25 Nisan 2015 Cumartesi

Mehmet Bilgehan Merki .. diyor ki...


MART AYINDA BU KİTABI OKUDUM - 8
 
KİTABIN ADI
Cehennem Deresi
KİTABIN YAZARI

Gülsen Varol

KİTABIN ÇEVİRMENİ
-
KİTABIN YAYINEVİ
İkinci Adam Yayınları
KİTABIN BASKI YILI
2014
KİTABIN BASKI SAYISI
1. Baskı
KİTABIN SAYFA SAYISI
282 syf
KİTABIN DİZGİ/BASKI KALİTESİ
9,5/10 (Birkaç dizgi hatası var)
KİTABIN YAZIM-DİL KALİTESİ
10/10 
KİTABIN EDEBİ/SANATSAL/TARİHSEL DEĞERİ
9/10 


Bloğumda  yıllardır, okuduğum kitapları kendime göre yorumluyorum. Her okuyanın yorumlamada kendine göre bir bakış açısı olduğuna da inanıyorum. Çok sevdiğim ve hararetle önerdiğim bir kitabı bir başkası sevmeyebilir. Bunu çok doğal buluyorum. Ama tanıttığım kitapları okumak isteyenlere bir bakış açısı verebilmeyi önemsiyorum.
Bu yorumdaki kitabımızın yazarı Gülsen Varol hanımefendi, aynı zamanda yazılarını sürekli izlediğim blog dostlarımdan birisi. Yazılarından iyi ve hem de çok birikimli bir eğitimci olduğu hemen anlaşılabilir. Zaman zaman çok etkilendiğim yazılarını imkanlarım nispetinde sıklıkla takip etmeye gayret ediyorum. Kitabının yazım dönemini ve yayınlanması aşamalarını ve yayınlanmasından sonra kitap hakkında yapılan yorumları bloğundan az çok izledim. Bir kitabın yazılması, gözden geçirilmesi, basılması uzun ve yorucu bir dönemdir. (Dergicilik zamanlarından biliyorum) Adeta bir doğum gibidir. Ne zaman ki kitap matbaadan çıkar ve elinizi kitaba değersiniz, onu hissedersiniz, sizden mutlusu yoktur.
Bugüne kadar okuduğum kitapların sayısını hatırlamasam da kitap yazmadım, yazamadım. Kendimi bir türlü hazır hissetmedim. Çevremden “artık yazarsın” diyenler olsa da sürekli erteleyip duruyorum. O sebeple kitap yazan insanlar, üreten insanlar olduklarından benim için çok değerlidir. Hele bu tamamen yaratıcılık eseri olan roman ve hikaye ise gerçekten çok değerli buluyorum.
Gülsen Varol hanımefendinin ilk kitabı “Albümdekiler”i henüz okumadım. Ama ikinci kitabının özellikle yayınlanan yorumlarını okuduktan sonra yorumlamalıyım diyerek satınaldım. Bir solukta bitti. Fakat, okumamın üzerinden yaklaşık bir ay geçmesine rağmen uzun süredir biriken ve blogda yorumlanmayı bekleyen kitapları eritemediğim için yorumu   yazmam biraz gecikti.
Kitabın ülkemize özgün ilginç bir konusu ve bağlı gelişen olayları var. Pek çok blogda hikayesi kısmen anlatıldığı için merak edenlerin okuması dileğiyle konuyu burada yazmıyorum. Birbirine bağlı iki aşk hikayesinin 4 ana kahramanını çok sevdim. Gerçek yaşamda bu kadar rastlantı var mıdır bilemiyorum ama gelişen olayları, kahramanların yaşadığı hikayeyi çok sıcak ve içten buldum. Romandaki  karakterlerin birebir yorumlanması ve  olaylar sürecine bakış açım sonuçta benim özel düşüncelerim olduğu için belki sadece sayın yazar ile paylaşabilirim. (Kitabı bitirdikten sonra bu konuyu ben işlese idim farklı ne yazardım diye de düşündüm açıkçası. Bunu Türk yazarların son dönem eserleri açısından sıklıkla yapıyorum. Özellikle kurgu ve roman kahramanlarının bulunduğu ortam, olaylar zinciri, yazar ile bakış açımın farklılıkları ya da benzerlikleri doğrusu beni etkiliyor.)
Sayın Varol’un bloğuna aldığı yorumlarda kimse değinmedi galiba ama kitabın hikayesinin gelişimi ile sonuçlanması bana Kafka’nın “Dava”sını hatırlattı. O kitabı da bitirdiğimde de açıkçası böyle bir son beklemiyordum. Ancak sonuçta yazar onu yarattığına göre düşüncelerine sonsuz saygı gösteriyorum.
Dizgideki birkaç küçük hata dışında, akıcı, coşkulu, kolayca okunan, karakterleriyle sıcacık bir roman. Sayın Varol’un birikimlerinin bu kadar kalmayacağına ve daha bizleri coşkuya ve keyfe sürükleyecek pek çok esere imza atacağına inanıyorum.
Okumanız dileğiyle.

 
******
 
Gerek kişisel gerekse meslek açısından güvenilen ve gerçekten takdir edilen bir blog dostumsunuz. Derler ki doktorlar karşısındakini -hasta-, subaylar, -emir eri-, Öğretmenler de - öğrenci- gibi görürler.. Ben kendimi ya sınıfta ya da öğretmenler odasında görürüm blog dostlarımla.. Kimine not veririm acizane.. kiminden kopye çekerim gizlice.. Sizden ne çok kopye çektim bir bilseniz.. :)  
Romanımın anlatılamayan ve kabul etmekte zorlanan sonuna gelince...
Beklenen sonların pek çoğunun düşündüğüm dibi, hayalimde oluşturduğum şekliyle gerçekleşmemiş olmasının belki katkısı olmuştur romanın bitişine sevgili Mehmet Bilgehan. Kim bilir belki hayâl bile edemeyeceğimiz etmemiz için de şart olmayan bazı "son"lardan, başımıza gelmediği için haberdar olamadığımızı da fark ettiğimden..
Sizi etkileyen, "Cehennem Deresi" ne  bakış açınızın farklılıklarını ya da benzerliklerini öğreneceğimi umuyorum.
 
"sonuç olarak" yani, romanın bitişinin, sadece bir büyük dehayı size hatırlatmış olması bile, kitabım için başlı başına bir ödüldür diye düşünüyorum. :)) Teşekkürlerimle.
 
gülsenvarol
 
 
 
 

6 yorum:

Makbule Abalı dedi ki...

Bir kitabın farklı kişiler tarafından değerlendirilmesi, okuyuculara farklı bakış açıları getiriyor. Çok yönlü inceleme imkanı sağlıyor. Kitap hakkında hiç fikri olmayan okuyucuya da karar vermede kolaylık sağlıyor.
Sonuç hepimizi şaşırttı ama hayatın içinde sürprizlere de hep hazırlıklı değil miyiz?

gülsen VAROL dedi ki...

Aynı fikirdeyim sevgili Makbule. Ayrıca, yorum yapan kişilerin, kişiliği hakkında da bilgi sahibi olunmasını sağlamakta. Zaten bilgi sahibi olanlar da, belki taktir edilen bir kişinin tavsiyesi ile kitaba ilgi duymakta..

nihansu dedi ki...

Yine çok farklı bir yorum... Daha doğrusu farklı bir sunum, oldukça irdelenmiş analiz edilmiş, dikkatli bir okuyucu yorumu... Herkes kendince yorumluyır ve hep söylediğim gibi tüm yorumlar da eseri zenginleştiriyor.

gülsen VAROL dedi ki...

Evet Nihan çok özel bir yorum. Ve bu "Özel" lik yorum yapan kişinin özelliği. Ve.. böyle yapılan yorumun okunan kitaba değer katması ve ilgi çekmesi tartışılmaz.

Mehmet Bilgehan Merki dedi ki...

Gülsen hanımefendi, kitabınız hakkındaki naçizane fikirlerimin sizin tarafından değerli bulunması beni çok memnun etti. Bazen fikirler beklenmedik şekilde yaralayıcı olabiliyor veya hayal kırıklığı yaratıyor. Değerli kişiliğinizin yorumları hoşgörüyle karşılayacağını biliyorum.
Sevgi ve en derin saygılarımla.

gülsen VAROL dedi ki...

"yorum" adı üzerinde olan bir tanım sevgili Mehmet Bilgehan.. Ama nedense inanlar hep müspet fikirlerin, yorum adı altında yazılacağını düşünür. Oysa bir yazıyı yorabilmek için fikir sahibi olmak gerekir.. ve gerek takdir etmek, gerekse tenkit etmek de fikir sahibi olan tarafından yapılmalıdır diye düşünüyorum sizin gibi. Yani okuduğu bir kitabı beğenmedim de diyebilmeli, hayran oldum da diyebilmeli okuyucu. Bir şartla: nedeni hakkında fikrini yazarak!. ki, okuyan herkes bir şey öğrenebilsin.
Tekrar teşekkürlerimle.