3 Nisan 2010 Cumartesi

Fırlatma refleksi...

                      Bugüne kadar gerek meslek gerekse özel yaşantımda amiyane tabiriyle kafamın tasının attığı ve fıttırdığım anlarda, eğer buna sebep olan karşımda ise, o an – önümde – elimi uzattığımda – elime ilk geleni sebep olanın kafasına fırlattım.. Bu bir meziyet değil şüphesiz. Ama utanılacak bir davranış olduğunu da zannetmiyorum. Sadece insanın başına inanılmaz dertler açabildiğini biliyorum!.
                 Meselâ, saçlarımı sarıya boyattığım için beni odasına çağıran okul müdürü “ sen burayı pavyon mu sandın bu ne saç böyle?” dediğinde, elimi uzattığımda masada bulduğum cismin minik Atatürk büstü olduğunu fark etmeden, müdürün kafasına tam isabet kaydetmesiyle, 5 günlük maaş kesimi cezası ve sürgün cezası almıştım.. Babamın devreye girişi ile, müdürün sebep olarak gösterdiği “Atatürk’ün büstünü kırdı” ifadesi “müdürü dövdüğü için” olarak değiştirilmişti ama ceza aynı kalmıştı..
Bu benim kaderim galiba..
                Bir defasında da kolum kırıldığı için raporlu olduğum hafta içinde, ağabeyimin çalıştığı bankanın kuruluş yıldönümü olan 26 Ağustosta gidilen yemekli müzikli gecede bizim müdürün de beni orada görmesi ile olay gündeme gelmişti.. Bana, “kol kırık diye rapor alıp tavernalarda alem yapmayı ahlaksızlık olarak görüyorum” dediği için, bu defa bir saksı elimin uzanma mesafesi içinde yer aldığından fırlatılan nesne olmuştu.. Netice yine sürgün!!


                Aslında gittiğim yerlerde sıkılmaya başladığımda müdürle dalaşıp işi kolaylaştırma alışkanlığı haline getirebilirdim bunu ama her sürgün bir öncekinden daha kötü yere yapılınca bastım istifayı !..
               Ama, “müdür” lük makamının sadece okullarda olmadığını hiç hesaba katmamışım.. Bunlara benzer pek çok fırlatışlar yaşadım bu nedenle bugüne kadar.. BUGÜNE kadar!!


               Evet… bugün öğretmen evinin yemek salonundaydım. Hem çok lezzetli hem de çok ucuz bir menü sunduğu için burada yemeyi dercih ediyorum. Ancak, bu nimetten civar esnafın tüccarın vesairenin de yararlandığını bilmediğimden, o koskoca yemek salonunu hıncahınç dolduran kalabalığı, öğretmen evinde kalanlar zannetme hatasında bulundum.
               Burada çalışanlar ve görevliler herkese “hocam” diye hitap ediyorlar.. Tam yemeğin ortasında karşı masada oturan ve çok yüksek sesle ve küfürlü olarak konuşup küçük parmağı ile dişlerini karıştıran bir öküz, (lütfen, benim kalemime sizlerin de gözlerinize yakışmayan bu ifade için bağışlayın beni.) aynı zamanda öküz gibi baktığı için dikkatimi çekti.. O sırada garson o masaya geldi ve “hocam tatlıları getireyim mi?” dedi. “ne hocası lan? Mikerim burda ne kadar hoca varsa” cevabını duymamla, masamdaki 1.5 lt.lik pet su şişesinin o iğrenç suratta patlaması bir oldu.
Gık diyemeden kaçışır gibi çekip gittiler.. ortalık yatıştıktan çok sonra güvenlik görevlileri koşarak (!) gelip “hocam bir şikayetiniz var mı “ diye sordular!!


              Hani, “rağmen” ler var demiştim ya.. İşte tüm bu olanlara rağmen, ben Ankara’da muhteşem bir 10 gün yaşadım..




21 yorum:

Esin Bozdemir dedi ki...

Değerli Hasretsenfonileri,

Hayat türlü renkleri ile hem bizi şaşırtıyor hem de duygu ve düşüncelerimizi bizlere sorgulattırıyor...

Ankara farklı anılarla hayatınızda yer bulacak sanıyorum...Densiz ve dengesiz insanda var dengelisi de! Bulunduğu kariyere ve mesleğe uygun davranmayanı da!..

Bu yazınız oldukça ilginçti benim içinde, gözümün önüne geldiniz bir an anlattığınız sahnelerle...(önceden, birazcık benimde kendimi tutamamdığım anlarım olurdu böyle öfkeli..şimdi daha bir sakin oldum:)ama keyifle okuduğumu bilmelisiniz. Dersler vardı alınması gereken...

İlginç anılarınız arasına birde Ankara Öğretmen evi anınızı da eklersiniz tebessümle...

Bu arada küçük bir not: Sevgili Gülsen Hocam, kısa bir süre önce yeni linke taşıdım sitemi, sizde eski url adresim görülüyor bu yüzden yeni yazılarımı büyük bir ihtimalle göremiyorsunuz. Yeni url adresim: http://izlerveyansimalar.blogspot.com/
Siz her zaman ki gibi en yakından takip ettiğim blog yazarısınız benim için de...

Güzel bir haftasonu dilerim...
Sevgi ve saygılarımla...

Amozonik dedi ki...

Siz de benim gibi hafif olanlardansınız galiba.Benim de var çok gelirse,gözüm dönerse elimdekini fırlatmak huyum.Bir kere bir arkadaşıma söyledim bunu ama ona git yap demedim ki kocasına süt kutusunu fırlatmış garibim onu sürekli döven adam o halde görünce hatun ne oldu sana böyle bunu damı görecektim demiş tabi o anda değil dayağı ertesi günü yedi.Ben daha çok haksızlık olduğu yerde yapıyorum,eğer haksızlık yapıldı ise ısrarında devam ediyor ise geliyorlar bana ,br keresin de de bir delikanlıya kafa tuttum Ankara'ya ilk gidişim..Geçmiş karşıma,gözüm dönmüş ama seni döverim diyor bana dedim sen o elini hele bir kaldır bak sana ne edeceğim.Güvenlikler aldı sonra ama bu sayede o gün hepimiz gittiğim yerde rahat ettik bazen bir tane gerekiyor :)))Hem davetliyiz bütün şehirlerden gitmişiz hem de sopa yiyeceğiz vallahi kıyametleri koparttım yalan değil :))Çok maceram çoook:))

nihansu dedi ki...

Şaşkınlıkla okudum olanları. Şaşkınlığım kesinlikle sizin verdiğiniz tepkilere değil, insanların nasıl bu kadar kaba ve patavatsız oluşlarına idi. Bazı an'lar oluyor ki insan deyim yerindeyse zıvanadan çıkabiliyor. Bu sebeple elinize sağlık diyeceğim tüm rağmen'lere rağmen...

♥ .* ღ .*ѕιуαн кєℓєвєк ♥ . ღ .* ♥ dedi ki...

Değerli Büyüğüm. Sizi biraz muhterem Annem'e benzettim. o da öyledir. Sinirlendiği zaman eline geçen ne varsa fırlatır.

Bir keresinde karakolluk olmuştuk :)
Aman umarım bir daha böyle talihsizlikler yaşamassınız.
Ne diyelin elinize kolunuza sağlık :)

Saygılarımla,
İyi bir haftasonu dilerim.
Sevgiyle kalın

Newbahar dedi ki...

İlk yanlış öğretmenevlerinin öğretmenler dışında, normal vatandaşlarada açık olması. Olmasın kardeşim, kim nerde yiyorsa yesin, nerde saç baş yaptırıyorsa yaptırsın, nerde yatacaksa yatsın...
Sonrada işte böyle hödükler işgal ediyor.
Ohhh! ellerinize sağlık. Hak etmiş ş.r.f.s.z.

Sizde kusura bakmayın kalemimin incisi, öğretmenlerimize yapılan hakarete ne desem az.

Sevgiler.

oyumben dedi ki...

Bir insanın eline aldığı bir cismi fırlatmak suretiyle kendisinin de belli bir süre sonra başka bir mekana fırlaması değişik bir denge.
Ne fırlatırsam fırlatayım yerimde kaldım ben. ehi.
Fakat müdür fıkrasına bayılırım. Yazını okuyunca fıkra geldi aklıma.
Yakınımda bir cisim bulamadığım için ben bu fıkrayı fırlatmıştım amirin yüzüne ehi.
İnan daha rahatlatıcı, üstelik eğlenceli de.
Fıkra buraya yazamayacağım kadar fırlatılası olduğu için sadece linkini verebilirim :)
http://www.diyadinnet.com/Fikra-1302&Bul=m%C3%BCd%C3%BCr

Dalgaları Aşmak dedi ki...

Aaaaaa!Çok geçmiş olsun diyorum ,böyle tatsız bir olay yaşadığın için sevgili hasretsenfonileri.

Dışardan rastgele insanlarıda alıyorlarsa,değiştirsinler "Öğretmen Evi" adını o zaman.

Pek bir şiddet yanlısıymışız :)))
(takılayım biraz)

tufan dedi ki...

Kim ne derse desin bu odunun size denk gelmesine ben sevindim aslında sevgili hocam.
Bunu sizden birebir dinlediğim zaman da aslında aynısını düşünmüştüm.
Birde şöyle düşünelim,kafasına yediği bu pet şişe sanıyorum ki onun bir daha böylesi bir patavatsızlığı kolay kolay yapamayacağı anlamına gelir,ya size rastlamayıpta bu rezilliğine devam etseydi,her yan masada bir Gülsen hoca olmayacağına göre hala pişkin pişkin sırıtıp duracaktı bu Allahın odunu değilmi?

Ellerinize sağlık sevgili hocam,size hayırlı yolculuklar diliyorum.

Saygılar sevgiler.

sufi dedi ki...

Ay benim incecik hassas naif ve sıcacık arkadaşım...Benim hep yapmak isteyip de bir türlü başaramadığım şeyleri yapabilen kahraman arkadaşım.23 sene hizmet ettiğim bankamın şube müdürü otomatik ödeme talimatım olmasına rağmen bir gün gecikmeli ödenen kredimden dolayı bana yeni kredi vermeyi bir edalara girip vermemişti de o an saçını başını yolmak istemiş yapamamıştım.15 gün sonra o şubeden tayini ücra bir şubeye çıktı... bir ay sonra da o şube kapandı.Saçını yolmadım ama yüksek şura cezasız koymadı.Anında görüntüleri ve tepkileri seven biriyim de ben neden yapamıyorum diye yine de hayıflanıyorum..Sevgilerim benden sana.Tontini.

Akgül Çubukçu dedi ki...

İlk söyleyeceğim şey: Elleriniz dert görmesin, ellerinize, kollarınıza sağlık. Hak etmiş. Sayın Tufan'ın görüşüne ben de katılıyorum. İyi ki size rastlamış bu hödük, umarım ona iyi bir ders olmuştur da, ömrü boyunca unutamaz. Böyleleri çoğaldı artık ülkemizde, çevremizde... Sizin gibi tepki vermeyi istediğim çok durumlar oldu. Ancak duygularımı içimde saklamaya o kadar alıştırılmışım ki, içimde yıldırımlar çaksa, fırtınalar kopsa da böylesi bir refleks gösteremiyorum, ne yazık. Sonuç mu? "Keskin sirke küpüne zarar". Bu söz o kadar doğru ki... :((

gülsen VAROL dedi ki...

OHHH!!! NASIL RAHATLATTI BENİ ANLATAMAM.. SANKİ SÖZ BİRLİĞİ ETMİŞCESİNE KORO HALİNE BANA HAK VERİŞİNİZ!! KENDİMİ HERKES ADINA UZANMIŞ GİBİ HİSSETTİM MASAYA..
T E Ş E K K Ü R L E R
H E P İ N İ Z E...

tufan dedi ki...

Bunda biraz sitem sezdim galiba hocam.
Yanılıyormuyum yoksa?

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Ne yazık ki "ne yazık ki" diyorum çünki yapmak istediğim hep budur ama hiç yapamam nedense.
Tüm anlattığın olaylarda ne yaptıysan çok güzel yapmışsın hak edene a ise az bile olmuş, ellerine sağlık.
Öğretmen bir arkadaşım var bizde onla Validebağ Öğ.Evinde giderdik ve ben hayret ederdim orada bulunanların saygısız davranışlarını ama sonradan oradakilerin sadece öğretmen olmadığını işini halledenlerin hepsinin geldiğini öğrendim.
Geçmiş olsun inşallah bir daha böyle tatsız olay yaşamazsın.
Sevgilerimle...

oyumben dedi ki...

Müdür fıkrası için çalışan linki akıtıyorum.
(Uyarı: 18 yaşından küçükler okumasın! Hatta büyükler de! Okumayın nolur! ehi. Uyardım valla. )

http://www.fikrasi.com/mudur-8897.htm

Knock Knock dedi ki...

Sizden öğreneceğim çok şey var. Örneğin, göz temasını kaybetmeden el mesafesinde fırlatacak birşey bulma teknikleri.
Özel ders verir misiniz :)

gülsen VAROL dedi ki...

Tek tek cevap vermek istememiştim yapılan yorumlara; konunun, bunu gerektirdiğini düşünmediğimden.. Ama sevgili Tufan sana cevap vermem gerektiğini düşündüm..
Evet yanılıyorsun ve ben de senin neden böyle düşündüğünü anlayamadım.

tufan dedi ki...

Anlaşıldı hocam,aklım başka yerlerde idi sanırım o an,teşekkür ederim.

Saygılar.

ali zafer sapci dedi ki...

Tam olarak anlatamadığım için yanlış anlamaya yol açtım. Bilgisayar tekniği, sayfa düzenleme, web sayfa geliştirme konusunda bilgim yetersiz demek istedim; HASRET SENFONİLERİ. Özür dilerim. Fırlatma refleksi de bana çok insanca göründü. Belki bir kaç kişiyi eğitmeye yarar.

Antipatik Yazar dedi ki...

Tabii ki bu durum bir meziyet değil. Ama bazen sinirlendiğimizde kendimizi tutamayıp, ne yaptığımızın farkına varmıyoruz. Buna bende dahilim. Benim tepkimse; Anlattığınız olaylardaki kişiliksiz karakterleredir.
Saygılar

ayferbilici dedi ki...

Anlattığınız iki fırlatma vakasının her biri için, hem ellerinize hem yüreğinize sağlık diyorum.
..
Demeden gidemeyeceğim..Hocam siz sadece tatlı değil, bence çok çok tatlı bir cadısınız:)

Sevgilerimle.

Ecehan dedi ki...

1- Ellerin dert görmesin.
2- Anıların hiç bitmesin.
3-Elinin altında her zaman bir pet bulunsun.
4-Etrafındakiler "bir ayıya nasıl ders verilir?" dersini iyi alsın; inşallah.
Kocaman öptüm okyanus yüreklim.