"Rüya gibi" demenin fazla abartılı olduğu zannedilir ama, bu kadar güzel bir rüya görmek mümkün değildir aslında.. "Gerçek" demek de imkansızdır, çünki gerçek olamayacak kadar güzeldir!.
O ışığı kabullenebilmek, pek çokları için etik değilse de, inkar ediş de aynı oranda mümkün değildir.. İnsanın tüm değer yargılarını temelinden sarsıp, beyninde ve benliğinde pek çok dengenin yer değiştirmesi ve hatta hasara yol açabilmesi mümkündür. Ürkütücüdür bu yüzden!.
Sonra insan, dinlemekte olduğu bir müziğin, kendisini çok farklı coğrafyalara savururken ve o haz içindeyken, niye bunu çalan ben değilim diye o hazzı yok etmediğini hatırlar..
Bu hatırlayış, Allahın defolu kullarının ortalığı kasıp kavurduğu günümüzde, farklı bir varlığı keşfetme şaşkınlığından ve kendini ilk defa özgürce kendisi olmaya yaklaştıran bir duygunun içinde bocalamaktan kurtarır insanı. Çünki bu, ne tuvale aktarılan bir resim, ne notalara aktarılan bir beste ne de bir şiirdir..
Bu, bir ESER!..dir..
Bu, yaşam hakkı tanıdığı, yani oluşturmakta olduğu eser, kişinin kendisidir.. Bir taş yontucusunun sanatını icra etmektedir..
Kendini oluşturmaktadır bir anlamda yeniden… Taşlaşmış bir bedeni yontmaktadır… ruhu toz dumandır!.
Ve belki de ilk defa kendisine bir ödül verildiğini düşünmektedir!
Elinde keski.. kesip yontar kendisini..
Tırnaklarıyla ruhundaki mıknatısları parçalar, paslı bir demire yapışmamak için..
Ve farkında olmadan kendisini parça parça eder...
Ve sonunda anlar ki, hak ettiği ceza, aslında ona en büyük ödüldür!

28 yorum:
Eskiyi kırıp, yıkmadan yenisini inşa etmek mümkün değil elbette...
Hocam ifadelerinizin bende oluşturduğu düşünceleri tek kelime ile ifade edeceğim izninizle: MUH-TE-ŞEM!
Okuyucunun duyguları adına da yazılmış bir ifade, daima insanda "muhteşem" duygusu uyandırır.. Doğru ve gerçek olduğunu bildiğinden!..
Yoksa ifadenin muhteşem olmasından değil sevgili lodoscum.. :)
Felsefe ve hayatın kısa bir özeti,
yine çok düşündürücü, her zaman olduğu gibi ders verici. Bu tür yazı
ve metinlerin her cümlesini uzun uzun
okuyup, her birine ayrı yorum getirebiliyor insan. Teşekkürler hocam.. sevgilerimle
En büyük ödül, cezayı ödüle dönüştürebilecek ruh zenginliğine sahip olabilmektir. ( ne afilli cümle oldu ya. ehi. )
Nasıl ki insan, bir ırmağın akıntısına karşı gide gide asıl kaynağa varıyorsa.Irmağın akan suları ırmakta kaybolmadığı gibi, insanı da yine emeği insan yapıyor!Akıntılara rağmen; aslında yaşamanın, daha çok yaşamak olduğunun ve kendi yürek atışlarını arttırma arsuzunun da yine kendisi olduğunu anlıyor.
Ruhsal kaynağını kendinden alarak yarattığı eserini keşfettikçe! onu yonttukça yontmak isteyişi de bundan değil midir ki!
Ne sevilen şey, sandığımız şeydir; ne de gerçek olan, olduğunu sandığımız şeydir.Genede inancımızı yitirmediğimiz sürece sevmeye ve inanmaya devam ederiz...
Sevgili Hasretsenfonileri,
Yaşadıklarınızdan süzülerek damıttığınız ve biriktirdiğiniz tecrübelerinizle, kelimelerinize yansıttığınız bu değerli düşüncelerinizi okumak inanılmaz güzel.Fondaki müzikle birlikte harika bir yazı bütünlüğü...
Bu güzel paylaşım için teşekkür ederim.
Sevgi ve saygılarımla,
Evet aslında kısa bir özet sevgili jivago.. ama bir ömrü içine alabilmekte.
yani başkanım.. sana ne diyeyim ben?? Şu güzel cümlenin içine niye limon sıkarsın??
Yazımı daha anlamlı kıldı yorumun sevgili esmir..Ben sana teşekkür ederim..
Kelimeler ardı ardına gelip cümlelere bürünmüş ve etkisine almış.
Hep böyle oluyor. Her defasında ;)
Paylaşmak, anlaşılmakla birleşince, doyumsuz bir duyguya ulaşıyor hissedilenler sevgili antipatik (olmadığını düşündüğüm)yazar..
Yaşadıklarınız öylesi bir birikim yaratmış ki, sonsuz bir kaynak sanki. Yazdıklarınızı okurken, her bir kelimenin altında nasıl bir duygu gizli diye düşünmeden edemiyorum. Kendiniz hakkında yaptığınız analizler, benim kendime dönüp, içime bakmama neden oluyor. Ne garip değil mi? Daha önce farketmediğim bir şeyleri farkediyorum. Bir yorumumda daha belirtmiştim sanırım, farkındalığımı arttırıyorsunuz. Şaşırıyorum. Tecrübeleriniz, duygularınız, ifade tarzınız ve paylaşımınız ders olacak nitelikte. Öğretmenlik böyle bir şey sanırım. Yüreğinize sağlık.
Sevgili Öğretmenim,hemen herşeye rağmen içinizdeki yaratıcı cevher sizi yeniden yeniden yaratacağına inanıyorum."Ödül" çok güzel.Selam ve sevgilerimle.
İnsan bazen hiç bilmediği bir mekandayken ya da bir yoldan geçerken, sanki orayı daha önce görmüş, orada bulunmuş gibi hisseder kendisini..
Paylaşmanın güzelliği de burada başlıyor işte.. "farkındalığı" ortaya çıkartıyor sevgili anjelika..
Geçmiş tecrübeler daima hataların yontulmasından meydana gelmiştir çünki..
Ve bunu ister yaşayarak ister gerçek hikayeler şeklinde okuyarak öğrenmek de insanın en azından hata işlemeden bir tecrübe kazanmasına yardım ediyor..
Evet arzu bana göre de "ödül" güzel!
Bazı ifadeler üzerine yorum yapamıyorum bu da onlardan bir yazı.
Sadece, tecrübe konuşuyor diyebilirm.
Nasılsın?
Tecrübe, sadece bizzat yaparak değil yaşayarak ve yaşananları iyi gözlemleyerek de elde edilen bir kazançtır sevgili eceleriminecesi.
Tek şart, hafızanın kuvvetli olması!..
Sevgili Hasretsenfonileri;
ELimizdeki keski, yazgı değil midir biraz da? Ve fark edip yıkmak ve yeniden inşa etmek için ömür ne kadar kısa... Yine de o esere başlamak bile cesaret demek... Sevgilerimle...
Hoşgeldin sevgili ruhumunpusulası. Sana hep doğru yönleri göstermesini dilerim o pusulanın..
O keski, yazgıyı yıkmaya, yontmaya hatta yok etmeye bir teşebbüs olarak düşünülürse!! ömür uzun ya da kısa olmuş ne fark eder.. Ne dersin?
Öğrenilecek öyle çok şey var yol aslında o kadar uzun ki ömrüm yetmeyecek gibi geliyor ama nerden baktığınıza bağlı aslında haklısınız... Güzel temennileriniz için şükranlarımı iletirim... Saygılar.
Bazen yaşadıklarımızın bize ne kadar acı verdiğini düşünsek de aslında sunulmuş bir armağan ya da ödül olduğunu görüyoruz sonradan. Bu düşünce bana şunu hatırlatıyor; derin bir denizde yukarıya çıkmaya çalışırken dibe ayağımızı değdirmemiz gerekiyor, yeniden güç almak ve yukarıya ulaşmak için, bazen dibe vurmak gerekiyor ki yeniden hareketlenebilmek için. Tüm acıların ya da kayıpların aslında birer ödül olduğunu ya da yukarıya çıkmamız için bize güç verenler olduğunu keşfettiğimizde herşeyin çok daha güzel olacağını umut ediyorum.
Üzerinde çok düşünülebilecek çok güzel bir yazıydı.
Çok doğru tesbitler bunlar sevgili nihansum.. Ancak, o dipte vurgun yiyen için de, geçerli olması mümkün mü dersin?
http://deneyselyasam.blogspot.com/2010/04/zihinsel-surtusmeler-bahce-hakknda.html
sevgili knock knock.. cevabımı yazına yorum olarak bıraktım..!!
seni çok seviyorum!
Hayır en çok ben seviyorum! :)
Ömürle hesaplaşması insanın,bedeni arındırmak gibi.
İnsan paçasına yapışan tüm çamuru bilir ve onu ancak kendisi yok edebilir.Yüreğin terazisi hiç şaşmaz sevgili hocam,adaleti de.
Evet,umut bir ışıksa,keski çok keskin olmalı,yontulan her bir parça bir ödül değilmi aslında.
Saygılar sevgiler.
Sevgili Tufan, dikkat ettim herkes keskiyi farklı, yontmayı farklı hatta o ışığı farklı yorumlamış.. Ve herkes kendi bedeninden yonttuğu parçalarıyla hesaplaşmış sanki.. Ve ne enteresan ki hepsi kişinin baktığı pencereden gördüğü şekliyle doğru!..
Yani demem o ki, bilmediğiniz yerlerden gelmedi soru!
Bir kente bir kasabaya köye o yörenin taşı toprağıyla bina yapmak kolaydır dostum. önemli olan kendi binanı mamur hale getirebilmekte.Yıkıp içduvarlarımızı keski çekiçle yontup bedenimizi sıvamalıyız sevgi karışımımızla tüm acı,kibir ve kinimizi.Sen bunları başaranlardansın güzel dostum, değerli müdürümün bana biricik emaneti, sevgilerimle.Tontini.
senin yorumlarını ne zaman okusam sanki omuz başımdan bir farklı göz daha okuyor o yazılanları diye düşünüyorum sevgili Dileğim..
Ve sanki izmir'e gelemeyişime de en çok o omuz başımdaki üzüldü gibi geliyor bana!!
Aslında seni tanımak için görmeye gerek olmadığını bilmeme rağmen..
Yorum Gönder