışmasız hakkı olanlar hariç!) herkesle paylaşamam!.. sevmek ve sevilmek ile ilintili buradaki duygum kıskançlık ise o zaman ancak kıskanabilirim sevdiklerimi:)
Sevgilerimle Gülsen Hocam:)
İyi pazarlar dilerim..
Beni kıskanıyor olman bana olsa olsa gurur verir sevgili sıradan bir balık..Ben de seni sevdim işin garibi!! :)) ilginç tipler hep ilgimi çekip sevgimi körüklemiştir nedense..
evet temelinde "paylaşamamak" yatıyor galiba bu duygunun sevgili Esin.. sevgiyi mi kişiyi mi? Yoksa sadece o kişiye ait sunulan sevginin, ya da beklenen ilginin paylaşılamaması mı??
DOZ!!! evet sevgili Nihansum.. herşeyin izahı "doz"da saklı.
O "doz" ki, zehri panzehir yapabilen bir mucize!!!
Sevgi denen duygunun da tıpkı bir savat gibi itina ile işlenmesi ve dozunun dengede tutulması gerekiyor.. ki, içine yabancı maddeler girip değer hiçe indirilmesin.
"1989-1990 Dönemi" Anasınıfı karnemde "-"diye işaretlenen tek bölümdü kıskançlık...
Ondan beridir hiç aram düzelmedi...
Henüz 4 yaşında bir çocuğa etiketlenen bu duygu-ki öğretmenim sırf 23 Nisan'da oyuna katılamayıp ağladığım için bu işareti eklemişti oraya-seneler geçtikçe yok olmaya başladı...Belki de kıskanmamayı bu yolla öğretmişti,öğretmenim..
Ya da aslında "paylaşabilme"nin bu duyguyu köreltebileceğini ben öğrettim zamanla ona..
Kıskançlık yorar insanı..
Belki her şeyde olduğu gibi,onu da dozunda yaşamalı..
Mutlu pazarlar öğretmenim..
Çok doğru .. ama keşke sadece insanı yorsa sevgili Ezgi.. En kötüsü duyguların ahengini bozması..
Bazen öğretmenlerin hatası da,
farklı "öğretme" yolu olabiliyor ..
Kıskançlıkda bir duygudur tüm duygular gib her insanda azda olsa vardır. Bende hiç yoktur ve olmamasını duygularımın zayıflığımıdır diye güşünürüm zaman zaman. Kıskançlık sevginin zayıflığıdır.
Hasetliği de pek bilmem, yani aptal bir kadınım işte:)
Benim olanların, bende olanların doyumu hiç bitmez bende.
Sevgimi bile tek taraflı yaşarım, ben seviyorsam koşulu yoktur. Ben seviyorum diye illa sevdiğim de beni sevsin diye düşünmem.
Bana göre herkes maddi ve manevi tüm değerleri doğarken yanında getirir ve bununla yetinmesini bilmelidir.
Eşe olan kıskanlık mı? onun da yanlışı varsa oda benim doğrumdur, güle güle dersin olur biter arkadaşım:))
Her şekli ile ve her tarif edilişi ile kıskançlık duygusunu daha iyi tanımaya çalışıyorum sevgili Nur.. Ama sevginin zayıflığı olarak kabul etmem mümkün değil.
"Kişilik zayıflığı, inancın eksikliği, güven duygusunun olmayışı" desen.. kabulümdür... ama sevginin zayıflığından kaynaklandığını düşünemem..
O zaman menfaat duygularının ön plana çıkmış olması söz konusu olur ki, "sevgi" bunun neresine sığar?? Kıskanmak duygusunu İSMEN yeni tanıyan, ama yüreğimde yıllardır beslenen bir çıngıraklı yılan olduğunu hatırlayan ben, iddia edemem ama sevgi zayıfsa, duygular prematüredir diye düşünürüm.. Ne dersin?
ben de bilmedim kıskançlık nedir. fakat hayatımda sadece 1 defa denk geldim kıskanç sevgili profiline ve arkama bakmadan kaçtım, uzaklaştım düşünmeksizin....
bir insan sevdiğini neden kıskanır? bilemem. ben neyi kıskanırım diye de düşündüm. sevgilim kalkıp da karşımda başka hatunları öpüp koklarsa kıskanırım herhalde dedim. sonra da farkına vardım ki bu kıskançlık değil ki!! o zaman da arkamı döner giderim o adama :) yine kıskanmam. kırılırım...
Dikkat ettim de sevgili Nazlı, hiç kimse "ben kıskancım" demedi.. Farkında mı değil, itirafı mı zor???
Bir insan acıktığını muhteşem bir menü sunan bir vitrin önünden geçerken fark eder.. veya hazır kurulu bir sofra gördüğünde karnının gurultusunu duyar.. Bu da onun gibi .. "kırılmak", sevdiği insanın kendisi le paylaşmadığını başkası ile paylaşmasından kaynaklanır ve açılımı
"kıskanmak"tır.
Ha, sonunda çekip gider... ya da sineye çeker!!... bunlar konu dışı!
haftasonu 5 hatun sabah 3'e kadar şişe şişe şarap eşliğinde aynı konuyu tartıştık. içimizde gerçekten de kıskançlığı olanlar " aaa ben çok kıkancımdır " dedi paşa paşa :) itiraf etmesi zor bir konu değil bence.
Ama bilirsin sevgili Nazlı.. ki,
"dürüstlük" zorlukla başa çıkan tek haslettir..
Şişelerin hakkını da yememek gerekir diye düşünüyorum.. :))
Kıskanmak, ihanet ile yan yana değilse boş veririm.
İyi bir paylaşım.
Teşekkürler.
Okuduğum en net, doğru ve direkt yorum bu sevgili Alizafer..
Kişi karşısındakini kendi gibi bilirmiş ya sevgili Gülsen hocam, ben de bu kıskanma duygusu yıllar önce törpülendi. Belki amaçlarımıza zamanından önce ulaşmanın getirdiği artı bir değer oldu bu hayatımda...imrenmek derseniz önümde kocaman bir "siz" örneği var ve sizin yazı ve öngörülerinize imreniyorum açıkcası...ve iyi ki varsınız diyorum klasik anlamda. Biraz uzunca bir "huu" oldu ama iyi
oldu..sistemi açabilmişken! pc'yi.
Sevgi,Saygılarımla...
Her ne kadar endişelerimi gidermeye yettiyse de, keşke biraz daha uzun sürseydi "huu"..
Sana bir sır vereyim sevgili Jivago, her ne kadar memnun ettiyse de beni, inan bana imrenilecek pek bir yanım yok.. buna yazılarım, yazdıklarım da dahil.. Ha, belki yazamadıklarımı yazsam!! kimbilir?? :)
Sorun, pc. de olsun yeterki.. bak sonuçta hallolabiliyor!!
Hocam size bir mail göndermiştim...
Cevapsız kaldı...
Suskunluğumdan, uğramamalarımdan hatırsızlığım ve hayırsızlığımdan ötürü olsa gerek bana karşı bu suskunluğunuz...
Hak ettim...
Ama 2.mailimi bir okuyun
Sizi seviyorum görüşmek dileğiyle
Suskunluğumdan neyi kast ettiğini anlayamadım.. Ben tüm sevdiklerimi merak ederim.. suskun kaldıkları süre içersinde arar sorarım.. Ancak, cevapsız kalan ilgi devam ederse adı "taciz" olur ve ben bunun olmamasına özel bir itina gösteririm.
Umarım tüm beklentilerin üzüntüsüz neticelere ulaşır sevgili antipatik yazar.
Bir önceki mailime cevap vermemiştiniz. Suskun kalmıştınız. Ona istinaden dedim "suskun kalış" Gülsen hocam...
Yoğun olduğumdan sebep Suskun kaldığım süre içinde "merakınızı" hep mesajlarınızla yazdınız.
Da şuna takıldım: "cevapsız kalan ilgi devam ederse adı "taciz" olur ve ben bunun olmamasına özel bir itina gösteririm." demişsiniz...
"İlginiz hiç bir zaman cevapsız kalmaz... Suskunlğum sürecinde ilginiz 'taciz' olmaz..." Geçte olsa cevap vermeye çalıştım, çalışacağım...
Eski bir dostla karşılaşma gibi bir hissi yaşadım bugün ve mutlu oldum :)
Blog okumaya devam.....
Anlaşılmak güzel.. her iki taraf için de. :)
Kıskanç mıyım değil miyim..? Kişi kendini ne kadar objektif değerlendirebilir ki..? Bunu benimle yaşayanlara, eşe dost sormam gerek :)
Yine de; tüm duygular gibi kıskançlık ta insani bir duygudur ve herkes bu duyguyu az çok içinde barırdır diye düşünüyorum. Yeter ki kıskançlık, fesatlığa hasetliğe dönüşecek derecede güçlü hissedilmesin.
Sevgiler Gülsen Hoca'm
Ben adaletsiz ilgi/sevgi/hak/ paylaşımına isyan eden duyguların çığlığı diye yorumluyorum kendimce kıskançlığı..
Ve bu çığlığı atmayacak bir tek kişi bile olduğunu düşünmüyorum sevgili çınar.. Sesli.. ya da duyulmayan!.. Davranışa yansıyan ya da insanı içten içe kurutup çökerten..
Ben seni kıskanıyorum diyeceğim o zaman.Ama sadece itiraf edip aferin almak için.
Çocukken kıskançtım.Ama akrep olduğumdan ilgisini çekemediğimden kıskandıklarımı ya da sebeplerini inceleyip hep kendimi soka soka törpüledim galiba.
Şimdi artık kimseyi kıskanmıyorum.Ya duygularım köreldi ya da biraz daha insan oldum.
Umarım ikincidir.
Ben gene kuyruğumdaki iğneyi kalbime yönlendirip bu konuyu biraz düşüneyim.
:)
Keşke sana "akrep"lerle ilgili yorumumu yapsaydım geldiğinde Nalân.. buradan olmaz.. kıskancın hasıdır akrep!! ama çabuk kanar :))) bukadarını bil!! :))
Bir şeyi, bir duyguyu yeni öğrenmiş olma itirafınız beni çok şaşırttı Gülsen öğretmenim. Öğretmenler her şeyi bilir ya benim çocuk gönlümce, ondan şaşırdım işte. Çok hoştu gerçekten... :))
çok yanlış bir kanaattir bu sevgili Anjelika.. yani öğretmenin her şeyi bildiği.. öğretmen sadece bildiğini öğretir..
Sevdiğimi, benim için özel olan insanı kıskanırım bazen...her zaman değil,ölçüyü aşmamaya çalışırım...Dostluk,başarı ya da diğer konularda girmez içime bu şeytan ama gerçekten seversem, onun için özel olduğumu hissetmek isterim sonuna kadar.. bu içimdeki aşkın ve sevginin büyümesini sağlar, ilgi beklerim ama arsızlık boyutunda değil,zaman zaman tazelemesini isterim duygularımı,ona farklı bir şekilde yaklaştığını hissettiğim biri olursa ve o, karşıdaki insanı üzmemek adına ya da farketmediği için benim beklediğim tepkiyi vermezse(ki beklediğim tepki kibarca karşıdakini bozmaktır ya da bu şekilde davranmasını engellemektir)(ben öyle yaparım aynısını sevdiğimden de beklerim)bunun içinde açıkça kıskandığımı söylerim aslında naz yapmaya çalışırım duymak istediğim sadece bir sevgi sözcüğüdür, uzatmam ancak büyük tepkilerle karşılaştığım olur :) Galiba ben ya naz yapmayı beceremiyorum ya da kendimi ifade etmeyi :)) Dostlarım güçlü bir duruşum olduğunu söylerler hayata karşı bunun da karşımdaki erkeği korkuttuğunu...Belki de bu yüzden küçük bir "kıskandım" sözü bile, karşımdaki insanın kendisini kötü ya da yanlış yapan birisiymiş gibi düşündüğümü hissetmesine neden oluyor olabilir:)...
Sevgilerimle
Satırlarını okurken sevgili Sibel, kendimi birden sırada otururken ve kürsüde ders veren öğretmenimi dinlerken buldum.. Öylesine BEN gibi ki anlattıkların.. sanki öğretmensindir belki diye düşündüm..
Gün be gün, görmeden sevdiklerimin ve de hayran olmaya başladıklarımın içinde yer alıyorsun..
Teşekkür ederim öğretmenim şeref duydum...Ben de sizi görmeden çok sevdim, hayran oldum..Evet rehber öğretmenim..Bir taraftan da utandım aslında öğretmen gibi cevap vermek istememiştim :))...
Bundan gurur duymalısın güzel meslekdaşım.. Eğer "meslek" farkında olmadan insanın kanına işlemişse meslektir!
Yorum Gönder