8 Ekim 2014 Çarşamba

Akgül ÇUBUKÇU.. diyor ki,


Gülsen Varol .. "Cehennem Deresi"

Nereden başlasam, nasıl anlatsam bilemiyorum. Kitabı bitirdiğim şu an dağılmış durumdayım çünki.  O, uzun zamandır merakla beklediğim, baş kısmını bloğunuzda parça parça okuyarak giriş yaptığımız ama sonra devamını baskıdan sonra okuyacağımız roman: Cehennem Deresi. Eski bir dosta, uzuuun bir bekleyişten sonra kavuşmuşum gibi büyük bir heyecanla aldım elime. Nihayet, nihayet...

Tanıdık, sevilen, epey bir süredir uğramadığım ama akıldan çıkmayan bir eve giriyormuşum gibi kapağını açıp içine daldım. Nedense Gülsen Varol kitaplarında böyle oluyorum ben. Tamamen içine girip, olayların parçası haline geliyorum, o yüzden de çok ama çok etkileniyorum. Tıpkı "Albümdekiler"i okuduğum zamanki gibi. O sıcacık, alıp kucaklayan karşılama alıp götürüyor beni olayların içine.  Roman kahramanları yakınlarımmış gibi acılarıyla üzülüyor, mutluluklarıyla sevinçten uçuyorum.

Başlangıç, o eski, özlenen dostla kucaklaşmak gibiydi. "Nerelerdeydin, seni çok bekledim, çok özledim"  tarzı bir kavuşma. Yine aynı şey oldu, o tanıdık ortam ve insanlar, o içime işleyen öykünün girişi, o nefis kurgunun beni sarıp sarmalaması. Ve de yine canımı çok acıtan, başlangıçtaki olay örgüsü. Blogda ilk okuduğum zamanki etkisini kaybeder sanmıştım, nerdeeee... Dışarı çıkmam gerekiyordu, tabi kitapla birlikte. Arabada giderken bile okumaktan geri duramadım, başım dönmesine rağmen. Gidip oturduğum yerde de okumaya devam ederken, olayların içine girdiğim için yine gözyaşlarımı tutamadım.

Roman kahramanlarının her acısını içimde hissettim, mutluluklarını ben de yaşadım. Canım da acıdı, mutluluktan da uçtum. O yaşam savaşları, kişilik ve duygu analizleri, gerçek insanların karşımda oluşu... Tam her şey iyi gidiyor derken, olayların birden beni ters köşeye yatırması. Kafama bir darbe almışım hissi. Duygudan duyguya geçişler. Ne olacağını anlayamamak, neler geleceğini bilememek, satırları yutarcasına okuma telaşı...

Dün öğleden sonra başladığım roman, bu sabahın erken saatlerinde devam etti.  Tabi ki hayatta her şey kötü gitmezdi ki, iyilikler güzellikler de vardı yaşamda.
 
Ve... Sonrası...
Okumalısınız, herkes okumalı...   Sonuç anlatılacak gibi değil...

Gülsen hocam, keşke sizin kadar az kelimeyle, çok şey anlatabilseydim... Bunca şey yazdım, ama halâ anlatabilmiş değilim...  Yüreğinize, ellerinize sağlık..

Akgül Çubukçu

---



Bir an korktum sonucu da anlatacaksın diye... :)) Zira coşku, ister darbe ile ister aşk ile vursun insan yüreğine, insanın ne yapacağı belli olmuyor Akgül'üm.. :)) 
Dileğim, her okuyanın senin gibi hissetmesi.. İnan bana iletilmesi zor olduğunu söylediğin duygulara teşekkür etmek daha zor..

gülsenvarol



 

4 yorum:

gülsen VAROL dedi ki...

Yorumundaki canlı ifade, sanki yine telefonda konuşuyormuş sun gibi.. Narin ve kırılgan sesini duyabiliyorum.. Güzel yorumuna ve içten katıksız duygularına bir kere daha teşekkür ederim Akgül'üm..

Akgül Çubukçu dedi ki...

Gülsen hocam, hissettiklerimi aynen yansıtmayı seviyorum ben... Duygularımı anlamış olmanıza çok sevindim. Kitabınızı okurken hissettiklerimin yarısı bile değil bu yazdıklarım. Hepsini de yazmamak için zor frenledim kendimi, yani bu frenlemiş halim...

Çok, çok teşekkür ve gönülden sevgilerimle... <3

nihansu dedi ki...

Yorumu okurken Akgül Hanım'ın coşkusunu o kadar iliklerime kadar hissettim ki.. Bir an ben de sonu da gelecek diye endişelendim :)

Bildiğim ve tüm yorumlarda ortak düşünce olarak gördüğüm; romanın kurgusunun başarısı...

gülsen VAROL dedi ki...

"saçma sapan bir kurgu" diyeni de duyduğum için çelişkiler içindeyim Nihan.. :))