“Bir kız çocuğunun büyümesi ne zaman biter acaba? İlk adet gördüğünde mi, 18 yaşını doldurunca mı, evlenince mi, saçına ilk ak düşünce mi? Bence hiçbiri değil. Bir kız çocuğu büyümez, kaç yaşına gelirse gelsin asla büyümüş gibi hissetmez kendini. Son nefesini içi arzularla, heyecanlarla dolu bir kız olarak verir. Ama değişim yaşar. Hayat o kızı sürekli değiştirir ve bu değişimlerin hiç şaşmayan bir aktörü vardır; Bir Erkek!”
***
Bu sözler bana ait değil... Zülfü Livaneli'nin son kitabı "serenad" dan alınıp nihansum tarafından "söz uçar yazı kalır" bloğunda bizlere sunulan bir yazı..
"Aktör"e kadar olan her bir harfinin doğruluğunu yüreğimin dibine kadar kabul edip onaylarım. Ancak, sürekli değişikliklerin aktörü olarak sadece bir erkek figürünün bu denli yoğun ve kalıcı değişimi yaratabilecek güce sahip olduğunu kabul edemem.. Çünki bu güce, ister yapıcı ister yıkıcı, önce o figürün kendisinin inanıp kabul etmesi gerekmekte.. (yıkıcı olabileceği konusunda pek itirazım olmasa da!)
"Aktör"e kadar olan her bir harfinin doğruluğunu yüreğimin dibine kadar kabul edip onaylarım. Ancak, sürekli değişikliklerin aktörü olarak sadece bir erkek figürünün bu denli yoğun ve kalıcı değişimi yaratabilecek güce sahip olduğunu kabul edemem.. Çünki bu güce, ister yapıcı ister yıkıcı, önce o figürün kendisinin inanıp kabul etmesi gerekmekte.. (yıkıcı olabileceği konusunda pek itirazım olmasa da!)
Çok iyi tanıyorum o kız çocuğunu ben.. Hepiniz bilirsiniz o içinizdeki çocuğu.. Kiminiz gerçek çocuklarınızla haşır neşir olduğunuzdan, kiminiz o figür(!)le baş edemediğinizden.. ya da o çocuğun varlığından bile haberdar olmadan yaşayıp gittiğinizden belki de kayıtsız kalırsınız yazdıklarıma..
Zaman zaman içimden çıkmasına izin veriyorum o tatlı cadının... yaptığı delilikler, o dayanılmaz özgürlük tutkusu beni de peşinden sürükleyip götürüyor.. ama ip, her ne kadar pu.tun elindeyse de onun ipi de benim elimde!! :)) sözümden sapma raddelerine geldiğinde kendi başına buyruk olmaya takılmaya başladığında, çekip kitleyiveriyorum yüreğimin sol karıncığına!! :)
Tahammül edemediğim geceler yaşıyorum çoğu zaman feryatlarına.. özlediklerine, tekrarını istediklerine kayıtsız kaldığımda da gün be gün sönen nefesine tahammülüm güçleşiyor.. O zaman ona farklı oyunlar ve oyuncaklar buluyorum.. seyahat gibi.. yorgunluktan geberinceye kadar ev işleri ile uğraşmak gibi... salonun ve hatta tüm evin odalarının hem yerlerini hem de eşyalarının yerlerini değiştirmek gibi.. hiç sevmediğim türden de olsa tüm müziklerin piyanomda yüksek ses pedalı ile çalınması gibi... Bir deli çılgınlıkla sonraları pişmanlığın doruğuna çıkacak kadar alış veriş yapıp, cüzdanın kasanın kesenin dibine darı ekmek gibi... bunun dışında aklınıza ne geliyorsa...
Oh be!! dünya varmış.. ne o öyle mız..mız..mız!! "ya büyü ya defol git nereye gidersen.." diyorum içimdekine!. cevap yok! iyi! demek ki işe yaramış çabalarım.. yaşıma başıma yakışmayacak düşünceler içinde olmanın al renginden kurtuldum çok şükür.. derken... arka balkondan bakarken, gözüme bahçenin neredeyse ayak bileğine kadar uzamış çimenleri ilişiyor... bir koşu aşağıya iniyorum.. ayakkabılarımı parmağıma takıp yalınayak.. ıslak ve soğuk çimenlerde .. ödüm kopar üstelik börtü böcekten.. içimdeki korkunun, bedenimdeki titreşimlerini duyup, hadi yeter şimdi bir örümcek sokarsa görürsün gününü diyorum içimden.. ama o da duyuyor ve gülerek, aldırmadan koşmaya devam ediyor.. O zaman o çocuğun farkında olmadan aralanan kapıdan çıktığını anlıyorum.. boşa giden bütün uğraşlarım ve yorgunluklarım geliyor aklıma..
Tahammül edemediğim geceler yaşıyorum çoğu zaman feryatlarına.. özlediklerine, tekrarını istediklerine kayıtsız kaldığımda da gün be gün sönen nefesine tahammülüm güçleşiyor.. O zaman ona farklı oyunlar ve oyuncaklar buluyorum.. seyahat gibi.. yorgunluktan geberinceye kadar ev işleri ile uğraşmak gibi... salonun ve hatta tüm evin odalarının hem yerlerini hem de eşyalarının yerlerini değiştirmek gibi.. hiç sevmediğim türden de olsa tüm müziklerin piyanomda yüksek ses pedalı ile çalınması gibi... Bir deli çılgınlıkla sonraları pişmanlığın doruğuna çıkacak kadar alış veriş yapıp, cüzdanın kasanın kesenin dibine darı ekmek gibi... bunun dışında aklınıza ne geliyorsa...
Oh be!! dünya varmış.. ne o öyle mız..mız..mız!! "ya büyü ya defol git nereye gidersen.." diyorum içimdekine!. cevap yok! iyi! demek ki işe yaramış çabalarım.. yaşıma başıma yakışmayacak düşünceler içinde olmanın al renginden kurtuldum çok şükür.. derken... arka balkondan bakarken, gözüme bahçenin neredeyse ayak bileğine kadar uzamış çimenleri ilişiyor... bir koşu aşağıya iniyorum.. ayakkabılarımı parmağıma takıp yalınayak.. ıslak ve soğuk çimenlerde .. ödüm kopar üstelik börtü böcekten.. içimdeki korkunun, bedenimdeki titreşimlerini duyup, hadi yeter şimdi bir örümcek sokarsa görürsün gününü diyorum içimden.. ama o da duyuyor ve gülerek, aldırmadan koşmaya devam ediyor.. O zaman o çocuğun farkında olmadan aralanan kapıdan çıktığını anlıyorum.. boşa giden bütün uğraşlarım ve yorgunluklarım geliyor aklıma..
Sonra, yorgun, nefes nefese çimenlere sırt üstü uzandığımda, onun mutluluğunun aslında benim mutluluğum olduğunu farkediyorum.. Kalkıyorum.... koşuyorum... koşuyoruz!!!

27 yorum:
Kendimi tekrarlamak mı olur bilemiyorum ama neden ben yine bu yazınızda da kendimi buldum? Neden bunca tanıdık her cümle bana? Özellikle o dizginleyemediğim özgürlük tutkusu, kendime oyuncaklar icad etmemdeki başarım...
Büyümedim, büyümeyeceğim, ben o kız çocuğunu çok seviyorum. Beraber koşalım mı ne dersiniz? Hani hiç büyümeyen içimizdeki o çılgın kız çocuklarıyla?
ne güzel şeydir konuşmadan konuşmak.. birebir olmasa da aynı şeyleri düşünüyordum..
O çılgınlarla ilgili!! ellerimizde poğaçalarımız!!! :))
Çok öpüldünüz efenim!!!
Bana beni tanıtma, nedenini bilmediğim ''an'' mutluluklarının sebebini, bazen uçacakmış gibi hissettiğimde dizlerimin olamaz dediğinde, hangimiz ben diye düşünmemde. Bugün torunuma seksek çizip ''önce ben'' dediğimde, birlerden iki'ye geçemediğimde yüzüme çarpan şeyin ne olduğunu anlatan yazın ve senin gibi dostum olduğu için teşekkürler...
Ben beni durdursam bile son nefesime kadar küçük bir kız çocuğu olacağım...
bu son iki gün ben yaşımın iki katıyım oysa:((
alay demeyeyim de, küçümseme ile karışık acıma duygularını gözlerinde okuduklarımın yüzüne karşı içimden(!) "dilerim büyürsün ..hiç çocuklaşmadan kazık kadar olur gidersin" diyorum..:)
Ben de senin dostluğunu bir hediye gibi kabul ediyorum Nur..
Sanal oluşumuzu sanal aleme yollamanın vakti gelmedi mi??
seksek oynarız !! :))
Neden?? bilmediğim ne oldu güzel arkadaşım?? hüzne ortak olmada üstüme kimse yoktur..
İçindeki o çocuğu hiç kaybetmemeni dilerim...
O olmasaydı eğer, bu yaşıma kadar gelemzdim gibi geliyor bana, hayatıma giren sıkıntılara, acılara katlanmama hep o yardımcı oldu, en ummadığım anda içimden çıkıveriyor, herşeyi unutuveriyorum, onunla birlikte çocukluğun saf dünyasına geçiveriyorum.....
İnanç gibi Banu.. o benim hem cadım hem ilâhem!!
kitap dolabimda okunmayi bekliyor ama bu yazinizdan sonra daha da bir heveslendim okumaya :)
icimizdeki kiz cocuklari da hic buyumesinler diyorum, biz boyle cok mutluyuz ;)
Daha şimdi değil... biraz daha büyü!.. o zaman daha çok seveceksin ve korumaya alacaksın o çocuğu sevgili A-H..
tuhaf.. ama ben çocukken çok uyuz bişeydim.. rüyasız oyunsuz.. renksiz.. köşe yastığı gibi.. gözlemci..
sonradan giderek daha oyuncu.. daha eğlenen oldum hayatla ve herşeyle..
ve sonra bir gün.. burçlara hiç inanmadığım bir dönemde. oğlakla ilgili bir yazı okudum.. şöyle diyordu.. " hayatı tersine yaşar.. yedisi nde felsefe yapar.. yetmişinde kumdan kale.. "
o yüzden ben çıkarsam çıkar içimdekiyaşlıyı çıkarmak durumunda kalırım.. o da gereksiz ..
ama içindeki çocuğu çıkrıp eğleyenleri severim =)
atalet
EVET OĞLAKLAR KÜÇÜKKEN GENELDE UYUZ OLURLAR.. OĞLUMDAN BİLİRİM!!!
İLKOKUL 1. SINIFTA TATİLE GİDERKEN YANINA KALEM DEFTER ALMIŞTI OYUNCAK ARABA YERİNE.. ARABADA GİDERKEN BAKTIM DEFTERİNE BİR ŞEYLER YAZIYOR.. GEÇTİĞİMİZ İLLERİN ADINI YAZDIĞINI DÜŞÜNDÜM. AKŞAM BAKTIĞIMDA; "Sivrihisarda bir ev bana merhaba dedi" DİYE YAZMIŞTI!!!..
BAZILARININ AKLI BÜYÜR BEYNİNE SIĞMAZ, BAZILARININ YAŞI BÜYÜMEZ DÜNYASINA SIĞMAZ ATALETİM..
Bu kız çocuğu hep salya sümük, oto-boka ağlıyor. Ben neşeli, muzip, komik bir çocuk istiyorum beni arasıra gıdıklayan, bana fıkralar anlatan, arasıra kaybolup, arasıra çıkan bir çocuk olmak istiyoOOOorum.Ararsam bulurmuyum dersin?
sevgimle.
Bir önceki yazıma yaptığın yoruma verdiğim cevabın aynısını yazmak istemiyorum Dileğim.. Ama bil ki güzel olan "o"nun her ota boka gülmemesi!!! O ağlıyorsa konuş onunla.. haklı bul! tesellisinin küçük ellerinde olduğunu söyle.. O çocuk salya sümük ağladığında ben içimden değil sesli olarak hatta yüksek sesle konuşuyorum onunla..
Duyuyor beni! Sen hanımefendisin o nedenle bilemeyebilirsin.. ben biraz küfürbaz bir kadınım.. hele de kızdım mı!!! birbirimize küfrederken gülesim geliyor tutamıyorum kendimi...
Doktora mı gitsem ne??? :)))
İtirazına itirazım yok, bence de öyle.Aktör ııııııı ıııh, sevgilerimle...
eeeee.... bizler, aynı soyun.. hanımefendileri olduğumuzdan !! itirazın merkezi de aynı!:)))
Hiç yabancı gelmedi tanımlarınız bana. Nereden biliyorum acaba? :))
içimdeki küçük kız acayip manyak bişey:)
arada bir çıkıp beni yoldan çıkarıyor ama uslu, sessizliğe çekildiği anlar da var.
Seviyorum ben içimdeki küçük balığı:)
bizler 50 yıllık okul ve sıra arkadaşları ayda bir toplandığımızda bir karar aldık.. Bir ay çocukların bir ay büyüklerin toplantısını yapıyoruz sevgili Anjelika.. Hiç sansürsüz çocukların gününde olduğumuz kadar mutlu olduğumu ve her dertten azade olarak tüy sıklet eve döndüğümü hatırlamıyorum!!.. Eminim sen bu yazdıklarımı da bir yerlerden biliyor olabilirsin!! :))
sudan çıkmış balık gibi oluyorsa o kötü sevgili sıradan bir balık :))) ama eminim acaip manyak olanı görsem çok severdim!!!
seveceğinden yüzde yüz eminim:)
Bu gün kaderde çocuk bahçesinde gezinmek varmış..Ama hoş kahkahalar duymakta güzel,şen çığlıklarla beraber, evet, içinizdeki çocuğa ara sıra izin verin dilediğini yaşasın,bu göğüs kafesinizin sol yanına her daim huzur verir..
Benim bildiğim Aktörler yaramaz çocuk gibidir hep kendine ait olmayanı merak eder,Zülfü hoca bir mihenk taşından bahsediyor galiba, ama vardır bir bildiği..
Bahçeye izinsiz girdim sanırım, affola..
Saygılar sevgiler.
o dediğin her zaman doğru orantılı gelişmiyor sevgili Tufan.. yani o çocuk, izinli olduğunda göğüs kafesinin sol yanına her daim huzur vermiyor ne yazık ki..
Hele hele o "aktör"lerin o çocuğu kışkırtmaları söz konusu olduğunda..
Girilen, düşüncelerimin bahçesi Tufan.. kapısı açık olan.. izne gerek olmayan.. O fikirleri paylaşmak için dostlarımı beklediğim.. :)
Büyümenin sonu yetişkin olmaksa eğer,
insan yetiştikçe yetişilecek daha çook şeyler olduğunu sezinleyen us’lu bir çocuktur..
Ve böylesi bir çocuğa ne yapsa yakışır:)
..
Büyümekle değişmeyi ayrı yerlere koyamadım ben. Kitabı alıp, hemen okumalı en iyisi..
ifadendeki derinliğe bayıldım sevgili Lodoscum. Bir gün bir yazımda kullandığımda sana aşina gelebilir!! :))
Sen ise, sanki hep biraz mahzun biraz muzip ve çokça otokontrolü olan bir güzel çocuksun gözümde..
Benim içimdeki çocuk pek laftan sözden anlayan cinsten değil zırt pırt dışarda. En hanım hanımcık olmam gereken yerlerde bile, bir bakmışsınız kontrolü ele alıvermiş.
Yaşıtlarım arasında olmak ne güzell:)
evgiler
Bir gün tanıştıralım şu çocukları Çınar.. ne dersin??
Yorum Gönder