13 Nisan 2010 Salı

.. / öylece !..



                       Ağlamak, bazı acılara yetmiyor.. dindirmeye, azaltmaya, ya da silmeye.. Ölüm gibi!.. Hiç bir gözyaşının bunu becerebildiğini de sanmıyorum.. Sadece “zaman” denen insafsız ve adi süreç ince tozunu üflemeye başlayınca, “hatırlanmak şartı ” adı altında rafına kaldırılabiliyor o acılar..
                      Diğer acı zannedilenleri ise, ağlamanın sihirli, sulu, tuzlu, sularına emanet etmek en akıllıca yapılacak iş.. Zira ağlamak, elinde merhemi ile gözkapaklarının kapısında bekleyen unutmanın kardeşidir..
                      O nedenle ağlayabiliyorsan sevinmelisin.. Bu, sana unutabileceğinin müjdesidir. Eğer kaskatı isen, kupkuru ise pınarlar.. üstelik alev alev yanıyorsa susuz… o zaman kork o acıdan.. o acıya sebep olandan .. ve kendinden..






9 yorum:

üryan dedi ki...

"Eğer kaskatı isen, kupkuru ise pınarlar.. üstelik alev alev yanıyorsa susuz… o zaman kork o acıdan.. o acıya sebep olandan .. ve kendinden.."

vaktiyle o tuzlu suya çok saldım acımı..
ama şimdi..
ürküten bir kuraklık bu..
ağlayamıyorum bile deme noktasındaysa insan, sadece üşüyor içinin ayazından..

Dalgaları Aşmak dedi ki...

"nasıl etmeli de ağlayabilmeli
farkına bile varmadan?
nasıl etmeli de ağlayabilmeli
ayıpsız,
aşikare,
yağmur misali?

neylersin alışkanlık
için kan ağlarken yüzün güler
dikilitaş gibi dinelirsin yine.
yavrum, erişmek ne müşkülmüş meğer,
anneler gibi ağlamanin yiğitligine? "

Nazım Hikmet

Sevgilerimle

oyumben dedi ki...

Acı ancak çekerek yok edilebilir.
Çek bitir.
Kurtul ve arın.

MAVİ TUTKU dedi ki...

Böylesi bir durumda sanırım unutmak da dost oluyor zamanda...

Akgül Çubukçu dedi ki...

Acılarımı içimde dondurup saklamaya o kadar alışmışım, o kadar katılaştırmışım ki, bir türlü çözülüp yağmura dönüşemiyor. Kadınlar vara yoğa çok kolay ağlar diye bilinir. Hele ağlamayı silah olarak kullanan kadınlara hayretle bakarım, bakar bakar şaşarım. Oysa ben kendim için, kendi acılarım için hiç ağlayamamışımdır, hiç... Bu da o kadar kötü ki, zehir akamıyor, hep orada kalıyor. Ağlayabilen insanlara imreniyorum. Ağlamak ruhun temizlenmesidir diye düşünüyorum.
Sevgilerimle.

sufi dedi ki...

Küllenmeyen ateş gibi yanıyorsa ve yandırıyorsa o acılar hergün yenilenen aşk gibi yenileniyordur gönüldeki yangınlar.Su serpsen de faydasız, o ateşe Hz İbrahim'e söylendiği gibi;"Ateş serin ol dostumu yakma" demek geçti içimden. sevgilerimle.

nihansu dedi ki...

"Ağlamak Güzeldir" demek geldi içimden. Kesinlikle katılıyorum; eğer kaskatı kesiliyorsa insan ve bir damlacık bile gözyaşı damlayamıyorsa acı daha fazla yaşanıyor.

Yine de, herşeye rağmen...

Sedencik dedi ki...

büyük acılar sessiz oluyor gerçekten...
yakınımdaki birinde ya da kendimde bu travmatik sessizliği algıladığımda fazlasıyla endişelenirim...
çok haklısınız ağlamak gerçekten güzeldir ve yardımcıdır...
sevgiyle...

y. dedi ki...

unutmak, bunu başarabilmek o yüzden mi kurtuluş.. unutmak bir ödül bence, yaşamın kutsanmışlığı, dayanabilmenin anahtarı unutmak. ama aşk da, acı da çok büyüdüğünde dayanılmaz olduğunda yazılamıyor, arafta tek bir serçe kalmamışcasına susuluyor. unutmaktan yanayım ben, keşke bomboş unutabilsek ama unuttukça insanın anıları çoğalıyordu değil mi,unutma rüzgarının esmesini isterdi latife tekin, korkardı yoksa bildikleriyle, yaşadıklarıyla yaşayamayacağından, varoluşunu sorgulardı ki siz de yazdıklarınızla bunu doğrulamışsınız.
oysa bazen ne güzeldir unutmak kadar güzeldir hatırlamak değil unutamamak...