28 Temmuz 2014 Pazartesi

"bel.."

                                

Değişik anlamları olan kelimeleri severim. Konuşurken ya da cümle içinde, değişik şaşırtıcı anlamlarını, hem masum hem de muzip bir tavırla kullanabildiğim için.. “Bel” de bunlardan biri!..

Yıllar yıllar önce, bana son derece saçma gelen, hatta hiç bir anlam ifade etmediği gibi, gözümde kullananların zekâ seviyesini de düşüren bazı deyimlerin, şimdilerde anlam kazanması, benim zekâ düzeyimdeki kayıplardan kaynaklanıyor olabilir!!.

“Koca elden çocuk belden.. ille de kardeş..”.. sözünü, çocukluğumda, etrafımdaki ordu gibi yaşlılardan (ki, hiç birisi 55 den fazla değillerdi) çok duymuş ve her duyduğumda ne basit ve boş bir konuşma diye düşünmüştüm. İlerleyen yıllar içinde, yaşım büyüdükçe ve ben bu ve buna benzer deyimleri dillerine pelesenk eden büyüklerimi dinledikçe kendime aht eder olmuştum “ben büyüyünce böyle saçma ve BOŞ deyimleri asla kullanmayacağım”.. diye!! Haklıydım o yaşın muhakemesine göre.. el ve bel kelimelerini, bedende mevcut organların adı olarak kabul ettiğimi düşünecek olursak.. :))


Daha sonraki yıllarda, bu defa “eline, diline, beline hakim ol” deyimini, kadın olsun erkek olsun, üstün yetenekli ve başarılı olan meslek sahiplerinden duyunca, ve de gizli olsun aleni olsun okuduğum pek çok kitapta buna benzer deyimlere rastlayınca, okunan her kelimenin, bilinen anlamının dışında da bir anlamı olduğunu, geç de olsa 13 yaşımda idrak etmiştim.

Ağabeyimin girilmesi yasak olan ama kapısı hep açık duran bir odası vardı.. Odasının köşesinde duran ceviz çalışma masasının arkasındaki iki bitişik köşe duvarlarını tavana kadar kaplayan kütüphanesine hayrandım. Değişik bir kokusu vardı odanın.. Ben ona kitap kokusu demiştim içimden.. Ama “yasak” dendiği için sadece kapı eşiğinden seyredip, “bir gün..” ile başlayan hayaller kurardım. O gün yine “bir gün ben de...” diye hayal dünyasına adım atacakken , neden o bir gün bugün olmasın dedim ve odasından içeri giriverdim!!!..

Üst kat odalarının toplanması ablalarıma aitti.. daha ufakların görevi kendi yatak odalarını ve mutfağın dağınıklığını toplamaktı. Az önce annemle beraber ablalarımın pazara gittiklerini görmüştüm. Biraz sonra arkalarında sırtında tepesine kadar dolu küfe taşıyan hamalla döneceklerdi. Hazır vakit varken ve de “sen zaten yoruldun diye ben topladım odaları ablacım” deme imkânım da varken .. uzun sözün kısası ağabeyimin odasına girdiğimde neyi aradığımı bildiğim ama nasıl bulacağımı bilmediğim lügati aramaya başladım.. Kitapları okşar gibi elleye elleye isimlerini okurken masa üstünde duran kalın kırmızı ciltli lügat gözüme ilişti. Önce odayı topladım ve sonra lügati alıp tuvalete girdim!!.. Çömeldiğim yerde “B” harfini açtım önce, be.. be... bel... tamam buldum! Ama o da ne?.. bel.. belki on belki daha fazla bel var!. Hemen koşup defterimi ve kalemimi aldım ve lügatteki bel kelimelerinin karşısındaki anlamları yazmaya başladım
. Sonlarına doğru bahçe demir kapısının açıldığını duyup herşeyi yerli yerine koyarak büyük bir sevinçle aşağı kata indim.

Sonraki günlerde, “bel” kelimesinin değişik anlamlarını komşu kızların da katkılarıyla belleğime kazıdım.


O gün bugün.. pek dilime hakim olamasam da, elime hakimiyetim tam teşekkül etti.. Beline hakim olamayanların ürünleri(!)nden uzak durarak tedbir aldım. 


Ancak, yaşadığım çok ender çok garip ve çok korkunç bir olay neticesinde, yıldırım düşen apartmanımızın paratöneri yeterli olmadığından, en üst kat sefasını cefaya çeviren o inanılmaz gücün beni yataktan koridoridora fırlatması neticesinde belimden sakatlandım..

Tam 10 gündür bunca ilaca ve doktora ve bakıma rağmen ayağa kalkamıyorum.. en doğal ihtiyaçlarımı karşılayıp gideremiyorum..  Yukardakinden(!) mola rica ettim dayanılmaz acılar için .. "bak bugün bayram.. yap bir kıyak" dedim.. Çekmekte olduğum acıyı tarif etmeme kalemimin gücü yetmiyor..

Sözün özü, belime hakim olamıyorum!!  :))))))





 

9 yorum:

ali zafer sapci dedi ki...

Çok üzüldük, geçmiş olsun.

Nihansu dedi ki...

Yani ne denir bu yazıya Mamim? Bir insan acısını da hastalığını da böylesi güzel ve daha da enteresanı gülümseterek okutur mu? Mevzu bahis sizin kaleminiz olursa evet...
Bu bayram herşeyden önce sağlık diliyorum herkese, hepimize.,,
Tekrar geçmiş olsun, dualarım sizinle...

Arzu Sarıyer dedi ki...

Ah o yıldırım ah bula bula sizin apartmanı buldu ve de olan sizin belinize oldu Sevgili Öğretmenim.Sizinki gibi çarpma olmasa da Türk kadınlarının en çok dile getirdikleri "ağrı sözcüğü" ki zor dayanılır ...Dilerim azalmıştır ağrılarınızı .Acısız ,kedersiz gelecek bayramlar diliyorum.Sevgi ile...

Newbahar dedi ki...

Mause ekranda epeyce gezindi. Ve Newbahar ne yazacağını bilemiyor.

Bu acılar geçecek. Benimkiler geçti. İzi kalacak olan çentik umurumda değil artık.
Keşke yakın olsak...
Size gelsem! yahut siz bana gelseniz ben kalabalık şehirleri sevmem.
Akşamüstü esintisinde göl kenarında çay içsek.
Eflatun sokak lambaları var. Ne vakit yanında dursam renk sizi hatırlatır. Bu aralar hiç aklımdan çıkmıyorsunuz ya!
Şaşıracaksınız belki de. O şiirleri yazan sen misin? Yazmayı becerebildiğim kadar konuşabilseydim!
Susarım, siz anlatırsınız. Göl ilham verir, şiire salarız efkarı.

Geçecek...

Her şey daha güzel olacak. Romanınız gibi siz yine yeniden doğacaksınız.

gülsen VAROL dedi ki...

SELAM GÜZEL İNSANLAR..

YAPMAYI SEVMEDİĞİM ŞEYLER, SEVEREK YAPTIKLARIMDAN DAHA ÇOK. BUNLARIN İÇİNDE, YAZILARA YAPILAN YORUMLARA VERİLEN CEVAPLARIN HEPSİNE, TOPTAN CEVAP VERİLMESİ DE GELİR.. TEK SATIRLA DA OLSA KİŞİYE DUYULAN SAYGI VE GÖSTERİLEN İLGİYE DUYULAN SEVİNCİN İFADESİDİR BENCE YORUMLARI CEVAPLAMAK.
ANCAK KESİNTİSİZ DEVAM EDEN BEDENDEKİ ACI, BUNA DA ENGEL OLMAKTA. YORUM YAPAN VE EĞER YACACAK OLANLAR OLURSA, TESELLİNİN EN GÜZELİNİ VE ACIMI GİDERİCİ EN ETKİLİ DOZU YORUMLARINIZDAKİ SATIRLARINIZDAN BULDUĞUMU BİLMENİZİ İSTERİM.
SAĞLICAKLA KALIN.

hikayelerdirgeriyekalan dedi ki...

"Selam Güzel İnsanlar"

Bu nasıl inceliktir ki her şeye rağmen,bizler düşünmeniz..çok zarifsiniz..bizim size olan saygı sevgi ve dostluğumuz daim olsun..acil şifalar diliyorum,çok geçmiş olsun..sağlıkla esen kalın..iyi akşamlar
Saygılarımla

Ömer Sert dedi ki...


HARİKA İNSAN, EN KISA SÜREDE İYİLEŞMENİZ İÇİN DUALARIM HEP SİZİN İÇİN OLACAK.



Makbule Abalı dedi ki...

Yazınızın yayınlanmasından yaklaşık 20 gün sonra yorum yazmak... Bu kadar geç yazdığım için özür dilerim. O tarihlerde internet bağlantımız kesikti.
Ancak düşündüm ki, içten gelen güzel duygularla "geçmiş olsun" demenin zaman aşımına uğraması düşünülmez.
Keşke bu süre içinde acınız, sıkıntınız azalmış olsa.
Yıllar geçtikçe tüm birikimler boyunda, belde ve dizlerde toplanıyor. Eminim güçlü kişiliğiniz, dayanma gücünüz pek çok şeyin üstesinden gelecektir.
Yakınlarda olsanız kır çiçekleri sunmak isterdim.
Esenlikler diliyorum, saygılar.

etki alanı dedi ki...

oğlumun bel ve kalça ağrılarına şiir yazasım geldi.
ağrılarla dalga geçmeyi seven ben,romantik bir ağrı yazısı ıle karşılaşınca gülümsedim inanın....