5 Mart 2012 Pazartesi

artık sakla/n/mak yok!!


Sayfama kapak yaptım yeni evimi Bu yıl.. Bu ay!..  
Bir değişiklik istedi ruhum... Her yıl bu mevsim kendimce gizlendiğim inlerimi dağın dibinden suyun kenarına taşımak istedi.. Ben de izin verdim..
Kırık pencerelerini onardım kurtlar yemesin beni diye!! :) İki adım önümdeki ölügöle yaklaşıp biraz ürkek çömeldim.. bulanık suya düşen yapraklarımın arasından bulanık sudaki aksimle konuştum.. beni çaktırmadan dinleyen balıklara elimdeki ekmek kırıntılarından attım .. "korkmayın yemem sizi" dedim..

Açlıktan gebersem de sözüm var tadınızı tattıracak kişiye!

Ekmek kırıntılarını kapışan sudaki görüntülerine düşen kara bir kanat gölgesi ve sesiyle ürküp saklandılar kuytularına.. Başımı kaldırıp baktığımda oldukça sert ve sitemkâr bir kanadın rüzgârı yaladı yüzümü.. "hani bize ekmek" der gibi..  elimdekileri , dökülen yapraklara tabak gibi koyup dallardaki gölgelere ikram ettim.. yerlerinden kıpırdamadan durup bıcır bıcır dediler.. anladım.. kalkıp tek göz evime girdim.. her biri haddini bilerek kapışıp yerdekileri dallar arasından zor görünen semaya doğru uçup gittiler..

Perde getirmemişim diye düşündüm .. kapıda anahtar olmayan evde pencereye perde olsa ne olur olmasa ne olur dedim sonra..  İki adım x iki adım kare odamın zeminindeki  ıslak toprağa bakıp güldüm... o an, ne güzeldir kimbilir ıslaklığı hissetmemek diye geçti aklımdan..  yapraklar toplamalıyım.. o kadar çok ki .. o kadar oku oku bitmez yapraklarım var ki... onları serdim yere üst üste .. yan  yana... rahat bir döşek oldu altıma.. bilemedim uzandığımda üstlerine, altımdaki ezdiğim her bir kelimenin iliğime işleyen batışlarına dayanamayacağımı.. kalktım...

Keşfe çıktım etrafı gece vakti.. elimde bir kör kandil, tepetakla duran  yarasaların şaşkın bakışları altında etrafı dolaştım..  mısır tarlası buldum.. sonra domates... a-aaa çilek bunlar!!! sonra ayağıma bir taş takıldı...

Düştüğüm yerden kalkarken hiç canımın acımadığını düşündüm... karşımda bir kuyu vardı.. yanında da bir kova! Sanki bana görünmeden geçip giden tesadüfün misafiri idim..  kuyuya eğilip bağırdım  "midasın kulakları eşşek kulağıııııı!!! " sonra bu bir deneme dedim yüksek sesle... daha çok bağıracaklarım var!!  bundan sonra sır YOK!  saklamama da gerek yok anılarımı.. gelip bu kuyuya bağırırım hepsini rahatlarım... kızgınlığım da geçer kırgınlığım da!!.. 

Sonra dalların arasında süzülen ayın kahkahasını duydum.. söndür elindekini şaşkın dedi bana.. ve olanca parlaklığı ile kuyunun ağzını aydınlattı .. işte o an gördüm kuyuya inen merdiveni.. yavaşça... dikkatli dikkatli indim basamaklarından.. ayağım suya erdiğinde, bırakıverdim kendimi dipsiz zannedilen kuyunun dibine!  Bana yol gösteren o cılız huzme düştü önüme ve beni  bir dehlizden geçirip başka bir merdivenin başında bırakıp kayboldu.. başımı kaldırdığımda çok çok yükseklerdeki delikten bana göz kırpan ay'ı gördüm.. "ÇIK!" diye bağırdı benim güzel gezegenim, sonra bir bilge gibi,  "geçmeyecek zannedilen zaman geçer, yeter ki indiğin gibi çıkmasını bil!"  dedi.  Tek tek sağlam basarak adımlarımı yukarı çıktım!..

Tek göz odama girdiğimde, yaprakları beni bekler buldum .. acıkmışlar. öyle dediler!.. ben de yazmaya ve aç karınlarını doyurmaya  başladım!!  
 

18 yorum:

nihansu dedi ki...

Bu bir masal olmalı ya da enfes bir romandan bir parça... Duygular kalemle bu kadar mı güzel cilveleşir? Bu kadar mı içine işler okuyanın her bir satır? Okumaya başladığım andan itibaren sanki oradaydım ve sanki bir masal kahramanını izler gibi dinler gibi peşinizden sürüklendim. Hani dedim kendime, bir yolu olsaydı da o tek odalı, kapısında kilidi olmayan, penceresinde perdesi olmayan o klübede ben de zaman geçirebilsem... Ve sonra tıpkı benim de gezegenim Ay'a sevgilerimi göndersem... Yok yok çok başka bir diyardayım ben şimdi.

Elinize, kaleminize ve o muhteşem yüreğinize sağlık demek bile az kalacak bu gece...

gülsen VAROL dedi ki...

O odayı ben de çok sevdim Nihansu'm..belki ben belki sen.. ya da belki kendisini arayan.. kimbilir belki beni arayan!!
o kuyuya seslenmeden.. kimbilir??

ali zafer sapci dedi ki...

Elinize sağlık, evet yapraklar doyurmanız için sizi bekliyor olmalı.Çok hoş izler bıraktı yazınız.

gülsen VAROL dedi ki...

Sevindim sevgili Alizafer... Gerçekten!. Satırlarımla olsun hoş izler bırakabilmek ne güzel..

ayferbilici dedi ki...

Sanki özlemimi dile getirmiş satırlarınız.

Odanız, yapraklar..kuşlar..
hatta ay'ın şavkı vuran kuyu...
Özendim size:)

gülsen VAROL dedi ki...

Lodoscum az önce aynı sözleri dile getiren dört arkadaşla konuştum telefonda. inan bana benzerini bulsam hiç düşünmeden giderim o tek göz odaya!! "hadi" dediğimde yanımda olacağına emin olduğum dostlarımla beraber.. ne muazzam bir huzur.. bir düşün Lodoscum!!

Arzu Sarıyer dedi ki...

Sevgili Öğretmenimmmmmm.Çok sevindim bu ay saklanmıyacaksınız,sizi o güzel yerden okuyabileceğiz yaprak yaprak...

gülsen VAROL dedi ki...

Sevgi arsızı olmaktan korkarım ben ama, sevgisiz kalırsam diye daha çok korkarım Arzu'm!! hele de tükenmeyecek bereketle sevdiklerim tarafından..
O nedenle "saklanmak" değil de "kendimi dinlemek" ten vazgeçmeden sadece mekan değiştirmek istedim..

Ecehan dedi ki...

...................
Aslında sadece bu noktalarla yorumlamış olmayı isterdim.
Ama; yine de; o giriş kapısının önone gelen en cılız daldaki düşen en son yaprak olmak istedim.
Ve yine ........

gülsen VAROL dedi ki...

anladım Ecem..
inan, lügat parçalamak için değil bu karşılıklı yazılanlar! yazılamayanları anladığım için!
sağol benim dost yürekli sevdiğim.

Esin Bozdemir dedi ki...

Yeni eviniz nasılda huzura davet!..gölün kenarında, düşen yapraklar arasında!..belki koklamak her bir yaprağı doya doya!..sonra konuşmak O/nlarla!..dağa, taşa, kuşa,suya... dökmek içini...

gizlenmeyişinize ne çok sevindi bu yürek! hele ki size o göz kırpan aya!..teşekkür eder, el sallarım :)öylesine güzeldi ki anlatımınız, kaleminize ve yüreğinize sağlık Gülsen Hocam. Bir masal perdesi içinde, derinlerden gelen seslerin izinde yapraklara yazacaklarınızı sabırsızlıkla bekliyor olacağım...Sevgilerimle...

gülsen VAROL dedi ki...

bu süre içinde aklımda biriken yazılacaklara sanki bir girizgâh yapmışsın sevgili Esin'im..
Masaldan yola çıkarak dediğin gibi bir masal perdesi içinde, "perde kapanmadan" gerçeğin acımasız yüzüne tükürebilmeyi denemek... bilmem başarabilir miyim??

Unknown dedi ki...

Kaybedenler kulübünün çok güzel şeyler için kullandığı bir kelime vaedır sevgili gülsen hocam izninle bu kelimeyi bu yazın için kullunacağım.LEEEŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞ..

gülsen VAROL dedi ki...

kulüpsüz bir kaybeden olduğum halde, bu konudaki cehaletimi hoş gör ustacım.. ama inanıyorum ki sen ne dersen doğru dersin!

Akgül Çubukçu dedi ki...

Bugün, şu an, yorgun gönlüme ve beynime ne kadar iyi geldi şu yazınız. Zaten sayfanızı ilk açtığımda gördüğüm o küçük orman kulübesi. Hayallerimin evi... Göl kenarında üstelik. Muhteşem bir anlatımla canlanan bir doğa, beni her zaman büyüleyen AY da var, daha ne isterim ki? Tek korktuğum şey, çocukluğumdan kalan bostan kuyularının anısıyla, o dipsiz kuyu. Ondan da uzak duruveririm canım...

Ah Gülsen öğretmenim, çok güzel. Bir masal dünyasına dalıp, şu beni yoran, yıpratan dünyadan kaçıvermemi sağladınız, kısacık bir süre de olsa. Ah ne olur devamı da gelsin..

Sonsuz sevgilerimle.

gülsen VAROL dedi ki...

zaman zaman anlatmayı düşündüğüm masallarım var sevgili Anjelika'm.. Ama öyle istiyor ki gönlüm, ya hiç yaşanmamış, bir masala bile konu olmamış masal olsun, ya da masallara konu olamayacak kadar gerçek olsun..

Bilmem inanır mısın ben gerçekten bu kulübedeyim!!! :))

nalan dedi ki...

Çok güzeldi okuduklarım,içim umutla ve sevgiyle doldu.
Kaçıp gelmek isterdim ,kulubenin yanına uyku tulumumu alıp ...

gülsen VAROL dedi ki...

benim odam dostlar girdikçe genişliyor sevgili Nalân.. sen yeter ki gel..