Çünki, nefsinden, gururundan, huzurundan, ve madde olan herşeyden fedakarlık etmektir "sevmek".. Bu duyguyu ayıp sayan olursa eğer, bu, onun en büyük ayıbıdır!
Çünki sevgide ayıp yoktur.. sevgide utanılacak bir mefhum da yoktur.. Sevgi, dürüstlük denen olgunun üstüne gölge düşürmez.. Birisini sevmen, nasıl diğer birisini sevmediğin anlamına gelmeyecekse, kendine ve prensiplerine ihanet ettiğin anlamına da gelmez.. Çünki, sevmek denen uçsuz bucaksız tertemiz duygu ile menfaatlere ve geçici ihtiyaçlara dayalı istekleri karıştırırsan birbirine, o zaman en büyük ihaneti kişiliğine ve duygularına yapmış olursun..
Çünki "sevmek" Allahın sevdiği kullarına bir lutfudur.. Ziyan etmeyeceğini, pespaye hale getirmeyeceğini bildiği kullarının yüreklerine yerleştirir itina ile.. O nedenle onun kıymetini bilmemek, kendi kıymetinin de yok olmasıdır bir anlamda. Çünki, o armağan, yaşamında neyi veya kimi özlüyorsan, hayatındaki tek eksiğin o olduğunu anlayabilesin ve onu kaybetmeyesin diye yerleştirilmiştir yüreğine..
Burada yazdıklarımın, bundan önce yazdıklarımla veya yazacaklarımla çelişkili olduğunu/olacağını düşünen olursa, ona önce kendi duygularındaki ve düşüncelerindeki düğümleri çözmesini önerebilirim.. Belki o zaman, İnsanın sevdiği ile mutlaka beraber yaşaması, evlenmesi, üremesi gerekmediğini, hatta bazen onu bedensel olarak tanımasa da "sevgi" denen od'un yüreğini kavurabileceğini anlar..
Çünki sevgi, ellerinin yanmayacağına inanıp, korları avuçlamaktır..
İhanet ise, o korları avuçlayanın ellerinin yanmadığına inanmaktır.

17 yorum:
Ya da bazen yanacağını umursamadan ateşe atılabilir de insan. Yanacağını bilir..korkar ondan, ama, o ateşe düşmemek elde olmaz bazısına...
Evet canım hocam. Sevginin ayıbı olmaz. Çünkü herşey ve hepimiz sevgi için varız.
Ben sizi sevdiğimi dememiştim çoktandır. Bu vesile ile sevgimi kabul buyurunuz lütfen:)
"saçak altına sığınmış
göçmen kuşun
kartanecikleri arasında
düşen beyaz tüyünü de
görebilmek
işte
sevmek"
- sunay akın -
Sevgi duyguların en yücesi.
O konuştuğu zaman diğer tüm hisler onu dinler...
Sevgi, en büyük ruh zenginliği en derin duygu yoğunluğudur ama bazen de çok acı verebilir insana. Tıpkı ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN'ın "ÇARESİZ" şiirindeki gibi...
Seni görmediğim günler bir çakır diken büyüyor gözbebeklerimde.
Bir çocuk ağlaması başlıyor, kulaklarımda uzun uzun.
Ellerim bir yerlere yapışıyor, kurtaramıyorum.
Ya ayaklarım, o benim zavallı ayaklarım.
Öyle şaşkın, öyle kararsız, öyle çaresiz ki.
Seni görmediğim günler...
Karanlıktayım, katran gecelerdeyim.
Cehennem misali bir yerdeyim.
Bir demir nasıl paslanır, bir elma nasıl çürürse...
İşte öyleyim...
@ - Yanmayı göze almak, bir anlamda ateşin harını etkisiz hale getirebileceğini düşünmekten,ya da ezeli salaklıktan(!) kaynaklanır genelde Lodosum..
@ - Sunay Akını görünce ona soracağım sorular olacak bu konuda sevgili Dalgaları aşmak!!! :))
@ - Sevginin lal olduğu yerde diğer hisler sağır oluyor sevgili oyumben..
@ - Sevgili Anjelika Ümit Yaşar Oğuzcan Ağabeyim Vedat Varol'un hem iş arkadaşı hem de can dostu idi.. Ve pek çok şiiri gibi bunu da genç yaşta kaybettiği tek oğlu vedat için yazmıştı..
Sevgi ulvi bir duygu.. Ne mutlu yüreğinde yer verene..
Elimizdeki avucumuzdaki ve gönlümüzdeki o kor ateş olmasa, zaman zaman sebepsiz gözden akan gözyaşlarımız da olmayacaktı zannımca.Ümit Yaşar'ın oğulcuğu intihar ettiği dönemlerde o iç yangınını gözlerinde okuyanlardandım ben de.Tüyden hafifti bedeni, kor ateş olmuş demirden ağırdı ruhu o zamanlar. Şu yelkenkaya'dan kendini at deseler düşünmeden atacak durumdaydı.Allah katlanabileceğimiz yükler yüklesin dilerim gönlümüze."Serin ol" emrini de versin ateşi düşürse de yüreğimize.Sevgilerimle.
Sevgi var ise;
Sözcük,kilitli dillerin ağzına döner.
Dil,budanmış hecelerin ormanına...
Yolcu,çarkı kırık rüzgarına döner.
Ve insan,yüreğini kesen baltanın sapına...
Kendimce bir yorumda bulunmak istedim öğretmenim...
(Ezgi)
O İnanılan bilinmeyenin "serin ol" emrini kabul etmedi benim gönlüm sevgili sufim.. İstedim ki o gönlüme düşürdüğü kor, aynı Ümit Yaşar'ı yaktığı gibi cayır cayır yakarken beni, ne kadar acı çektiğimi görüp insafa gelsin!!
Buradaki yazımda bahse konu ettiğim kor ise, aslında uçuşan bir kıvılcım diğerinin yanında!!
Muhteşem bir yorumla hoş geldin sayfama sevgili Ezgilimelodi'm.. Bu arada yorumunu cevaplamadan sayfanı ziyaret ettim seninle tanıştım!!!
Kelimelerimin anlattıklarını anlayan, hisseden gözler çoğaldıkça, beden yaşlansa da kelimelerim genç kalmaya devam ediyor..
Sevmek en kutsal en manidar ve en yoğun hislerin yaşandığı bir duygu!..
Ne yazık ki çoğu insan sevginin o olağanüstü gücünün farkında değil! Ve o'nu kaybetmeden de değerini ne bilebiliyor ne de o gücü yaşayabiliyor. Bu yüce duyguyu her insanın yaşayabilmesini ve sevdiklerine hayattayken bu duyguyu verebilmesini dilerim.
Siz de benim için çok değerlisiniz sevgili Gülsen Öğretmenim. Sevginizi o güzel yazılarınız ve yorumlarınızla bizlerle öyle güzel paylaşıyorsunuz ki sizi sevmemek mümkün değil!..
Bende size en derin sevgilerimi ve saygılarımı gönderiyorum...
Her insan yaşadığı süre içinse sevilmek ve aranmak ister.. çekip gittiğinde de hatırlanmak!!!
Bunun tersi yapıldığında, o duyguların ne hükmü olabilir sevgili Esmir'im?
"Bir insanı sevmekle başlar herşey" Sait Faik'in bu cümlesi gelir hep aklıma ne zaman sevgiden bahsedilse...
Öyle güzel ifade etmişsiniz ki, reçete değil hayata ve sevgiye yön veren sözcükler bunlar.
Hele de gerçekten seviyorsa insan ne engel tanır, ne zamanın farkına varır, ne de neyin yanlış neyin doğru olduğunun ayrımına varır, saf haliyle bir sevmektir bu çünkü.
Herşeyine rağmen sonradan yanlış olduğunu bilsek bile ya da gittiğinde sonradan anlasak da değerini güzel şey sevmek, öyle başlıyor hayat!!!
Evet güzel şey sevmek.. Öyle başlıyor hayat... ve öyle bitiyor sevgili Nihansum..
Her zaman saygı ve rahmetle andığım Ağabeyim Vedat Varol'un bir rübaisi geldi aklıma..
"Evvelce ne çok tanrıya tapmış dünya
İman ile bir vahdete erdik güya..
Yok belki Şarap Tanrısı, Aşk Tanrısı
AŞK var ve ŞARAP var ve GÜNAHLAR yar ya."
sevgi sevdaya döndüğünde...
sevdaysa aşk'a yelken açtığında...
aşk beyinden yüreğe düştüğünde...
heh işte tam o noktada eskiden aşkın kimyası 3.5 yıl filandı...
yani müthiş uzmanlar öyle buyurmuşlardı...
doğruyduda:)
sonra düşüşe geçti...
1 yıl filan derken 3 aya kadar indi...
ve aman diyim bu bahsettiğimin ilahi aşkla filan ilgisi yok...
beşeridir :)
ozan haklı çıktı...
''kavuşamazsın aşk olur''
dediği için...
geriye en güvenli alanımız sevgi kaldı...
herkesin yeteneği ölçüsünde sevebildiği sevgi...
yüreğinize sağlık sevgili Hasret Senfonileri...
''reçete gibi ders''
ten öte...
gönülden gönüle ses olmuş bu güzel yazınız...
sevgiyle...
Seden'im, senin bu muhteşem yorumun benim yazıya fark atar!! Valla.. :)) Çünki ben senin yazılarına ifadene gerçekten hayranım..
Aşkın ömrü konusunda ve hatta kendisi ile ilgili hiç bir fikrim yok.. Ama sevgi denen o kapanmaz şemsiye için dağarcığımda bitmeyen sözcükler ürer..
Hep aynı zannedilen iki duygu aslında birbirinden ne kadar farklıdır..
Sevgiyi çıplakken işliyebiliyorsan ancak o zaman ona sahip olabilirsin. Bu güzel yazında anlatıldığı gibi sahip olduğunda da değerini bilmektir kor ateşe ellerinin yanmayacağını bilerek avuçlamak. Sevgi kişiye aittir, karşılığı olmasada korkusuzca sevebilmektir...
sevgi, o hissi duyana mı yoksa duyduğu kişiye mi aittir sevgili yaşamın kıyısında?
Yorum Gönder