24 Nisan 2010 Cumartesi
Çıplak düşünceler..
Hastanede, tahta teneşire benzeyen o sedyede yattığım gece, serumu bağlayan doktor, serum torbasının içine farklı ilaçları sıkarken, “sizi oldukça rahatlatacak bir karışımdır bu.. panik atağınızı hafifletecek.." demişti.. Sonra burnuma ve gırtlağıma soktuğu boruları yerleştirirken de “yumun gözlerinizi ve sizi rahatlatacak şeyleri, yerleri ve kişileri düşünün” diye eklemişti.. oldukça genç ama babacan tavırlarıyla.
Orada yarı uykulu, yarı baygın yapılan işlemlerin bitişini beklediğim o saatler içinde nedendir bilmem, zaman zaman kendimi, ruhumu ve beynimi çırılçıplak hissettim..
Düşüncelerimin çıplaklığından korktum saklılar aşikar olacak diye!
Aklıma gelen ilk şey, sigarayı bıraktığım ana geri dönüşüm idi.. Nereden geldi aklıma.. niye geldi… niçin hatırladım artık unuttum zannettiklerimi bilemedim.. Yoksa o torbaya zerk edilen ilaçlar içinde “hatırlatma” fonksiyonu olanda mı vardı!!!
Sigarayı bıraktığımda ne kadar mutsuz ne kadar boş ve kendimi ne kadar fuzuli hissedişimi hatırladım. Hiçbir şeyden ve hiç kimseden zevk alamayışımı, zevk denen kelimenin mutluluğu anlatan tüm kelimelerle birlikte lügatimden silindiği o günleri hatırladım çırılçıplak bir beyinle!..
Sigarayı bıraktıktan çok kısa bir süre sonra, “ne kadar oldu bıraktığın” diye soranlara “27 gün 6 saat dediğimi, daha sonraları “3 ay 9 gün” diye cevapladığımı… biraz daha ilerleyen zamanlarda “7 ay dün biti” diye cevap verdiğimi hatırladım.. Bunlar “vay be bugün tam 3 yıl olmuş” a döndüğünde, ilk defa bir zafer kazandığımı düşünmüştüm.. Sonra bir gün.. 12 mart tarihinin geçtiğini ve benim o yılı hatırlamadığımı fark ettim.. Böylece.. birbirine eklenen mutsuz, gayesiz, anlamsız yıllar birike birike 10 yıl oldu..
Şimdi niye durup dururken serum iğnesinin damarımı delmesinden dolayı deri içine akan ilaç dolayısı ile küçük bir darbukaya dönen sağ dirseğimin dayanılmaz acısından daha çok içimi acıtıyor bu görüntüsüz hatıralar.. bu düşünmemem gereken sakil düşünceler acaba?? Yalancı da olsa, sağlığımı elimden almış da olsa, bilinmeyen o yolculuğa erken bir çağrı da olsa.. beni karşılık beklemeden mutlu edeni şimdi neden hatırladım bu kadar detayları ile acaba?? Unuttuğuma artık inanmışken. Eminken. ?
Ve asla bir daha denemem mümkün değilken, denemeye teşebbüsün sadece erken bir davetiyeye çağrı olduğu bilincindeyken.. Neden??? Ve tekrar denesem bile asla ama asla o unuttuğum zevki hazzı bulamayacağıma inancım sonsuzken.. O zaman neden ama neden??? Bu çirkin kokulu bu insana güven vermeyen ortamda bana bu oyunu oynamakta beynim?
Bana neyi isbatlamaya çalışmakta?
Her neye ve her nasıl bir duyguya olursa olsun, bağımlılıktan kurtulmanın zor olduğunu mu?
Zorları başardığını zannedenin sevinmemesi gerektiğini mi?
Aradan onlarca yıl geçse bile yine bir gün şrak diye en olmayacak yerde dipdiri karşına çıkabileceğini mi?
Söyler misiniz neyi isbatlamaya çalışıyor bu çırılçıplak akılsız beyin? Aynı şeye eşit olan iki şeyin birbirine eşit olduğunu mu isbatlamaya çalışıyor yoksa bana Öklid bozuntusu??
Yoksa, yokluğu karşısında bu kadar yıkıcı acıları olan sigaranın “ortak gösterimle” neyle veya kiminle eşit olduğunu mu vurgulamak istemekte?
Yoksa, bir türlü aklının almadığını defalarca kafama vura vura yüzüne(!) söylediğim için mi, Matematiğin, belirsiz kalan anlam ve ilişkilere bir açıklama getirme konusunu işleme koydu benimle alay eden beynim??..
Aradan geçen on yıl sonunda, bir tutkudan kurtuluşun acısını yadetmek bile, acı aynen hissedilse de tutkudan kurtulmuş olmanın hatırlanışı açısından güzel.. Bir onyıl daha yaşarmıyım bilemem ama isterim..
O on yıl sonunda da şu sedyede yatma sebebinin hiç hatırlanmadığını görebilmek için..
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
22 yorum:
Bağlılıktan üzüntü doğar… Hiçbir şeye bağlılığı olmayan için üzüntü yoktur.
-Gautama Buda
Bağımlısı olduğum için sigarayı bırakmıştım ve sanırım tekrar başlayışım bu yüzden.
Mutluluk gibi üzüntüye de ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum ben.
ne ağlatıyor beni?
Gece gece aldığım mailin üzerine işleyen bu yazınız mı?
Yoksa sizin olmadığını bildiğim halde ruhsuz bir edayla bakan şu gözler mi?!...
Yoksa her seferinde ruhumda çalan şu şarkı mı?
Bilemedim ve hepsini alt alta koyup topluyorum. Sonunda zehrin dumanı karışıyor karman çorman sonuca. Gri bir hal alıyor yapraklar, izmarit kokulu parmaklarım klavye ile sarmaş dolaş!..
Yoksa! yoksa benim X gün, X saat oldu, X yıl oldu diyeceğim zamanın asla olamayacağı korkusu mu?
Gece gece bu gözyaşlarıma, yalnızlığıma yakışıyor sanıyorum..
Sizin kızacağınızı bile bile!!
Hangisi daha çok hatırlatır bize, hangi yanımız acır,etle kemik beden mi yoksa duygu ve düşünceler mi?
Bence hep çırılçıplakdı beynimiz ve bizler hep acıyan yanını görmezden gelir ve gizleriz.
Saklılarımızın her zaman bir zırhı vardır sevgili hocam,o zırhı hiç bir matematik işlemi açamaz size nice on yıllar dilerim sağlık ve huzur içinde...
Saygılar sevgiler.
Evet sevgili Oyumben.. insanın kendini kendi gözünde haklı bulmasını sağlayan, yine kendi ürettiği daha doğrusu uydurduğu bir takım atasözleri vardır!!!
İyi bilirim!
Yalnızlığına yakışan değil yalnızlığını paylaşan önemli.. Ve bunun etten kemikten olması da gerekmiyor.. Sadece ruhu olsun yeter.. Tıpkı yazdığın o güzel yazılar gibi sevgili newbaharım..
Dileğim, o (X) tarihin mecburiyetler tahtına kurulup gelmemesi ve senin hep mutlu olman..
İçimi rahatlatan satırlarına teşekkürler sevgili Tufan..
O zırhın, herkesin saklılarını titizlikle ve inatla koruyacağını umuyorum..
Sevgili Öğretmenim;yazınız uzun uzun düşündürdü.Benim gibi bağımlı birisi ne diyebilir ki...Aklınıza ne,nasıl gelirse gelsin siz başardınız çok şeyi,ne mutlu size.Nice sağlıklı on yıllar.Sevgiler.
Arzum, çok iyi anladığına eminim ki bu yazı ne sigara için yazıldı ne de sigara içenler için!!
Çok farklı bir ortamda birbiriyle en ufak bir ilgisi olmayan
"yokluğun" etkilerinin benzerliği konusunda bir çıplak beynin oynadığı oyun sadece..
Sigara içenlere selam olsun!!!
Sigaraların üstünde yazan uyarıları bile okumaktan kaçınan ben, senin yazını sonuna kadar okuma cesaretini gösterdim can Gülsen.Bir kez bırakmaya niyetlendiğimde hastalanıp yataklara düşmüş ve ölmeyi isteyecek kadar yaşamdan elimi ayağımı çekmiştim.Bu bağımlılık nereye kadar sürecek ben de bilmiyorum.Ama seviyorum ve "bana sakın zarar verme şifa ol olur mu?" diye öğüt veriyorum o küçük şeye.Başarılı olabiliyormuyum?Bilmiyorum... Sevgilerimle.
Hamleti hatırladım ister istemez sevgili sufi..
Mutsuz yaşamak mı, mutlu ölmek mi?
Bütün mesele bu!
Beynimizin bize oynadığı en iyi oyunlardan birinin de rüyalarımız olduğunu düşünüyorum ve hatta sizin bağımlılık konunuzla bağdaştırmam gerekirse, hamilelik dönemimde mecburen bıraktığım sigara geliyor aklıma. İnanırmısınız öyle bir an geldi ki rüyamda kokusunu duydum meretin. Ama bu Matrix gibi, beynimizin hala çok ilkel olduğu ve onu yönetemediğimiz aşikar...
Sevgili Gülsen hocam, bir şeylere bağlı ve bağımlı olmak düşüncesi beni hep korkutmuştur. Ayrılmak zorunda kalındığında çok acı vereceğini bilirim. Kendi adıma, bana acı veren pek çok şeyi unuttuğumu umuyorum. Ama bu duygular o inanılmaz beynimizin kıvrımları arasında saklı. Ne kadar unuttuk zannetsek de galiba hiç olmadık bir anda ortaya çıkıveriyor bazı anılar.
Yazınızın gizli aktörü sigara'ya gelince, benim hayatımda hiç olmadı. Hayatım boyunca uzak durmaya çalıştım. Hatta eşimi seçerken bile, sigara kullanmayan biri olması benim için birinci öncelikti.
Sevgili Gülen hocam, size daha nice 10 yıllar diliyorum. Sağlıkla, zevkle ve mutlulukla.
Beynini yönetebilenler.. dahidir. Dahiler de genelde şizofrendir..
En iyisi yine kendini normal kabul eden anormal olmak sevgili ruhumun pusulası!!
Bağımlılık, ne kötü!
Kurtulmaya çalışırken;
Yaşanılan stres,
Üzüntü birikintileri,
Eksiklik hissi…
Bırakabilmenize sevindim, hastalıkları çağıran boğucu ölüm dumanlarını…
Yokluğun karşısında duyulan yıkıcı acıyı, neyle veya kiminle eşit bulduysa, onunla vuruyor insanın yüzüne. Bilinçaltı oyunları işte...
Peki iyi bir şey mi bu yaptığı yoksa kötü mü? Bilemem. Ama böyle yapmakla bence beyinden daha zeki olduğunu kanıtlıyor bizlere:)
Anjelikam..maalesef, yokluğuna alışılan öyle acılar var ki, sigarayı hatırlamak belki o acıyı sigarayla unutturabileceğini zanneden beynin salak bir düşüncesinden ibarettir..
Ya da, iki unutulamayacak zannedileni özdeşleştirerek, neticeye ulaştırmak istemesidir sahibini!
bilinç altı dediğinin bir de üstündeki var ya.. hep aklım takılır.. hangisi hangisinin canına okumakta diye sevgili lodoscum???
sigara, içene inanılamayacak bir rahatlama.. huzur..mutluluk..ve stresini yok edici olarak yansır.. yalnızlığını paylaşır insanın.. hazzı sindirmesine yardımcı olur..
Ve.. insanın sağlığının canına okur!!
Kaldır bunların tümünü bir insanın hayatından.. Sadece ve BELKİ sağlıklı olur!! sevgili antipatik (olmadığını düşündüğüm) yazar..
to be.. or not to be!!
O 10 yıl birike birike dolmasaydı ben seni tanımamış olacaktım.
Peki sen bunun benim için nasıl bir kayıp olabileceğini düşünebilir misin?
Anlamsız geçirdiğini sandığın on yılın herbirine benim gibi kimleri sığdırmışsındır sen kimbilir. Biz senin için çok da olmasa da olur olsak bile sen bizim için asla öyle olmadığın için biriktirmeye devam edecek olamaz mısın önümüzdeki yılları?
Demem o ki; yaşadığın hayat sadece sana ait olmamış ki zaten, e bizleri de koparıp atamayacağına göre:-)
Uzun yıllarda nice çıplak düşünceleri giydirmek istiyorum mamy...
seni tanıdığım diyemem (çünki seni tanıyorum) ama seninle tanıştığım gün ömrüme ömür ekleneceğinden hiç şüphem yok ecelerimin ecesi..
herhangi bir yoksunluktaki mutsuzluk hissi...
beynin sistemi korumak adına mutsuz anıları genelde flulaştırmasından kaynaklanıyor...
doğal olarak varlığındaki mutluluklar kalıyor geriye...
mesela sigaradada bağımlılığın çıkış noktası oluyor :)
içtiğiniz yılları hatırladığınızda veya hatırladığımızda...
eşlik eden görüntüler hemen hemen aynıdır
kahve-sigara
yemeğin ardından
şarapla beraber
araba kullanır müzik dinlerken:))
yanılıyor muyum ?
oysa öyle değildir ...
yanısıra canımız çok sıkkınken...
üzüntülüyken
işten ayrılmışken
öfkeliyken...
sevimsiz bir haber geldiğindede içmiştik...
hatırlama mekanizmamız böyle olsaydı şimdi ben bile bırakırdım :)
yürekten...
daha nice uzun sağlıklı ve mutlu yıllar diliyorum
size...
sevgiyle...
sigaranın insan ruhuna ve hafızasına oynadığı oyundur bu zaten sevgili Seden.. "Her durumda" ona ihtiyaç duyuyor olmak!! Ancak, bir gün ondan daha baskın bir "ona ihtiyaç" duyduğumuz bir obje veya mefhumla karşılaşınca, mukayesede mağlubu bulmak zor oluyor!!
Yorum Gönder