19 Haziran 2011 Pazar

prematüre bir şiir!..

İlk defa bir şiirimi bitiremedim bugün.. hatta başlayamadım! Başladım başlamasına da .. olmadı! Yeniden başladım… devamı gelmedi!!
Halbuki bunca yıl.. bunca ayrı coşkuların farklı renklerine tırmandığım yıllarda, hiç ama hiç düşünüp zorlanmadan yazmıştım adına “şiir” denen, kalemimin defterimle olan sohbetlerini..
Ve ilk defa bugün, coşkularımı, kırgınlıklarımı korkularımı dile getirip aktaramadım.. Dökülmedi yürekten!  Zorladım ama kalem sustu, ucunda asılı kaldı heceler!..


Karaladım yazamadıklarımın üstünü… şekli nasıl da çirkin göründü gözüme!.. “bu” şimdi şiire dönüşse ne fark eder? dedim kendi kendime.. Vaz geçtim!
Hakimlerin kalem kırmasına sebep kararları gibiydi kararım!

“bir gölgeyi çiğnedim az önce..” diye başlamıştım..
“peşimi bırakıp önüme düştü yanılıp..” diye devam ediyordu.. karaladığım satırlar..


Yumup gözlerimi, o an’ı yaşadım tekrar .. Kendi gölgemi, içimden çıkan yılana benzettim .. Sonra ezdiğim kara gölgemin içinden çıkan yılanın gerçek çehresini görüp.. kendimi akladım.. Ve kendi gölgemi yine kendi peşime taktım.. Öbürünü, ezik ve kara bir leke gibi beton üstünde bırakarak çekip gidişimi anlatmak istemiştim şiire dönüşemeyen o satırlarda..
İyi oldu. "Şiir"e yakışmamıştı yerde bıraktığım!


          Karaladım üstünü ama eksik kaldı sanki içimde bir şeyler.. yazdığım defter yaprağını da yırttım ve parçaları çöp sepetine attım.


"beni yan* ..ltan bir düş**..
/////
                 bir gün //////  ** lgesi
                            **nılıp ///**.me düşt …"


diye okunuyordu hâlâ .. yanyana iki yırtık  parçada, yüreğimi yırtan  prematüre duygular..


Unutulur gider..  mi dersiniz?


O zaman... bir pazar limonu niyetine okuduktan ve dinledikten sonra.. herkesin kendisine de sorması gereken bu mayhoş soruya "evet" diyen bir babayiğit çıkar mı?




14 yorum:

Çınar dedi ki...

“bir gölgeyi çiğnedim az önce..”
“peşimi bırakıp önüme düştü yanılıp.

Yalnızca bu iki dize bile başlı başına bir şiir olmuş ve okuyana(!) çok şeyler anlatıyor zaten Gülsen Hoca'm.

Fikret Kızılok'u ise dinleyemedim ne yazık ki (Açılmıyor).

gülsen VAROL dedi ki...

belki o nedenle.. dinleyemediğin için KIZILOK'u, soru cevapsız kaldı sevgili Çınar.:))

ayferbilici dedi ki...

Her ne ise o, bir kalbe ulaşabilen oradan çıkamaz. Cisimler! gözden kaybolsalar da yok olmazlar..İlle de iz bırakırlar değdikleri yere. Her neye sebep olduysa, iyidir ve güzeldir bu dokunuşlar.
Tüm ihtişamıyla yaşayan bir kalbin varlığına işaret eder çünkü, oraya dokunanlar.

Sevgili Çınar gibi düşündüm ben de. O iki dizeyle ne çok şey anlatmış şairi, okuyana.

gülsen VAROL dedi ki...

Anlayabildiysem eğer, sorunun bir "evet" iki "hayır" cevabı var sevgili Lodoscum.
Ve pek başka babayiğit çıkacağını da sanmıyorum:))

Akgül Çubukçu dedi ki...

Gülsen öğretmenim; Kalbe bir şekilde giren, herhangi bir şekilde çıkıp gitse, ne yapsanız, ne etseniz de bıraktığı o iz silinmiyor. Ama ne oluyor, hani "zaman" denen acı ilacın etkisiyle ateşi düşüyor o kadar. Unutulmuyor kısacası.

Neyse, o iki satırlık "prematüre şiir" yeterince anlatmış bir şeyleri. Prematüre ama, sanmayın ki öyle kalacak. Kağıdı yırtıp atsanız da, doğmuş o bir şekilde. Eninde sonunda büyür gibime geliyor. Belki şu an uygun zaman değil. Bakalım; bekleyelim ve görelim...

gülsen VAROL dedi ki...

çok değişik bir aralıktan bakıp seyretmişsin yazılanları sevgili Anjelika.. Ama zor büyür prematüre doğan hatta pek çoğu küvezde yaşam ne demek anlamadan geçer gider!!

nihansu dedi ki...

Bazen çok yoğun hissedilir ama hissedilenlerin yoğunluğunun karşısında kelimeler aciz kalabilir. Sadece şiir için değil belki düz yazı için de bu geçerli. Prematüre bile olsa sadece iki dizesi bile ne çok şey anlatıyor.

Fikret Kızılok'un bu şarkısını ne çok severim, cevabım ise evet, kalp unutur.

gülsen VAROL dedi ki...

Vay be Orkidem... inan senden hiç beklemediğim mühür gibi bir cevap bu!! Net.. Kesin!
Bu durumda sen şimdi anayiğit mi oluyorsun????? :)))

tufan dedi ki...

Ezip geçtiğimiz gölgelerde tıpkı yılan gibi deri değiştirip dikilir karşımıza zaman zaman,deri değiştirmek nasıl yılanı başka bir canlıya dönüştürmez ise lekesi çıksada izi kalır gölgenin..Kalp güzelide çirkinide asla unutmaz ve o izin vermez ise kalem yazsa ne fayda,hep eksik kalır kelimeler sayfada..

Bu gün en uzun şiirinizi okudum..

Saygılar sevgiler.

gülsen VAROL dedi ki...

Oku oku bitmiyor bu yüzden sevgili Tufan!!..

Akgül Çubukçu dedi ki...

Gülsen öğretmenim; "Ama zor büyür prematüre doğan hatta pek çoğu küvezde yaşam ne demek anlamadan geçer gider!!" demişsiniz ya, ben de prematüre doğan bir bebekmişim. Belki de o yüzden farklı bir aralıktan bakıp, eninde sonunda büyüyeceğini hayal etmek istedim. Belki de dediğiniz gibi "yaşam ne demek anlayamadan" en güzel olması gereken zamanlar geçip gitti.

Ama siz haklısınız, çok zor büyür prematüreler. Büyüteni de çok zorlar. Haklısınız...

gülsen VAROL dedi ki...

nahif ve çocuksu olmanın sırrı çıktı ortaya sevgili anjelika!!
:))

sufi dedi ki...

Prematüre şiir sen dizeleri satırlara geçtiğinde çikmış küvezden. Gülsen'im; Yeter ki kalp unutmasın gerisi yalan.

gülsen VAROL dedi ki...

AHH... SUFİM... DİLEĞİM... SEN DÖNDÜN YA... GERİSİ YALAN!!!