BU CEVAP, BU SAYFAYA ONAYLAMADIĞIM BİR YORUM BIRAKAN UYGAR RADİKAL DOSTUMUN YAPTIĞI YORUMUNA ALENEN VERDİĞİM CEVABIMDIR.
"CEHENNEM DERESİ" ADINDAKİ ROMANIMLA İLGİLİ YAZDIĞINIZ YORUMU NE YAZIK Kİ YAYINLAYAMIYORUM SEVGİLİ UYGAR.. AMA BU CEVABIMI BLOĞUMDA TAM SAYFA YAYINLAYIP, HEM ACI SÖYLEYEN DOSTLARA KAPIMIN AÇIK OLDUĞUNU HEM DE YORUMU ONAYLAMAYIŞIMIN ACI SÖYLENENLE BİR İLGİSİ OLMADIĞINI ANLATMAK İSTİYORUM.
ANCAK, SİZİN GİBİ BİR KİTAP KURDUNA, BEĞENMEMİŞ OLSA DA OKUDUĞU KİTABIN SONUNU, HERKESİN OKUYACAĞI BİR YORUMDA YAZMASINI YAKIŞTIRAMADIM.. DAHA DOĞRUSU YADIRGADIM. YOKSA, YORUMUNUZA ONAY VERMEYİŞİM YAZDIĞINIZ GİBİ ACI SÖYLEDİĞİNİZ İÇİN DEĞİL ..
BİLİRİM Kİ VE BİLİNİR Kİ DOST ACI SÖYLER.
SİZE AZ VE ÖZ BİR HATIRLATMA YAPMAK İSTERİM.
BİR KİŞİ, YAZDIĞI KİTABI, KONUSU NE OLURSA OLSUN OKUYAN BEĞENSİN DÜŞÜNCESİ İLE YAZARSA, EMEĞİNE VE HEM KENDİSİNİN HEM DE OKUYANIN ZAMANINA YAZIK OLUR.
VE NEREDEYSE HER GÜN KARŞILAŞILAN HATTA YAŞANAN YAŞAMIN ÇARPICI ACI GERÇEKLERİNE BİR KİTAPTA YER VERİLİRSE NEDEN GERÇEK DIŞI KABUL EDİLİR?
HARCANAN ZAMANINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLERİMLE SEVGİLİ UYGAR.

9 yorum:
Romanın sonunun yorumda açık edilmesi için size hak veriyorum. Kusura bakmayın.
Elbette hayatın acı gerçekleri bir romanda -hatta biraz da abartılarak- yer alabilir. Ama bu tesadüflerin miktarı ve düzeyi romanın gerçeklik duygusunu yitirtmemeli okuruna.
Sadece bunu belirtmek istemiştim.
Dostça Kalın.
Sanatın her alanı şaşırtmalı insanı; hayrete düşürmeli ve düşündürmeli...
Romanı okurken her satırını bilfiil içimde hissettim; her duyguyu..O kadar gerçekti ki! Ve bir o kadar da şaşırtıcı !!! Sayfaları çevirirken bana yaşattığı endişe,korku ve merak olmasa sonunu getiremezdim. Sunum ustalığı ile harmanlanan kurgusu gerçek olma duygusundan uzaklaşmadan KAVRAYIP SARIYOR ve ABARTIDAN UZAK SARSIP ŞAŞIRTIYOR.
Mesleki anlamda onca dert,sıkıntı ve olaya müdahil olurken öyle tesadüflerle karşılaştım ki; hiçbir şeye "ol(a)maz " diyemedim, demedim. Belki hayatı da bu anlamda bu kadar çekici kılan başımıza neler gelecek olduğunu bilmememizdir...
Tesadüf denilen şeyin aslında en büyük gerçeklik olduğunu bildiğimden beri hiç bir şeye şaşırmıyorum. Aksine bunca tesadüf oluşu o kadar gerçek yaşamın içinde ki sadece bizler farkında değiliz. Yani bu kurgu yaşamın ta kendisi ve sadece bu sebeple bile roman, okura gerçeklik duygusunu yitirtmemesinin yanı sıra güzel de bir hayat dersi veriyor.
Ben sadece bu pencereden baktığım için değil iyi bir kitap kurdu ve okuyucu olarak da romanınızı çok iyi buldum ve sonunu özellikle çok beğendim, naçizane...
Binlerce kitap okudum bu yaşıma kadar hatta belki bir oda dolusu belki, abartmıyorum. Şunu biliyorum ki iyi bir kitap gerçekçi olmalıdır diye bir kural yoktur. Saçma sapan bir konu ele alıp, onu kelimelerle cümlelerle öyle süsler sunarsınız ki okuyucuya, konunun ne olduğu hiç önemli olmaz. Keyifle okunmuştur çünkü. Tam tersi de olabildiği gibi. Muhteşem bir konu yerle bir edilebilir kötü anlatımla. Yani demek istiyorum ki; konunun gerçekçi olmadığı öne sürülerek bir romanla ilgili yapılan eleştiri hiç de mantıklı gelmez bana. Ayrıca; benim okuduğum Cehennem Deresi romanında gerçeküstü birşey yoktu. Çünkü gerçek hayatı şöyle bir gözlemleyecek olursak; dilimizi ısırtacak, yok ama artık bu kadar da olamaz dedirtecek ne tesadüfler, ne inanılmaz olaylar zinciriyle karşılaşıyoruz. Ama yaşamın içinde zamana yayılarak oluşagelen bu durumlar bizi her ne kadar yadırgatsa da saçma, hiç gerçekçi değil diyemiyoruz. Biliyoruz gerçek olduklarını...
Çok uzatmış olabilirim Afedersiniz Hoca'm ama kısaca tekrar söylemek istiyorum ki; eleştiri yaparken konunun gerçekçiliğine değil o romanın edebi yönüne bakmak gerekir diye düşünmekteyim.
Yine tekraren şunu da söylemek isterim ki; romanınız gayet gerçekçi. En azından benim gerçek hayatta karşılaştığım pek çok gerçekten daha gerçek bir konusu var.
Ve bir roman yazılana kadar geçen aşamalar süresince yaşanan- yaşamdan çalınan zamanlar- düşünülecek olursa, HER KİTAP BÜYÜK BİR EMEĞİN ÜRÜNÜDÜR, ve her kitap saygıyı hakeder.
Romanın sonunun açıkça yazılması ise hiç hoş değil en hafif ifadeyle.
ÇOK SEVEREK OKUDUĞUM DEĞERLİ ROMANINIZ İÇİN TEKRAR TEŞEKKÜRLER HOCAM.
Sevgi ve saygılar
Roman sandığımız bazen gerçektir diyerek başlamak istiyorum yine söze, yaşadığımız dünyada öylesine hayatlar yaşanıyor ki bunlardan çok büyük bir çoğunluğumuzun haberi bile olmuyor ne yazık ki..
Bir çoğumuz kendi sınırları dışına asla çıkmaz, yaşadığı dünya sadece o sınırdan ibarettir, hayalleri de, umutları da öyle!
Mesela Gazi Rehabilitasyon merkezini kaçımız biliriz, kaçımız merak edip o kahramanları ziyaret etmiştir, her birinin yüreğindeki acıyı, yaşadığı gerçeği hangimiz anlamaya çalıştık, hangimizin parçalanmış o yüzlere, bedenlere bakmaya cesareti var, ve hangisinin yaşadığı roman değil ki, bazılarımıza abartı gelen, bazılarımızın acı gerçeğidir belki de!
Tesadüfler hayatı kökünden etkiler, kulak arkası etmemek ciddiye almak gerekir sevgili hocam, bazen o tesadüflerin acı tokadını yeriz, bezen mutluluğunu yaşar gülümseriz, ne mutlu ders alabilene..
İyice bencilleştik artık, kimseyi beğenmez her şeyi küçümser olduk, asla beceremeyeceğimiz şeyleri eleştiriyor ulaşamayacağımız hedeflere ulaşanlara bile burun kıvırıyoruz, ülke olarak saygı erozyonuna uğradık sevgili hocam, galiba birazda ahlakı yitiriyoruz!..
Saygılar sevgiler..
Sanıyorum Uygar Radikal blog dostumuz roman tanımını benden iyi biliyordur.Gerçek ya da gerçeğe yakındır olaylar romanlarda işlenen konular.Derim ki onca gerçek olaylardan sonra birkaç gerçeğe yakın olay romanda olmaz mı ?Ben Romanda geçen üç yeri görmedim ;olayların içinde muhteşem yapılan tasvirlerle fotoğrafını seyretmiş gibiyim.Flim desem belki daha doğru olacak Hele Norveç 'de yaşanan fırtınanın sesini ,ürpertisini okurken iliklerimde hissettim....Mucize ve tesadüfler hep vardır ,roman ve öyküde olur olmalıdır da ...Sevgi ile selamlıyorum sizi iki romanınızda bimediğim yerleri ve geçekleri öğrendiğim için çok teşekkür ediyorum...
Roman ve şiirlerinizin fanatik bir hayranı olarak, değerli blog yorumcularının yazdıklarına aynen katılıyorum. Çünki hiç bir yazar, romanın bitiş bölümünden paylaşımı kabul edemez.
Güzel bir Pazar ve gönlünüzce yeni bir hafta dilerim size ve aileye...
Yorumumu emeğe saygısızlık hatta ahlaksızlık diye nitelendirlmesi beni üzdü.
Size ve emeğinize büyük saygım var.
Ama her alanda farklı seslere tahammül etmeme, kutuplaşma burada da etkin oldu sanki.
Duygularımı belirtmek istedim.
"İyice bencilleştik artık, kimseyi beğenmez her şeyi küçümser olduk, asla beceremeyeceğimiz şeyleri eleştiriyor ulaşamayacağımız hedeflere ulaşanlara bile burun kıvırıyoruz, ülke olarak saygı erozyonuna uğradık sevgili hocam, galiba birazda ahlakı yitiriyoruz!.."
Yukarıda yazılanlar bir ülke fotoğrafıdır, bu resmin içinde olmayı kimse arzu etmez elbette, lakin farklı ses olmak başka şey gizli kalması gerekeni ifşa etmek başka bir şeydir.
Saygılar sevgiler..
Yorum Gönder